Bu yazı, Fikret Bila'nın 25 Mayıs 2010'da Milliyet Gazetesi'nde yayımladığı "CHP'de Yeni Dönem" adlı köşe yazısı üzerine yapılmış bir değerlendirmedir.
KARANLIK… BİRAZ DAHA KARANLIK…
Halk Fırkası, işgal günlerinde kurulan Anadolu ve Rumeli Mudafaa-i Hukuk Cemiyetleri’nin devamı olarak kurulmuş. Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulunca da, Halk Fırkası, ismini Cumhuriyet Halk Fırkası yapmıştır. 1935’te de fırka kelimesinin yerini parti almıştır.
CHP Mustafa Kemal döneminde “kuruculuk” fonksiyonunu üstlenmiştir. İnönü de kuruluşu “pekiştirmeye” çalışmıştır.
Birinci Dünya Savaşı sonunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve tek partili rejim, İkinci Dünya Savaşı koşullarında revizyona zorlanmış ve çok partili rejime geçilmiştir. Yeni koşullar doğal olarak CHP’nin fonksiyonunu da değiştirmiştir.
Düzeni kurma ve yaşatma fonksiyonu yerini “düzeni– modern yaşamı denetleme”ye bırakmıştır. Sağ partiler iktidar olmuş, CHP de onları denetlemiştir. İktidar olma çabası içinde görülmesi, onu sürekli anamuhalefet yapmıştır.
21. yüzyıla 20. yüzyıl stratejisi ile giren ve bunu ısrarla sürdürmeye çalışan CHP, dünya sisteminin basit bir operasyonuna boyun eğmek zorunda kalmıştır.
Yaşananlar komiktir. Türkiye’nin en eski partisinde lider değişimi bu kadar kolay oluyorsa Türkiye’de Türklerin neden yaşadığı da sorgulanmalıdır. Yeri değil ama bir fırsatını bulup bunu behemahal yapmak gerekir.
Üzerinden bir hafta geçti; Kemal Kılıçtaroğlu CHP’nin 9. genel başkanı olduğuna hala inanabilmiş midir, sormak gerekir. Ama “ben neymişim be abi” şaşkınlığını üzerinden attığına eminim. 62’sini bitirmekte olan bir müfettişten, mütevazi bir serin kanlılık örneği sergilemesini beklemek hakkımız olmalı.
Gelelim CHP’nin 21.yüzyıl stratejisine.
“CHP’den her şey olur ama iktidar olmaz” diyenler, söylemlerinde bir değişikliğe gitmek zorunda kalacaklar.
Nakaratta bir değişikliğe gidilecek “CHP anonim şirket olur ama ondan artık ne iktidar ne de anamuhalefet olur” diyeceklerdir.
İktidara 1950’de veda eden CHP, 2010 süreciyle de çok geçmez iki-üç yıl içinde anamuhalefet görevine de veda eder.
Deniz Baykal’ın CHP’de en güçlü olduğu dönemde, ittifakla kılın yağdan alınması gibi kenara çekilmesi, duygu anaforunda tarihe karışması, bir kaset skandalıyla asla açıklanamaz.
Büyük stratejist Mustafa Kemal hayatta olmalıydı da yoldaşlarının nasıl bir strateji yoksulu olduğunu görmeliydi.
Meğer ulusalcı CHP, CIA’nin çiftliğine dönmüş.
Bundan sonra olacaklar kehanette bulunmaya gerek kalmayacak kadar açık:
CHP iki aşamalı bir operasyon sonunda İş Bankası’nın uzantısı bir anonim şirkete dönüşecektir.
Kısa bir süre de, kayıklar böyle yüzdürülecektir.