Derya Sazak 23:52 | 14 Haziran 2010 Pazar günleri TRT 1’de katıldığımız “Politik Açılım“ programına gelen e-mail’ler sıcak bir yazın başlangıcında Türkiye’de siyasetin hız kesmeyeceğini gösteriyor. Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine yönelik İsrail saldırısı, BM Güvenlik Konseyi’nde İran’a yaptırımlara Türkiye’nin Brezilya ile birlikte ‘hayır’ oyu kullanması, ABD ve AB çevrelerinden yükselen “eksen kayması” eleştirileri, Güneydoğu, Kürt sorunu ve PKK’nın kentlere yönelik saldırıları, kamuoyunda ve özellikle gençler arasında ilgiyle izleniyor. Bir lise öğrencisi geçen hafta gündemdeki en çarpıcı soruyu şöyle formüle etmişti: “Benim iki amcam var, biri sağ, diğeri sol görüşlü. Sol görüşlü olan HAMAS terör örgütüdür, diyor. Sağ görüşlü olan onlar birer kahramandır diyor. Kafam karıştı, HAMAS terör örgütü müdür, direnişçi midir?” Programın kısıtlı süresi içinde Koç Üniversitesi’nden Prof. Fuat Keyman, Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Mustafa Erdoğan ile Yeni Şafak yazarı Fehmi Koru bu zor soruya yanıt vermeye çalıştılar. Filistin’de seçim kazanmış bir siyasi hareketi İsrail’in Gazze’yi açık hava hapishanesine çevirdiği, ağır silahlarla uçaklarla bombaladığı, yakıp yıktığı, kadın ve çocukları öldürdüğü, acımasızca abluka altında tuttuğu bir sırada buna karşı direnen HAMAS’ın eski siciline gönderme yapıp, ‘terör örgütüdür’ diye nitelemek kolay değil. Başbakan Erdoğan da, HAMAS’ın “terör değil, direniş örgütü olduğu” görüşünde. Ancak bunu söylerken aşırı bir savunma içine girildiğinde bu kez İslami görüşlerin öne çıkarıldığı ve siyasal düşüncenin insani boyutun önüne geçtiği yargısı güçleniyor. HAMAS savunusu tartışmayı kaçınılmaz olarak Kürt sorununa, PKK’ya çekiyor. HAMAS, direniş örgütüyse, PKK nedir? PKK günün birinde silah bırakırsa ne olacak? Türkiye, İran’ın nükleer programını Batı’nın denetimine açmak amacıyla takas anlaşması imzalayıp ABD ile ters düşmek pahasına Irak benzeri bir müdahaleyi önlemeye çalışırken, Gazze’de İsrail ile çatışmayı göze alırken, Güneydoğu’da akan kanı nasıl durduracak? Terör ile siyaseti kim ayrıştıracak? BDP nasıl etkili olacak? “Politik Açılım“da dün soru yağmuruna tutulduk. Sorular daha çok Güneydoğu adresliydi. “Tamam silahlar sussun ama KCK davasında tek suçları siyaset yapmak olan insanlara 36 yıl hapis cezası istenirse PKK’dan başka ortada kim kalıyor?” Türkiye’nin açmazı burada. Demokratik alan güçlenmediği sürece PKK eylemleri yayılıyor. Kuzey Irak’la ilişkilerin normalleşmesi, İran’ın nükleer sorununun bir İsrail-ABD müdahalesine gerek kalmaksızın çözülmesi, Türkiye’nin Doğu, Güneydoğu sınırlarının geleceği açısından çok önemli. Bölgedeki istikrarsızlık, PKK’yı 1990’lar konumuna getirebilir. Kürt sorunu çözülmeden küresel aktörlük iddiası hayata geçmez. Seçime giden Türkiye’de muhalefet de çözümlerini açıklamalıdır. CHP, Kemal Bey’le yeni ne söylüyor?!
Yorum
Esas geçmişlerine bakıp bir kıyaslama yapmak gerekirse Yaser Arafatın insani çabaları öne sürdüğünde Hamasın şidetle hareket etmesi oluşabilecek durumlara zemin hazırlamış oluyor Pkk nın durumuna bakacak olursak Kürt meselesinde Pkk dışındaki kürt meselesine farklı yönde çözüm arayan insanlar varsada onlar şiddet yanlısı olmadığı için şiddeti bir sermaye haline getirenlerin işine gelmiyor Fistilin li kardeşlerimizin durumu budur şiddet sermayeninm karını artırdıkça ortadan kaldırmak zor olur Yaradılış insanın ve dünya dengesi budur önemli olan doğru tarafta olmaktır.