Anlamlı çelişkiler
- Başbakan Erdoğan, Nükleer Takas antlaşmasından önce BM Güvenlik Konseyi üyelerine bilgi verildiğini ve onların desteğinin sağlandığını söylüyor. Türkiye’nin İran’a yönelik yaptırımlara hayır demesinin, bu durumda, normal karşılanması gerekiyor. Çelişki Türkiye’den değil Güvenlik Konseyi üyelerinden kaynaklanıyor. Bu durumun doğru değerlendirilmesi ileride karşılaşacağımız sorunları anlamamızı sağlayacaktır.
- Tekel sermaye planlamalar yapıyor, bilinçli şekilde insanlığı istediği istikamete götürüyor. Onlar planlıyor. Allah da planlıyor. Türkiye’de başlayan Millî Görüş ve Adil Düzen hareketi İran’a, Rusya’ya ve dünyaya sıçramış ve tekel sermayenin gücü zayıflamıştır. Çin güçleniyor. Sermayenin Çin’e etkisi zordur. İsrail oğulları orada kendilerini kamufle edemezler. Sovyetler yıkılmış ama sermaye düşmanlığı bitmemiştir. Eski Sovyet halkı uyanmaktadır. Tekrar Rusların etrafında toplanmaktadır. Eskiden sermayenin zoruyla toplanmıyordu. Şimdi kendi arzularıyla toplanıyor. AB’de de papa etkin rol oynuyor. ABD’de Obama başkan oldu. Sermaye bu durumda yeni politika izliyor. İslam âlemini organize edip dayanaksız olan süper güçlerle çatıştıracaktır. Bunu sağlamak için İran’ı kışkırtıyor. Türkiye ile birleştirerek güçlendiriyor. Diğer taraftan etkin güçleri de birleştirip savaştırmak istiyor. Yeni savaş Müslümanlarla bugünkü etkin güçler arasında olacaktır. Sermaye sonunda II. Cihan Savaşı’nda olduğu gibi kaymağını yiyecektir.
İyimser bakış açısıyla, ülkemizin bölgesel bir güç olmasını kendi çıkarlarına uygun görenler, İran’la yaşanacak gerilimlerde ülkemizi dışarıda tutmak, böylece İran’ın ülkemize yönelik ekonomik baskılar uygulamasının önüne geçmek istemiş olabilirler. Bu arada Araplara yönelik açılımımızdan İran’ın endişelenmesi de engellenmiş olur..
- İyimser ve kötümser böyledir. Sermaye İslam âlemini kendisine kafa tutan süper güçlere karşı organize ediyor. Eğer süper güçleri böler birbirleriyle savaştıracak bir duruma ulaşırsa tüm İslam âlemine bu iki gücü saldırtıp İslamiyet’i ortadan kaldırmak istiyor. Yok eğer etkin güçler gruplaşıp birbirine vurmazlarsa o zaman Müslümanlarla onlar savaştırılacaktır.
- Başka bir bakış açısına göre bu çelişkinin gerçekte ABD’nin iç politikasındaki farklılıklardan ve çekişmelerden kaynaklanmış olmasıdır. Obama yönetimine karşıt olanlar hem onu hem de onunla yakın gördükleri ülkemizdeki iktidarı aynı çizgiye çekerek tek kurşunla vurmak istemiş olabilirler.
- Bu teşhis de doğrudur. Etkin güçler bölünmediler. Birlik gösterdiler. İran’a uygulanan ambargo da bir anormallik yoktur. Ben de olsam farklı oy kullanmazdım. Gücün varsa kendin yap. Taşıma suyla değirmen döndürülemez. Kendin yapamıyorsan hiç bu işlere girme. İran’a tavsiyem biraz daha çalışsın kendi başına hepsini yapabiliyorsa meydana çıksın.
- Yapılacak analiz dünya ölçeğinde olmadıkça ülkemizin karşılaşacağı sorunları anlamak mümkün değildir. Şu anda bölgesel bir güç olmamız yönünde gelişen ve hem ABD hem de Rusya tarafından desteklenen politikalar, özellikle ABD içinde güç değişimi ve buna bağlı politika değişimiyle, ters yüz olabilir.
- Yapılacak analiz dünya ölçeğinde olması yetmez. Dünya ölçeğinde ve tarihî akış içinde olmalıdır. Sermayenin planları karşısında ilâhî plan da bilinmelidir. Unutmayalım ki sermayeye bunları yaptıran O’dur. O’nun planı hâkim olacaktır.
- Dünyada büyük bir değişim yaşanıyor ve yeni bir denge oluşuyor. Bu denge nasıl olacaktır sorusu cevaplandırılmadan ve günlük olayların akışına göre yapılan yorumların gerçekleşmesi analizin doğruluğundan değil şanslı olmaktan kaynaklanır yani tesadüfîdir. Bazıları önümüzdeki dönemde dünyadaki ekonomik güç sıralanmasında Çin’in ilk sırayı alacağını, ABD’nin ikinci sıraya gerileyeceğini söylüyor. Bu tahmin mi yoksa temenni mi? Ya da yaşanan gelişmelerin bu sonucu doğuracağı söylenerek ABD ve Rusya tehdit mi edilmektedir?
- Sermayenin planı dünyayı ikiye bölmek onları savaştırmak ve kendi sömürüsünü sürdürmektir. Bunu nasıl yapacağını tam bilmemektedir. Çin’le Hint’i birleştirip doğu bloğunu oluşturabilir. Rusya, Türkiye, ABD ve AB’yi ikinci blok yapabilir. Şimdilik o siyaset olgunlaşmadı. Şimdi de Rusya Çin birliği ile AB ABD birliğini düşünmüş olabilir. Bu siyaset de İslam Birliği ile etkin güçler arasında olabilir. Bu plan demek ki sonunda Adil Düzen’in yeryüzüne hâkim olmaya doğru ilerler.
- ABD içindeki politik dengeler dünyayı ve ülkemizi etkilediğine göre bunu bilmek zorundayız. Herhangi bir iddiada bulunmadan izlenimlerimi aktarabilirim. ABD’de Obama politikalarına karşı çıkanlar petrol lobilerinin desteklediği Neo-Con politikalardır. Burada iki görüş çatışmaktadır. Petrol lobileri petrolün daha uzun süre kullanılabileceğini ve alternatif enerji kaynaklarına geçişin zamanının gelmediğini düşünmektedir. Diğer kanat petrol kullanımının yarattığı çevre etkisini de kullanarak alternatif enerjiye geçişin zamanın geldiğini düşünmekte ve alternatif enerji kaynaklarının en önemlisi olan nükleer enerjiyi kontrol altına almaya çalışmaktadır. İran’ın nükleer faaliyetleri bu kontrol mekanizmalarının kurulması için fırsat olarak değerlendirilmektedir. Bazen rastlantılar da çevre bilincinin yayılmasına katkıda bulunmaktadır. Son zamanlarda ABD kıyılarını tehdit eden petrol sızıntısı ne güzel bir tesadüf değil mi?
- Atom enerjisi sağlıklı enerji değildir. Gelecekte nebatî kaynaklı sunî petrol alacaktır. İran ve Türkiye birlikte çalışarak bu petrolün üretimine yönelmelidirler. Likit yağlar petrolden ucuzdur. Likit yağ motorlarını yaparsak sorunumuz çözülür. Atom enerjisine gereğimiz yoktur. Atom bombasına da ihtiyacımız yoktur. Atom atana biz atom atmayız. Orasını işgal ederiz. Atom bombasını kullananı asarız.
- Bugüne kadar ülkemizin uyguladığı politikalar dünyadaki gelişmelerle uyumluydu. Ancak dünyayı iyi niyetler, insancıl amaçlar değil gerçekçi politikalar yönlendirir. Duygusallığı kullanalım ama arka plandaki hesapları ihmal etmeyelim.
- Bizden bir şey istenirse yapmalıyız. Onu kötü niyetliler istismar ederler diye iyi şeyleri yapmaktan kaçınmamalıyız. Kötü bir şey isterlerse çıkarımızı düşünerek veya korkarak katiyen yapmalıyız. Saldıranlara karşı sabırlı olmalıyız. Zaman bizim lehimize çalışıyor. Kendimizi harcamamalıyız.
Anlamlı çelişkiler 12 Haziran 2010 Cumartesi
Erdoğan “Birleşmiş Milletleri haberdar ettim” diyor. Çelişki Birleşmiş Milletler’dedir. Türkiye’nin etkin olabilmesini planlayanlar, Türkiye’yi Îrân ve Araplara karşı olmaktan uzak tutmuşlardır. Oyun Obama ve Türkiye’ye birlikte yapılmış olabilir. Türkiye’nin etkinliği politikası Obama’nın gitmesiyle ters yüz olabilir. Çin’in süper güç iddiası ABD ve Rusya’yı birleştirmeye zorlamak için olabilir. Birileri Petrolle hâkimiyeti elde tutmak, başka birileri de atom enerjisini kontrollerinde tutmak taraftarıdır. Amerikan kıyıları bunun için petrolle kirleniyor. Politikamız değişiyor. Duygu yerine akıl.
Özet Yorum
Sermaye Türkiye’yi Orta Doğu’da etkin yapıyor. Yoksa sermaye Obama ile birlikte Türkiye’yi batırmak için kışkırtıyor. Irâk’a “Kuveyt’e gir” dedi. Sonunda Irâk bitti. Bana göre sermaye ikili politika güdüyor. Gücü yeterse Obama’yı indirecek, Türkiye’yi parçalayacak. Gücü yetmezse Türkiye'yi etkin güç haline geri getirip süper güçlere karşı kullanacaktır. Yeni siyaset gerek.
• Kürt sorunu 6 Haziran 2010 Pazar
Barzanî inecek demiştim. İnmedi ama değişti. Açılım bölge halkını tatmin ediyor, ama orada söz sahibi olmak isteyen güçleri tatmin etmiyor. Öcalan’ın posterlerini astıranların amacı Öcalan’ı siyaset dışı tutmaktır. Suçluyu cezalandırmak Kürtlerin şartlarını değerlendirip insaflı olmak gerekir. Barzanî aşiret ağalığından kapital patronluğuna geçerek kalmak için Türkiye ile iyi geçinmek zorunda kalmıştır. Türkiye’deki aşiretçiler isyan etmiştir. Güneydoğu Kuzey Irâk’a özeneceğine Kuzey Irâk halkı Güneydoğu’ya özenebilir.
Özet Yorum
2000 yılına kadar tekel sermaye dünyada tek sermaye devletini hayal ediyordu ve tüm siyaseti ona göre yürütüyordu. Şimdilik bunu başaramadığı için başka siyaset izliyor. ABD, AB, Rusya ve Çin; etkisinden çıkmak üzeredir. Onları etkisi altında tutabilmek için Müslümanları onlara karşı kışkırtma hazırlığındadır. Müslümanlar arası çatışmayı sona erdirmek istemektedir. Bu da Adil Düzen’e doğru bir adımdır. Biz de yepyeni siyaset oluşturmak zorundayız.