Reşat Nuri Erol
Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-2
23.12.2018
6188 Okunma, 5 Yorum

 

Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-2

Haber Duruş’tan Betül Bozan, Sinan Eskicioğlu ile söyleşi yapmış (17.12.2018). “ADİL DÜZEN” konusu geçtiğinde, bendeniz için akan sular ya da sahte gündemler durur, bize (ve Erbakan Hocamıza) göre; tek çare ve çözüm olan “ADİL DÜZEN” üzerinde durulur…

Söyleşi uzun ve söyleşideki son soru “Adil Düzen” üzerine, sadece orayı okuyalım… RNE

***

Ben burada bir tespit yaparak, konuyla ilgili fikir üreten, yazıp-çizenlere bu soruyu yöneltiyorum. ‘Aslında ne demek istiyorum?’ cümlesi gibi, ‘İslam, aslında ne demek istiyor?’, benim asıl derdim bu.

‘Geçen zaman hiç önemli değildir, İslam çok güzel anlaşılıyor ve hayata da geçiriliyor´ diyen bir zümre var ya da zümreler var. Aynısını ifade eden birçok Müslüman da vardır.

O zaman diğer sorular geliyor.

Madem öyle, neden bugün Müslüman toplumlar, Müslüman toplumların yaşadığı ülkeler fakir, gelişmemiş, açlık ve yokluk içinde ve sürekli savaş ve iç savaşla yaşamak zorundalar?

Anlatabiliyor muyum?

Bir yerlerde bir terslik var.

Önümüzde iki yok var: Ya tersliği görüp sorgulayacağız, ya da görmezden gelip hiçbir şey yokmuş gibi yapacağız.

Bu tespitten sonra aslında konu Adil Düzen´e gelmiş oluyor. Yeri gelmişken ifade etmem gerekir, Adil Düzen dediğimiz çalışma ne yazık ki hak ettiği değeri görmedi ve hala da görmemekte. Sadece değer olarak da demeyelim, ele alınış biçimi olarak da hak ettiği muhatap alınmayı göremedi ve göremiyor.

Bunun çeşitli sebepleri var.

Açıkça konuşmak belki daha iyi olacak.

Adil Düzen ilk gündem olduğunda siyasi söylem olarak ortaya çıktı. Rahmetli Erbakan Adil Düzen´i dünyaya ve Türkiye´ye duyurmuş oldu. O zamanki durum ve şartlar bugünden çok farklıydı. Bu sebeple Adil Düzen çeşitli ilahiyatçılar tarafından (İsim zikretmek istemiyorum) incelendi ve siyasi olduğu ifade edilerek fazlasıyla eleştirildi. Objektif bakış açısıyla ele alınmadı ve o zamanki ülke şartları ve durumu sebebiyle sakıncalı bulundu.

O incelemeleri yapan kişi, kişiler ve ekip inceleme yaptığını yakın bir zamanda ifade etti/ettiler. Yakın zamandaki bu söylemi, ben biraz günah çıkarma gibi yorumladım. Sanki bir bakıma kendini affettirme çabası.

Bugünün Türkiye´siyle kıyaslama yaparak konuyu açalım. Bugün hâkim olan düşünce ve devlet/hükümet yaklaşımı ‘öteki´ni samimi ve objektif olarak kabul ederek yakınlık kurmak istiyor mu?

Hayır.

O zamanki Türkiye de de aynı durum vardı.

Bir ekip çıktı ve Erbakan, İmam Hatipleri ‘arka bahçe´ görüyor diyerek, Adil Düzen´i toptan yok saydılar.

Hemen şu soruyu soralım, çünkü tam yeri: O gün Adil Düzen´i değerlendiren, negatif görenler, peki bugün Müslümanlara çözüm sunabiliyorlar mı?

Gene hayır.

Benim tespitimin Adil Düzen´le ilişkisi de işte burada başlıyor.

Ben Adil Düzenci değilim. Israrla onun savunulması ve en doğrudur mantığı içerisinde de değilim.

Ancak şu bir gerçek ki Adİl Düzen, İslam´ın yorumlanması ve hayata aktarılması noktasında yapılmış olan en kapsamlı ve İslami olan bir deneme. Türkiye´de ve dünyada benzeri olmayan bir deneme.

Bu yüzden Adİl Düzen ile ilgili yazılar kaleme alarak genç insanlarımıza tanıtmaya ve konuyu aktarmaya çalışıyorum. (DEVAMI VAR)

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
23.12.2018
09:33

MİLLÎ GAZETE


Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-2

Haber Duruş’tan Betül Bozan, Sinan Eskicioğlu ile söyleşi yapmış (17.12.2018). “ADİL DÜZEN” konusu geçtiğinde, bendeniz için akan sular ya da sahte gündemler durur, bize (ve Erbakan Hocamıza) göre; tek çare ve çözüm olan “ADİL DÜZEN” üzerinde durulur…

Söyleşi uzun ve söyleşideki son soru “Adil Düzen” üzerine, sadece orayı okuyalım… RNE

Ben burada bir tespit yaparak, konuyla ilgili fikir üreten, yazıp-çizenlere bu soruyu yöneltiyorum. ‘Aslında ne demek istiyorum?’ cümlesi gibi, ‘İslam, aslında ne demek istiyor?’, benim asıl derdim bu.

‘Geçen zaman hiç önemli değildir, İslam çok güzel anlaşılıyor ve hayata da geçiriliyor´ diyen bir zümre var ya da zümreler var. Aynısını ifade eden birçok Müslüman da vardır.

O zaman diğer sorular geliyor.

Madem öyle, neden bugün Müslüman toplumlar, Müslüman toplumların yaşadığı ülkeler fakir, gelişmemiş, açlık ve yokluk içinde ve sürekli savaş ve iç savaşla yaşamak zorundalar?

Anlatabiliyor muyum?

Bir yerlerde bir terslik var.

Önümüzde iki yok var: Ya tersliği görüp sorgulayacağız, ya da görmezden gelip hiçbir şey yokmuş gibi yapacağız.

Bu tespitten sonra aslında konu Adil Düzen´e gelmiş oluyor. Yeri gelmişken ifade etmem gerekir, Adil Düzen dediğimiz çalışma ne yazık ki hak ettiği değeri görmedi ve hala da görmemekte. Sadece değer olarak da demeyelim, ele alınış biçimi olarak da hak ettiği muhatap alınmayı göremedi ve göremiyor.

Bunun çeşitli sebepleri var.

Açıkça konuşmak belki daha iyi olacak.

Adil Düzen ilk gündem olduğunda siyasi söylem olarak ortaya çıktı. Rahmetli Erbakan Adil Düzen´i dünyaya ve Türkiye´ye duyurmuş oldu. O zamanki durum ve şartlar bugünden çok farklıydı. Bu sebeple Adil Düzen çeşitli ilahiyatçılar tarafından (İsim zikretmek istemiyorum) incelendi ve siyasi olduğu ifade edilerek fazlasıyla eleştirildi. Objektif bakış açısıyla ele alınmadı ve o zamanki ülke şartları ve durumu sebebiyle sakıncalı bulundu.

O incelemeleri yapan kişi, kişiler ve ekip inceleme yaptığını yakın bir zamanda ifade etti/ettiler. Yakın zamandaki bu söylemi, ben biraz günah çıkarma gibi yorumladım. Sanki bir bakıma kendini affettirme çabası.

Bugünün Türkiye´siyle kıyaslama yaparak konuyu açalım. Bugün hâkim olan düşünce ve devlet/hükümet yaklaşımı ‘öteki´ni samimi ve objektif olarak kabul ederek yakınlık kurmak istiyor mu?

Hayır.

O zamanki Türkiye’de de aynı durum vardı.

Bir ekip çıktı ve Erbakan, imam hatipleri ‘arka bahçe´ görüyor diyerek, Adil Düzen´i toptan yok saydılar.

Hemen şu soruyu soralım, çünkü tam yeri: O gün Adil Düzen´i değerlendiren, negatif görenler, peki bugün Müslümanlara çözüm sunabiliyorlar mı?

Gene hayır.

Benim tespitimin Adil Düzen´le ilişkisi de işte burada başlıyor.

Ben Adil Düzenci değilim. Israrla onun savunulması ve en doğrudur mantığı içerisinde de değilim.

Ancak şu bir gerçek ki Adil Düzen, İslam´ın yorumlanması ve hayata aktarılması noktasında yapılmış olan en kapsamlı ve İslami olan bir deneme. Türkiye´de ve dünyada benzeri olmayan bir deneme.

Bu yüzden Adil Düzen ile ilgili yazılar kaleme alarak genç insanlarımıza tanıtmaya ve konuyu aktarmaya çalışıyorum. (DEVAMI VAR)

# YAZARIN DİĞER YAZILARI

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

23 Aralık 2018
Reşat Nuri Erol
23.12.2018
10:14


http://www.haberdurus.com/haber/hicbir-erkegin-serefi-guvence-altinda-degil-26682.html


Hiçbir Erkeğin Şerefi Güvence Altında Değil
Öteden beri var olan, ama AK Parti sürecinde işi azıya alan ve Batı formatında seküler/profan bir toplum oluşturma adına Müslüman ailenin çökmesi için ‘sistemli´ çabaları ortaya koydukları ve bu uğurda iktidarın imkânlarından azami derecede yararlanmaya çalışan, devleti tüm kurumlarıyla, bu işin için harekete geçirdiği gözlemlenen feminist güruhun çabalarına destek vererek Müslümanları bu işte umutsuz bıraktığı gözlemlenen KADEM´in, ortaya koymaya çalıştığı icraatları, hem genel anlamda toplum, aile, aile fertleri ve Kur´anî anlamda ‘birbirlerinin velisi´ olması gereken kadın ve erkeği, karşı karşıya getirip, onların birbirlerine düşman olmalarına sebep olabilecek kanuni çaba ve çalışmaların yanlışlığına dikkat çeken eğitimci yazar Sema Maraşlı´nın, bizce epey ses getirecek ve vicdanları harekete geçirecek evsafta bulduğumuz ‘değerli,önemli ve gerekli´ gördüğümüz yazısını, önemine binaen yayımlıyoruz…
Tarih: 22.12.2018 19:18:41

 

İstanbul sözleşmesi ve bununla bağlantılı olarak çıkarılan 6284 sayılı kanun maddesi ile hiçbir erkeğin namusu şerefi hürriyeti garanti altında değil. Erkeklerin insani hakları, kadınların iki dudağı arasında. Bir kadın “şu erkek bana cinsel istismarda bulundu” dediği anda tecavüz ya da elle taciz bile olması gerekmiyor, erkeğin hayatı orada bitiyor.

Kadının delil, belge, şahit sunmasına da gerek yok. Adam o gün kadının dediği yerde olmasa bile ceza alıyor, örnekleri var. Az buz bir ceza da değil çoğu on yıl dan yirmi yıla kadar olabiliyor. Suçsuz erkek cinsel istismar suçu ile hapse girdiği için tecavüzcülerle aynı koğuşta kalıyor, dışarıda ailesi perişan anne-baba-kardeşleri, hanımı-çocukları sevdiklerinin suçsuz yere utanç verici bir suç isnadı ile içerde olmasından dolayı perişan oluyorlar.

Bu kanun maddesi sebebiyle memlekette iftira yeni kazanç kapısı oldu. Binlerce kadın iftira atıp ya da kız çocuklarına iftira attırıp sonra karşı taraftan yüksek miktar paralar istiyorlar. Karşı taraf bu parayı verse bile kurtulamıyor vicdanlı bir hakime denk gelmemişse dava devam ediyor.

Cezaevlerinde binlerce iftira mağduru erkek var. Bütün deliller erkeğin masum olduğunu gösterdiği halde ki normalde suç isnat eden ispat etmek zorunda olduğu halde, suç isnat edenin hiçbir delili olmadığı halde, binlerce erkek iftiradan cezaevinde yatıyor.

Aile Bakanımız ve Adalet Bakanımız bu kanun maddesini sık sık dile getiriyorlar ki duymayan kalmasın. Bütün feminist kadınlar ve feminist erkekler de kadın beyanının esas olmasını destekliyorlar. Güya şiddete karşı kadınları koruyormuş. Ne hikmetse kanun çıktığından beri kadına şiddet arttı fakat hâlâ ısrarla kanun savunuluyor.

Şimdi benim anlamadığım şey bu kanun maddesi uygulamada sadece halkı mı kapsıyor yoksa siyasileri ve tanınmış insanları da kapsıyor mu?

Mesela Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan´ın oğlu Bilal Erdoğan´a bir kız “Bilal Erdoğan bana cinsel tacizde bulundu” dese delil ve ispat istenmeden Bilal Erdoğan´a da cinsel istismardan yirmi yıl ceza verilecek mi ve tecavüzcülerle aynı koğuşa konulacak mı? Cumhurbaşkanımız ve eşi Emine Erdoğan: “Kadın beyanı esastır, bunca masum erkek hapis yatıyorsa, bizim evladımız da yatsın, yeter ki feminist kadınların rızasını kazanalım.” diyecekler mi?

Kadın haklarının kuvvetle savunucularından KADEM Başkan Yardımcısı Sümeyye Erdoğan kendi eşi Selçuk Bayraktar için bir kadın: “Selçuk Bayraktar bana cinsel istismarda bulundu” dese Sümeyye Erdoğan “Kadınları korumak zorundayız, kadın beyanı esastır, kadınlar bu konuda yalan söylemez, bu iftira olamaz, bir kadın böyle deniyorsa yapmışsındır sen, gidip paşa paşa tecavüzcülerle aynı koğuşta yıllarca yatacaksın, ben çocuğumu bu utançla büyütürüm yeter ki feminist kadınlar bizden razı olsun…” diyebilecek mi?

Ya da Adalet Bakanı Abdulhamit Gül´e bir kadın “Abdülhamit Gül, cinsel istismarda bulundu.” dese Abdulhamit Gül “Kadınlar kırmızı çizgimizdir, kadın beyanı esastır, bir kadın söylüyorsa doğrudur.” deyip masum olduğunu ispat etmeye çalışmadan gidip ömrünün kalanının cezaevinde gerçek tecavüzcülerin içinde geçirmeye razı olur mu?

Ya da Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk kendi kocası, ağabeyi ya da herhangi bir yakını cinsel istismar suçlamasına maruz kalsa yine “kadın beyanı esastır” deyip kanun maddesini savunacak mı?

Ya da binlerce erkeğin evinden atılması ve iftiraya maruz kalmasına sebep olan 6284 kanun maddesine hiç itirazı olmayan ve Ak Parti´nin yanlışlarını ve günahlarını da destekleyen MHP lilerin başına böyle bir şey gelse bunu kendileri için de kabul edebilecekler mi?

Mesela bir kadın çıksa: “Devlet Bahçeli beni taciz etti, bana cinsel istismar da bulundu” dese yine “kadın beyanı esastır” denilip delil ve belgeye bakılmadan sayın Bahçeli´ye yirmi yıl cinsel istismar cezası verilecek mi? Sayın Bahçeli bin bir emekle ve çabayla ördüğü ömrünü, haysiyetini ve şerefini sadece bir kadının beyanı ile tecavüzcülerle aynı koğuşta bitirmek ister mi?

Ya da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yarın onun başkanlıktan ayağını kaydırmak için bir kadının “Kemal Kılıçdaroğlu bana cinsel istismarda bulundu.” iftirasına maruz kalsa kendi için de “Kadın beyanı esastır, kadınlar yalan söylemez, kanunumuz böyle, yeter ki feminist kadınlarımız mutlu olsun” deyip ömrünün kalanını hapiste tecavüzcülerle geçirmek ister mi?

Ya da diğer bakan ve milletvekilleri, kendileri, eşleri ve evlatları için bu kanun maddesinin uygulanmasını kabul ederler mi?

Ya da 6284´ün kuvvetli savunucularından ve Ak Parti´nin akillerinden olan gazeteci-hukukçu Nihal Bengisu Karaca, kendi eşine ya da oğluna bir kadın cinsel istismar iftirası atsa “Kadınları korumak zorundayız, kadın beyanı esastır, bu arada iftiraya uğrayan, başı yanan, hayatı sönen, ömrü hapiste çürüyen erkekler problem değil, bir kadın cinsel istismar var diyorsa vardır, ben kadına inanırım, benim kocama da oğluma da böyle bir suç isnat edilirse kendilerini aklamaya uğraşmasınlar, hapiste tecavüzcülerle aynı koğuşta ömürlerini çürütebilirler.” diyebilir mi, içi sızlamadan titremeden. Nihal Bengisu Karaca´nın tacizci kocası ve tacizci oğlu etiketi ile yaşamak ister mi Nihal Hanım? Eğer kendi için istemez ise başka bir kadın, başka bir erkek ve başka bir oğul için de istememeli.

Bu yukarıda adı geçenlerin namusu, haysiyeti, hürriyeti kıymetliyse, suçu ispat edilmemiş her vatandaşın namusu, haysiyeti ve hürriyeti kıymetlidir.

Ne buyuruyor âlemlere rahmet olarak gönderilen Allah´ın Rasulü:

“Sizden biriniz kendisi için istediğini müslüman kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.”

Kendisi için şeref, haysiyet, hürriyet, adalet isteyen bir müslüman eğer diğer mümin kardeşleri için bunu istemiyorsa gerçekten iman etmiş sayılmaz.

Bu yazıda kendilerinin ya da sevdiklerinin isminin yanında taciz, cinsel istismar gibi kelimeleri bile görmekten rahatsız olanlar nasıl olur da başkaları için buna razı olurlar.

Öğrencisine onu istediği yüksek notu vermediği için hapis yatan öğretmenler, öğretmenlerin tuzak kurduğu müdürler, hastasının iftirası ile hapis yatan doktorlar, akademisyenler, eski karısının iftirası ile hapis yatan kocalar, sevgilisinin ayrılmayı kabullenmeyip istismar iftirası attığı gencecik delikanlılar, dinsizlerin tuzak kurduğu imamlar… Gömleği arkadan yırtılmış binlerce Yusuflar hapiste sadece kadın beyanı ile beş yıl, on yıl, yirmi yıl ağır ceza ile gerçek tecavüzcüler ile aynı koğuşta yatıyorlar. Aileleri dışarıda perişan.

Şu anda bu ülkede hiçbir erkeğin namusu, şerefi ve hürriyeti garanti altında değil sadece bir kadının birkaç cümlesine bakıyor.

Kadına şiddeti bitirmek bahanesi ile erkeklere yapılan bu zulümler aynı zamanda bu erkeklerin hanımına, annesine ve kızına da yapılıyor. Onları sevdiklerinde ayırıyor ve bu utançla yaşamak zorunda kalıyorlar. Dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir zulüm yok.

Adaleti sağlamanın yolu başkalarına zulmetmekten geçemez. Bizim 6284 e ihtiyacımız yok. TC nin kanunları insanı korumak zorunda. İnsanın içinden kadını çekip alır ona ayrı kanunlar yaparsanız bu demektir ki kanunlarımız insanı korumuyor, biz bari kadınları koruyalım. Ortaya çıkan durum bu. O halde atın o diğer kanunları, kadınları da erkekleri de çocukları da koruyan ortak bir kanun yapın şu zulümler bitsin artık. Yoksa hepiniz risk altındasınız.

Nihal Bengisu Karaca´nın 6284´ ü savunduğu bir yazısının sonuna aldığı bir söz ile yazıyı bitirmek istiyorum. Bu söz aslında Nihal Hanımın kendi yazısını çarpıklığını, tek taraflılığını ve adaletsizliğini de göz önüne seren “İlmin Kapısı”ndan muhteşem bir söz. 6284 ü destekleyen ve bu zulme sessiz kalanlara ithaf ediyorum.

“Zulüm kılıcını çeken, aynı kılıçla öldürülür.” Hz. Ali

Kaynak: cocukaile.net

Reşat Nuri Erol
23.12.2018
10:44


BİR YAZIYA YAZILAN BİR YORUM

Erdem 23 Aralık 2018 at 09:12

Casusları bırakıp da biraz ekmekle ilgili yazılar yazarsanız memnun oluruz.

Unun fiyatı marketlerde neredeyse 5 liraya dayandı. Soğan derseniz öyle. Sokaklarda çöpten bir şey toplayan insanlar var.

Şok Market’te mutagenez olma ihtimali yüksek Kanada mercimeği satılıyor. GDO’nun adeta amiral gemisi olan Kanada’dan mercimek ithal ediliyor ve bu vatandaşa ucuz satılıyor. Avrupa Birliği mutagenez tohumları GDO’lu olarak kabul etti.

Bizi ise Arjantin ile birlikte adeta kobay olarak seçmişler. 2003’ten beri genetik bozukluğa uğramış Clearfield tohumları yediriyorlar.

‘Since then, several commercial seed companies have introduced the tolerance trait into their own sunflower lines and the first commercial tolerant hybrids have been brought to the market as CLEARFIELD sunflower hybrids in the United States, Argentina and Turkey in 2003.’

Yeni tohumculuk yasası ile çiftçinin kendi tohumunu üretmesi yasaklandı. Herkesin malı olan tohumlar, küresel bir kaç tohum şirketinin patentli malı olarak kabul ettirilmeye çalışılıyor.

Rahip gitti. İslam alimi Alparslan Kuytul ceza evinde. Tutuklanıp ceza evine konan bir genç hafız vefat etti. İçeride haksız yere hapse atıldığını düşündüğümüz Müslümanlar, gazeteciler var.

Adalet ve ifade özgürlüğü ayaklar altında. İnsanlar kendi görüşlerini ifade etmek isterken acaba beni de içeri alırlar mı diye düşünüyorlar.

Kalemi ustalıkla kullanıyorsunuz. Ancak ara sıra halk-man tadında, vatandaşın gündemini konu alan yazılarınızı da bekliyoruz.

Reşat Nuri Erol
23.12.2018
14:53


http://www.haberdurus.com/haber/sinan-e:-adil-duzen-benzeri-olmayan-bir-deneme-2-26696.html


Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-2
Reşat Nuri EROL
Tarih: 23.12.2018 15:12:25

 

Haber Duruş´tan Betül Bozan, Sinan Eskicioğlu ile söyleşi yapmış (17.12.2018). “ADİL DÜZEN” konusu geçtiğinde, bendeniz için akan sular ya da sahte gündemler durur, bize (ve Erbakan Hocamıza) göre; tek çare ve çözüm olan “ADİL DÜZEN” üzerinde durulur…

Söyleşi uzun ve söyleşideki son soru “Adil Düzen” üzerine, sadece orayı okuyalım… RNE

Ben burada bir tespit yaparak, konuyla ilgili fikir üreten, yazıp-çizenlere bu soruyu yöneltiyorum. ‘Aslında ne demek istiyorum?´ cümlesi gibi, ‘İslam, aslında ne demek istiyor?´, benim asıl derdim bu.

‘Geçen zaman hiç önemli değildir, İslam çok güzel anlaşılıyor ve hayata da geçiriliyor´ diyen bir zümre var ya da zümreler var. Aynısını ifade eden birçok Müslüman da vardır.

O zaman diğer sorular geliyor.

Madem öyle, neden bugün Müslüman toplumlar, Müslüman toplumların yaşadığı ülkeler fakir, gelişmemiş, açlık ve yokluk içinde ve sürekli savaş ve iç savaşla yaşamak zorundalar?

 

 

 

Anlatabiliyor muyum?

Bir yerlerde bir terslik var.

Önümüzde iki yok var: Ya tersliği görüp sorgulayacağız, ya da görmezden gelip hiçbir şey yokmuş gibi yapacağız.

Bu tespitten sonra aslında konu Adil Düzen´e gelmiş oluyor. Yeri gelmişken ifade etmem gerekir, Adil Düzen dediğimiz çalışma ne yazık ki hak ettiği değeri görmedi ve hala da görmemekte. Sadece değer olarak da demeyelim, ele alınış biçimi olarak da hak ettiği muhatap alınmayı göremedi ve göremiyor.

Bunun çeşitli sebepleri var.

Açıkça konuşmak belki daha iyi olacak.

Adil Düzen ilk gündem olduğunda siyasi söylem olarak ortaya çıktı. Rahmetli Erbakan Adil Düzen´i dünyaya ve Türkiye´ye duyurmuş oldu. O zamanki durum ve şartlar bugünden çok farklıydı. Bu sebeple Adil Düzen çeşitli ilahiyatçılar tarafından (İsim zikretmek istemiyorum) incelendi ve siyasi olduğu ifade edilerek fazlasıyla eleştirildi. Objektif bakış açısıyla ele alınmadı ve o zamanki ülke şartları ve durumu sebebiyle sakıncalı bulundu.

O incelemeleri yapan kişi, kişiler ve ekip inceleme yaptığını yakın bir zamanda ifade etti/ettiler. Yakın zamandaki bu söylemi, ben biraz günah çıkarma gibi yorumladım. Sanki bir bakıma kendini affettirme çabası.

Bugünün Türkiye´siyle kıyaslama yaparak konuyu açalım. Bugün hâkim olan düşünce ve devlet/hükümet yaklaşımı ‘öteki´ni samimi ve objektif olarak kabul ederek yakınlık kurmak istiyor mu?

Hayır.

O zamanki Türkiye´de de aynı durum vardı.

Bir ekip çıktı ve Erbakan, imam hatipleri ‘arka bahçe´ görüyor diyerek, Adil Düzen´i toptan yok saydılar.

Hemen şu soruyu soralım, çünkü tam yeri: O gün Adil Düzen´i değerlendiren, negatif görenler, peki bugün Müslümanlara çözüm sunabiliyorlar mı?

Gene hayır.

Benim tespitimin Adil Düzen´le ilişkisi de işte burada başlıyor.

Ben Adil Düzenci değilim. Israrla onun savunulması ve en doğrudur mantığı içerisinde de değilim.

Ancak şu bir gerçek ki Adil Düzen, İslam´ın yorumlanması ve hayata aktarılması noktasında yapılmış olan en kapsamlı ve İslami olan bir deneme. Türkiye´de ve dünyada benzeri olmayan bir deneme.

Bu yüzden Adil Düzen ile ilgili yazılar kaleme alarak genç insanlarımıza tanıtmaya ve konuyu aktarmaya çalışıyorum. (DEVAMI VAR)







   

Kaynak: Milli Gazete
Reşat Nuri Erol
23.12.2018
21:09


1967...1968...1969...AKEVLER 52 YILDIR ÇALIŞIYOR...2016...2017...2018

BİZLER ÇALIŞIYOR VE YENİ İSLÂM MEDENİYETİ’Nİ KURUYORUZ...

SİZLERİ DE ÇALIŞMALARIMIZA DÂVET EDİYORUZ; BUYURUN, BİRLİKTE ÇALIŞALIM...

ADİL DÜZEN 993

“ADİL DÜZEN” III. BİNYIL MEDENİYETİ PROJESİDİR

“VE BİZE DÜŞEN SADECE MÜBÎN/AÇIK TEBLİĞDİR.” (KUR’AN; Yâsin Sûresi, 36/17)

Haftalık Seminer Dergisi; 993. Hafta - 22 Aralık 2018 - Fiyatı: www.akevler.orga tıklamak!

BU DERGİYİ HER HAFTA OKUTABİLİR.. ÇOĞALTABİLİR.. DAĞITABİLİRSİNİZ...

“ADİL DÜZEN” UYGULAMALARI YAPMAK İÇİN BİZLERE DANIŞABİLİRSİNİZ...

 

*KUR’AN VE İLİM SEMİNERLERİ; 993. SEMİNER

“HİÇ BİLENLER İLE BİLMEYENLER BİR OLUR MU?”      (KUR’AN; Zümer Sûresi, 39/9)

İ L İ M  TALEP ETMEK HER MÜSLÜMANIN ÜZERİNE FARZDIR.”      (Hadis)

Adres: AKEVLER İSTANBUL KOOPERATİFLERİ MERKEZİ,  Zafer Mah. Coşarsu Sk. No: 29 YENİBOSNA / İSTANBUL    Tel: (0212) 452 76 51

Tefsir Seminer Notları Yenibosna’da Cumartesi akşamları okunup tartışılmaktadır.

GAYEMİZ: Bu “SEMİNER NOTLARI”nın İstanbul, Türkiye ve bütün dünyada “OKUNMASIANLAŞILMASI VE UYGULANMASI”DIR. - ADİL DÜZEN ÇALIŞANLARI

 

***

 

*“ADİL DÜZEN” DERSLERİ/YORUMLARI

YENİ DENGE YENİ DÜZENE DOĞRU

***

ELEŞTİRİLEMEZ

Süleyman KARAGÜLLE

 

***

 

*SEBÎLU’R-REŞÂD” / MAKALELER

Türkiye’nin acilen uygulaması gereken reçete!

Faizler, enflasyon ve de teşhis ile tedavi reçetesi

Sinan E.: Adil Düzen, benzeri olmayan bir deneme-1

Reşat Nuri EROL

 

***

 

ENBİYA SÛRESİ - 11. Hafta

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

اقْتَرَبَ لِلنَّاسِ حِسَابُهُمْ وَهُمْ فِي غَفْلَةٍ مُعْرِضُونَ (1) مَا يَأْتِيهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنْ رَبِّهِمْ مُحْدَثٍ إِلَّا اسْتَمَعُوهُ وَهُمْ يَلْعَبُونَ (2) لَاهِيَةً قُلُوبُهُمْ وَأَسَرُّوا النَّجْوَى الَّذِينَ ظَلَمُوا هَلْ هَذَا إِلَّا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ أَفَتَأْتُونَ السِّحْرَ وَأَنْتُمْ تُبْصِرُونَ (3) قَالَ رَبِّي يَعْلَمُ الْقَوْلَ فِي السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ (4) بَلْ قَالُوا أَضْغَاثُ أَحْلَامٍ بَلِ افْتَرَاهُ بَلْ هُوَ شَاعِرٌ فَلْيَأْتِنَا بِآيَةٍ كَمَا أُرْسِلَ الْأَوَّلُونَ (5) مَا آمَنَتْ قَبْلَهُمْ مِنْ قَرْيَةٍ أَهْلَكْنَاهَا أَفَهُمْ يُؤْمِنُونَ (6) وَمَا أَرْسَلْنَا قَبْلَكَ إِلَّا رِجَالًا نُوحِي إِلَيْهِمْ فَاسْأَلُوا أَهْلَ الذِّكْرِ إِنْ كُنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ (7) وَمَا جَعَلْنَاهُمْ جَسَدًا لَا يَأْكُلُونَ الطَّعَامَ وَمَا كَانُوا خَالِدِينَ (8) ثُمَّ صَدَقْنَاهُمُ الْوَعْدَ فَأَنْجَيْنَاهُمْ وَمَنْ نَشَاءُ وَأَهْلَكْنَا الْمُسْرِفِينَ (9) لَقَدْ أَنْزَلْنَا إِلَيْكُمْ كِتَابًا فِيهِ ذِكْرُكُمْ أَفَلَا تَعْقِلُونَ (10) وَكَمْ قَصَمْنَا مِنْ قَرْيَةٍ كَانَتْ ظَالِمَةً وَأَنْشَأْنَا بَعْدَهَا قَوْمًا آخَرِينَ (11) فَلَمَّا أَحَسُّوا بَأْسَنَا إِذَا هُمْ مِنْهَا يَرْكُضُونَ (12) لَا تَرْكُضُوا وَارْجِعُوا إِلَى مَا أُتْرِفْتُمْ فِيهِ وَمَسَاكِنِكُمْ لَعَلَّكُمْ تُسْأَلُونَ (13) قَالُوا يَاوَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ (14) فَمَا زَالَتْ تِلْكَ دَعْوَاهُمْ حَتَّى جَعَلْنَاهُمْ حَصِيدًا خَامِدِينَ (15) وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاءَ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا لَاعِبِينَ (16) لَوْ أَرَدْنَا أَنْ نَتَّخِذَ لَهْوًا لَاتَّخَذْنَاهُ مِنْ لَدُنَّا إِنْ كُنَّا فَاعِلِينَ (17) بَلْ نَقْذِفُ بِالْحَقِّ عَلَى الْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ الْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ (18) وَلَهُ مَنْ فِي السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ عِنْدَهُ لَا يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِهِ وَلَا يَسْتَحْسِرُونَ (19) يُسَبِّحُونَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ لَا يَفْتُرُونَ (20) أَمِ اتَّخَذُوا آلِهَةً مِنَ الْأَرْضِ هُمْ يُنْشِرُونَ (21) لَوْ كَانَ فِيهِمَا آلِهَةٌ إِلَّا اللَّهُ لَفَسَدَتَا فَسُبْحَانَ اللَّهِ  رَبِّ الْعَرْشِ عَمَّا يَصِفُونَ (22)لَا يُسْأَلُ عَمَّا يَفْعَلُ وَهُمْ يُسْأَلُونَ (23) أَمِ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِهِ آلِهَةً قُلْ هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ هَذَا ذِكْرُ مَنْ مَعِيَ وَذِكْرُ مَنْ قَبْلِي بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ الْحَقَّ فَهُمْ مُعْرِضُونَ (24) وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ (25) وَقَالُوا اتَّخَذَ الرَّحْمَنُ وَلَدًا سُبْحَانَهُ بَلْ عِبَادٌ مُكْرَمُونَ (26) لَا يَسْبِقُونَهُ بِالْقَوْلِ وَهُمْ بِأَمْرِهِ يَعْمَلُونَ (27) يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ وَلَا يَشْفَعُونَ إِلَّا لِمَنِ ارْتَضَى وَهُمْ مِنْ خَشْيَتِهِ مُشْفِقُونَ (28) وَمَنْ يَقُلْ مِنْهُمْ إِنِّي إِلَهٌ مِنْ دُونِهِ فَذَلِكَ نَجْزِيهِ جَهَنَّمَ كَذَلِكَ نَجْزِي الظَّالِمِينَ (29) أَوَلَمْ يَرَ الَّذِينَ كَفَرُوا أَنَّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضَ كَانَتَا رَتْقًا فَفَتَقْنَاهُمَا وَجَعَلْنَا مِنَ الْمَاءِ كُلَّ شَيْءٍ حَيٍّ أَفَلَا يُؤْمِنُونَ (30) وَجَعَلْنَا فِي الْأَرْضِ رَوَاسِيَ أَنْ تَمِيدَ بِهِمْ وَجَعَلْنَا فِيهَا فِجَاجًا سُبُلًا لَعَلَّهُمْ يَهْتَدُونَ (31) وَجَعَلْنَا السَّمَاءَ سَقْفًا مَحْفُوظًا وَهُمْ عَنْ آيَاتِهَا مُعْرِضُونَ (32) وَهُوَ الَّذِي خَلَقَ اللَّيْلَ وَالنَّهَارَ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَ كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ (33) وَمَا جَعَلْنَا لِبَشَرٍ مِنْ قَبْلِكَ الْخُلْدَ أَفَإِنْ مِتَّ فَهُمُ الْخَالِدُونَ (34) كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُمْ بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ (35) وَإِذَا رَآكَ الَّذِينَ كَفَرُوا إِنْ يَتَّخِذُونَكَ إِلَّا هُزُوًا أَهَذَا الَّذِي يَذْكُرُ آلِهَتَكُمْ وَهُمْ بِذِكْرِ الرَّحْمَنِ هُمْ كَافِرُونَ (36) خُلِقَ الْإِنْسَانُ مِنْ عَجَلٍ سَأُرِيكُمْ آيَاتِي فَلَا تَسْتَعْجِلُونِ (37) وَيَقُولُونَ مَتَى هَذَا الْوَعْدُ إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ (38) لَوْ يَعْلَمُ الَّذِينَ كَفَرُوا حِينَ لَا يَكُفُّونَ عَنْ وُجُوهِهِمُ النَّارَ وَلَا عَنْ ظُهُورِهِمْ وَلَا هُمْ يُنْصَرُونَ (39) بَلْ تَأْتِيهِمْ بَغْتَةً فَتَبْهَتُهُمْ فَلَا يَسْتَطِيعُونَ رَدَّهَا وَلَا هُمْ يُنْظَرُونَ (40) وَلَقَدِ اسْتُهْزِئَ بِرُسُلٍ مِنْ قَبْلِكَ فَحَاقَ بِالَّذِينَ سَخِرُوا مِنْهُمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ (41) قُلْ مَنْ يَكْلَؤُكُمْ بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ مِنَ الرَّحْمَنِ بَلْ هُمْ عَنْ ذِكْرِ رَبِّهِمْ مُعْرِضُونَ (42) أَمْ لَهُمْ آلِهَةٌ تَمْنَعُهُمْ مِنْ دُونِنَا لَا يَسْتَطِيعُونَ نَصْرَ أَنْفُسِهِمْ وَلَا هُمْ مِنَّا يُصْحَبُونَ (43) بَلْ مَتَّعْنَا هَؤُلَاءِ وَآبَاءَهُمْ حَتَّى طَالَ عَلَيْهِمُ الْعُمُرُ أَفَلَا يَرَوْنَ أَنَّا نَأْتِي الْأَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ أَطْرَافِهَا أَفَهُمُ الْغَالِبُونَ (44) قُلْ إِنَّمَا أُنْذِرُكُمْ بِالْوَحْيِ وَلَا يَسْمَعُ الصُّمُّ الدُّعَاءَ إِذَا مَا يُنْذَرُونَ (45) وَلَئِنْ مَسَّتْهُمْ نَفْحَةٌ مِنْ عَذَابِ رَبِّكَ لَيَقُولُنَّ يَاوَيْلَنَا إِنَّا كُنَّا ظَالِمِينَ (46) وَنَضَعُ الْمَوَازِينَ الْقِسْطَ لِيَوْمِ الْقِيَامَةِ فَلَا تُظْلَمُ نَفْسٌ شَيْئًا وَإِنْ كَانَ مِثْقَالَ حَبَّةٍ مِنْ خَرْدَلٍ أَتَيْنَا بِهَا وَكَفَى بِنَا حَاسِبِينَ (47) وَلَقَدْ آتَيْنَا مُوسَى وَهَارُونَ الْفُرْقَانَ وَضِيَاءً وَذِكْرًا لِلْمُتَّقِينَ (48) الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ بِالْغَيْبِ وَهُمْ مِنَ السَّاعَةِ مُشْفِقُونَ (49) وَهَذَا ذِكْرٌ مُبَارَكٌ أَنْزَلْنَاهُ أَفَأَنْتُمْ لَهُ مُنْكِرُونَ (50) وَلَقَدْ آتَيْنَا إِبْرَاهِيمَ رُشْدَهُ مِنْ قَبْلُ وَكُنَّا بِهِ عَالِمِينَ (51) إِذْ قَالَ لِأَبِيهِ وَقَوْمِهِ مَا هَذِهِ التَّمَاثِيلُ الَّتِي أَنْتُمْ لَهَا عَاكِفُونَ (52) قَالُوا وَجَدْنَا آبَاءَنَا لَهَا عَابِدِينَ (53) قَالَ لَقَدْ كُنْتُمْ أَنْتُمْ وَآبَاؤُكُمْ فِي ضَلَالٍ مُبِينٍ (54) قَالُوا أَجِئْتَنَا بِالْحَقِّ أَمْ أَنْتَ مِنَ اللَّاعِبِينَ (55) قَالَ بَلْ رَبُّكُمْ رَبُّ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ الَّذِي فَطَرَهُنَّ وَأَنَا عَلَى ذَلِكُمْ مِنَ الشَّاهِدِينَ (56) وَتَاللَّهِ لَأَكِيدَنَّ أَصْنَامَكُمْ بَعْدَ أَنْ تُوَلُّوا مُدْبِرِينَ (57) فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ (58) قَالُوا مَنْ فَعَلَ هَذَا بِآلِهَتِنَا إِنَّهُ لَمِنَ الظَّالِمِينَ (59) قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ (60) قَالُوا فَأْتُوا بِهِ عَلَى أَعْيُنِ النَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَشْهَدُونَ (61) قَالُوا أَأَنْتَ فَعَلْتَ هَذَا بِآلِهَتِنَا يَاإِبْرَاهِيمُ (62) قَالَ بَلْ فَعَلَهُ كَبِيرُهُمْ هَذَا فَاسْأَلُوهُمْ إِنْ كَانُوا يَنْطِقُونَ (63) فَرَجَعُوا إِلَى أَنْفُسِهِمْ فَقَالُوا إِنَّكُمْ أَنْتُمُ الظَّالِمُونَ (64) ثُمَّ نُكِسُوا عَلَى رُءُوسِهِمْ لَقَدْ عَلِمْتَ مَا هَؤُلَاءِ يَنْطِقُونَ (65) قَالَ أَفَتَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ مَا لَا يَنْفَعُكُمْ شَيْئًا وَلَا يَضُرُّكُمْ (66) أُفٍّ لَكُمْ وَلِمَا تَعْبُدُونَ مِنْ دُونِ اللَّهِ أَفَلَا تَعْقِلُونَ (67) قَالُوا حَرِّقُوهُ وَانْصُرُوا آلِهَتَكُمْ إِنْ كُنْتُمْ فَاعِلِينَ (68) قُلْنَا يَانَارُ كُونِي بَرْدًا وَسَلَامًا عَلَى إِبْرَاهِيمَ (69) وَأَرَادُوا بِهِ كَيْدًا فَجَعَلْنَاهُمُ الْأَخْسَرِينَ (70) وَنَجَّيْنَاهُ وَلُوطًا إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا لِلْعَالَمِينَ (71) وَوَهَبْنَا لَهُ إِسْحَاقَ وَيَعْقُوبَ نَافِلَةً وَكُلًّا جَعَلْنَا صَالِحِينَ (72) وَجَعَلْنَاهُمْ أَئِمَّةً يَهْدُونَ بِأَمْرِنَا وَأَوْحَيْنَا إِلَيْهِمْ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَإِقَامَ الصَّلَاةِ وَإِيتَاءَ الزَّكَاةِ وَكَانُوا لَنَا عَابِدِينَ (73) وَلُوطًا آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَنَجَّيْنَاهُ مِنَ الْقَرْيَةِ الَّتِي كَانَتْ تَعْمَلُ الْخَبَائِثَ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَاسِقِينَ (74) وَأَدْخَلْنَاهُ فِي رَحْمَتِنَا إِنَّهُ مِنَ الصَّالِحِينَ (75)

 

***

 

وَنُوحًا إِذْ نَادَى مِنْ قَبْلُ فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَنَجَّيْنَاهُ وَأَهْلَهُ مِنَ الْكَرْبِ الْعَظِيمِ (76) وَنَصَرْنَاهُ مِنَ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآيَاتِنَا إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْمَ سَوْءٍ فَأَغْرَقْنَاهُمْ أَجْمَعِينَ (77) وَدَاوُدَ وَسُلَيْمَانَ إِذْ يَحْكُمَانِ فِي الْحَرْثِ إِذْ نَفَشَتْ فِيهِ غَنَمُ الْقَوْمِ وَكُنَّا لِحُكْمِهِمْ شَاهِدِينَ (78) فَفَهَّمْنَاهَا سُلَيْمَانَ وَكُلًّا آتَيْنَا حُكْمًا وَعِلْمًا وَسَخَّرْنَا مَعَ دَاوُدَ الْجِبَالَ يُسَبِّحْنَ وَالطَّيْرَ وَكُنَّا فَاعِلِينَ (79) وَعَلَّمْنَاهُ صَنْعَةَ لَبُوسٍ لَكُمْ لِتُحْصِنَكُمْ مِنْ بَأْسِكُمْ فَهَلْ أَنْتُمْ شَاكِرُونَ (80) وَلِسُلَيْمَانَ الرِّيحَ عَاصِفَةً تَجْرِي بِأَمْرِهِ إِلَى الْأَرْضِ الَّتِي بَارَكْنَا فِيهَا وَكُنَّا بِكُلِّ شَيْءٍ عَالِمِينَ (81) وَمِنَ الشَّيَاطِينِ مَنْ يَغُوصُونَ لَهُ وَيَعْمَلُونَ عَمَلًا دُونَ ذَلِكَ وَكُنَّا لَهُمْ حَافِظِينَ (82)

 

***

 

وَنُوحًا

Va NUcXan (Va FuGLan)

“Ve Nuh’a”

Kur’an’ı indirdiğini لَقَدْ ile anlatmıştır (10. ayet). “İçinde zikriniz vardır” demiştir. Sonra ona وَلَقَدْ ile Musa ve Harun’u atfetmiştir. Sonra ona İbrahim ve Lut’u atfetmiştir. Lut’u ayrıca İshak’a atfetmiştir.

Surede önce Kur’an düzenini anlatmış ve “sizin zikriniz” diyerek her topluluğun zikri olduğunu bildirmiştir. Sonra birinci misal olarak Musa ve Harun’u vermiş, sonra İbrahim ve Lut’la ikinci örneği vermiştir. Şimdi üçüncü örneğe geçmiştir. Şimdi de Nuh’u İbrahim’e atfetmiştir. Musa ve Harun’a değil de İbrahim’e atfetmiştir. Arada وَلَقَدْ zikretmiştir. Musa ve Harun, İbrahim ve Lut ve Kur’an ayrı zikredilmiş, diğer peygamberler hep birlikte sıralanmıştır. Aralarında لَقَدْ getirmemiştir. Böylece Tevrat ve Kur’an temel alınmıştır. Peygamberlerin adlarını saymış, Musa, Süleyman ve Davud’u da İbrahim’in rüştüne atfetmiş, sonra Zebur’dan bahsetmiştir ve bunun başına وَلَقَدْ getirilmiştir.

Sure “Lekad”lerle 5 bölüme ayrılmış bulunmaktadır. 

1) İçinde zikriniz olan bir kitabı inzal ettik. (10. ayet)

2) Senden önce resullerle istihza edildi. (41. ayet)

3) Musa ve Harun’a ita ettik. (48. ayet)

4) İbrahim’e ita ettik. (51. ayet)

5) Zebur’da yazdık. (105. ayet)

Nuh ve diğer peygamberler ayrı bölümlerde değil, hepsi İbrahim bölümü içinde zikredilmektedir..

...





Son Yorumlanan Makaleler
Reşat Nuri Erol
Muhtarlıklarda ‘Kalkınma Kooperatifi’ Olmalı - 1
27.09.2023 981 Okunma
Reşat Nuri Erol
Muhtarlıklarda ‘Kalkınma Kooperatifi’ olmalı - 2
27.09.2023 855 Okunma
Reşat Nuri Erol
Muhtarlıklarda ‘Kalkınma Kooperatifi’ olmalı - 3
27.09.2023 735 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kapitalizme karşı bir çözüm; kooperatifleşme…
27.09.2023 979 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm tıkandı, çare ve çözüm kooperatifleşme
27.09.2023 969 Okunma
Reşat Nuri Erol
BaşbakanErbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli-1
27.09.2023 983 Okunma
Reşat Nuri Erol
BaşbakanErbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli-2
27.09.2023 1130 Okunma
Reşat Nuri Erol
Ekonomi-1: Ve mâ âteytum min riben liyerbuve…
27.09.2023 832 Okunma
Reşat Nuri Erol
Ekonomi-2: Ve mâ âteytum min riben liyerbuve…
27.09.2023 793 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası sarsıntılar ve yapılması gerekenler-2
27.09.2023 663 Okunma
Reşat Nuri Erol
İki Makale, İki Medeniyet Teşhis ve Tedavi; Adil Düzen
27.09.2023 1054 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlâk Nizamı veya Âdil Düzen olmalı’ diyor - 1
27.09.2023 1130 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlâk Nizamı veya Âdil Düzen olmalı’ diyor - 2
27.09.2023 1146 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlâk Nizamı veya Âdil Düzen olmalı’ diyor - 3
27.09.2023 1197 Okunma
Reşat Nuri Erol
Ekonomi-3: Ve mâ âteytum min zekâtin (zekât)
27.09.2023 772 Okunma
Reşat Nuri Erol
Ekonomi-4: Ve mâ âteytum min zekâtin (zekât)
27.09.2023 803 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli3
27.09.2023 830 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli4
27.09.2023 917 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli5
27.09.2023 1035 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Zahera’l-fesâdu fî’l-berri ve’l-bahri…’ (Rûm 41)-1
27.09.2023 895 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Zahera’l-fesâdu fî’l-berri ve’l-bahri…’ (Rûm 41)-2
27.09.2023 968 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Zahera’l-fesâdu fî’l-berri ve’l-bahri…’ (Rûm 41)-3
27.09.2023 885 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Zahera’l-fesâdu fî’l-berri ve’l-bahri…’ (Rûm 41)-4
27.09.2023 932 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Zahera’l-fesâdu fî’l-berri ve’l-bahri…’ (Rûm 41)-5
27.09.2023 941 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sözde serbest piyasa, haksız kazanç ve emekliler
27.09.2023 735 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli6
27.09.2023 946 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli7
27.09.2023 1019 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli8
27.09.2023 939 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti örnek alınıp taklit edilmeli9
27.09.2023 952 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti neden örnek alınmıyor…?-10
27.09.2023 965 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti neden örnek alınmıyor?..-11
27.09.2023 1016 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başbakan Erbakan Hükümeti neden örnek alınmıyor?..-12
27.09.2023 903 Okunma
Reşat Nuri Erol
Adil Nizam, Ahlak Nizamı ve 1. Ahlak Şurası - 1
27.09.2023 948 Okunma
Reşat Nuri Erol
Adil Nizam, Ahlak Nizamı ve 1. Ahlak Şurası - 2
27.09.2023 867 Okunma
Reşat Nuri Erol
Adil Nizam, Ahlak Nizamı ve 1. Ahlak Şurası - 3
27.09.2023 1144 Okunma
Reşat Nuri Erol
Adil Nizam, Ahlak Nizamı ve 1. Ahlak Şurası - 4
27.09.2023 1344 Okunma
Reşat Nuri Erol
Adil Nizam, Ahlak Nizamı ve 1. Ahlak Şurası - 5
27.09.2023 1361 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Fe ekim vecheke li’d-dîni’l-kayyimi’ (Rûm 43)-1
27.09.2023 1029 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Fe ekim vecheke li’d-dîni’l-kayyimi’ (Rûm 43)-2
27.09.2023 990 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Fe ekim vecheke li’d-dîni’l-kayyimi’ (Rûm 43)-3
27.09.2023 1008 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlak Nizamı’ da ‘Adil Nizam’ kadar önemli-1
27.09.2023 1137 Okunma
Reşat Nuri Erol
1 Eylül 2020; Adil Düzen çalışanı âlimin vefatı-1
27.09.2023 1002 Okunma
Reşat Nuri Erol
1 Eylül 2020; Adil Düzen çalışanı âlimin vefatı-2
27.09.2023 1108 Okunma
Reşat Nuri Erol
1 Eylül 2020; Adil Düzen çalışanı âlimin vefatı-3
27.09.2023 1095 Okunma
Reşat Nuri Erol
1 Eylül 2020; Adil Düzen çalışanı âlimin vefatı-4
27.09.2023 1052 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlak Nizamı’ da ‘Adil Nizam’ kadar önemli-2
27.09.2023 1318 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ahlak Nizamı’ da ‘Adil Nizam’ kadar önemli-3
27.09.2023 1198 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-1
27.09.2023 899 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-2
27.09.2023 1091 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-3
27.09.2023 1094 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-4
27.09.2023 907 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve min ayatihi en yursile’r-riyaha mubeşşiratin’-5
27.09.2023 1090 Okunma
Reşat Nuri Erol
“Büyük bunalımdan Kur’an ile kurtulabiliriz”
27.09.2023 1187 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam, silm/barış, din/düzen, batı-doğu dünyası-1
27.09.2023 1018 Okunma
Reşat Nuri Erol
İslam, silm/barış, din/düzen, batı-doğu dünyası-2
27.09.2023 938 Okunma
Reşat Nuri Erol
Güneş de yeni bir medeniyet de doğudan doğar...
27.09.2023 1230 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim; Millî Görüş Adil Düzen Belediyeciliği - 29
20.03.2024 889 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası “Belediye-Kooperatif” iş birliği - 7
1.04.2024 811 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 3
7.04.2024 987 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 4
8.04.2024 970 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 5
9.04.2024 855 Okunma
Reşat Nuri Erol
Seçim sonrası acilen yapılması gerekenler… - 6
10.04.2024 820 Okunma
Reşat Nuri Erol
2024 seçimlerine emekliler damgasını vurdu!
14.04.2024 974 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gazze, anayasa, ekonomi ve ‘dünyanın çöküşü’-7
12.05.2024 820 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘İran’daki suikast!’-4
24.05.2024 891 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Çöken dünya düzeni’ ve ‘Adil Dünya Düzeni’-5
25.05.2024 1000 Okunma
Reşat Nuri Erol
İnna lillahi ve inna ileyhi raciun; Rabia Hocahanım-9
13.09.2024 1077 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ya Rab, bu uğursuz gecenin yok mu sabahı?’-5
29.12.2024 1039 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yıl ve yeni üç aylar iyiliklere vesile olsun - 3
4.01.2025 961 Okunma
Reşat Nuri Erol
Prof. Dr. Ahmed Tahir Satoğlu ağabeyimiz…-1
25.04.2025 925 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan; “İsrail-İran savaşı, asıl hedef Türkiye”-4
21.06.2025 736 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan; “İsrail-İran savaşı, asıl hedef Türkiye”-9
28.06.2025 694 Okunma


© 2025 - Akevler