Baykal komplosu, İsrail operasyonu mu?
Yazı saati gelip çattığında “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” kampanyası kapsamında Gazze’ye doğru yola çıkan konvoydaki “Mavi Marmara” gemisi hız kesmeden yoluna devam ediyordu.
Hâlbuki...
İsrail, “Gazze’ye ulaşmadan gerekirse komandolarla durdururuz” diyor.
Gemilerin ise bu sabah Gazze Limanı’na ulaşması bekleniyor.
Ne var ki bu kez sular geçen seferkinden de çok ısınmış gibi... Geçen defa Mısır’ın sorun çıkardığı konvoy konusunda, İsrail’de tansiyon yüksek.
Güvenlik kabinesi toplandı, sert kararlar aldı.
İsrail dokuz gemiden oluşan konvoya önce “geri dönün” çağrısı yapacak, ardından gerekirse komandolarını gemilere çıkartacak.
Amaç, konvoyu Aşdod Limanı’na yönlendirmek.
İsrail, “yardımı buradan biz dağıtalım, konvoydakileri gerekirse ülkelerine gönderelim” diyor.
Dün, İsrail bir yandan da iki koldan, gemide vatandaşı bulunan ülkelerle temas halindeydi.
Hem Savunma Bakanı Ehud Barak, hem de İsrail Dışişleri Bakanlığı endişelerini Türkiye’nin de aralarında bulunduğu ülkelere aktarıyordu...
Türkiye, İsrail’i bu kararından vazgeçirmeye çalışsa da, belli ki Doğu Akdeniz gerginliğe gebe.
***
Üstelik...
Türkiye’nin İsrail ile ilişkileri epeydir gergin.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya’nın Rio De Janerio şehrinde yapılan Medeniyetler İttifakı Üçüncü Forumu’nda yaptığı konuşmada İslam diniyle terör kelimesinin yan yana kullanılmasına tepki gösterirken...
“İkiz Kuleler’de, Londra ve Madrid metrolarında hayatını kaybedenler kadar Gazze’de ölen çocuklara da üzülüyoruz” diyordu.
İsrail ile dolaylı bir başka gerginlik konusu olan İran’la imzalanan Nükleer Takas Anlaşması için ise “tek sebebinin dünya barışı olduğunu” dile getirerek, “anlaşmayı diplomatik zafer olarak değerlendirdiklerini” vurguluyordu.
Hâlbuki...
Amerikan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, İran’ın uranyumunu zenginleştirilmek üzere yurt dışına göndermesini içeren ve Türkiye ile Brezilya’nın arabuluculuğunda varılan anlaşmayı “tehlikeli” olarak nitelendirmekteydi...
Hatta Clinton’a göre, İran’ın yaptırımlardan kaçınmak amacıyla zaman kazanmaktan başka bir amacı yoktu...
Kısacası, İsrail’le Türkiye gerginliği artarken, ABD ile durum pek parlak değil...
Üstelik ABD’deki “asker yanlısı” Neo-Con’lar AK Parti iktidarına karşı epeydir gemi azıya almış durumdalar.
***
Bunları şunun için anlatıyorum...
Sabahleyin kulağı delik Ankaralı gazeteci dostum, Baykal’ı aniden der dest eden operasyonun “İsrail’in işi” olabileceğini söyledi.
Ona göre, Baykal’ın kaset vasıtasıyla apar topar gönderilmesi, Kılıçdaroğlu’nun gelmesi, CHP’nin “iktidara yürüyen” büyük bir umut olarak sunulması ve Ergenekoncu işbirliği sinerjisinin bu partide yoğunlaştırılması İsrail’in etkin olduğu bir operasyondu.
Böylece...
Bir taraftan CHP ve MHP ile AK Parti iktidarına ayar verilecek, öte yandan da “One Minute”un rövanşı alınacaktı...
Ayrıca amaçlandığı gibi bir CHP-MHP Koalisyonu, huzursuzluk duyulan “Türkiye-İran” ilişkilerini de yeniden tanzim edecekti.
“Kemalist laiklik” çizgisi, siyasetteki hâkimiyetine yeniden kavuşacaktı...
Öğleden sonra bu yorumu naklettiğim, sokakların nabzını elinde tutan bir başka tanıdığım ise “halk arasında da böyle şeyler” söylendiğini belirtti.
***
Hatırlayacağınız gibi, daha önce de gene Ankara menşeli “Baykal’ı asker götürdü” senaryolarını naklettim...
Buna şimdi bir de İsrail ile ABD’deki Neo-Con parantezinde dış boyut ekleniyor...
Aslında söylentiler birbirlerini tamamlamakta...
Çünkü kimse olup bitene ve Baykal’ın bir haftada buharlaşmasına inanamıyor...
Bu söylentiler, senaryolar, komplo iddiaları doğru mu, değil mi?
Bunu önümüzdeki günler gösterecek.
CHP, “Ergenekon ve Ergenekonculara” daha da yakınlaşırsa muhtemelen doğru, “Kemalizm’den Sosyal Demokrasi’ye” yönelirse de yanlış...
Her şey “eski tas, eski hamam” olarak kalır ve Ergenekoncu çizgi güçlenerek CHP’deki iktidarını sürdürürse, “ne oldu” sorusuna cevap ararken çok zorlanmayın diye “mantıklı” görünen senaryoları sizlere aktarmaya devam edeceğim...