Bu yazı Fikret Bila’nın 30.01.2010 tarihli yazısı üzerine yapılmış bir değerlendirmedir.
“Vatandaş! Her işin evvela hakikatini ara”
Hani, rejim demokratik olunca kalkış noktası vatandaş olduğu gibi, son durak da malumunuz üzre vatandaş olacaktır. Kalkış ve varış noktaları arasındaki mesafe, bazen oldukça uzun, kimi zaman da beklenmedik şekilde kısa olabiliyor. Er veya geç biten bu yolculuğun “vatandaş neresinde” diye bir sual tevcih olunacaksa cevabım çok net olacak:
-Hiçbir yerinde!
Vatandaş bir nevi benzin istasyonu. Benzin bittiğinde hatırlanmakta. Gönlü hoş edildiğinde, benzin alınabilmekte yoksa olunan yerde kala kalınmakta.
***
Bu günlerde tok bir sesten uyarılar alıyorum. Bana “Vatandaş! Her işin evvela hakikatini ara” diyor.
Dostum! Ben bir lisans, iki yüksek lisans okudum ama böyle iddialı bir çağrı duymadım. Ürpermedim dersem yalan olur.
Üniversitelerde olmayan hassasiyeti vatandaş mı gösterecekti?
Bu ne cesaretti böyle!
İster istemez aklıma birden nebiler ve resuller çağı geldi. Birileri çıkmış “Ey insanlar! Her işin evvela hakikatini arayın”, der gibi.
Dostum, hani eski çağ kapanmış, yeni bir çağ açılmıştı…
Hani “insan”ın yerini “vatandaş” almış, nebiler ve resuller çağı kapanmış, demokrasi çağı açılmıştı.
Hani, bu daha üniter bir çağdı.
***
Olmaz ya, oldu sayalım. Üç-beş kişi çıktı bu uyarıya kulak verdi ve hakikat arayışına kalkıştı…
Olmaz ya, haydi oldu diyelim…
Sanıyorum bu çağrıyı yapanlar, hakikati bulanların çağrıyı yapanlara hangi maliyetler çıkaracağını da hesaba katmışlardır.
Çıkılan hakikat arayışı yolculuğunda diyelim ki hakikata varıldı. İnanın bunun maliyeti, bugün yaşadıklarımızdan çok daha vahim olacaktır. Çünkü bugün bazıları yalancı gibi görünse de, hakikata varıldığında korkarım hepimizin yalancı olduğu kanıtlanacak.
Bu da vatandaşı en zararsızından “yalan dünya”nın gerçek olduğu sonucuna götürecektir.
***
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, yorganın gittiği ve kavganın bittiği günlerde bir araştırma yaptırmıştı. Müslüm Gündüz ve Fadime Şahin haber görüntüleri ulusal kanalların ana haberlerinde kaç kez tekrar edildi, diye.
Elde edilen sonuçlar oldukça ilginçti. Çünkü bu görüntüler 1997 yılında altı ulusal tv kanalında 326 kez tekrar edilmişti. Buna ara haberler, tartışma programlarının fragmanları, yerel kanallar falan da eklendiğinde vatandaşın zeka seviyesine biçilen kıymet-i harbiyenin eksi kaçlarda olduğunu gösteriyordu.
Şimdi soruyorum,
Nerede ulusal kanallarımız?
Haber konumuz tek cümle:
“Vatandaş! Her işin evvela hakikatini ara”.
Komut net:
En az 326 kez yayınla.
Bakalım ne olacak?
Bir de bunu deneyelim… Bir gelişme var mı?