Hayrettin Karaman, hkaraman@yenisafak.com.tr, 18 Haziran 2010 Cuma
Eksen Meselesi
Türk kavmi bin yıldan fazladır eksen değiştirmiş, yüzünü "Büyük Doğu"ya, İslam'a çevirmiş, bu din sayesinde medenileşmiş ve İslam Medeniyetine önemli katkılarda bulunmuştu. Tanzimat döneminden itibaren milletin yön değiştirmesi gerektiği, propaganda sayesinde tek medeniyet olarak kabul ettirilmiş bulunan Batı Medeniyetine yönelmesinin elzem olduğu, devletin üst kademesinden dile getirilmeye başlamış, 1920 lerden itibaren de –millete sormadan- resmen ve cebri olarak Batı'ya yönelinmiş, İslam ve medeniyeti ile bütün bağların kopması için kısa ve uzun vadeli tedbirler alınmıştır. Bu köklü eksen sapmasına zarar vermesin diye İslam ülkeleri ile de ilişkiler asgari seviyede tutulmuş, "Ne Şam'ın şekeri ne Arab'ın yüzü" sözü darbımesel haline gelmiştir.
Dünyaya hakim olan devletler menfaatleri ölçüsünde bütün ülkelerle ilişki kuruyor, kimsenin dinine, rengine ve ideolojisine bakmıyorlar. Sıra bize gelince, halkı Müslüman olan ülkelerle siyasi, askeri, iktisadi, kültürel bir ilişki kurmak, bir anlaşma yapmak, bir işbirliğine gitmek, bir sahiplenmek büyük olay oluyor, "Türkiye eksen mi değiştiriyor" nidaları afakı kaplıyor.
Keşke değiştirse, keşke İslam Medeniyetini ihya ve inşayı hedeflese, bu maksatla diğer İslam ülkeleriyle dava ve işbirliği yapsa, maddi hayatın dar kalıpları içinde bunalmış insanlığa İslam'ın sonsuz rahmet ve mana ufuklarını açsa, dünyada İslam barışını egemen kılsa...! Ama bunları, mevcut şartlarda hayal etmek bile zor!
…
Benim cevabım şudur:
Biz eksenimizi biliyoruz, o bizim imanımız ve davamızdır ve yaşadığımız müddetçe herkesi oraya davet etmekle yükümlüyüz.
Yazının tamamı için bakınız: http://yenisafak.com.tr/Yazarlar/?i=22801&y=HayrettinKaraman
YORUM:
Medeniyetler bir yönüyle bakıldığında kuvvet ve hak medeniyetleri olarak; diğer yönüyle bakıldığında doğu ve batı medeniyetleri olarak; bir başka yönden bakıldığında gece ve gündüz medeniyetleri olarak ve bir başka yönüyle bakıldığında sosyal ve teknik medeniyetleri olarak tasnif edilebilir.
Medeniyetler ömür bakımından incelendiğinde insan ömrünün on katı yaşlara sahip olduğu belirlenir. İnsanların ideal yaşları 100 olarak kabul edilirse medeniyetlerin de yaşlarını da 1000 olarak kabul etmek mümkündür. İlk yarı ömürle birlikte insan için de medeniyet için de gelişme döneminin bittiği genel kabuldür.
İnsanlık tarihi incelendiğinde içinde bulunduğumuz dönemin Batı medeniyetinin gelişmesini tamamlayıp ister Doğu deyin, ister Hak deyin, ister gündüz deyin, ister sosyal deyin ne derseniz deyin yeni bir medeniyetin tohumlarının serpildiği ve yakında filiz verecek olan bir medeniyete geçiş dönemi olduğu tespit edilecektir.
Her dönemde olduğu gibi yeni medeniyetin ortaya çıkması önceki iki medeniyetten beslenerek yeni projelerle olacaktır. Daha doğrusu her yeni medeniyet kendisinden önceki iki medeniyetin sentezinden oluşacaktır. Ancak bu sentez belirli usullerle ve projelerle olacaktır.
Medeniyetlere, geçiş kanlı veya kansız olarak iki şekilde olmaktadır. Yaşlanan eski medeniyetten semirenler eğer aşırı semirmişler ve sömürmeye devam ediyorlarsa yeni medeniyetin gelmesine izin vermezler. Güçlerine ve her türlü imkanı ellerinde tuttuklarına güvenerek insanlığı korkuturlar. İşte bu noktada insanlık hazırsa yeni medeniyete geçilir. Yeni medeniyete geçişte bu eski sömürücüler uyanık davranıp geçişi sabote ederler. Yeni medeniyetin projesini yapanları devre dışı yaparak onları öldürmek isterler. İşte bu noktada çatışma çıkar. Genel düzenleyici bu çatışmada yeni medeniyetin projesini yapanları koruyacak şekilde genel plan yapmıştır. Bu çatışmada eski medeniyetin hasta ruhlu sömürücülerinin yeni medeniyeti pislemelerine izin vermez. Güç, kuvvet, baskı v.b hiçbir şey ifade etmez. Çünkü yeni medeniyette karar gücün değil hakkındır.
Günümüz Batı medeniyeti, insanlığa teknoloji, sanayi getirmekle hizmetini yapmış ve ömrünü doldurmuştur. Daha net bir anlatımla gelişme dönemini tamamlamıştır. Şimdi de bir dönem dünyaya sosyal yönden hizmet etmiş doğu medeniyeti ile izdivaç ederek yeni medeniyetin doğmasına sebep olacaktır. Ancak, insanlar gibi medeniyetler de zamanla katılaşır ve değişiklikten hoşlanmazlar. Zamanla herkes çalışırken onlar meyvelerini toplamaya başlar ve diğer insanlar sıkıntıya girerler. Zaten bu sıkıntı insanların yeni bir yaşam aramalarına neden olur. Yeni yaşamda insanları sömürme sıkıntısına giren çevreler baskı altına aldıkları, kullandıkları, korkuttukları insanlarla birlikte direnirler. Yeni medeniyetin gelmesini istemezler. İşte bu aşamada tartışmalar başlar. Bu tartışmalar sırasında halk da ya direnir ve yeni medeniyetin oluşmasına vesile olur ya da eski medeniyetin vampirlerinden korktuğu için siner.
Yaşanılan medeniyetin zamanla yaşlanması, hastalanması, verimsiz olmaya başlaması nedeniyle sorunlar artar ve işin içinden çıkılmaz hale gelir. Buna ek olarak bazıları da uyanıklık yaparak diğer insanların haklarına da konarak aşırı rahat yaşamayı ve herkes can çekişirken onlar kendi geleceklerini garanti altına almaya başlarlar. Yaşamlarını garanti altına alırken iki temel gereksinimi kendi ellerinde tutarlar. Bunlardan biri gıda ikincisi teknolojidir. Böylece herkes kendi emirlerine girer.
Bugün eksen kayması tartışmaları yapılırken iki konunun gözden uzak tutulmaması gerekir. Biri yeni medeniyetin yeni bir ekseninin olacağı gerçeğini unutmamaktır. Diğeri de, yeni medeniyet eski Doğu ve şimdiki yaşanan Batı medeniyetinin sentezinden oluşacağı gerçeğidir.
Türkiye’yi de bu açıdan ele almak gerekir. Türkiye eski medeniyeti İslam medeniyetinin temel özelliklerini aldıktan ve hazmettikten sonra yeni medeniyeti doğurmak için gerekli olan ve yaşanan Batı medeniyetini öğrenmek için Tanzimat sonrasında batıdan beslenmeye başlamıştır. Yeni medeniyetin doğması için gerekli iki medeniyetin bilgilerine sahip olunmuştur.
Bunun ötesinde gerekli olan yeni medeniyetin projesidir. Bu proje de yeni medeniyetin özelliği gereği bütün insanlığın çoğulculuk anlayışıyla çalışması ve yeni projeler üretmesi ile mümkündür. Akevler bu projelerden biri olmak üzere çalışmalar yapmış ve projelerini insanlığa Adil düzen olarak sunmuştur. Proje ilmi olarak üretilmiş, siyasi olarak tanıtılmıştır. Laboratuar örnekleri tamamlanmıştır. Bostanda fideler vardır. İsteyenler bu fideleri tarlasına ekebilir. Beğenmeyen başka bostanlardan yararlanabilir veya yeni bostanlar yapabilir. .
Dünyadaki tekel sermaye sahipleri kullandıkları kişi, grup ve devletlerle yeni barış medeniyetinin gelmesini engellemek için tüm dünyayı kıskacına almaya çalışmaktadır. Buna karşı gelebilecek en önemli engel olarak Türkiye görülmektedir. Bir yönüyle Türkiye yeni medeniyeti getirecek en önemli aday ülkedir. Diğer yönüyle de tekel sermayesinin sömürüsünü devam ettirmede en önemli engeldir. Bu nedenle son dönemde Türk ordusu ve halkını birbirini düşürme planları yapılmaktadır. Türkiye halkı, ordusu ve diğer kurumları ile birlikte yeni projeler üreterek yeni medeniyete geçecektir.