Hayatı, düzeni, sistemi bütün olarak düşünmek
KUR’AN VE İLİM 908’inci, İsra Suresi çalışmamızın 14’üncü haftası, 63-66’ıncı ayetlerdeki çalışmadan hazırladığım derlemeleri sunmaya devam ediyorum…
‘Bugün Sermaye ile Yönetim/Devlet el ele vermiş, halkı sömürmektedirler. Bazı yerlerde yönetim/devlet hâkimdir, bazı yerlerde sömürü sermayesi hâkimdir.
“Adil Düzen”de sermayenin varlığı kabul edilmektedir, yönetimin varlığı da kabul edilmektedir. “Adil Düzen”in reddettiği şey sömürü, tahakküm ve zulümdür. O halde araba ne iyidir ne kötüdür, arabanın iyi veya kötü kullanılması vardır. Şeytan buralarda yer alır.’
*
‘İnsanlar birbirleri ile dört tür bağla bağlanarak birlik oluştururlar.
Bunlardan biri “sevgi” bağıdır. Diğeri “çıkar” bağıdır. Biri de “tartışma” bağdır. Dördüncüsü ise “korku” bağıdır.
Savunmak için güçlü olmak gerekir. Düşman korkusu insanları bir araya getirir. Bu bağalarla yığın halinde olan insanlar topluluk haline dönüşürler, mersus olurlar.
Şeytan bu bağları gevşetmeye uğraşır. Sevgi bağını nefrete çevirir. Siyasi partiler birbirlerini sevenlerden oluşması gerekirken, birbirlerine nefreti olanların birlikteliği ile doğarlar; ortak çıkar üzerinde birleşip kazanmaları gerekirken, başkalarını sömürme üzerinde birleşirler; tartışarak hakkı bulmaları gerekirken, çatışarak birbirlerini yenmeye çalışırlar.
İşte, şeytanın oluşturduğu topluluklar veya sosyal gruplar böyledir.
Bu karşılıklı zıt kavramları kavradığınız zaman “şeytan hizbi” ile “Allah hizbi”nin arasındaki farklar ortaya çıkar. Bir adamın faydalı olarak kazanmayı çalışması Allah hizbinden olmaktır, başkalarına zarar vererek kazanmaya çalışması şeytan hizbi olması demektir. Onlar sevmese de sen onları seversen, sen Allah’ın hizbinden olan kimsesin demektir.’
*
‘Şeytan ve onun ins ve cinlerden oluşan orduları insanı kötülüğe, nefrete, hasede, cidale, boyun eğemeye zorlar. Bunlara karşı direnenler imtihanı kazanmış ve cennetlik olmuş olacak, sonunda da zafer onların olacaktır.
Demek ki kötülük vardır, iyilerin iyilikleri ortaya çıksın diye.
Kötülerin kötülükleri olmasaydı, iyi insanların iyilikleri nasıl bilinecekti?
Kur’an bize ütopik ve hayali bir dünyayı değil, yaşadığımız dünyayı anlatmaktadır.
Bugün yeryüzünde iki takım vardır.
Karşılıksız faiz parası ile zinaya dayanan “zulüm ve sömürü düzeni topluluğu” ile onun karşısında “emeğin kredileşme parası ile evliliğe ve iffete dayalı topluluk” yani “Adil Düzen topluluğu” çatışma içindedir…’
*
‘İslâmiyet’te ordular gönüllülerden oluşur, isteyenler bedelli isteyenler nöbetli olurlar. / Onlarda ise ordular korku ile oluşur. Askere gitmeyenler tutuklanır, yakalanır ve zorla kışlalara doldurulur. İnsanlar kendi istekleri ile savaşmazlar, korku içinde savaşırlar. Hayvanların toplanıp zorla ve kendi istekleri olmadan götürüldüğü gibi, onlardaki ordular da böyle oluşmaktadır.
Oysa İslâmiyet’te hakemliği kabul etmeyen müşriklerin İslam ülkelerinde yaşama hakları vardır. Askerliği kabul etmeseler de, askeri bedeli vermeseler de, biz onlara saldırmayız, ülkemizde yaşamalarına izin veririz. Ancak onlara birileri saldırırsa onları korumayız. Oysa müslimler savunma bedelini verdikleri için onları devlet gücü ile savunuruz. Fiilen askerliğe katıldıkları takdirde yönetime katılma hakları da doğar. Yani Kur’an düzeninde gönüllü askerlik vardır, gönüllü bedellilik vardır. Ülkemizin dışına çıkar ve kendilerine bir yer edinirlerse, bize zarar vermedikleri takdirde onlara dokunmayız...’ (s.7 ve 8’den bölümler)
KUR’AN VE İLİM haftalık çalışmamızdan bölümler aktardım. İlmî, iktisadî, dinî/ahlâkî, siyasî/idarî bütün yönleriyle hayatı, düzeni, sistemi bir bütün olarak düşünmek ve anayasa başta olmak üzere nizamımızı ona göre düzenlemek zorundayız.