Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1181
Ankebut Suresi Tefsiri 54-55. Ayetler
3.09.2022
2088 Okunma, 0 Yorum

ANKEBÛT SÛRESİ - 51. Hafta

 

أَعُوذُ بِاللَّهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ (54) يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (55)

Senden azabı acele istiyorlar. Kesinlikle cehennem kâfirleri kuşatandır. Azabın üstlerinden ve ayaklarının altından onları saracağı gün … “Amel ediyor olduğunuzu tadın” der. (54-55)

 

يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ

Senden azabı acele istiyorlar.

يَسْتَعْجِلُونَ: “Acele istiyorlar” demektir. عجل kökünden istif’âl bâbından üçüncü şahıs eril muzari merfu malum fiildir. Dördüncü bâbdan عَجِلَ - يَعْجَلُ şeklinde bir işin kısa bir zaman içinde gerçekleşmesi, sonlanması için hızlı olmak yani acele etmek manasındadır. Bu bâb istif’âl bâbına gelince talep etkisi meydana gelir. “Olmasını acele istemek” manasını kazanır.

Fâili cem vâvıdır (يَسْتَعْجِلُونَ) Mensub muttasıl zamirdir. İki öncesindeki ayetteki الَّذِينَ آمَنُوا بِالْبَاطِلِ وَكَفَرُوا بِاللَّهِ e (batıla iman eden ve Allah’ı görmezden gelenlere) racidir. Acele isteyenler bunlardır.

كَ: “Sen” demektir. Mensub muttasıl zamirdir. Acele istenenin kendisinden talep edilendir. Muhammed Peygambere ve her dönemde azapla uyaranlara hitap etmektedir.

بِ: “-ı” demektir. Acele istenen iş, fiil bu harf-i cerden sonra gelir.

الْعَذَابِ: “Azap” demektir. Birisinin, birilerinin bir fiili yapmasını önlemek, o fiilden caydırmak, uzak tutmak, fiili işlemesini sonlandırmak için darbetmek, engellemek, kahretmek anlamlarındadır. Azap etmek birisinin temel yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamasını engelleyen her türlü fiildir. Yemesini veya içmesini veya barınmasını engellemek demek ona azap etmek demektir. Azap belirli bir fiil değildir. Azap her tür fiille gerçekleşebilir. Hatta bir fiil olmadan bir durum da azap olur. Temel ihtiyaçlara engel olan her fiil, her durum, her olay azaptır. Ekonomik kriz bir azaptır. İnsanların temel ihtiyaçlarına karşı engel oluşturur. Kıtlık bir azaptır. Sel bir azaptır, yangın bir azaptır. Cehennem bir azaptır. Hastalık bir azaptır. Hepsinin etki süresi ve etkiledikleri kimseler değişiktir.

يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ: “Senden azabı acele istiyorlar” demektir.

Öncesindeki ayetteki gibi batıla iman edip Allah’ı görmezden gelenler azabı acele istemektedirler. Burada da azabın gerçekleşmeyeceğinden emindirler. Bu nedenle rahatlıkla “azabı bize acele getir” diyebilmektedirler.

Azap marifedir. Önceki ayette iki kere azap harf-i tarifle marife olarak gelmiştir. Burada da azap harf-i tarifle marife olarak gelmiştir. Bu üçüncü azap ilk ikisinden farklıdır. Burada da azabı isteyenlerin istedikleri azap onlara göre gerçekleşmeyecek olan azaptır. Bu seferki azap dünya azabı değil ahiret azabıdır. Dünya azabının gerçekleşmesini düşünmediklerinden onu istemekte aynı zamanda ahiret azabının da gerçekleşmemesinden emin oldukları için onu istemektedirler.

 

وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ

Kesinlikle cehennem kâfirleri kuşatandır.

وَ: İsti’nafiyye edatıdır.

إِنَّ: Huruf-u müşebbehe bi-l fiildendir. Te’kîd için gelir.

جَهَنَّمَ: “Cehennem” demektir. جهنم kökünden gelmiştir. Rubâi babdan جَهْنَمَةٌ mastarı tutuşup alev almak, alevinin şiddetlenmesi ve mümkün olan en yüksek pişirici düzeyde olmak manasındadır. Bu mastar manasından pişirici olan manasında جَهَنَّمُ “Cehennem” anlamında ism-i fâil manasında camid isimden gelmiş olan özel isimdir. Dişildir.

Bu kelimenin İbranice kökenli olduğu, Arapçaya yabancı dilden geçmiş bir kelime olduğu söylenir. Kudüs’ün güneybatısında bir vadi olduğu ve bu vadinin adının Hinnom olduğu, bu vadinin en derin yerine ise Gehenna dendiği, burada sürekli olarak bir ateşin yandığı ve şehrin yok edilmek istenen çöplerinin buraya boşaltılarak yakılıp yok edildiği söylenir. Buradan Arapçalaşmış bir kelime olarak değerlendirilir. جَهَنَّمَ gayr-i munsariftir.

İsimler harekelenme bakımından ikiye ayrılır:

  1. Munsarif isimler: Sonlarına tenvin ve üç harekeyi de (fetha, zamme, kesre) alabilen isimlerdir.
  2. Gayr-i Munsarif İsimler: Sonlarına tenvin ve kesre almayan isimlerdir. Kesre yerine fetha ile mecrur olurlar. Ancak muzaf durumundayken veya başına harfi tarif gelince kesre alırlar. Sarftan men olan isimler de denir.

Özel isim olarak alemiyet illetine sahiptir. Arapçalaşmış bir kelime olarak ucme illetine sahiptir. Üç harften uzun bir kelime olarak manevi te’nis illetine sahiptir. Bu illetler nedeniyle gayr-i munsarif bir kelimedir.

لَ: Başlama lâmıdır. İnnenin haberinin başına gelmiştir. Te’kîd amacıyla gelir.

مُحِيطَةٌ: “Kuşatan” demektir. İf’âl bâbından dişil tekil merfu nekre ism-i fâildir. Birinci babdan حَوْطٌ mastarı bir şeyin çevresini ona karşı yapılan ve ondan dışarıya yapılan hareketi izin verilenler dışında engelleyerek hakimiyeti altına almak veya korumak maksadıyla çevrelemek manasındadır. İf’âl bâbında (أَحَاطَيُحِيطُ) sayruret etkisi (durum değiştirmek) ile gelir. Çevreler hale gelmek anlamındadır.

بِ: “-i” demektir. مُحِيطَةٌ in mef’ûlü yani “kuşatılan” bu harf-i cerle gelir.

الْكَافِرِينَ: “Kâfirler, görmezden gelenler” demektir. Eril çoğul mecrur marife ism-i fâildir.

مُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ: “Kâfirleri kuşatan” demektir.

إِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ: “Kesinlikle cehennem kâfirleri kuşatandır” demektir. “Onları kuşatandır” denmemiş, “kâfirleri kuşatandır” denmiştir. Eğer إِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِهِمْ şeklinde zamir dönseydi “batıla iman eden ve Allah’ı görmezden gelenleri kuşatan” olacaktı. Batıla iman eden ve Allah’ı görmezden gelenler has ism-i mevsulle geldiği için organize bir topluluktur. Bu organize topluluk içinden bu şekilde ölenler kâfirler olarak öleceklerdir. Hepsi batıla iman etmeye ve Allah’ı görmezden gelmeye devam etmeyecektir. Hakka dönecekler ve Allah’ı görmezden gelmekten vazgeçeceklerdir. Bu nedenle burada zamir gelmemiş, kafirler ifadesi kullanılmıştır. Günümüzün en büyük belası olan çoğunluk sistemi içinde başarıları arayan samimi arkadaşlarımız bu işten vazgeçecek ve hakkın gelmesi için Allah’ın istediği gibi çalışmaya başlayacaklardır.

“Cehennem kafirleri kuşatacaktır” dememiştir. İsim cümlesi ile “kuşatandır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu da cehennemin görevinin bu olduğunu anlatmak içindir. Kuşatandır, izin verilmediği zaman asla çıkamayacaklardır demektir. Ancak izin verilince çıkacaklardır.

 

يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ

Azabın üstlerinden ve ayaklarının altından onları saracağı gün.

يَوْمَ: “Gün, dönem” demektir. الْيَوْمَ şeklinde gelirse “bugün” demektir. Aynı zamanda ahd için harf-i tarifle gelir. Belirli bir günü ifade eder. İsim tamlamasında muzaftır. Kendisinden sonra muzafun ileyhi olan kelime ya da cümle gelir. يَوْمَ şeklinde izafetle gelirse muzafun ileyhi olan kelime ya da cümlenin gerçekleştiği dönemi ifade eder. Burada da izafetle gelmiştir ve muzafun ileyhi cümledir.

يَغْشَى: “Sarar” demektir. Dördüncü bâbdan üçüncü şahıs eril tekil muzari merfu fiildir. Bir şeyin birisini ya da bir şeyi örterek, sararak gizlemesi manasındadır.

هُمُ: “Onlar” demektir. Mensub muttasıl zamirdir. Kafirlere (الْكَافِرِينَ) racidir.

الْعَذَابُ: “Azap” demektir.

مِنْ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.

فَوْقِ: “Üstünde” demektir. Zarftır. Muzafun ileyhinin üstünü gösterir.

هِمْ: “Onlar” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. Kafirlere (الْكَافِرِينَ) racidir.

فَوْقِهِمْ: “Onların üstünde” demektir.

مِنْ فَوْقِهِمْ: “Onların üstünden” demektir.

وَ: “Ve” demektir. Atıf harfidir. مِنْ فَوْقِهِمْ e مِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ i atfetmektedir.

مِنْ: “-den” demektir. Harf-i cerdir.

تَحْتِ: “Altında” demektir. Zarftır. Muzafun ileyhinin altını gösterir.

أَرْجُلِ: “Ayaklar” demektir. رجل kökünden gelmiştir. Dördüncü bâbdan رَجَلٌ mastarı ayağı üzerinde, yayan olarak gitmek manasındadır. Bu mastarın kökeni olarak رِجْلٌ ayak anlamındadır. Çoğulu أَرْجُل dur.

هِمْ: “Onlar” demektir. Mecrur muttasıl zamirdir. Kafirlere (الْكَافِرِينَ) racidir.

أَرْجُلِهِمْ: “Onların ayakları” demektir.

تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ: “Onların ayaklarının altı” demektir.

مِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ: “Onların ayaklarının altından” demektir.

مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ: “Üstlerinden ve ayaklarının altından” demektir.

يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ: “Azap üstlerinden ve ayaklarının altından onları sarar” demektir. يَوْمَ nin muzafun ileyh cümlesidir.

يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ: “Azabın üstlerinden ve ayaklarının altından onları saracağı gün” demektir. Burada bir cümle yoktur. Cümle şeklinde takdir edilmelidir. Kuran’da bu şekilde çok fazla kullanım vardır. Kuran’ı okuyana takdir etme hakkı tanınmıştır. Biz يَوْمَ gelip de cümle tamamlanmadığı zaman bunun gelecek zamanla ilgili olduğunu kabul ederiz ve öncesine تَفَكَّرْ (düşün) fiilini takdir ederiz. “Azabın üstlerinden ve ayaklarının altından onları saracağı günü düşün” şeklinde anlamlandırırız. Buradaki azap cehennem azabıdır. Cehennem azabı demek cehennem içinde zor yaşam koşulları altında yaşamak demektir. Temiz yiyecek bulmak imkansızdır, temiz su da bulunamamaktadır. Bu nedenle مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ (üstlerinden ve ayaklarının altından) şeklinde ifade edilmiştir. Azap saracaktır. Kaçacak nokta yoktur. Sıcaktır ve bu sıcak hem üstten hem de alttan bunaltmaktadır. Altlarından değil ayaklarının altından denmiştir. Nereye giderlerse gitsinler azap oradadır demektir. Her yönden azap onları sarıp sarmalamıştır. Kaçacak nokta yoktur. Öncesinde “cehennem kuşatandır” demiş, burada da “azap onları saracaktır” demiştir.

Burada azap tekrar edilmiştir. Zamir dönmemiştir. Buradaki azap ile acele istenilen azap farklıdır. Acele istenilen azap gerçekleşmemesinden emin oldukları azap iken bu azap gerçekleşecek olan azaptır. Bu nedenle zamir dönmemiş, tekrar edilmiştir. Son üç ayetteki dört azap kelimesine topluca bakarsak:

وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَلَوْلَا أَجَلٌ مُسَمًّى لَجَاءَهُمُ الْعَذَابُ وَلَيَأْتِيَنَّهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ (53) يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ (54) يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (55)

وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ

Gerçekleşmeyeceğinden emin oldukları dünya azabı

وَلَوْلَا أَجَلٌ مُسَمًّى لَجَاءَهُمُ الْعَذَابُ وَلَيَأْتِيَنَّهُمْ بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ

Gerçekleşecek dünya azabı

يَسْتَعْجِلُونَكَ بِالْعَذَابِ وَإِنَّ جَهَنَّمَ لَمُحِيطَةٌ بِالْكَافِرِينَ

Gerçekleşmeyeceğinden emin oldukları ahiret azabı

يَوْمَ يَغْشَاهُمُ الْعَذَابُ مِنْ فَوْقِهِمْ وَمِنْ تَحْتِ أَرْجُلِهِمْ وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

Gerçekleşecek ahiret azabı

 

وَيَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

“Amel ediyor olduğunuzu tadın” der.

وَ: İsti’nafiyye edatıdır.

يَقُولُ: “Der” demektir. Üçüncü şahıs eril tekil merfu muzari malum fiildir. Fâili müstetir هُوَ dir. Allah’a racidir. Bu kelimenin bir kıraati daha vardır. نَقُولُ dur. Bu durumda anlamı “deriz” olmaktadır.

ذُوقُوا: “Tadın” demektir. Birinci bâbdan ikinci şahıs çoğul emir fiildir.

مَا: Umumi ism-i mevsuldür. Sıla cümlesi ve bu cümlenin içinde aid zamiri vardır.

كُنْتُمْ: “Oldunuz, idiniz” demektir. İkinci şahıs eril çoğul mazi fiildir. Nevasıhtandır.

تَعْمَلُونَ: “Amel edersiniz” demektir. İkinci şahıs eril çoğul merfu muzari malum fiildir. Amel hukuki sonuç doğuran fiildir. Amelle bir ürün üretebilirsiniz ve üründen pay alırsınız, bir iş yaparak ücret hak edebilirsiniz, birisine zarar vererek cezayı hak edebilirsiniz, birisine fayda ederek ödülü hak edebilirsiniz. Amel fiilin alt kümesidir. Tüm ameller fiildir ama tüm fiiller amel değildir.

كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyordunuz” demektir. Mazi kâneden sonra muzari fiil geliyorsa şimdiki zamanın hikâyesi olur. Geçmişte bir süre devam edip tamamlanmış ya da halen devam eden durumlar için kullanılır. -yordu ekiyle ifade edilir.

مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyor olduğunuz” demektir.

ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyor olduğunuzu tadın” demektir.

يَقُولُ ذُوقُوا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ: “Amel ediyor olduğunuzu tadın, der” demektir. Cehenneme insanlar ancak amelleri ile giderler. Düşünceleri ile kimse cehenneme gitmez ve azabı tatmaz. Kâfirler amelleri nedeniyle cehenneme gitmişlerdir. Çok yaygın bir yanlış inanış vardır. “Son nefesinde imanlı git” derler. Bunun için kelime-i şehadet getirilmesi önerilir. Hayatı boyunca kötü ameller yapar, sonra yaşlanır, salih amel etmeden ölür. Bizim topluluğumuzda bu kişi cennetlik olarak düşünülür. İnsan sadece düşünürken, konuşurken iyi olmakla cennetlik olmaz, kötü düşünce ile de cehennemlik olmaz. Amel önemlidir. Bu ayette amel ediyor olduğunuzu tadın denmesi de bu nedenledir. Yaptıkları kötü ameller nedeniyle cehennemde azabı tadıyorlardır. Kafirlerdir. Kafir demek görmezden gelen demektir. Allah’ı, Allah’ın kurallarını, kitaplarını görmezden gelendir. Kuran’ı okur ama hayatına geçirmez hatta okuduklarının tersini yapar. Bu kafirdir. Amelleri onu cehenneme götürecektir, düşünceleri değil. Çok gördüğümüz örneklerdendir, adam zina eder, şarap içer, adam döver, sorunca “elhamdülillah müslümanım” der. Bu lafıyla cennete giremez, amelleri önemlidir. Bir de hasen fiille salih amel karıştırılır. Salih amel uyumlu amel demektir. Birine su vermek, yemek vermek salih amel değildir. Su sistemi kurmak, işsizlerin iş bulması mekanizmasını kurmak salih ameldir. Aslolan salih ameldir. Cennete götürecek olan salih ameldir.

Akevler’in çabası salih amel yapmaktır. Çok yaygın bir kesim hasen fiil yapmakta ve Akevler’in çabasını küçümsemektedir. Cari sistem içinde yaşayıp cari sistem içinde kazandıklarından birilerine sadaka vermeyi salih amel sanmaktadırlar ve salih amel için çaba gösterenleri boş iş yapanlar olarak görmektedirler. Akevler ortaklık sistemini getirme çabasındadır. Cari sistem içinde başarılı olup zengin olanlar bunu küçümsemektedirler.

Çoğunluk sistemi Allah’ın istemediği bir sistemdir. Bu Kuran’da çok açıktır. Bu sistem içinde çalışmak demek seyyie amel demektir. Allah’ın istemediği sistemin çarklarından biri olmak demektir. Allah’ı görmezden gelmektir.

 

 

Yalova, Teşvikiye

03 Eylül 2022

M. Lütfi Hocaoğlu

 






Son Yorumlanan Seminerler
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1197
Rum Suresi Tefsiri 9. Ayet
31.12.2022 1100 Okunma
2 Yorum 01.01.2023 00:23
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1181
Ankebut Suresi Tefsiri 54-55. Ayetler
3.09.2022 2088 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1180
Ankebut Suresi Tefsiri 53. Ayet
27.08.2022 2184 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1179
Ankebut Suresi Tefsiri 52. Ayet
20.08.2022 2628 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1178
Ankebut Suresi Tefsiri 51. Ayet
13.08.2022 1774 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1177
Ankebut Suresi Tefsiri 50. Ayet
6.08.2022 2257 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1176
Ankebut Suresi Tefsiri 48-49. Ayetler
30.07.2022 2745 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1175
Ankebut Suresi Tefsiri 47. Ayet
23.07.2022 2428 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1174
Ankebut Suresi Tefsiri 46. Ayet
16.07.2022 2883 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1173
Ankebut Suresi Tefsiri 45. Ayet
2.07.2022 3157 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1172
Ankebut Suresi Tefsiri 44. Ayet
25.06.2022 8148 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1171
Ankebut Suresi Tefsiri 43. Ayet
18.06.2022 2590 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1170
Ankebut Suresi Tefsiri 42. Ayet
11.06.2022 2712 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1169
Ankebut Suresi Tefsiri 41. Ayet
4.06.2022 2483 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1168
Ankebut Suresi Tefsiri 40. Ayet
28.05.2022 3148 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1167
Ankebut Suresi Tefsiri 39. Ayet
14.05.2022 2483 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1166
Ankebut Suresi Tefsiri 38. Ayet
7.05.2022 2742 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1165
Ankebut Suresi Tefsiri 37. Ayet
30.04.2022 2918 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1164
Ankebut Suresi Tefsiri 36. Ayet
23.04.2022 3512 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1163
Ankebut Suresi Tefsiri 35. Ayet
16.04.2022 12253 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1162
Ankebut Suresi Tefsiri 34. Ayet
9.04.2022 3121 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1161
Ankebut Suresi Tefsiri 33. Ayet
2.04.2022 2881 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1160
Ankebut Suresi Tefsiri 32. Ayet
26.03.2022 2559 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1159
Ankebut Suresi Tefsiri 30-31. Ayetler
19.03.2022 2968 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1158
Ankebut Suresi Tefsiri 29. Ayet
12.03.2022 3102 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1157
Ankebut Suresi Tefsiri 28. Ayet
5.03.2022 2693 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1156
Ankebut Suresi Tefsiri 27. Ayet
26.02.2022 4263 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1155
Ankebut Suresi Tefsiri 26. Ayet
19.02.2022 2778 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1154
Ankebut Suresi Tefsiri 25. Ayet
12.02.2022 4127 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1153
Ankebut Suresi Tefsiri 24. Ayet
5.02.2022 3469 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1152
Ankebut Suresi Tefsiri 23. Ayet
29.01.2022 2964 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1151
Ankebut Suresi Tefsiri 22. Ayet
22.01.2022 10705 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1150
Ankebut Suresi Tefsiri 21. Ayet
15.01.2022 3119 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1149
Ankebut Suresi Tefsiri 20. Ayet
1.01.2022 3477 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1148
Ankebut Suresi Tefsiri 19. Ayet
25.12.2021 3264 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1147
Ankebut Suresi Tefsiri 18. Ayet
18.12.2021 3287 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1143
Ankebut Suresi Tefsiri 14. Ayet
20.11.2021 3209 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1146
Ankebut Suresi Tefsiri 17. Ayet
11.12.2021 2958 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1145
Ankebut Suresi Tefsiri 16. Ayet
4.12.2021 3026 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1144
Ankebut Suresi Tefsiri 15. Ayet
27.11.2021 3252 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1142
Ankebut Suresi Tefsiri 13. Ayet
13.11.2021 3251 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1141
Ankebut Suresi Tefsiri 12. Ayet
6.11.2021 3531 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1140
Ankebut Suresi Tefsiri 11. Ayet
30.10.2021 3577 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1139
Ankebut Suresi Tefsiri 10. Ayet
23.10.2021 3318 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1138
Ankebut Suresi Tefsiri 9. Ayet
16.10.2021 3114 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1137
Ankebut Suresi Tefsiri 8. Ayet
9.10.2021 4191 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1136
Ankebut Suresi Tefsiri 7. Ayet
2.10.2021 3469 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1135
Ankebut Suresi Tefsiri 6. Ayet
25.09.2021 3599 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1134
Ankebut Suresi Tefsiri 5. Ayet
18.09.2021 2897 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Kuran Seminerleri II 1133
Ankebut Suresi Tefsiri 4. Ayet
11.09.2021 3784 Okunma


© 2024 - Akevler