29.01.2010
GEÇEN gün İzmir’e doğru yola çıkarken...
Umuyordum ki...
İstanbul’daki “kar-bora-fırtına”, İzmir’de “sükûn bulacak” ve biraz ısınacağım...
Ne gezer!
İzmir’in ayazı, İstanbul’daki “kar-bora-fırtına”yı aratmasın mı?
Meğer İzmir’in ayazı, en az “boyoz”u kadar meşhur imiş...
Bunu öğrenmiş oldum...
İzmir’de bir şeyi daha öğrendim:
Biz oyunda oynaşta gezip tozarken CHP’nin içinden bir star daha çıkmış...
Yeni starın adı: Muharrem İnce...
* * *
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, bütçe görüşmeleri sırasında Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı “11 dakikalık destansı konuşma” ile AK Parti karşıtı
yürekleri fethetmiş...
İzmir’de herkes bu konuşmadan söz ediyordu.
Dost ortamlarında hemen bir bilgisayar bulunuyor, konuşma tıklanıyor ve 11 dakikalık konuşmaya kulak veriliyordu.
Etrafta “Helal olsun adama” sesleri falan...
Konuşma hâlâ popüler...
Bazı “laik yürekler”, canları sıkıldıkça internetten konuşmayı dinleyip kendilerini ferahlatıyorlarmış...
Son bir bilgi: İnternette tıklanma rekorlarını altüst ediyormuş 11 dakikalık video...
* * *
Gecikmişliğin verdiği hırsla ve büyük bir merakla ben de kulak kesildim Muharrem İnce’nin “destansı” nutkuna...
Herhangi bir CHP’liden umulmayacak denli iyi bir konuşmaydı...
Tam halk diliyle konuşmuş İnce...
İnceden giydirmiş...
Kafiye var, akıcılık var, akılda kalıcılık var...
Tekleme yok, ödün yok, lafı sakınma yok...
Şiir gibi konuşmuş yani...
Son zamanlarda “imam hatipten çıkan iyi hatipler olayı”na kendimizi fazla kaptırdığımızdan olacak şöyle dedim:
“Acaba Muharrem İnce’nin yolu bir ara imam hatip lisesine falan mı düştü?”
Küçük bir araştırma...
Sonuç: Evet, düşmüş... Ama öğrenci olarak değil, öğretmen olarak... İmam hatipte fizik derslerine girmiş Muharrem öğretmen...
* * *
Muharrem İnce, 7 yıllık AK Parti iktidarına yönelik bütün muhalif sloganları 11 dakikada özetlemiş.
Şöyle giriyor konuya:
“2002’de ilk iktidara geldiğinizde ilk işiniz gömlek değiştirmek oldu. Sonra sakallarınızı kestiniz... Sonra ciplere bindiniz... Sonra orman içindeki villalarınızda havuzlarda yüzmeye başladınız...”
Arada tansiyonu yükseltiyor:
“ABD’den korktuğunuz kadar Allah’tan korksaydınız, ülkeyi bu hale getirmezdiniz...”
Ve hiçbir sembolü es geçmeden çakıyor:
“Gemicik” diyor, “işadamı dost” diyor, “burs” diyor, “işsizlik ve yoksulluk manzaraları”na dalıyor, “Sattınız her şeyi” falan diyerek popülizm yapıyor, “Silivri’de faşist hukuk, Silopi’de liboş hukuk” diyerek ulusalcı çevrelere el sallıyor...
Ayar, ayar üstüne yani...
* * *
Her cümlesinin altına imzamı atar mıyım?
Tabii ki hayır... İtiraz edeceğim çok cümle var...
O halde neden önemsiyorum bu konuşmayı?
İki nedenden dolayı:
BİR: Muharrem İnce konuşmasında klasik CHP tezlerini işlemiyor... Yani “türban” demiyor, “Siz şeriatçısınız” demiyor, “Din devleti kurmaya çalışıyorsunuz” demiyor... Bunun yerine “İktidar nimetlerinden yararlanıyorsunuz” tezini işlemeyi tercih ediyor... Ve AK Parti’ye buradan vurmanın çok daha etkili olduğunu kanıtlıyor.
İKİ: Hitabet denilen sanatın, sadece Başbakan Erdoğan’ın tekelinde olmadığını, CHP’den de çok iyi hatipler çıkabileceğini gösteriyor.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
İnzar ve tavsiye
Bu yazı üzerine bahsedilen konuşmayı ben de izledim. Çok ilginç bir konuşmaydı. Muharrem İnce konuşmanın 10 dakikalık bölümünde Ak Partiye öyle darbeler indirdi ki. Henüz Saadet Partili birisinden göremediğimiz ama onlardan beklediğimiz bir konuşmaydı bu konuşma. Çünkü Ak Partiyi şimdiye kadar olan eleştirilerin tersine şeriatçılıkla değil, İslamiyet’e uygun olmayan davranışları nedeniyle eleştiriyordu.
Önce Milli görüş gömleğini çıkardıklarını söylüyor, sonra “sakallarınızı kestiniz” mecaz cümlesi ile İslamiyet’ten görünüş olarak da uzaklaştıklarını belirtiyor, İslami sade yaşama uygun olmayan yaşamlarını “ciplere binme” ifadesiyle açıklıyor ve daha sonra orman içinde villalarını ifade ederek imara uygun olmayan yapıları yasa dışı olarak elde ettiklerini darb ediyordu. Lüks yaşamın had safhasına varmalarını da İslamiyet’ten ne denli uzaklaştıklarını göstermek için kullanıyordu.
En sonunda çok daha müthiş bir ifade kullanıyordu: “Aşınıza haram kattınız.” İşte can evinden vuruş bu idi. Bunu söyleyen bir CHP’liydi. Şaşırtıcı olan bu idi. İslami değerlere vurgu yapan bu ifadeleri niçin bir Saadet Partiliden duymuyorduk? Saadet Partililer Ak Partilileri ancak davaya ihanet etmekle, gemiyi terk etmekle suçluyorlardı. İslamiyet’e uygun olmayan fiillerle niçin suçlamıyorlardı? Ölçü partiden ayrılmak mı yoksa İslamiyet’ten uzaklaşmak mı? Saadet Partililere göre sanki partiden ayrılmak daha ön planda gibi duruyor.
Bu ifadeler Kuran terminolojisinde “inzâr” fiiline denk gelmektedir. İnzârda korkutma ve uyarma vardır. İnsanların Allah’ın yolundan uzaklaştıklarını, buna devam ederlerse Allah’ın onlara hesap soracağını, başlarına kötü şeylerin geleceğini uyarırsınız. Eğer uyarılarınızı dinlemezlerse başlarına gelecek kötü şeylerin gerçekleşeceğini bildiğiniz için beklersiniz. Kuran buna intizar diyor. Bir de tavsiye fiili vardır. Tavsiyeyi ancak iman edenlerin yapacağını biliyoruz Kuran’dan. Çünkü tavsiye Kuran’da iki şekilde gelmektedir. Birincisinde hakkı ve merhameti tavsiye etmek, ikincisinde hakkı ve sabrı tavsiye etmek.
Muharrem İnce’nin konuşması inzâr gibi duruyor. Ancak inzâr diyebilmemiz için karşı tarafın doğruyu yapmasının beklentisi ve onu doğruyu yapmaya sevk etmenin olması gerekir. Ancak CHP’li bu milletvekili bunu karşı tarafın doğru yola girmesi için yapmıyor. Karşısındakini insanların gözünden düşürmek, ona oy kaybettirmek için yapıyor. Nereden anlıyoruz bunu? Tabi ki konuşmanın son dakikasından.
Konuşmanın 10. dakikası dolunca Muharrem İnce CHP’lilere dönüyor ve size de bazı sözlerim var diyor. Bunun üzerine Ak Parti tarafından uğultular yükseliyor ve Muharrem İnce onlara dönerek “size ne oluyor, CHP’yi de eleştireceğim” diyor. Bunun üzerine meclis başkanı Mehmet Ali Şahin bu fırsatı kaçırmıyor ve “konuşma süreniz doldu, ancak size bir dakika ek süre veriyorum” diyor. İşte tam o anda CHP genel başkanı Deniz Baykal Muharrem İnce’ye resimde görüldüğü gibi ayarı veriyor: “Sakın ha” anlamında yüz ifadesi ve sallanan parmak.
Ellerinde küçük kağıtlardan madde madde açıklamalar yapan Muharrem İnce genel başkanı tarafından ayar verildikten sonra elinde kalan 3-4 adet kağıda artık bakmıyor ve CHP genel başkanını övücü ifadelerle konuşmasını tamamlıyor. Bunun üzerine Kemal Anadol Deniz Baykal’a gülerek dönüyor ve Deniz Baykal’da da zoraki gülümseyen bir yüz ifadesi meydana geliyor (Resimde görüldüğü gibi).
Evet, Ak Parti kökenini aldığı Milli Görüş çizgisinde değil. Artık bunu herkes biliyor. Başlangıçta bazıları numara yaptıklarını düşünüyordu. Ancak bugün artık hemen hemen herkes biliyor ki Ak Parti o çizgiden çok uzaklaştı. Artık CHP bile bunu anladı ve onları şeriatçılıkla değil, şeriattan uzaklaşmakla suçlamaya başladı.
İlginç olan ise Ak Partinin İslami çizgiden uzaklaşmasından ziyade parti başkanlarına civarında bulunan insanlar tarafından inzâr değil de yalakalık yapılması. Bu sadece Ak Parti için geçerli değil. Tüm partiler için geçerli. Bu konuşma sırasında Deniz Baykal’ında çevresi tarafından yapılan eleştiriye ne kadar tahammülsüz olduğu görüldü. Bu durum binde bir oy alan partiler için bile geçerlidir. Parti başkanını inzâr edebilmek hangi babayiğidin harcı?
Hz. Muhammed’in hayatını okuyun. Sahabe tarafından kaç kere uyarıldığını, söylediği bazı sözlerin önce Allah’ın sözü mü kendi sözü mü diye sorulduğunu, kendi sözü olduğunu söyleyince nasıl eleştirildiğini göreceksiniz. Hala 1400 sene önceki İslam uygarlığı seviyesine gelememiş bizim zavallı partilerimiz. Bugün hangi partide olursanız olun, genel başkanı bir eleştirin bakalım. Bir sonraki seçimde listeye girebilecek misiniz? Ancak bu siyasi kardeşlerimiz partiden ayrılır ve başka partiye girerlerse ya da yeni parti kurarlarsa eski partilerini hem de kendi bulunduğu zamandaki icraatlarıyla öyle bir suçluyorlar ki şaşarsınız. Sanki kendi o sırada o partide değil ve o icraata ortak değilmiş gibi. Partide iken niye uyarmadın? Menfaatin hakkın üstünde miydi?
Allah bize Hz. Muhammed’in kurduğu Medine İslam Devleti’nin ulaştığı uygarlık seviyesine ulaşmayı nasip etsin. Çünkü henüz çooook uzağındayız.