‘Adil Düzen Anayasası’ yoksa, referandumdan bana ne!
Anketler ve anket sonuçları!?. Danışmanlar ve “eyalet” dâhil dedikleri!?. Danışmanlar listesine baktım; “eski solcu” kökenli dâhil herkes var ama bana göre olması gereken “bir tek kişi” bile yok!.. Zaten bu 18 maddenin kim/ler tarafından hazırlandığı ve/ya nereden geldiğinin belli olmaması da derin bir kuşku!.. Bizzat CB başdanışmanları dâhil kimse tarafından akla ve ilme dayalı savunulamamasından da durum belli değil mi?..
İşte, “kafa karışıklığı” dememin de, ya ‘TUZAK’ ve/ya ‘İNTİHAR’ dememin sebeplerinden bir kısmı var ama daha nice “derin sebepler” de var yazıp yazamadığımız…
En başından beri bizzat içinde ve yönetici de olduğumdan dolayı açıkça yazıyorum; hepsinden ama hepsinden daha önemli olan şu: 1970’lerin en başından beri, “Millî Görüş Açısından Anayasa Seminerleri” ile başlattığımız süreç, “Adil Düzene Göre İnsanlık Anayasası” çalışmaları ve kitapları ile kemale erdi… Bu köşede bunu defalarca yazdım… Yazmasına yazdım da, “summun-bukmun-umyun” tutumunun sebebini bir türlü çözemedim! Allah için soruyorum: Üç maymunları oynayanların bu tutumu ne zaman sona erecek, ne zaman?!. Ya da “çözmesine çözdüm” de; daha fazlasını yazmak bize yakışmaz. Ama “akleden akıl sahipleri” ve “kafası karışık olmayanlar” bu kadar yazdığımdan çok şey/ler anlasınlar.
Benim için en önemli olan ve bugüne kadar yazmadığım bir yönü da ifade edip son noktayı koyayım: Arabadayız, yolculuktayız; arkadaşlar hararetli bir şekilde anayasa referandumunu tartışıyorlar… Sadece dinliyordum… Sonunda görüşümü sordular… Cevaplamaya başladım… Hararet sebebiyle olsa gerek, en yakın arkadaşım kızınca dedim ki:
-“Bu referandumdan çıkacak ‘Evet’ de ‘Hayır’ da beni hiç ilgilendirmiyor! Neden? Ne sizin ne de bu referandumu yapanların gündeminde “ADİL DÜZEN ANAYASASI” yok, değil mi? Yok, yok, YOK! O halde sizin referandumunuzdan ve tartışmanızdan bana ne! Hazırlanırken halka ve bize sorulmayan anayasa maddelerinden bize ne! (Erbakan’ca!)”
Nokta!
*
“Kafası karışık olanlar için referandum notları” yazımın en sonunda, “Devamı var” dedim ya; en iyisi ben sizi Üstadımın kısa yorumlarından minik ayrıntılarla baş başa bırakayım.
‘Sermaye “cihan savaşı” çıkarmak için “krizler” oluşturur. Ekonomi krizdir, terör krizdir, iktidar krizdir ve nihayetinde ahlak krizdir. Venezuela’da oynanan oyun budur. Türkiye’de oynanan oyun budur. 16 Nisan’da ‘Evet’ çıkarsa, Sermaye oyuna daha da devam edebilecek demektir. ‘Hayır’ çıkarsa, Sermaye siyasetini değiştirecek demektir. 15 Temmuz darbesi devam etmektedir. 15 Temmuz ikinci darbenin hazırlığı idi. Türk Ordusu’nu büsbütün çökertmeyi hedefliyordu. Başaramadı. Şimdi Anayasa oylaması (referandum) ve olağanüstü hal (OHAL) ile bu yolda başarılı olarak ilerliyor. / 16 Nisan bakalım onu durdurabilecek mi? / Hazreti Ebubekir gibi mağaradayız. Yanımızda Hazreti Muhammed de yok ama Kur’an diyor ki; “La tehafa innenî meaküma”. Kur’an’ı doğru anladığımı sanıyorum.’ (9 Nisan 2017)
*
‘Üçüncü cihan savaşının çıkıp çıkmayacağını ‘Evet’-‘Hayır’ oylaması belirleyecektir. ‘Evet’ çıkarsa, Sermaye parası ile halkı istediği yöne götürebiliyor demektir. Erdoğan gidecektir demektir. İran’la savaş başlayacaktır. Sonuç korkunç. İran ve Türkiye’de insan kalmayacak, İslâm’sız bir dünya kurulacaktır. Devletler Sermaye’nin emrine girmiştir ve insanlık harap olmuş dünyanın yeniden imarına başlayacaktır demektir. ‘Hayır’ çıkarsa Türk halkı Sermaye’ye dersini verecektir. Erdoğan yerinde kalacaktır. İran, Türkiye, Rusya ve Çin el ele verip üçüncü cihan savaşını önleyecektir. Avrupa Birliği de bunlara katılacak ve tek başına kalan Dolar ve Sermaye yenilecektir. Üçüncü cihan savaşı büyük ihtimalle çıkmayacak, çıksa bile kısa zamanda ABD’nin yıkılması ile sonuçlanacaktır. / 16 Nisan’da ‘Evet’ çıkması beni çok korkutuyor. Bununla beraber Kur’an’a ve müspet ilme inanıyorum. Biz ölsek de “Adil Düzen” gelecektir. Harabeye çevirdiği dünyada Sermaye sağ kalamayacaktır.’ (6 Nisan)
Ve’s-SELÂM mea’d-dua, dua, DUA…