Anlamlı çelişkiler
1138 Okunma, 2 Yorum
Mahir Kaynak - Star
Süleyman Karagülle

Anlamlı çelişkiler  

 

- Başbakan Erdoğan, Nükleer Takas antlaşmasından önce BM Güvenlik Konseyi üyelerine bilgi verildiğini ve onların desteğinin sağlandığını söylüyor. Türkiye’nin İran’a yönelik yaptırımlara hayır demesinin, bu durumda, normal karşılanması gerekiyor. Çelişki Türkiye’den değil Güvenlik Konseyi üyelerinden kaynaklanıyor. Bu durumun doğru değerlendirilmesi ileride karşılaşacağımız sorunları anlamamızı sağlayacaktır.

 

- Tekel sermaye planlamalar yapıyor, bilinçli şekilde insanlığı istediği istikamete götürüyor. Onlar planlıyor. Allah da planlıyor. Türkiye’de başlayan Millî Görüş ve Adil Düzen hareketi İran’a, Rusya’ya ve dünyaya sıçramış ve tekel sermayenin gücü zayıflamıştır. Çin güçleniyor. Sermayenin Çin’e etkisi zordur. İsrail oğulları orada kendilerini kamufle edemezler. Sovyetler yıkılmış ama sermaye düşmanlığı bitmemiştir. Eski Sovyet halkı uyanmaktadır. Tekrar Rusların etrafında toplanmaktadır. Eskiden sermayenin zoruyla toplanmıyordu. Şimdi kendi arzularıyla toplanıyor. AB’de de papa etkin rol oynuyor. ABD’de Obama başkan oldu. Sermaye bu durumda yeni politika izliyor. İslam âlemini organize edip dayanaksız olan süper güçlerle çatıştıracaktır. Bunu sağlamak için İran’ı kışkırtıyor. Türkiye ile birleştirerek güçlendiriyor. Diğer taraftan etkin güçleri de birleştirip savaştırmak istiyor. Yeni savaş Müslümanlarla bugünkü etkin güçler arasında olacaktır. Sermaye sonunda II. Cihan Savaşı’nda olduğu gibi kaymağını yiyecektir.

İyimser bakış açısıyla, ülkemizin bölgesel bir güç olmasını kendi çıkarlarına uygun görenler, İran’la yaşanacak gerilimlerde ülkemizi dışarıda tutmak, böylece İran’ın ülkemize yönelik ekonomik baskılar uygulamasının önüne geçmek istemiş olabilirler. Bu arada Araplara yönelik açılımımızdan İran’ın endişelenmesi de engellenmiş olur..

- İyimser ve kötümser böyledir. Sermaye İslam âlemini kendisine kafa tutan süper güçlere karşı organize ediyor. Eğer süper güçleri böler birbirleriyle savaştıracak bir duruma ulaşırsa tüm İslam âlemine bu iki gücü saldırtıp İslamiyet’i ortadan kaldırmak istiyor. Yok eğer etkin güçler gruplaşıp birbirine vurmazlarsa o zaman Müslümanlarla onlar savaştırılacaktır.

- Başka bir bakış açısına göre bu çelişkinin gerçekte ABD’nin iç politikasındaki farklılıklardan ve çekişmelerden kaynaklanmış olmasıdır. Obama yönetimine karşıt olanlar hem onu hem de onunla yakın gördükleri ülkemizdeki iktidarı aynı çizgiye çekerek tek kurşunla vurmak istemiş olabilirler.

- Bu teşhis de doğrudur. Etkin güçler bölünmediler. Birlik gösterdiler. İran’a uygulanan ambargo da bir anormallik yoktur. Ben de olsam farklı oy kullanmazdım. Gücün varsa kendin yap. Taşıma suyla değirmen döndürülemez. Kendin yapamıyorsan hiç bu işlere girme. İran’a tavsiyem biraz daha çalışsın kendi başına hepsini yapabiliyorsa meydana çıksın.

 

- Yapılacak analiz dünya ölçeğinde olmadıkça ülkemizin karşılaşacağı sorunları anlamak mümkün değildir. Şu anda bölgesel bir güç olmamız yönünde gelişen ve hem ABD hem de Rusya tarafından desteklenen politikalar, özellikle ABD içinde güç değişimi ve buna bağlı politika değişimiyle, ters yüz olabilir.

- Yapılacak analiz dünya ölçeğinde olması yetmez. Dünya ölçeğinde ve tarihî akış içinde olmalıdır. Sermayenin planları karşısında ilâhî plan da bilinmelidir. Unutmayalım ki sermayeye bunları yaptıran O’dur. O’nun planı hâkim olacaktır.

- Dünyada büyük bir değişim yaşanıyor ve yeni bir denge oluşuyor. Bu denge nasıl olacaktır sorusu cevaplandırılmadan ve günlük olayların akışına göre yapılan yorumların gerçekleşmesi analizin doğruluğundan değil şanslı olmaktan kaynaklanır yani tesadüfîdir. Bazıları önümüzdeki dönemde dünyadaki ekonomik güç sıralanmasında Çin’in ilk sırayı alacağını, ABD’nin ikinci sıraya gerileyeceğini söylüyor. Bu tahmin mi yoksa temenni mi? Ya da yaşanan gelişmelerin bu sonucu doğuracağı söylenerek ABD ve Rusya tehdit mi edilmektedir?

- Sermayenin planı dünyayı ikiye bölmek onları savaştırmak ve kendi sömürüsünü sürdürmektir. Bunu nasıl yapacağını tam bilmemektedir. Çin’le Hint’i birleştirip doğu bloğunu oluşturabilir. Rusya, Türkiye, ABD ve AB’yi ikinci blok yapabilir. Şimdilik o siyaset olgunlaşmadı. Şimdi de Rusya Çin birliği ile AB ABD birliğini düşünmüş olabilir. Bu siyaset de İslam Birliği ile etkin güçler arasında olabilir. Bu plan demek ki sonunda Adil Düzen’in yeryüzüne hâkim olmaya doğru ilerler.

- ABD içindeki politik dengeler dünyayı ve ülkemizi etkilediğine göre bunu bilmek zorundayız. Herhangi bir iddiada bulunmadan izlenimlerimi aktarabilirim. ABD’de Obama politikalarına karşı çıkanlar petrol lobilerinin desteklediği Neo-Con politikalardır. Burada iki görüş çatışmaktadır. Petrol lobileri petrolün daha uzun süre kullanılabileceğini ve alternatif enerji kaynaklarına geçişin zamanının gelmediğini düşünmektedir. Diğer kanat petrol kullanımının yarattığı çevre etkisini de kullanarak alternatif enerjiye geçişin zamanın geldiğini düşünmekte ve alternatif enerji kaynaklarının en önemlisi olan nükleer enerjiyi kontrol altına almaya çalışmaktadır. İran’ın nükleer faaliyetleri bu kontrol mekanizmalarının kurulması için fırsat olarak değerlendirilmektedir. Bazen rastlantılar da çevre bilincinin yayılmasına katkıda bulunmaktadır. Son zamanlarda ABD kıyılarını tehdit eden petrol sızıntısı ne güzel bir tesadüf değil mi?

- Atom enerjisi sağlıklı enerji değildir. Gelecekte nebatî kaynaklı sunî petrol alacaktır. İran ve Türkiye birlikte çalışarak bu petrolün üretimine yönelmelidirler. Likit yağlar petrolden ucuzdur. Likit yağ motorlarını yaparsak sorunumuz çözülür. Atom enerjisine gereğimiz yoktur. Atom bombasına da ihtiyacımız yoktur. Atom atana biz atom atmayız. Orasını işgal ederiz. Atom bombasını kullananı asarız.

- Bugüne kadar ülkemizin uyguladığı politikalar dünyadaki gelişmelerle uyumluydu. Ancak dünyayı iyi niyetler, insancıl amaçlar değil gerçekçi politikalar yönlendirir. Duygusallığı kullanalım ama arka plandaki hesapları ihmal etmeyelim.

- Bizden bir şey istenirse yapmalıyız. Onu kötü niyetliler istismar ederler diye iyi şeyleri yapmaktan kaçınmamalıyız. Kötü bir şey isterlerse çıkarımızı düşünerek veya korkarak katiyen yapmalıyız. Saldıranlara karşı sabırlı olmalıyız. Zaman bizim lehimize çalışıyor. Kendimizi harcamamalıyız.

 

  

Anlamlı çelişkiler 12 Haziran 2010 Cumartesi

Erdoğan “Birleşmiş Milletleri haberdar ettim” diyor. Çelişki Birleşmiş Milletler’dedir. Türkiye’nin etkin olabilmesini planlayanlar, Türkiye’yi Îrân ve Araplara karşı olmaktan uzak tutmuşlardır. Oyun Obama ve Türkiye’ye birlikte yapılmış olabilir. Türkiye’nin etkinliği politikası Obama’nın gitmesiyle ters yüz olabilir. Çin’in süper güç iddiası ABD ve Rusya’yı birleştirmeye zorlamak için olabilir. Birileri Petrolle hâkimiyeti elde tutmak, başka birileri de atom enerjisini kontrollerinde tutmak taraftarıdır. Amerikan kıyıları bunun için petrolle kirleniyor. Politikamız değişiyor. Duygu yerine akıl.

Özet Yorum

Sermaye Türkiye’yi Orta Doğu’da etkin yapıyor. Yoksa sermaye Obama ile birlikte Türkiye’yi batırmak için kışkırtıyor. Irâk’a “Kuveyt’e gir” dedi. Sonunda Irâk bitti. Bana göre sermaye ikili politika güdüyor. Gücü yeterse Obama’yı indirecek, Türkiye’yi parçalayacak. Gücü yetmezse Türkiye'yi etkin güç haline geri getirip süper güçlere karşı kullanacaktır. Yeni siyaset gerek.

 

• Kürt sorunu 6 Haziran 2010 Pazar

 

Barzanî inecek demiştim. İnmedi ama değişti. Açılım bölge halkını tatmin ediyor, ama orada söz sahibi olmak isteyen güçleri tatmin etmiyor. Öcalan’ın posterlerini astıranların amacı Öcalan’ı siyaset dışı tutmaktır. Suçluyu cezalandırmak Kürtlerin şartlarını değerlendirip insaflı olmak gerekir. Barzanî aşiret ağalığından kapital patronluğuna geçerek kalmak için Türkiye ile iyi geçinmek zorunda kalmıştır. Türkiye’deki aşiretçiler isyan etmiştir. Güneydoğu Kuzey Irâk’a özeneceğine Kuzey Irâk halkı Güneydoğu’ya özenebilir.

Özet Yorum

2000 yılına kadar tekel sermaye dünyada tek sermaye devletini hayal ediyordu ve tüm siyaseti ona göre yürütüyordu. Şimdilik bunu başaramadığı için başka siyaset izliyor. ABD, AB, Rusya ve Çin; etkisinden çıkmak üzeredir. Onları etkisi altında tutabilmek için Müslümanları onlara karşı kışkırtma hazırlığındadır. Müslümanlar arası çatışmayı sona erdirmek istemektedir. Bu da Adil Düzen’e doğru bir adımdır. Biz de yepyeni siyaset oluşturmak zorundayız.

 

Süleyman Karagülle


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
17.06.2010
10:13

MAHİR KAYNAK: Türkiye’ye operasyon Avrupa’dan yapılıyor

Eski MİT mensubu ve dış politika uzmanı Prof. Dr. Mahir Kaynak, Türkiye gündemini değerlendirdi.

’Baykal’ı dış politika yedi iran savaş istiyor

Türkiye’de 2 ayda 37 şehidin verilmesi, Gazze’ye yardım gemisine saldırı, Baykal’a yönelik kaset komplosu ve AKP’de Ahmet Davutoğlu’na karşı yükselen seslerle ilgili AKŞAM’a konuştu.

MAHİR Kaynak’a göre Baykal dış politikadaki tavrı nedeniyle tasfiye edildi. İran savaş çıkartmak niyetinde. Ancak, Kaynak’ın tahminine göre dış güçlerin İran’da da iç savaş çıkarma ihtimali oldukça yüksek.

- PKK’nın son aylarda hızla artan eylemlerini neye bağlıyorsunuz?

Kürtlerin bölgedeki durumunu inceleyebiliriz. Irak’ta tamamen tecrit edilmiş konumda ve diğer bölgelerde çok büyük zorluk içindeler. İran’la savaşıyorlar, Suriye’de kimlikleri bile tanınmıyor. Türkiye ile durum malum. Aklı başında Kürdün bunu yapması düşünülemez. Bunu niçin yapıyorlar? Dağ ve şehirde gördüğümüz eylemlerin sebebi nedir? Bir amaç uğruna yapıldığını düşünmüyorum. Yaptıkları her eylem, onlara kötü bir akıbet hazırlıyor. Türkiye’nin avantajlarından istifade etmek yerine onunla düşmanlık yaratacak çizgiye geliyorlar. Bunun sebebi de şudur: ’Biz eylemleri PKK’ya bağlıyoruz. PKK bir örgüt değil. PKK marka haline dönüştü. Türkiye’ye yönelik bütün operasyonlara PKK damgası vuruluyor. Bunlar servisler tarafından yapılıyor. Kürtleri de kullanıyor olabilirler. Ama o kimlik önemli değil. Kullanılan kişilerin kimliğine bakmayın bunun yaratacağı sorunlar kimlerin işine yarar? İç çatışma çıkarsa bir dış müdahale gerçekleşebilir bölgeye. Yugoslavya’da olduğu gibi bir uluslararası müdahale de söz konusu olabilir. Amaçları genel bir çatışma yaratmak. Eylemlerini bölge diye sınırlı tutmuyorlar. Etkili olamayacakları yerlerde yani Karadeniz’de eylem yapıyorlar.

- Bu eylemler ilerideki günlerde şehir merkezlerine de sıçrayabilir mi?

Yapılmak istenen soy çatışmasını yaratmaksa bunu her yerde yapabilirler. Etnik bir çatışmanın Kürdün çıkarına olmadığını başından beri ifade ediyorum. Bu Kürtlerin intiharı demektir. Onları kullananlar var. Bu kullanılan kişileri değil, kullanan gücü tespit etmek zorundayız. Kim kullanıyor sorusunu sormamız gerekiyor.

- PKK eylemlerinin artması ile İsrail’in Gazze’ye yardıma giden gemilere düzenlenen saldırının zamanlaması tesadüf mü?

İkisinin birbiriyle ilişkisi yok. Bunu anlamak için Kuzey Irak yönetimi ile İsrail arasındaki ilişkilere bakmak gerekir. Eskiden beri İsrail, Kuzey Irak’ta yerleşme çabaları göstermektedir. Burada bir tezatla karşı karşıya kalıyoruz. Biz Kuzey Irak’la ilişkilerimizi geliştirirken oradan terörü destekleyen politikayı da bekliyor durumdayız. Orada İsrail’in ekonomik güçleri var.

- PKK’nın Karadeniz ve İskenderun’da eylemler başlatmasını neye bağlıyorsunuz?

O bölgelerde Kürtlerin güç alanı, kontrol alanı yaratması söz konusu değildir. Oradaki insanları tahrik ediyorlar. Bu arada başka bir çizgileri daha var. O da güvenlik güçlerine saldırıyorlar. Güvenlik güçlerine saldırdıkları zaman olayı terör olayı olmaktan çıkarmak ve özgürlük savaşı haline getirmek istiyorlar. Böyle bir stratejileri var.

- Deniz Baykal’ın kaset skandalıyla başlayan süreçte Türkiye’nin gündemindeki konuları genel olarak değerlendirdiğimizde bu olayların sonucu neler doğurur?

Türkiye büyük bir dönüşüm yaşarken buna müdahil olmak isteyenler vardır. Deniz Baykal neden tasfiye edildi? Deniz Baykal dış politikada Amerikancı tanınan, hatta parti içerisinde Amerika’nın adamı sayılan bir kişidir. Baykal onun için tasfiye edildi. Dış politikadaki tavrı nedeniyle tasfiye edildi. Bu tavır aslında ülke içerisinde AK Parti’yle bir rekabet halinde olsa bile dış politikada bir ortaklık halindeydi. Bu ortaklığı Başbakan’ı Meclis’e sokmak için CHP’nin gösterdiği gayretten de anlayabiliriz. Bu bakımdan bunu değiştirmek istiyorlar. Bunu Avrupa’daki güçler değiştirmek istiyor. Avrupa aşağı doğru giderken Türkiye yukarı doğru gidiyor. Bu ani bir etkinleşmeye, Avrupa’nın rakibi olmasına yol açar. Son zamanlarda Türkiye’ye büyük bir para akımı var. Bunun büyük bir çoğunluğu petrol üreten ülkelerden geliyor. Bu ülkeler kendi başlarına göre mi yapıyorlar? Amerika’nın kontrolünde olmadığını düşünürsek kendileri yapıyorlar.

HİÇ KİMSE RAKİBİNİ GÜÇLENDİRMEZ

- Davutoğlu’na yönelik AK Parti’ye yakın kişilerin olumsuz tavırları neden kaynaklanıyor?

Davutoğlu politikalarının bir özelliği var. Dünyada hiç kimseyi karşısında görmüyor. Hepsiyle ilişki kurmaya çalışıyor. Dünyada böyle bir şey söz konusu değildir. Bunların arasında rekabetler var. Bizim de güç odaklarından birine yakın olmamız lazım. Halbuki hepsine yakınız. Bu dünyada hiçbir çıkar çatışması olmadığı anlamına geliyor. Bu doğru değildir. Kala kala bir İsrail kalıyor o da dünyada güç odağı değil.

YENİ EKSEN GRUBU: AMERİKA, RUSYA VE TÜRKİYE’DİR

Eksen kayması tartışmasına girmeden önce ekseni tarif etmek gerekir. Eksen, güç odaklarının ittifakıdır. Yani Amerika, Rusya gibi ülkelerin bir araya gelerek oluşturduğu bir lobidir. Türkiye bir eksen ayağı haline geliyor. Türkiye’nin de içinde bulunduğu yeni bir eksen grubu var. Bu ekseni eskiden beri şöyle tarif ediyorum: Amerika, Rusya ve Türkiye’dir. Kime karşı? Uzakdoğu, Çin ve Avrupa’ya karşıdır. En tereddütle karşılanan yer alışılmış olarak batıyı, Avrupa’yı Amerika’yla özdeş saymaları. Bunların arasında bir rekabet olmayacağı, bunların birbirleriyle kardeş olmalarından kaynaklanıyor.

DAVUTOĞLU’NA MUHALEFET NEDEN?

Davutoğlu AKP içersindeki iki farklı görüşün de isteklerini yerine getirmek için açılımı dünya ülkelerinde yapıyor. Çin, ABD ve Rusya tarafından tecrit edilmeye çalışılıyor. Cumhurbaşkanı Çin’e gitti. Çinlilerle Türklerin kardeş olduğunu söyledi. Bir hafta sonra Urumçi’de olaylar çıktı. Çinlilerle Türklerin düşman oldukları ortaya çıktı. Bunu Amerika’da yaşayan bir kadın liderin yaptığı söylendi. Bu politikamız birilerinin işine gelmedi. Çünkü hiç kimse rakibini güçlendirmez.

İRAN’I TAHRİK EDEBİLİRLER

İran savaş çıkartmak istiyor. Muhtemelen kendi aleyhine doğru büyür. İsrail gereğinden fazla tepki gösterebilir. İran’ı tahrik ederler. Bu tahrik sonucunda İran’a yönelik bir operasyon başlar. Genelde askeri müdahaleden bahsediliyor. Irak’taki müdahale bunun çok avantajlı olmadığını gösteriyor. Tahminim İran’da iç savaş çıkarma ihtimalleri var. İran içinde farklı grupları çatıştırma yolunu seçmek isteyebilirler.

Önder Şuşoğlu / Akşam

Reşat Nuri Erol
17.06.2010
16:47

Türkiye’ye operasyon Avrupa’dan yapılıyor

Eski MİT mensubu ve dış politika uzmanı Prof. Dr. Mahir Kaynak, Türkiye gündemini değerlendirdi.

’Baykal’ı dış politika yedi Iran savaş istiyor

Türkiye’de 2 ayda 37 şehidin verilmesi, Gazze’ye yardım gemisine saldırı, Baykal’a yönelik kaset komplosu ve AKP’de Ahmet Davutoğlu’na karşı yükselen seslerle ilgili AKŞAM’a konuştu. Kaynak’a göre Baykal dış politikadaki tavrı nedeniyle tasfiye edildi. İran savaş çıkartmak niyetinde. Ancak, Kaynak’ın tahminine göre dış güçlerin İran’da da iç savaş çıkarma ihtimali oldukça yüksek

- PKK’nın son aylarda hızla artan eylemlerini neye bağlıyorsunuz?

Kürtlerin bölgedeki durumunu inceleyebiliriz. Irak’ta tamamen tecrit edilmiş konumda ve diğer bölgelerde çok büyük zorluk içindeler. İran’la savaşıyorlar, Suriye’de kimlikleri bile tanınmıyor. Türkiye ile durum malum. Aklı başında Kürdün bunu yapması düşünülemez. Bunu niçin yapıyorlar? Dağ ve şehirde gördüğümüz eylemlerin sebebi nedir? Bir amaç uğruna yapıldığını düşünmüyorum. Yaptıkları her eylem, onlara kötü bir akıbet hazırlıyor. Türkiye’nin avantajlarından istifade etmek yerine onunla düşmanlık yaratacak çizgiye geliyorlar. Bunun sebebi de şudur: ’Biz eylemleri PKK’ya bağlıyoruz. PKK bir örgüt değil. PKK marka haline dönüştü. Türkiye’ye yönelik bütün operasyonlara PKK damgası vuruluyor. Bunlar servisler tarafından yapılıyor. Kürtleri de kullanıyor olabilirler. Ama o kimlik önemli değil. Kullanılan kişilerin kimliğine bakmayın bunun yaratacağı sorunlar kimlerin işine yarar? İç çatışma çıkarsa bir dış müdahale gerçekleşebilir bölgeye. Yugoslavya’da olduğu gibi bir uluslararası müdahale de söz konusu olabilir. Amaçları genel bir çatışma yaratmak. Eylemlerini bölge diye sınırlı tutmuyorlar. Etkili olamayacakları yerlerde yani Karadeniz’de eylem yapıyorlar.

- Bu eylemler ilerideki günlerde şehir merkezlerine de sıçrayabilir mi?

Yapılmak istenen soy çatışmasını yaratmaksa bunu her yerde yapabilirler. Etnik bir çatışmanın Kürdün çıkarına olmadığını başından beri ifade ediyorum. Bu Kürtlerin intiharı demektir. Onları kullananlar var. Bu kullanılan kişileri değil, kullanan gücü tespit etmek zorundayız. Kim kullanıyor sorusunu sormamız gerekiyor.

- PKK eylemlerinin artması ile İsrail’in Gazze’ye yardıma giden gemilere düzenlenen saldırının zamanlaması tesadüf mü?

İkisinin birbiriyle ilişkisi yok. Bunu anlamak için Kuzey Irak yönetimi ile İsrail arasındaki ilişkilere bakmak gerekir. Eskiden beri İsrail, Kuzey Irak’ta yerleşme çabaları göstermektedir. Burada bir tezatla karşı karşıya kalıyoruz. Biz Kuzey Irak’la ilişkilerimizi geliştirirken oradan terörü destekleyen politikayı da bekliyor durumdayız. Orada İsrail’in ekonomik güçleri var.

- PKK’nın Karadeniz ve İskenderun’da eylemler başlatmasını neye bağlıyorsunuz?

O bölgelerde Kürtlerin güç alanı, kontrol alanı yaratması söz konusu değildir. Oradaki insanları tahrik ediyorlar. Bu arada başka bir çizgileri daha var. O da güvenlik güçlerine saldırıyorlar. Güvenlik güçlerine saldırdıkları zaman olayı terör olayı olmaktan çıkarmak ve özgürlük savaşı haline getirmek istiyorlar. Böyle bir stratejileri var.

- Deniz Baykal’ın kaset skandalıyla başlayan süreçte Türkiye’nin gündemindeki konuları genel olarak değerlendirdiğimizde bu olayların sonucu neler doğurur?

Türkiye büyük bir dönüşüm yaşarken buna müdahil olmak isteyenler vardır. Deniz Baykal neden tasfiye edildi? Deniz Baykal dış politikada Amerikancı tanınan, hatta parti içerisinde Amerika’nın adamı sayılan bir kişidir. Baykal onun için tasfiye edildi. Dış politikadaki tavrı nedeniyle tasfiye edildi. Bu tavır aslında ülke içerisinde AK Parti’yle bir rekabet halinde olsa bile dış politikada bir ortaklık halindeydi. Bu ortaklığı Başbakan’ı Meclis’e sokmak için CHP’nin gösterdiği gayretten de anlayabiliriz. Bu bakımdan bunu değiştirmek istiyorlar. Bunu Avrupa’daki güçler değiştirmek istiyor. Avrupa aşağı doğru giderken Türkiye yukarı doğru gidiyor. Bu ani bir etkinleşmeye, Avrupa’nın rakibi olmasına yol açar. Son zamanlarda Türkiye’ye büyük bir para akımı var. Bunun büyük bir çoğunluğu petrol üreten ülkelerden geliyor. Bu ülkeler kendi başlarına göre mi yapıyorlar? Amerika’nın kontrolünde olmadığını düşünürsek kendileri yapıyorlar.

HİÇ KİMSE RAKİBİNİ GÜÇLENDİRMEZ

- Davutoğlu’na yönelik AK Parti’ye yakın kişilerin olumsuz tavırları neden kaynaklanıyor?

Davutoğlu politikalarının bir özelliği var. Dünyada hiç kimseyi karşısında görmüyor. Hepsiyle ilişki kurmaya çalışıyor. Dünyada böyle bir şey söz konusu değildir. Bunların arasında rekabetler var. Bizim de güç odaklarından birine yakın olmamız lazım. Halbuki hepsine yakınız. Bu dünyada hiçbir çıkar çatışması olmadığı anlamına geliyor. Bu doğru değildir. Kala kala bir İsrail kalıyor o da dünyada güç odağı değil.

YENİ EKSEN GRUBU: AMERİKA, RUSYA VE TÜRKİYE’DİR

Eksen kayması tartışmasına girmeden önce ekseni tarif etmek gerekir. Eksen, güç odaklarının ittifakıdır. Yani Amerika, Rusya gibi ülkelerin bir araya gelerek oluşturduğu bir lobidir. Türkiye bir eksen ayağı haline geliyor. Türkiye’nin de içinde bulunduğu yeni bir eksen grubu var. Bu ekseni eskiden beri şöyle tarif ediyorum: Amerika, Rusya ve Türkiye’dir. Kime karşı? Uzakdoğu, Çin ve Avrupa’ya karşıdır. En tereddütle karşılanan yer alışılmış olarak batıyı, Avrupa’yı Amerika’yla özdeş saymaları. Bunların arasında bir rekabet olmayacağı, bunların birbirleriyle kardeş olmalarından kaynaklanıyor.

DAVUTOĞLU’NA MUHALEFET NEDEN?

Davutoğlu AKP içersindeki iki farklı görüşün de isteklerini yerine getirmek için açılımı dünya ülkelerinde yapıyor. Çin, ABD ve Rusya tarafından tecrit edilmeye çalışılıyor. Cumhurbaşkanı Çin’e gitti. Çinlilerle Türklerin kardeş olduğunu söyledi. Bir hafta sonra Urumçi’de olaylar çıktı. Çinlilerle Türklerin düşman oldukları ortaya çıktı. Bunu Amerika’da yaşayan bir kadın liderin yaptığı söylendi. Bu politikamız birilerinin işine gelmedi. Çünkü hiç kimse rakibini güçlendirmez.

İRAN’I TAHRİK EDEBİLİRLER

İran savaş çıkartmak istiyor. Muhtemelen kendi aleyhine doğru büyür. İsrail gereğinden fazla tepki gösterebilir. İran’ı tahrik ederler. Bu tahrik sonucunda İran’a yönelik bir operasyon başlar. Genelde askeri müdahaleden bahsediliyor. Irak’taki müdahale bunun çok avantajlı olmadığını gösteriyor. Tahminim İran’da iç savaş çıkarma ihtimalleri var. İran içinde farklı grupları çatıştırma yolunu seçmek isteyebilirler.

Önder Şuşoğlu / Akşam





Sayı: 53 | Tarih: 13.06.2010
Reşat Nuri Erol
İstanbul'a yağmur yağdı...
1787 Okunma
11 Yorum
Ilker Ardic
Mehmet Şevket Eygi
Kadından Cuma İmamı!..
1306 Okunma
Emine Hocaoğlu
Ahmet Hakan
Hoca Efendi tartışılmaz mı?
1279 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Mehmet Altan
Yunanistan 24, Türkiye 79. sırada
1269 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Toktamış Ateş
Mavi Marmara'nın düşündürdükleri
1232 Okunma
Osman Eskicioğlu
Fikret Bila
Türkiye "hayır" demek zorundaydı
1188 Okunma
Harun Özdemir
Oktay Ekşi
Hâlâ Batılı mıyız?
1187 Okunma
Vahap Alma
Hayrettin Karaman
Asıl muhalefet İslam'a
1171 Okunma
Hilmi Altın
Fehmi Koru
Muhalif olmak
1168 Okunma
Ahmet Kirtekin
Zülfü Livaneli
Batı’nın AKP aşkı, nefrete dönüştü
1148 Okunma
Ali Bülent Dilek
Mahir Kaynak
Anlamlı çelişkiler
1138 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Derya Sazak
Şekil ve öz
1136 Okunma
Serdar Turan
Ruşen Çakır
Hem İsrail’e, hem ABD’ye, hem kendi cemaatine sesl
1126 Okunma
Tayibet Erzen


© 2024 - Akevler