Bari Bu Sefer.....
1344 Okunma, 0 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

BARİ BU SEFER…

 

İsrail sivil ve savunmasız insanlara karşı gerçekleştirdiği o vahşi saldırıyı uluslar arası sularda değil de Gazze/Filistin karasularında işleseydi haklı mı olacaktı? Ya da Saddam Hüseyin Kuveyt'e saldırdığında niçin dünya ayağı kalkar da, İsrail'in Filistin toprağına karşı yarım asrı aşkındır sürdürdüğü insanlık dışı işgal, katliam ve ambargo "normal" görülür?..

Bu ve benzeri soruları sormanın hiçbir anlamı olmadığını biliyorum. Çünkü artık sözün bittiği yerdeyiz. Uluslar arası sistem hakka-hukuka değil "güce" dayananların belirlemesinde olduğu için insanı insan yapan değer ve kavramların baş aşağı olması kimseyi şaşırtmıyor.

Oysa asıl tehlike tam da burada ve burası sağduyu ve vicdan sahiplerinin üzerinde bulunduğu bıçak sırtı! Bütün olup bitenler karşısında bütün insanî değerlerin uzağına düşme pahasına "üç maymunlar"ı oynamaya devam mı, insanı insan yapan değerler adına bu gidişe "dur" demek mi?

İHH bu noktada haklı olarak soruyor:

1. İsrail hükümeti açık denizde uluslararası deniz hukuku kurallarını neden çiğnedi?

2. İsrail neden sivil, silahsız masum insanlara saldırdı?

3. Her tür öldürücü silahı taşıyan askerlerle dolu donanmayla içinde bebek ve 80 yaşın üstünde yaşlıların olduğu gemiye saldırma cüretini kendinde nasıl bulabiliyor?

4. İsrail'in kendi karasularında bile yapamayacağı bu saldırıyla kalmayıp gemideki, herkesi kelepçeleyip, işkence edip hapishaneye alması nasıl açıklanabilir?

5. İsrail Akdenizi, mesela Antalya'dan kalktı diye Türkiye karasularını veya dünyanın herhangi bir yerindeki karasularını ve açık denizi her an herkese saldırabileceği bir alan olarak mı görüyor? Bu saldırganlığa ve terörizme karşı dünyayı, masum insanları nasıl koruyacağız?

6. Filo defalarca DUR ikazında bulundu. Saldırıyı duyan tüm insanlık DUR ikazında bulundu. Fakat İsrail durmadı. İsrail, kararlı bir şekilde gerçekleştirilen bu katliamın ve diğer tüm ihlallerin hesabını nasıl verecek?

7. Tüm insanlığa karşı işlenmiş bu suçların tüm sorumlularının cezalandırılması nasıl sağlanacak?

Şurası kesin ki İsrail bu sefer fena yakalanmıştır. Dünya kamuoyu şu anda, daha önce hiç olmadığı kadar İsrail'in karşısındadır. İHH önderliğinde gerçekleştirilen "Filistin'e İnsanî Yardım" organizasyonu, kim ne derse desin, devletlerin, orduların ve diplomasinin yapamadığını yapmıştır. Bu girişimin anlamı sadece İsrail'in gerçek yüzünü dünyaya göstermekten ibaret değil. Bundan daha önemli bir nokta var: "Sivil direniş" olgusu, İsrail'in dünya çapında doğrudan veya dolaylı kontrol ettiği siyaset, ekonomi, medya, silah gücü... bütün yapay dengeleri aşarak İsrail'i ve Siyonist kumpası diz çöktürmüştür! Mavi Marmara'da bütün İslam alemi ve insanlık adına hayatını ortaya koyan 9 güzel insan şu anda görevlerini yapmış olmanın rahatlığı, ravh ve reyhan içre. Başta hayatî tehlikesi halen devam eden Uğur Süleyman Söylemez kardeşim olmak üzere sayıları 50'yi bulan yaralılara Yüce Allah'tan acil şifalar temenni ediyoruz. Onlar ve bu organizasyonda yer alan diğerleri onurun, erdemin, cesaretin ve insanlığın timsali oldular; insanlığa, unuttuğu bu kavramları yeniden hatırlattılar…

Filistin'e her seferinde daha kalabalık sivillerin eşlik ettiği gemilerle insani yardım gönderilmeye devam etmelidir. İran bu adımı atmıştır ve yalnız bırakılmamalıdır. Sonunda İsrail, ardına saklandığı zırhın kendisini "dokunulamaz" yapmaya yetmediğini anlayacak ve bu insanlık dışı ambargoyu kaldırmak zorunda kalacaktır. Ambargonun kalkması ise İsrail'in Filistin toprağı üzerinde inisiyatif kullanma ve dilediği gibi tasarrufta bulunma alışkanlığından vaz geçmek zorunda kalması anlamına gelecektir. İsrail bugüne kadar önünde böylesine "direnen" bir irade görmediği için bu kadar azmıştır ve artık duvara tosladığının farkındadır.

 

Yorum:

İcraatta Bulunmak

Dünya’da kurulmuş mevcut zulüm düzenine teslim olmuş ve bunun değiştirilmesi için hiçbir adım atmayanların Dünya’da ortaya çıkan zulme ,haksızlığa ,katliamlara karşı yapacağı  şeyler şunlardır. Kahramanlık şiirleri okumak ,bağırmak,çağırmak ,kınamak , ortam uygun olursa ağlamak. Düzen elini kolunu bağlamıştır, ne kadar istesede bunlardan öteye geçemez. Dünya adaletini BM üyesi 5 ülkenin uhdesinde bırakmak maalesef bugünkü zulüm dünyasına onay vermektir.  Düşünün bir yerde bir adaletsizlik var ,zulüm var bunun ortadan kalkması ve yaptırım uygulanması  için karar alınıyor fakat bu 5 ülkeden herhangi biri bunu veto ederse o zulüm devam ediyor veya o zulüm cezasız kalıyor. Böyle bir düzen olmaz , bunun değişmesi için mücadele etmek yerine, gidip bu düzenden medet ummak ve bu düzenin adalet getireceğine inanmak zulmün ortaklığıdır.Somut örnek olarak Mavi Marmara gemisine yapılan İsrail saldırısını verecek olursak iktidar istediği kadar bağırsın , çağırsın bir sonuca ulaşamaz , zaten onlarda bunun bilicindeler. Yapmaları gereken gidip bu küresel  kuruluşların salonlarında etkisiz eleman gibi oturacaklarına , bu adaletsizleğe, hukuksuzluğa dikkat çekmek ,  birilerinin imtiyazlı olmadığını , kimsenin benim yerime ,benim hassasiyetlerimi çiğneyerek kendi menfaatleri doğrultusunda karar veremeyeceğini haykırmak ve yeni, adil , haklının hakkını koruyacak bir yapılanmanın oluşması için çalışmaktır. Bugünkü iktidar mensuplarının da en azından yetiştikleri yer itibariyle mevcut zulüm düzeninin ortadan kalkması için bu zalim teşkilatların ve organizasyonların yerine ne konacağını ve nasıl konacağını veya bunların gerçek işlevlerini yerine getirmeleri için nasıl yapılanmaları gerektiklerini bildiklerini düşünüyorum , yok eğer unuttularsa bu işi onlara öğreten üstadlarının halen hayatta olduklarını bildiklerini düşünüyorum.

 

Bu yönde herhangi bir çaba içine girmeden sadece bağır çağır ile hamasetle hareket etmek çözüm getirmez , getirse getirse seçimlerde oy getirir.  Amaç siyasi rant olunca da dünya düzeninin değişmesi değişmemesi çok da önemli olmuyor aslında , nasıl olsa halkımız nutuklarla mest olmaya , kahraman liderlere köle olmaya devam edecekler , bu kahramanlarda bir şey yapmadan yılların mirasını yiyerek küresel sermayeye hizmete devam edecekler.

Gerçekten zulme karşı olanlar , yıllardır zulüm dünyasını adalet dünyasına çevirmek için mücadele edenler,barışı talep edenler , yetimin hakkını düşünenlerde sermayenin propagandası ile gerici , siyasi maslahat peşinde koşan , hasetçi , makam sevdalısı , menfaatçi olarak lanse edilecek ve yaptıklarının içi boş , gereksiz , anlamsız ve saçma olduğu yaygarasıyla piyasadan silinmeye çalışılacaklardır.

Ancak Allah’ı unutanlar zalimlerin galip geleceğini düşünür, Allah’ı hayatlarından hiç çıkarmayanlarda bilir ki  Hakkı hakim kılmak isteyenler hiç yenilmeyeceklerdir.  

   

 

 

 

 

 

Zafer Kafkas






Sayı: 54 | Tarih: 20.06.2010
Ahmet Hakan
Kemal Bey heyhat!
2413 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Oktay Ekşi
Türbanlı Memur
2258 Okunma
10 Yorum
Vahap Alma
Hayrettin Karaman
Eksen meselesi
1513 Okunma
2 Yorum
Hilmi Altın
Ruşen Çakır
Sil baştan
1451 Okunma
2 Yorum
Tayibet Erzen
Mehmet Şevket Eygi
Müslüman Siyonistleri Savunmaz
1405 Okunma
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
Uzağı Görmek
1362 Okunma
8 Yorum
Süleyman Karagülle
Ebubekir Sifil
Bari Bu Sefer.....
1344 Okunma
Zafer Kafkas
Zülfü Livaneli
Kimimiz öldük...
1331 Okunma
Ali Bülent Dilek
Dücane Cündioğlu
Hermafrodit kişiliğin yazgısı
1307 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Fehmi Koru
Sağduyu kaybolursa
1207 Okunma
Ahmet Kirtekin
Derya Sazak
sıcak yaz
1202 Okunma
Serdar Turan
Mehmet Altan
Toplam mevduatın yarısı 29 bin kişiye ait
1191 Okunma
Mehmet Hikmetumut


© 2024 - Akevler