18.06.2010
Dün Diyarbakır 4. Ağır CezaMahkemesi’nde ilk duruşması yapılan davada, 19 Ekim 2009 günü Irak’ın kuzeyindeki Kandil Dağı’ndan ve Mahmur Mülteci Kampı’ndan ülkeye dönüş yapan 34 kişiden 10’u tutuklandı, üçü hakkında da gıyabi tutuklama kararı verildi. Bu durumda, bir süredir, “ara verildi”, “rafa kaldırıldı” gibi cümlelerle varlığını sürdürdüğünü kanıtlamaya çalıştığımız, hükümetin yaklaşık bir yıl önce ilan etmiş olduğu ve üç kez adı değişen “Kürt açılımı”nın geleceği hakkında iyimser olabilmenin imkanı iyice ortadan kalkmışa benziyor.
Kimileri 1999’da Öcalan’ın yakalanmasının ardından PKK yine, kendi deyimiyle “barış grupları” nı ülkeye yolladığını ve bu kapsamda gelen herkes hemen tutuklanıp yıllarca hapis yattıklarını hatırlatarak dünkü davada yaşananlara çok şaşmamızı istiyorlar. Ancak haksızlar. Şöyle ki, on yıl önce Öcalan ve örgüt, devlete bir tür “oldubitti” yapmış, bir grup üyesini bu uğurda feda etmişti. Ancak o tarihte devlet Öcalan’ın yakalanmış olmasıyla PKK’nın kısa sürede etkisini yitireceğini düşündüğü için örgütle hiçbir şekilde “silahtan arınma” pazarlığına girmek istemiyordu. Halbuki bu sefer durum tamamen farklıydı. Habur’dan ülkeye girişler, devletin ilgili birimlerinin uzun süreli çalışmaları sonucu kotarıldı. Diğer bir deyişle, örgütün üst düzey yöneticileri, Habur ve Kandil’den dönüşler düzenlemeye ikna edildi.
Her ne kadar bir dizi beceriksizlik ve yanlış yapıldıysa da o dönüş sırasında yaşananlar bize herşeyin devletin bilgisi ve rızası dahilinde geliştiğini net bir şekilde göstermişti. Nitekim Başbakan Erdoğan da bir gün sonra partisinin grup toplantısında bu dönüşlerden övgü ve coşkuyla bahsetti. Fakat muhalefetin yönelttiği sert eleştirilerin kamuoyunun geniş bir bölümü tarafından benimsendiği görüntüsü hükümeti paniğe sevk etti ve yine Erdoğan’ın deyişiyle “sil baştan” yapıldı.
“Kurbanlık koyunlar”
Dünkü tutuklamalar bana Barış Meclisi tarafından Ankara’da düzenlenen bir paneli ve burada yaşadıklarımı hatırlattı. Daha ortada “açılım” ın adı yoktu ancak bir şeylerin hazırlanmakta olduğu da seziliyordu. Konuşmamda, birçok yazımda ısrarla tekrarladığı gibi, barış ve dolayısıyla Kürt sorununun çözümü için ilk şartın PKK’nın “kayıtsız şartsız silah bırakması” olduğunu söyledim. Bunun üzerine salondan onlarca yazılı soru geldi ve bunların hemen hepsinde bana “iyi güzel de bu kişiler devlete nasıl güvenecek?” diye soruluyor ve PKK’lılara “kurbanlık koyun” muamelesi yaptığı ileri sürülüyordu. Tabii birçoğu örnek olarak 10 yıl önceki “barış grupları” nı ve onların başlarına gelenleri gösteriyordu.
Ben de cevaben, devletin asla PKK ile pazarlık yapmayacağını ve böyle bir
Devamı için TIKLAYINIZ.
Yorum:
Çakır’a Basiret, Okuyucularına da Allah’tan Sabır Diliyorum!
Sayın Çakır’ın yazısına yorum yapayım derken bir de fark ettim ki yazısının altında yer alan okuyucu yorumları buna gerek bırakmıyor. Birkaçını paylaşmak istiyorum:
N.S: Devlet geri adım atarken barış yoluna mayınlar döşenirse kim neyi bekliyebilir!
N.A: sn çakır halamı açılım neyın barışından bahsedıyorsunuz çatır çatır fıdanlar gıdıyor bundan nıye bahsetmıyorsunuz bırde muhalefetı suçluyorsunuz açılıma karşı hukumeti zora soktu dıye.aklınıza gelmeten bır şey var esas muhalefet bızız haberın olsun sınır oluyorum sızınaçılm takıntınıza hepımız bu ülkenı…
A.S: Mahkemelerin suç işleyen,terör eylemlerine karışmış kişileri affetme yetkisi varmı?bence yok.O zaman hükümetin af çıkarması lazım.Hükümette oy kaybederim kaygısıyla af da çıkarmıyorsa kabahat kimin?
? : PKK,Kürt kökenli kardeşlerimizin temsilcisi değildir.PKK,Kürt kökenli bebekleri bile vahşice öldürmüştür.Apo ''100.000.Kürt ölse umurumda bile değil'' demiştir.Hal böyleyken bu vahşi terör örgütü nasıl Kürt kökenlilerin temsilcisi olabilir? nasıl muhatap alınıp,pazarlık yapılabilir?böyle saçma bir şey olabilir mi?
? : ABD,Türkiye'ye PKK ile masaya oturun,pazarlık edin dedi.Zaten ABD ne dese bizim buradaki bazı gazeteciler bu fikri kayıtsız şartsız onaylarlar.Peki ABD kendisi neden terör örgütleri ile pazarlık etmiyor ? neden ABD gitti Irak'ta,Afganistan'da milyonlarca insanı öldürdü?
? : Ne barışı yahu !? terör örgütüyle barış olur mu ? barış iki ülke arasında olur.terör örgütüyle sonuna kadar mücadele olur.ABD öyle istiyor diye terör örgütüyle pazarlık mı yapacağız ? koskoca Türk devletini yakışır mı ?
***
Görüldüğü gibi çözümsüzlük halk arasında öfke ve bir tarafa tepkiden başka bir şeye yaramamış. Sizi çözüm olabileceğine inandığım, aşağıda yer alan linkte bulunan 526 nolu seminerin sonunda Üstad Süleyman Karagülle’nin “Açılım, PKK ve Gerçek Çözüm” başlıklı yazısını okumaya davet ediyorum.
http://akevler.org/default_seminerler.aspx