Faizler ve kredi kartları
943 Okunma, 0 Yorum
Reşat Nuri Erol - Milli Gazete
Zübeyir Erol

24.06.2009

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu, faizleri yarım puan daha geri çekti. Böylece gecelik faiz oranı 8.75'e kadar düştü. Faiz konusunda ortalama her ay yarım sevinç yaşıyoruz ama Müslüman bir ülkede faizler (mesela Amerika ve Japonya'da olduğu gibi) bir türlü sıfırlanamıyor. Maalesef Türkiye'de hâlâ dünyanın en yüksek faizini ödüyoruz!

Para Politikası Kurulu'na göre küçük bir sevindirici gelişme daha: İktisadi faaliyetteki toparlanmanın yavaş ve kademeli olacağı, istihdam koşullarındaki mevcut durumun bir müddet daha süreceği ve bunun neticesinde enflasyonun düşük seyrini koruyacağı öngörülmekte. Yüksek enflasyon oranlarına alışmış bir ülke olarak bu da sevindirici ama faiz-enflasyon bağlantısını bilimsel olarak düşündüğümüzde, 'ne kadar faiz o kadar enflasyon' temel ekonomik kuralı aklımıza geliyor ve yine üzülüyoruz...

Para Politikası Kurulu, bence bir de olumsuz görüş beyan etmiş: Kurul, bundan sonraki faiz indiriminin ölçülü olabileceği ve para politikasının aşağı yönlü esnekliğini uzunca bir süre korumasının gerekebileceği, iktisadi faaliyete dair toparlanma işaretlerinin belirginleşmesi hâlinde ise faiz indirimlerinde bir yavaşlamanın veya indirimlere ara vermenin gündeme alınabileceği değerlendirmesinde bulunmuş! Yani; bizim her vesileyle 'faizlerin sıfırlanması' önerimiz bir yana, her ay yapılan küçücük faiz indirimlerine de ara verilecek!

Tekrar hatırlatıyorum: Ne kadar faiz, o kadar enflasyon! Onlar faizleri sıfırlamadıkça, biz bu vahim gerçeği hep hatırlatmaya devam edeceğiz.

Gün geçmiyor ki, bir şekilde 'faizli kredi kartı felaketleri' duymayalım, görmeyelim, okumayalım. Nüfusumuzdaki bebekleri, çocukları ve çok yaşlıları bir kenara aldığımızda, şu anda kişi başına en az iki 'faizli kredi kartı' düşüyor!

Üretmeden tüketmek, kazanmadan harcamak alışkanlığı veya tutkusu aldı başını gidiyor. Biriken ve ödenemeyen borçlar sebebiyle yaygınlaşan intiharlar ve yaşanan aile faciaları bile, faizli kredi kartı verenlerini ve alanlarını durduramıyor!

Faizli kredi kartları, tâ başından beri gerekli tedbirler ve düzenlemeler yapılmadan, bir şekilde hayatımızın ve harcamalarımızın bir parçası hâline getirildi. Bu kartlar maalesef faydalarından çok felaket denebilecek zararları ile öne çıkıyor. Başlangıçtan itibaren geçmiş yıllarda uygulanan aşırı faizler sebebiyle insanlar faizli kredi kartı borçlarından dolayı intiharlara varan felaketler yaşadı. İnsanlar, işletmeler, aileler ve daha bir çok değerler bu yüzden çöktü; hâlen de çökmeye devam ediyor...

Bu durumda Faizli kredi kartı veren faizli bankalar ne yaptı, ya da ne yapıyor?

Bugüne kadar müşteri zaaflarından gayet güzel faydalandılar; öyle görünüyor ki, bundan sonra da aynen yararlanmaya devam edecekler! Özellikle Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile birlikte Bankalar Birliği Başkanı Ersin Özince, faizli kredi kartı mağduru kitlenin sorunları karşısında derin uykularına devam ediyorlar! Hatırlanacağı üzere, bir dönem bankaların uyguladıkları yüksek faizler sebebiyle tefecilerin insafına kalanlar bile oldu. O zamanki olumsuzluklara rağmen hükümetler, kart edinme noktasında ağır şartları ve gerekli önlemleri almadılar, alamadılar. Bu cahilce uygulamaların sonucunda, milyonlara baliğ olan büyük bir faizli kredi kartı mağduru kitle doğdu. Başbakan, bakanlar, bankalar ve diğer yetkililer ne yapıyor? Bankalar sadece alacaklarının peşinde; onlar hükümetin planladığı yeni bir düzenleme ile sadece alacaklarını tahsil edecekler. Bankalar bu vesileyle bir avantaj daha yakaladı, 'kredi kartı ücreti' de resmileşti! Artık bankalar her yıl kart ücretini resmen alabilecek. Böyle bir uygulamanın da önü açılmış oldu.

Bugünlerde Merkez Bankası belki de son defa faizleri düşürürken, faizli kredi kartları ile ilgili sadra hiç de şifa olmayan işte bu gelişmeler yaşanıyor...

Yorum:

 

Faiz oranlarının Türkiye’de tüm dünyaya kıyasla rekor seviyede yüksek seyretmesi ekonominin dış güdümlü IMF politikalarıyla gerçekleştiğini gösteriyor. Ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş ülkelerin örnekleri geçmişte ve günümüzde ortadayken, iktidarların bu durumu düzeltmek için bir gayret içerisinde görünmeyişi hangi mantıkla izah edilebilir? Fakat kim iktidara gelirse gelsin bu sistem içerisinde aynı şartlarla karşılaşacağı için daha iyisini yapamayacaktır.

 

Türkiye’de zaten halk ekonomisi, kayıtdışı ekonomi var olduğu için dışarıda planlanan ekonomi politikaları sınırlı etki yapmaktadır. O halde sorunlar yine halka dayanarak, makroda değil mikroda denemeler yapmak suretiyle aşılabilir.

 

Kredi kartı faizlerine gelirsek, kredi kartı tüketime verilen kredi olduğu için para basıp piyasaya sürmek şeklinde sonuç doğurduğundan mevcut mallara talebi arttırmaktadır. Piyasada belirli miktarda mal olduğu için bu talep artışı fiyat artışına ve enflasyona, dolayısıyla faiz oranlarının daha fazla artmasına sebep oluyor. Bu sonuç kaçınılmaz olduğuna göre, kredi faizsiz bile olsa tüketim kredisi olarak verilmeyecek, kredi sadece üretime verilecektir. Neticede üretime verilen kredi, piyasada para artışı kadar mal artışı demek olduğu için fiyat artışına sebep olmayacaktır. (Para = Fiyat x Mal) (Fiyat = Para / Mal)   

 

 

 

 

Zübeyir Erol






Sayı: 3 | Tarih: 28.06.2009
Ahmet Hakan
Danimarka spermi
1160 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Yılmaz Özdil
Asimetrik
1108 Okunma
Leyla Okta
Bekir Coşkun
Aydınların ihaneti…
1095 Okunma
1 Yorum
Ersoy Kılıç
Nazlı Ilıcak
Gülen korkusu
1092 Okunma
Fatma Karuç
Mahir Kaynak
Üçüncü taraf
1045 Okunma
1 Yorum
Süleyman Karagülle
Ruşen Çakır
Gözler AKP İstanbul Kongresi'nde
1033 Okunma
Tayibet Erzen
Taha Kıvanç
Bir yerlerden yanık kokusu geliyor
1014 Okunma
Ahmet Kirtekin
Mehmet Altan
Orduyu Kim Yıpratıyor?
1013 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Ahmet Turan Alkan
Üç nalla bir at…
993 Okunma
Emine Hocaoğlu
Kadri Gürsel
İran'ı tartışmak ya da tartışmamak
958 Okunma
Erkan Tulacı
Reşat Nuri Erol
Faizler ve kredi kartları
943 Okunma
Zübeyir Erol