12 Eylül’de yapılacak anayasa referandumunda halkın kararında yargıçlar tayin edici olacak! Anayasa Mahkemesi’nin “şekil” yönünden görüşmeye başladığı paketin Anayasa Mahkemesi’nce 5 Temmuz’da karara bağlanacağı açıklandı. Mahkemenin CHP’nin iptal başvurusunu “incelemeye aldığına ilişkin” duyurusu bilmece gibiydi. Siyasetçiler de hukukçular da yorumlamakta güçlük çektiler. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, “şekil” yönünden başlatılan incelemeyi mahkemenin “esasa” girmeyeceği yönünde bir güvence sayıyorlar. Oysa ilk inceleme CHP’nin iptal başvurusuyla ilgili ve 111 imzalı dilekçede hukuki eksiklikler görülmediği için, Anayasa Mahkemesi 2’ye karşı, 9 üyenin kararıyla anayasa değişikliğini görüşmeye başladı. Bu süreç anayasa paketini Meclis’te üç hafta süren yoğun bir müzakere maratonuyla geçiren siyasi iktidar açısından tehlikeli bir sinyal olmalı. Yüksek Mahkeme, “Anayasa değişiklikleri halkoyuna sunulmadan yürürlüğe girmez. Dolayısıyla yasalaşmamış bir metni mahkeme nasıl görüşür” itirazını önemsemiş oldu. 2007’de cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesiyle ilgili anayasa değişikliğinde yapılmış iptal başvurusunu dikkate alarak, “Anayasa değişikliğinin Resmi Gazetede yayımlanmış olmasını” davaya bakmak açısından yeterli gördü. AKP’nin pakette “olmazsa olmaz” diye baktığı iki düzenleme var: Anayasa Mahkemesi, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun yapısı. Bunlarla ilgili iptal çıkarsa, öteki maddeler üzerinde zaten toplumsal bir mutabakat oluştuğu için herkesin “evet” diyeceği bir referandumun önemi kalmıyor. Sorun bu iki maddenin paketten düşmeden referanduma gidilmesi. Eğer Anayasa Mahkemesi’nin incelemesi “şekil”le sınırlı kalır ve “öz”e girilmezse yargıyla ilgili son sözü referandumda halk söyler. Ancak, türban kararında olduğu gibi Anayasa Mahkemesi’nin “şekil ve öz” arasında örtülü bir bağ kurması mümkün. Bunu nereden anlıyoruz? Raportörün, “Dava dilekçesinde, anayasanın değiştirilemez maddelerine aykırılık iddiasında bulunuluyor. Anayasa’ya göre, dava dilekçesinde bu iddiada bulunulamaz. Dilekçenin reddi gerekir” görüşünden. Ancak Mahkeme bu görüşe rağmen, iptal başvurusunu incelemeye aldı, görüşmeye başladı. Şimdi muhtemelen, anayasa paketindeki değişikliklerle, “güçler ayrılığı, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti” arasında bağ kurularak, “esastan görüşülemez” duvarı yargıçlarca aşılmaya çalışılacak. “Anayasa’nın değiştirilmesi teklif dahi edilemez” şeklindeki 4. maddesindeki hukuk devleti ilkesinin ihlal edildiği öne sürülecek. Anayasa Mahkemesi’nin 5 Temmuz kararının “öz”e ilişkin olacağını tahmin etmek güç değil. Türban da böyle olmuştu. Aksini beklemek “sürpriz” olur. Türkiye bir “yargıçlar devleti”, TBMM ve referandumdan önce mahkemeler geliyor. Referandum yerine seçime gidilmelidir
. Yorum.
Anayasa Mahkemesinin Chp etkisinin altında hareket etğini düşünmüyor değilim Dtp nin kapatma davasında Chp nin yorumlarıyla Anayasa Mahkemesinin yaptığı açıklamalar aynı diyebilirim Akp ninde kapatma davasındaki Chp nin yorumlarıyla Anayasa Mahkemesinin yaptığı açıklamalar aynı görüşlere sahip olduğunu anlayabiliriz.12 Eylül Anayasasının deyişikliğin de Chp ve Anayasa Mahkemesinin yaptığı ve yapacağı açıklamalar aşağı yukarı aynı oluyor ve olacak Türkiye yargıçlar devleti olmasına an ve an yaklaşıyor. Adilce yaşanması gereken bir devlet dileğiyle.