Son seçim manevraları Türkiye için farklı bir tehlikenin kapısını açtı.
Bunu görebilmek için tozun dumanın çökmesini beklemenin değil artık gaz maskesini takıp tozun dumanın içine dalmanın zamanı.
1950 seçimleri ile seküler siyasetten dine toleranslı siyasete geçen memlekette 1980 darbesi sonucu dindarlar için oluşturulan sanal rahatlık ortamının artık sonuna geldik.
Özellikle 1960 darbesi ile sahaya sürülen her kesimden NATO ajanları bu seçim arefesinde İstanbul üzerinden inançlı kesim için açılan son pencereyi de kapatacaklar.
Sanılanın aksine 25 yıllık belediye yönetimi bir çok sahada beklentisi düşük dindarlar için kolaylıklar sağlasa da aslında olması gereken milli bir kadro yetiştirme hareketini ıskaladılar hatta bir çok yerde ranta kurban ettiler.
El değiştiren beldelerde bunu görmek bizim için çok sürpriz olmadı.
Bizim ikaz ettiğimiz ama kimsenin kulak asmayıp küçümsediği son,artık burun ucu mesafesinde.
Hırs o kadar büyük ki küçük dünyalarında sadece Allah rızası için yaşayan sade dindarların da geleceğini karartacak hamleler durmaksızın devam ediyor.
Bir örnek verecek olursam bu son kampanyada iktidar partisinin Konak meydanına kurduğu devasa standın içinden akan riyaya rağmen Saadet Partililerin kenarda açtığı ufacık tezgah başında ki üç beş kişilik heyetin tanıtım çabası mazide ki o kırk kişiden önceki ilk tebliğ gerçeklerine çok uygundu.
Ben Türklük hassasiyetleri yüksek birisi olarak 75 yıldır bu memleket üzerinde tezgahlanan ve bu gün milliyetçi bir tutumla tasdik edilen ayrışma kumpaslarını herkesin görmesini arzu ediyorum.
Son kırk yılda kurulan tuzaklara düşe düşe bu günlere gelen inançlı kitlelerin artık basiret prensibine uygun yaşama zamanları geldi.
Yeni bir dibe vuruşun hemen önündeyiz.
Buradan çıkabilmek için iktidar partisi ve paydaşlarının tükettiği insan kaynağı ve diğer imkanları tekrar ortaya çıkarıp yeni dirilişin meşalesinin yakılma zamanındayız.
Tarafgirlik gözlüğü ile bakıp yanımızda ki şeytanı melek, karşımızda ki meleği de şeytan görmekten vaz geçip iktidarın getirdiği nimet sarhoşluğundan kurtularak o sadece tüm gayretleri Allah rızası olan küçük hayatlara sahip insanları rahatlatacak formüller bulunmalı.
Şimdi İstanbul eğer tekrar el değiştirirse gelen sekülerler bir önceki gibi çekingen ve sabırlı davranmayacaklar.
Çok ama çok acımasız olarak tavırlarını sertleştirecekler.
İşte asıl burası çok önemli.
Hırs,Allah tarafından verilen musibetlerin algılanması ve geniş düşünmenin önüne geçti ,kaderi zorlayarak yeni bir felaketin kapısı aralanıyor.
Tam da burada sıradan inançlılar dahil sizinki bizimki hatlarının çekildiği ve son 60 yılın NATO tarafından yetiştirilen yaş ortalaması 75 ve üzeri olan insanların bizim kaderimizi zorlamasına müsaade etmemek her memleket severin vazifesidir.
Etrafta bulunan üç beş aklı selim sahibine de artık hayalet muamelesi yapmaktan vaz geçilmeli.
Bunların bir kısmı ömrünün sonunda da olabilir.
Sonra dizimizi dövmenin bize hiç bir katkısı olmayacak.