Hocaların Hocası Ali Yakup Cenkçiler Hoca - 3
Ali Yakup Hoca, 1913 yılında Kosova eyaletinin Gilan kasabasında başlayan 75 yıllık ömrünün 23 yılı Balkanlar’da, 21 yılı Mısır’da, geri kalan 31 yılı da Türkiye’de geçmiştir. Birinci yazımızda dedik ki: “Hocaların Hocası” Ali Yakup Cenkçiler Hocamız Mayıs ayı sonlarında vefat ettiğine göre; bu haftaya “Hocaların Hocası Ali Yakup Hocayı Anma Haftası” diyelim… Böyle dedikten sonra da onu anmaya başlayalım ve bu anmayı da bu sefer Mustafa Atalar’ın “Hocamla Yıllarım / Ali Yakup Cenkciler’in İlim ve Fikir Dünyası” başlıklı kitaplarının birinci cildinde yazdıklarından yararlanarak yapalım…
Kaldığımız yerden devam edelim…
“Ali Yakup Hoca, çok sistematik, çok pratik, çok bilgili, çok iyi bir ilim adamıydı.
Hocanın ilmi ahlâkından, ahlâkı ilminden, aklı da hepsinden daha üstündü. Kendi halinde, sessiz, sedasız, iddiasız, sakin, sâde, gösterişten uzak, içine dönük bir hayat yaşamış; kendini Allah’a, onun yoluna, dinine, dâvâsına, Hakk’a, hakikate, İslam’a ve Müslümanlara hizmete adamış, gelecek nesillerin gönüllerinde ebediyen yaşamayı hak etmiş bir hizmet eriydi. Dünyayı bütün yönleriyle tanıyıp bilen, dünü ve bugünü mümkün olabildiğince objektif bir gözle bakıp değerlendiren, daha güzel yarınlar için canla başla çalışan bir ilim, fikir ve aksiyon adamıydı. İslam dünyasının bugünkü içler acısı durumunu sürekli dert eder, düşünür ağlardı. Bugünün ve yarının kaygısı, derdi, tasasıyla uykuları kaçar, bugüne ve düne bakıp gözyaşı döker, ama asla yarından ümidini kesmezdi. Müslümanların gayret ve çalışmaları, Allah’ın lütuf ve inayetiyle yarının dünden de daha güzel ve daha hayırlı olabileceğine inanır, her zaman bu güzel, mutlu, onurlu, izzetli yarınların fikriyle, hayaliyle, düşüncesiyle teselli bulur, aşkıyla, sevdasıyla yanar tutuşur, kendini bu yola feda ve kurban etmeyi canına minnet bilirdi. Her şeye ve bütün imkânsızlıklara rağmen bıkmadan, büyük bir azim ve kararlılıkla yapabileceği her şeyi fazlasıyla yapmaya çalışmış, kendini bu yola adamış idealist bir hizmet adamıydı.
Ali Yakup Hoca, Türkiye’nin ve İslam dünyasının özellikle son birkaç asırdan beri sosyal, siyasî, kültürel, ekonomik, dinî ve fikrî alanda yaşadığı bütün sorunların, içine düştüğü bütün felaketlerin gerisinde yatan esas sebebin, entelektüel sorunu, entelektüel ve entelijansiya eksikliği ve yetersizliği, entelektüel körlüğü ve aydın ihaneti problemi olduğunu söylerdi. Neredeyse hiç kimsenin farkında olmadığı bu sorunu o, bütün yönleri ve sonuçlarıyla görüp değerlendirebilen ender şahsiyetlerden biriydi.
Ali Yakup Hoca gibi örnek, ideal, destansı güzel insanların, meçhul ve gizli kahramanların, ömürlerini verdikleri inanç ve ideallerinin, kutlu dâvâlarının, bu yoldaki mücadelelerinin bilinip tanınması, hatırlanıp, hatırlatılması, hâtıralarının unutulmaya terk edilmeden gelecek nesillere aktarılması, özellikle onları tanıma şerefine erenlerin boyunlarının borcudur. O’ndan hâtıralar, O’nun inanç ve idealleri, mücadelesi, derdi, çilesi, muhaceretleri, hayatının Balkanlar, Mısır ve Türkiye safhaları, yetiştiği ve bulunduğu çevreler, dost ve arkadaşları, emperyalizmin keşif kolu durumundaki Oryantalizme ve Self Oryantalizme bakışı, Doğu-Batı değerlendirmeleri, Türk Milleti, Türk tarihi gibi önemli konulardaki görüş ve değerlendirmeleri derken yaklaşık iki bin sayfalık bir külliyat oluştu. Bu işi öncelikle kendim için yapmak niyetindeydim. Ama ‘Paylaşmak güzeldir’ sözünü çok sevdiğim için herkesle paylaşmayı da düşündüm. Tek bir kitap boyutuna indirmenin mümkün olamayacağı anlaşılınca, bu çalışmanın ‘Merhum Ali Yakup Cenkciler Hoca’nın İlim ve Fikir Dünyası’ ana başlığı altında seri kitaplar halinde yayınlanması yolu tercih edilmiştir.
Ali Yakup Hoca’nın büyük çile, sıkıntı, mahrumiyet, muhaceret ve mücadeleler içinde geçen, çok yiğitçe, mertçe, hep başı dik yaşadığı, mütevazı fakat izzetli, onurlu, şerefli dünya hayatı, 21 Mayıs 1988 Cumartesi günü seher vaktinde sona ermiş, her şeyini rızası uğruna terk etmeyi canına minnet bildiği Yüce Rabbine, yani en çok sevdiği dostuna kavuşmuştu. Mezarı İstanbul Edirnekapı’daki Sakızağacı Mezarlığındadır. Nurlar içinde yatsın! Ruhu şâd olsun! Cenab-ı Hakk onu en sevdikleriyle beraber cennetinin en yüce mertebelerine eriştirsin! Bizi de bu sâlih kulları arasına katsın!” (DEVAMI VAR)