Toplam mevduatın yarısı 29 bin kişiye ait
1131 Okunma, 0 Yorum
Mehmet Altan - Star
Mehmet Hikmetumut

• PKK sonuç mudur neden mi? 21 Haziran 2010 PazartesiBütün süreci ta başlangıcından beri izlemeye çalışırken, en birinci derecedeki yetkililerde dâhil, herkese şu soruyu sordum:  “PKK sonuç mudur, neden mi?” Maalesef açılım süreci bu soruya kesin ve saydam bir cevap vererek başlamadı. “Askeriyenin kırmızı çizgilerinden” etkilenenler, PKK’ya “neden” olarak baktı.PKK’yı “sonuç” olarak görenler ise, Birinci Cumhuriyeti “Türkiye Kürtleri’nin” de devleti haline getirecek olan radikal demokratikleşmeyi göze alamadılar. İçeride istihbarat; dışarıda ABD, Irak, Barzani çizgisinin yeterli olacağına fazlasıyla güvendiler... Bir de buna iktidar partisiyle, bölgedeki “yerel iktidar” konumundaki parti rekabeti de eklenince şiddet “daha da ürkütücü bir biçimde geri döndü.” “Güvenlik mantığını” tek ölçüt olarak ele almayıp, “PKK sonuçtur” denseydi, Birinci Cumhuriyet gerçek bir “vatandaşlık” açılımı yaparak, keskin bir demokratikleşmeye uğrayacaktı. Tabii sadece Kürt vatandaşlar değil, gayrimüslimler de Heybeli Ruhban Okulu’ndan hala mahrum kalmayacak, Aleviler de cemevlerinde ibadet etmek için “devlet onayı” beklemeyecekti.Birinci Cumhuriyet, “vatandaşlığı” keşfederek, kimlik ve nitelik değiştirerek Kemalizm’den demokrasiye terfi edecekti. 2010 yılının yazı da çocuklarımıza tabut olmayacaktı...

• Saldırıların Özal bağlantısı 20 Haziran 2010 PazarKapkara bir yaz gününün sabahında, refleks olarak gelen mesajlarıma bakarken, bir tanesi dikkatimi çekti. Elektronik mesajın konu bölümünde “Özal Suikastı” yazıyordu... Mesaj Nevzat Çiçek’den geliyordu. Merakla açıp okumaya başladım. Meğer...  Yüksekova Çetesi’ni ortaya çıkaran... Ve Susurluk Komisyonu’na verdiği ifadede Yeşil’i deşifre eden Jandarma İstihbaratçı Hüseyin Oğuz’un “Bir istihbaratçı askerin anıları: ÖMRÜM” adlı kitabı yayımlanmış.  Lagin Yayınları tarafından yayımlanan kitap yarın kitapçılarda olacakmış. *** Hüseyin Oğuz, bana gönderilen bölümden gördüğüm kadarıyla kitapta çok ilginç şeyler anlatıyor... Örneğin, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikast gerçekleştiren Kartal Demirağ’ı sorgulayan savcılardan Uğur Tonik’in o dönem kızının kaçırıldığını ben ilk defa duydum. Söz konusu savcının adı kitapta başka yerlerde de “parmak ısırtan” cinsten olaylarda geçiyor.

• Şiddet ve Ergenekon karşı atakta 19 Haziran 2010 CumartesiErgenekon yargılanması nedeniyle Mehmet Haberal’dan 3. Ordu Komutanı Saldıray Berk’e uzanan bir mahkeme parantezi, Yargıtay’ın kimi dairelerinin sahaya inmesiyle farklı seyretmeye başladı... Altı çok çizilmedi ama dünkü gelişmeler, bir türlü mahkeme celbine uymayan ve duruşma günü mahkemenin üzerinden uçak uçuran 3. Ordu Komutanı’nın “sanık” konumunu rahatlatacak... Zaten, avukatlığını da Genelkurmay Başkanı bizzat üstlenmemiş miydi? *** Bu arada “şiddetin” yeniden ortama “egemen” olduğunu da bu resme eklemek gerek...PKK’nın ateşkesi sona erdirmesi...Her gün ardı ardına gelen cenazeler... Irak’ın kuzeyindeki Kandil ve Mahmur kamplarından 19 Ekim 2009 günü gelen 34 kişi arasında yer alan 17 kişinin yargılanmasına Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlanır başlanmaz on kişinin tutuklanması... Seçilmiş belediye başkanlarının ise zaten çok uzun zamandır “PKK’lı” olmakla suçlanarak hapishanelerde yatıyor olması... Samsun’da, kapatılan DTP’nin eski Genel Başkanı Ahmet Türk’e yumruklu saldırı düzenleyerek burnunu kırdığı iddiasıyla tutuklanan ve 4,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına başlanan İsmail Çelik’in ilk duruşmada tahliye edilmesi de, “Kürt Açılımı”nın sona erdiğinin, bizim babadan kalma “Yedi-Sekiz Hasan Paşa” metotlarına geri dönüldüğünün bir sinyali... Zaten Genelkurmay da dün “terörün tırmanacağını”, artık kimsenin “askeriyeyi” eleştirmemesi gerektiğini, bunun yapılmamasının “terör örgütünün” işine yarayacağını söylemedi mi? Kısacası “eski tas, eski hamam”... “Derinler” dayanışması başladı... ***Dün tüm çocukların karne alıp, yaz tatiline başladığı bir gündü... Ama tüm olup bitene uzaktan ve topluca baktığınızda “şiddet ve Ergenekon atağa geçti” hissine kapılıyordunuz... Yazın çok sıcak geçeceğini epeydir söyleyip duruyoruz... Serinlemek için “barışın ve anti-Ergenekon hamlenin” nihai bir zaferine ihtiyaç duyacağız...

• Gazzeli madenciler 18 Haziran 2010 CumaMadendeki Gazzeliler... Tuzla tersanelerinde ölmeye devam eden Gazzeliler... Mezradaki... Varoşlardaki Gazzeliler... Toplumsal ve siyaseten kimsenin ilgilenmediği bizim Gazzelilerimiz... *** Dün, “şiddet”, 26 yıl sonra yeniden gelmiş tahtına arsızca oturmuştu...Binlerce ölüme rağmen 26 yıldır bir toplum böylesine yakıcı bir sorunu çözmüyor ise orada herkes ölümleri kutsuyor demektir. Nitekim... Bir aydır göçük altında kaybolmuş iki madenci kimsenin umuru değildi...Siyaseten Gazze ile ilgilenen kamuoyu kendi Gazzelilerimize aldırmaz duruyordu

• Toplam mevduatın yarısı 29 bin kişiye ait 17 Haziran 2010 PerşembeDış politikada “eksen” tartışması var gücüyle devam ediyor... Sosyo-ekonomik yapımızdaki “eksen” ise pek söz konusu edilmiyor. Hâlbuki... Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) Nisan ayı İnteraktif Aylık Bülten verileri, Türkiye’nin sosyo-ekonomik yapısını çırılçıplak ameliyat masasına yatırmıştı... Türkiye’nin son bir yılda hem milyoner sayısı hem de banka mevduatları dikkat çekici bir biçimde artmış... Öyle ki... Milyoner sayısı geçen yıla göre 6 bin kişi artarak 23 binden 29 bine yükselmiş... Aynı dönemde sayısı ciddi artı gösteren bu milyonerlerin bankalarda tuttuğu toplam mevduat da 35,1 milyar lira artışla 213,4 milyar liraya ulaşmış. *** eçen gün, “Siyaset Meydanı”nda, “Türkiye’de bankalardaki toplam mevduatın yüzde 42’si, 28 bin kişiye ait” dediğimde, “bir stadyumu” bile dolduramayacak kadar az sayıdaki insana ait bu devasa servet Ali Kırca’yı çok şaşırtmış, programda uzunca süre bu konu üzerinde durmuştuk...Üstelik söylediğim veriler bir önceki yıla aitti...*** Türkiye İstatistik Kurumu’nun hesaplarına göre “nüfusun en zengin ilk yüzde 20’si” toplam zenginliğin yüzde 46,4’ünü almakta... En alttaki en fakir yüzde 20 ise, toplam zenginliğin yüzde 5’ine bile sahip değil. Nispi bir düzelmeye rağmen, gelir dağılımı adaletsizliği müstehcen bir konumda... O nispi düzelme sayesinde 2003’de 19 milyonun üzerinde olan yoksul sayısı 12 milyona düştü ama bu çok olumlu gelişmeye rağmen mevcut durum çok ağır. *** Yeniden mevduatlara gelelim...Yeni yılda durum ne? Söyleyeyim...“Siyaset Meydanı’nda” hatırlattığımdan daha parlak değil... Toplam mevduatın yüzde 44,4’ü 29 bin kişiye ait..Aslında 29 bin kişi diyoruz ama doğrusu “29 bin mevduat defteri” olacak... Toplam mevduatın yüzde 44,4’ü “29 bin banka mevduat defterine” ait... Muhtemelen bu paraların sahibi olanların sayısı 29 binden epeyce daha az... 72 milyon nüfusun mevduatı ile 29 bin defterin mevduatı neredeyse eşit. *** Bankalarda 70,1 milyon mevduat hesabı var... Bunlardan... 66 milyon 834 bin hesapta 10 bin TL’ye kadar...2 milyon 700 bin hesapta 10-50 bin TL arası... 928 bin hesapta 50-250 bin TL arası...928 bin hesapta 250 bin-1 milyon TL arası mevduat bulunduğu tespit edilmiş... Özetle...Türkiye’nin toplam mevduatı 503 milyar 13 milyon lira... Toplam mevduatın 223 milyar 445 milyon lirası, 1 milyon lira üzerindeki hesabı olan 29 bin mevduat defterine ait... *** Dış politikada “eksen” kaydı mı, kaymadı mı? Konu hararetle tartışılmakta..Ama galiba “eksenin” tartışmaya yer bırakmayacak kadar “sağlam” olduğu yer, bankalardaki “mevduat defterleri”...Orada stadyumu bile dolduramayacak kadar küçük bir azınlık, toplam paraların neredeyse yarısına sahip...Siyasette olduğu kadar, belki de tüm olup bitene biraz da bu açıdan bakmakta yarar var...Yani... “Egemenlik ulusun da, paralar kimin?”

 

• Sopa yiyen askerlere 16 Haziran 2010 Çarşamba

“Askeri yargı mensubu” izleyicimiz, elektronik posta mesajının ikinci bölümünde de askerlik görevi yaparken “mağdur” olmuş herkese sesleniyor, onlara haklarını korumaları yolunda “hukuksal” önerilerde bulunuyordu: “Buradan askerlik görevi sırasında dayak yiyen, küfür edilen herkese sesleniyorum. Terhis olduktan sonra; 1. Bunu yapan kişileri medya vasıtasıyla afişe ediniz. 2. Bu işleri yapan kişileri en üst komutanlığa mektup yazmak suretiyle olayın tanıklarını, nasıl, nerde ve ne şekilde olduğunu belirterek şikâyet ediniz. 3. İnsan hakları komisyonuna dilekçe vererek bu kişiler hakkında resmi rapor düzenlenmesini sağlayınız. 4. Sivil hukuk mahkemelerinde dava açarak bu kişilerden manevi tazminat talep ediniz. Sayın Başbakan ve Adalet Komisyonu Başkanı’na sesleniyorum. Askeri yargıyı kaldırınız, eğer askeri yargı varlığını devam ettirecekse askeri hâkim ve savcıların onurlu ve vicdanlı bir şekilde çalışabilmeleri ve görevlerini yapabilmesi için Askeri Ceza Kanunu’nu ve Askeri Usul Kanunu’nu ıslah ediniz. Bu ıslah işlemini delil karartmak suçu nedeniyle soruşturulan Hıfzı Çubuklu ya da askeri adalet işleri başkanı Neşet UNCU’nun müdahalesine meydan bırakmayacak şekilde yapınız. İsmini veremeyen bir askeri hâkim...”

• Ölümün Doğu’su, ölümün Batı’sı 15 Haziran 2010 Salı

Belçika gibi Türkiye de “zihnen” ikiye bölünmüş görünüyor, olaylar farklı biçimlerde algılanıyor, bazen bir kelime bile yaralayıcı olabiliyor.Bizim Belçika’dan farkımız, onların “ayrılmayı” bile siyaset içinde konuşabilmesi. “Ayrılmak istiyorum” diyen bir partinin seçimlere girmesi. Bizde, en azından resmen, ayrılmak isteyen kimse yok ama yirmi beş yıldır çocuklar ölüp duruyor bu savaşta. Niye Belçika “ayrılmayı” bile siyaset içinde konuşabiliyor da biz “anadil hakkı, kimlik hakkı” gibi konuları siyaset içinde çözemeyip çocuklarımızı ölüme mahkûm ediyoruz? Görmüyor muyuz ki siyasete konan her yasak sonunda ölüme dönüşüyor. Konuşamadığımız için ateş ediyoruz. Artık her şeyi açıkça konuşsak, çözümü halka sorsak ve çocukları ölümden kurtarsak, olmaz mı? Çocuklarımız Belçika’da doğmadıkları için dağlarda, karakollarda, siperlerde ölmek zorunda mı?

 

 

Mehmet Hikmetumut






Sayı: 54 | Tarih: 20.06.2010
Ahmet Hakan
Kemal Bey heyhat!
2309 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Türbanlı Memur
2153 Okunma
10 Yorum
Vahap Alma
Hayrettin Karaman
Eksen meselesi
1451 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Ruşen Çakır
Sil baştan
1389 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Müslüman Siyonistleri Savunmaz
1346 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Uzağı Görmek
1297 Okunma
8 Yorum
Süleyman Karagülle
Ebubekir Sifil
Bari Bu Sefer.....
1281 Okunma
Zafer Kafkas
Zülfü Livaneli
Kimimiz öldük...
1262 Okunma
Ali Bülent Dilek
Dücane Cündioğlu
Hermafrodit kişiliğin yazgısı
1237 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Fehmi Koru
Sağduyu kaybolursa
1146 Okunma
Ahmet Kirtekin
Derya Sazak
sıcak yaz
1143 Okunma
Serdar Turan
Mehmet Altan
Toplam mevduatın yarısı 29 bin kişiye ait
1131 Okunma
Mehmet Hikmetumut


© 2024 - Akevler