Uzun yıllardır Türk İslam topluluğunun kanayan yarası Ayasofya, ibadete mutlaka açılmalıdır.Nedeni pek bilinmez ama İstanbul'un fethinden sonra özellikle o bölgede camiye çevrilen bir çok kilisenin ismi değiştirilmemiş sadece yanına İslam dinini betimleyen cami sıfatı eklenmiştir.
Prof. Yusuf Halaçoğlu TBMM'ye verdiği bir önergede ,Mustafa Kemal Atatürk'ün imzasının taklit edilerek ibadete kapatıldığı iddiasıyla caminin tekrar ibadete açılması talebi, o vakit hangi denge hesabına bilinmez kabul görmemişti.Oysa bu yakın zamanda orada bir cuma namazı seramonisi ile Ayasofya'nın ibadete açılabileceği düşüncesi kabul görmüşe benziyor.
Bu eylem siyaseten Ak Partiye konsolide dindar topluluklar ve kısmen milliyetçiler tarafından coşkuyla karşılanabilecektir.Tabi özellikle Ortodoks dünyanın tepkisi mutlaka hesaplanmıştır.AB üyesi Ortodokslar harici Rus Ortodoksların bu konuda fazla ses çıkarmayacağı umulabilir.Belki bu rekabet kullanılıp AB ve ABD'de etkin lobiler üzerinden üzerimizdeki kuşatmanın kaldırılması hesaplanıyor olabilir ,lakin bazı haller doğuştan muhalde olabilir.
Oysa tamamen tarihi miras ve sembolizim adına böyle bir eyleme girişmiş olsak oluşacak de facto durum karşısında başkalarının çıkaracağı gürültü patırtı çabuk sönebilir.İşin içine siyasi hesaplar ve iç gündem girince seküler hayata alışmış geniş Müslüman kitle hadiseyi kabul noktasında zorlanabilir.Bu ise arzu edilen desteğin akim kalmasına neden olabilir.
Çok partili hayata geçiş tarihinden itibaren hiç yaşanmamış yada yaşandığında iyi sonuç vermemiş dayanışma ve birliktelik görüntüleri, yada eylem birlikteliği halleri ,acaba bu noktada iktidarın işini ne kadar kolaylaştırır ve hadiseyi lehine kullanmasını sağlar?Birbirlerine temsil ettikleri halk kitleleri adına ağır hakaret eden liderler nasıl olurda iktidara karşı bu kadar iç ve dış kuşatma halinde bir araya gelirler ,sorusunun bir yanıtı olarak da Ayasofya'dan önce referandum sonuçları bize gerekli cevabı verdi.
Evet artı bir oy meşrudur,tartışılamaz.
Sizce Bahçeli,Perinçek,Erdoğan kombinasyonu ne kadar gerçek ve ne kadar yönetilebilir?Çıkan sonuçlar itibarı ile taban kaybına uğrayan hareketler iddialı çıkışları ile olacakları ne kadar göğüsler, yada kaybolan tabanın ne kadarını geri kazanır ,mutlaka PR ı yapılmıştır.Son birlikteliğini izah edemeyen MHP'yi bir kenara koyarsak Ak Parti yeniler üzerinden oluşturduğu beklenti algısını ne kadar karşılayacak?MHP yeni bir hareket doğurarak şansını başka mecralarda deneyecek.Bizde bunu göreceğiz.Vatan Partisi ismini de değiştirse daimi liderleri koşulsuz Sayın Erdoğan'a destek de verse orada çok bir şey değişmiyor.Bir hocamın dediği gibi zaten orası emekli paşalar kulübü olmuş durumda.
Oysa ucu ucuna çıkan bir sonucun Ak Parti açısından inanmış kitleler tarafından değil sonradan dahil olmuş nevzuhurlar eli ile olduğu değerlendirilmez ve dahi değişeceği iddia edilenlerin yerine yine benzer tercihler yapılırsa ,geleceği Ayasofya'da kurtaramaz.