Biz ve Onlar
1111 Okunma, 0 Yorum
Ebubekir Sifil - Milli Gazete
Zafer Kafkas

 

BİZ VE ONLAR"

 

Modern zamanlar sadece İslam dünyasında değil, Yahudi ve Hristiyan dünyada da itikadî/teolojik tartışmaların başladığı bir süreç oldu. İslam dünyasında modernist/reformist yöneliş sürecinde pek çok modernist itikadî ilkelerin mutlaklığını tartışma konusu yaparken, aynı tartışmayı diğer iki din de eş zamanlı olarak kendi içinde yapmaya başlamıştı.

"Mutlak hakikat"in bir tek dine hasredilmesi, şüphe yok ki modern "çoğulculuk" (plüralizm) anlayışıyla bağdaşmaz. Dolayısıyla uhrevî kurtuluşun da sadece bir tek dinin doğrularına imanla gerçekleşeceğini ileri sürmek çağdaş dünyada kabul edilebilir bir durum değildir.

Modernizmin çok yönlü dayatmaları göz ardı edildiğinde üç dinin modernist kanatlarının/temsilcilerinin bu yönelişinin makul ve ikna edici bir açıklamasını yapmak mümkün olmaz. Globalleşme, –Doğu'dan Batı'ya, Güney'den Kuzey'e– göçler, inkârcı pozitivizmin etkileri, ateist ideolojiler, sekülerleşme... gibi pek çok unsurun belirleyiciliğini mutlak surette dikkate almak gerekir.

Burada altı çizilmesi gereken önemli bir nokta şudur: Her üç dine mensup modernistler, "ebedî kurtuluşun hiçbir dinin tekelinde olmadığı"nı söylerken farklı ve kendine özgü motifler kullanmışlardır.

Söz gelimi Yahudiler, kendileri dışındaki insanların da "kurtuluş"a erebileceğini, ancak bunun, 7 maddeden ibaret "Nuh yasaları"nı kabul etmeleri şartına bağlı bulunduğunu söyler. Bu maddeler şunlardır: 1. Putperestlikten kaçınmak, 2. Küfürden kaçınmak, 3. Zinadan, özellikle akrabalar arası zinadan kaçınmak, 4. Adaleti sağlayacak kurumları oluşturmak; bütün ilişkilerde adil ve dürüst olmak, 5. Haksız yere kan dökmemek, 6. Hırsızlık yapmamak, 7. Canlı hayvandan et koparıp yememek.

Bu maddeleri kabul edenlere "Nuhîler" denir ve bunların da kurtuluşa ereceği söylenir. Bunların dışında kalanlarsa "Putperestler"dir; onlar için kurtuluş söz konusu değildir.

Aynı yaklaşım farklı tarzlarda izah edilse de Hristiyanlar için de söz konusudur. Mesela Katolikler'e göre Hristiyanlık dışındaki dinlerde, ibadet edenler, farkında olmasalar da aslında İsa Mesih ile huzura kavuşmaktadır. Katolik Kilisesi'nin, Hristiyanlık dışındaki dinlerle ilişkisi hakkındaki deklarasyonu "Nostra Aetate"de şöyle denir: "Katolik Kilisesi, bu dinlerdeki gerçek ve kutsal olan hiçbir şeyi reddetmez. Kendi öğretisinden birçok yönden farklı olmakla birlikte bütün insanlığı aydınlatan ilahî gerçeğe ait bir parça ışık yansıtan doktrin, ahlakî kural, hareket ve hayat tarzlarına büyük saygı duyar…"

Ortodokslar arasında da İsa Mesih'in diğer dinlerde saklı olarak bulunduğunu söyleyenler vardır.

Bilindiği gibi yukarıda sıralanan düşüncelere benzer yaklaşımlar İslam dünyasında da modernist/reformist çevreler tarafından dile getirilmektedir. Bilhassa 2/el-Bakara, 62 ve 5/el-Mâide, 69. ayetler ile "Allah'tan başka ilah bulunmadığını söyleyenlerin cennete gideceği"ni ifade eden hadis bu meyanda en sık kullanılan argümanlardandır.

 

 

İlgi çekici bir diğer benzerliği de, "hakikat"in bir tek dinin inhisarında olmadığını söyleyenlerin, aksi yorumların "mistisizm" yoluyla aşılabileceğini ileri sürmeleri oluşturuyor.

Özellikle İslam Modernistleri'nin, bir yandan Tasavvuf'u, insanları pasifleştirdiği, dünyadan kopardığı… gibi yorumlarla yermekten ayrı bir haz duyarken, diğer taraftan "diğer din mensuplarıyla kardeşliğimiz"i (!) Tasavvuf'un dili ve tarzıyla açıklamaya özen göstermeleri ironik bir "kırılma noktası" olarak dikkat çekiyor…

Esasen "biz ve onlar" tarzındaki kategorizasyonun din mensupları tarafından mutlak olarak kabul edilmesi gerekmediğini söyleyenler (özellikle her üç idinin mensupları) şu sorunun cevabını henüz net olarak verebilmiş değildir: Madem bütün dinler "kurtuluş"u aynı ölçüde garanti ediyor, o halde bir Müslüman'ın İslam'da, bir Yahudi'nin Yahudilik'te ve bir Hristiyan'ın Hristiyanlık'ta kalmasının anlamı nedir?

Bütün bu söylediklerim, en çok da İslam hakkında "zorlama" yorumlarla, hatta "tahrif"lerle gerçekleştirilen "sapma"ları ortaya koyuyor aslında.

Şu bir gerçek ki, İslam ile diğer dinler arasında, ancak sathî bir bakışla birbirine benzetilebilecek, yakından bakıldığında ise aralarında son derece ciddi farklılıklar bulunduğu görülecek "kendine özgülükler" vardır. Her üç dinin modernistlerinin görmediği veya görmek istemediği temel bir gerçekliktir bu.

Hangi aklı başında insan İslam'daki "Allah inancı" ile Yahudilik veya Hristiyanlık'taki ilah inancının birbirinden farksız olduğunu söyleyebilir? Aynı şey Peygamber, Kitap, Ahiret, Melek… inancı içinde aynıyla geçerlidir.

Eğer öyle olsaydı Kur'an'ın Ehl-i Kitab'a yönelik onca tehdit ve vaidinin ne anlamı kalırdı?..

 

 

Yorum:

Hakikate ulaşma noktasında çaba içinde olmama rağmen halen sonuca ulaştığım söylenemez. Temelde bütün dinler İslam olmasına rağmen daha sonradan tahrif edilerek Yahudileşen ve hristiyanlaşan dinlere hak demek ne kadar doğrudur?Bu Allah ile onların arasında ise daha önce tekrar tekrar bozdukları dinlerini düzeltmek için Allahu Teala neden sürekli peygamberler gönderdi?  İnançları tahrif edilmiş olsa da  Allahın onlardan istediği kendi inançlarında kalmaları ise ve sadece düzen olarak Kuranı kabul etmeleri gerekiyorsa Kuran neden sadece düzen kitabı olarak gelmedi de sahih bir inançla beraber geldi? Bir şeye inanıp inanmamak insanı küfre düşürmeyecekse Neden Kuranda Mesih Allahın oğludur diyenler ve Allah üçün üçüdür diyenler kafirler olarak tanımlanmış?

Yazarında sorduğu gibi Yahudi,hristiyan veya Müslüman olmanın ne anlamı var. Ya da bir dine inanmaya ne gerek var ? Bir arkadaşım şöyle demişti evet Allah var ve ben kimseye kötülük yapmıyorum bu yüzden de hesabımın zor olacağını da düşünmüyorum o zaman neden bir dine tabi olayım ki? Evet sorular sorular sorular böyle uzayıp gidiyor.

Allah doğruyu bulmayı nasip etsin.

 

 

                       

 

Zafer Kafkas






Sayı: 34 | Tarih: 31.01.2010
Toktamış Ateş
İslamiyet ve demokrasi
2101 Okunma
Osman Eskicioğlu
Mehmet Şevket Eygi
Hilmi Özkök Paşa’ya Teşekkür ve Bazı Dakikalar
1339 Okunma
7 Yorum
Emine Hocaoğlu
Mahir Kaynak
MİT nerede?
1305 Okunma
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
CHP’nin yeni starı Muharrem İnce
1268 Okunma
1 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Rasim Ozan Kütahyalı
Dürüst ol İlker Paşa...
1200 Okunma
Recep Yıldırım
Yılmaz Özdil
Ay'da petrol bulundu...
1140 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
Ordunun bütünü değil
1135 Okunma
Hilmi Altın
Zülfü Livaneli
Katil seven ülke
1132 Okunma
Ali Bülent Dilek
Ebubekir Sifil
Biz ve Onlar
1111 Okunma
Zafer Kafkas
Fikret Bila
Vatandaş! Her şeyin evvela hakikatini ara
1103 Okunma
Harun Özdemir
Fehmi Koru
Keser döner sap döner
1085 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mehmet Altan
Darbe lafı neden bitmiyor?
1077 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Ruşen Çakır
Alevi açılımında son dönemeç
1064 Okunma
Tayibet Erzen
Can Ataklı
Darbe planları uçuşuyor, hükümet nerede?
1041 Okunma
1 Yorum
Mesut Karaaytu
Reşat Nuri Erol
Konferans, kar, kriz ve tufan
1039 Okunma
Ilker Ardic
Mehmet Niyazi
Genelkurmay Başkanı Başbuğ'a 'Açık mektup'
990 Okunma
Abdurrahman Erol


© 2024 - Akevler