Çok iddialı olunacak günleri geçtik, artık aklı selim öne alınmalı.Yorumlarımızda olan ve olası olanı değerlendirirken şimdiye kadar tarafgirlik tuzağından uzak durmayı tercih ettim.Ta en başından beri bu referandumun tuzaklar içeren bir öneri olduğu hususunu yazdım.O gün dikkat çektiğim ne varsa bu gün istihsal ediliyor.
Aslında olan hegemonların tercihlerinin gerçekleşmesi için yerel unsurların katkılarından başka bir şey değil.İlk deneme aşamasını aşıp uygulama safhasına gelen İslami kimlik sahibi yöneticilerin de içine düştüğü tuzak olan uygulamaları , her sistemde olduğu gibi gücü eline geçirenin söz dinlemez statüye geçmesinin bir sonucu.Gerçi burada yöneten ve yönetilenlerin toplumsal çıkarlar noktasında çoğunluk uzlaşısına geçmesi de bu tür tercihleri ortaya çıkarabiliyor.
Referandum tercihleri , darbe girişimi sonrası maksimum güce erişen Recep Tayyip Erdoğan şahsında İslami kimlik sahibi yönetici elitlere dayatılmış görünen neticeyi verdi.
Sayın Erdoğan’ın meşruiyeti sorgulanamayan cumhurbaşkanlığını sorgulanabilir hale getirmek için üzerine şaibe lekeleri ekilen referandum sonuçları bir hayli kullanışlı olacak.Bana göre artık bu saatten sonra Türkiye’nin bölünmesinin önündeki en büyük engel Sayın Erdoğan olduğu için , O’nun etkinliğinin kaldırılması gerekiyordu.Bu seçim teşkilat, danışman, vekil, bürokrat vesaire unsurlar üzerinden etkisiz hale getirilerek , özünde Müslümanların güvenilmezliği genelinde ise Türkiye’nin tercihlerinin değişmesi için senarize edilmişe benziyor.
İşin kafa kafaya geleceğini tahmin etmek zor olmadığı için bize düşen bu değerlendirmeyi oldukça gerçekçi yapıp ülke menfaatlerinin korunması adına okurlara fikir verebilmektir.Bu süreç bize tıpkı Recep Tayyip Erdoğan gibi mağdur konseptinden sahaya sürülen Meral Akşener üzerine yoğunlaşmamız gerektiğini de söylüyor.
Sayın Akşener belli ki Türkiye’nin geleceğinde söz sahibi olacak.Bu söz de sanılanın aksine çok güçlü olacak.İşte tamda burada Meral hanımın da dikkat etmesi gereken hususları kaleme alıyorum.Bunun dışında hemen tasfiyesi mümkün olmayan Ak Parti hükümetinin elitlerine bir fikir olarak tavsiye edebileceklerimi aşağıda sıralayacağım.
Temelde pompalanan tek adam ve tek güç figürü diğer birçok hükümetle iyi anlaşan gurupları da korkuttuğu için bu anayasa değişimi beklenen noktada destek görmedi.Bilinçli destekçiler harici sadece bir kısım dindar unsurların geçmiş laik istibdat endişesi ile kerhen desteklediği gözlenebilmekte.
Buradan çıkarılacak birinci sonuç Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan dayandığı asıl kitlenin acil güvenini tekrar kazanmalı.2019 bu anlamda üst düzey bir test olacak.Kamu yönetiminde algılanan yada algısı oluşturulan keyfilik , diğer sağ kesim efsane liderlerin bile yönetsel sonunu getirmekte halkta tereddüt bırakmadan gerçekleşmiştir.
15 Temmuz sonrası fiili darbeciler harici hesaplaşma tekrar gözden geçirilmeli ve onlara da kendi dinamiklerini gözden geçirme şansı verilip tekrar kazanılmaları sağlanmalıdır.
Bu güne kadar PKK ile bile birçok şey denendi.Netice itibarıyla bu yapının unsurları ile solun bir kısmı da dahil sağ ve dindar tabandan irtibatı olmayan hemen hemen yok gibi.Bu değdiydi değmediydi faslı Ak Partinin tüm kadrolarının da sorgulanmasına yol açtığı gibi , bir çokları tarafından da 2004 MGK kararlarına kadar götürülmek istenmesinin önü de alınmış olacaktır.
Bu işin günümüze bakan tarafı oluşturulan algı ve tercihler neticesi güçlü liderin ne yapmak istediği pek anlaşılamadığından , kucaklayıcı şefkatin gösterilemeyeceği endişesi tabanı hayır yönünde motive etti.Bu konu bir kez daha değerlendirilmelidir.
Kamu kaynaklarının kullanımında tercih edilen zevatında meşruluğu halka iyice anlatılmalı, bu alanda güven sorgulaması fırsatı verilmeli.
Aslında Sayın Erdoğan’ın tarzı olan Kasımpaşalı davranış biçimi bazı medya organlarında çok kötü taklit edildiği ve bunu yapan gazeteci kimlikli şahıslarında bu alanda onarılması pek mümkün olmayan söz ve eylemleri de tekrar değerlendirmeye alınmalı.
Bu kadar izahın özeti olarak gelecek on yıllarda Ak Parti var olmak istiyorsa , halkın ilk yıllarda olduğu gibi tekrar güvenini kazanacak projelere öncelik vermesi acil tercihi olmalı.Yoksa bu sonuçlar bir kısım kadrolar ile idare edilemez noktaya ulaşıp merkez sağın efsane partilerinin yaşadığı sonu kaçınılmaz hale getirebilir.
Bir not düşecek olursak bir kez daha bu seçim tercihi bize gösterdi ki Kürtlerin kahir ekseriyeti Türkiye’den ayrılmak istemiyor.Yani yönetenlerin küçük tercih değişiklikleri ile eski sonucu almaları zor değil.
İkinci bir notu da Meral Akşener için düşecek olursak, görünen o ki milliyetçi ve Ülkücü taban yeni tercih arefesinde.Bu hüsnü zannın doğuracağı sonuçları iyi planlayıp iyi yönetecek bir ekip kurması çok acil.Hazırlıksız yakalamamalı.
Anlaşılan o ki uluslararası kamuoyu da bu noktada hazırlanıyor.Sayın Akşener’in özellikle memleketin üniter yapılanmasının bozulmadan nasıl bir yönetim tercihi yapacağı iyi anlatılmalı.Bunun dışında referandum sürecinde geliştirdiği hayır kampanyaları ve ülkücü tabanın teveccühünü kazanma hususu çok başarılı oldu.Bu konuda bir başka zaman kapsamlı analiz yapacağım.
İş CHP’ye gelince onlar ne yapması gerektiğini çok iyi anladılar.Her hangi bir tavsiyeye ihtiyaçları yok , sadece biraz cesarete ihtiyaçları var.