Suriye, III. Binyıl Uygarlığı, Adil Dünya Düzeni
Sermaye’nin Suriye’de bir planı vardır.
Suriye’deki değişik terör grupları dünyanın değişik devletleri adına Sermaye tarafından hazırlanmıştır. Bu gruplar önce birbirleriyle savaşır olarak organize ediliyorlar. Güçlendiklerinde birden bire birleşip Türkiye’ye saldıracaklar. Bu arada dünya devletleri de onlar aracılığı ile Türkiye’ye karşı birleştirilmiş olacak(...)
Sermaye işte bu oyunu oynamaktadır.
Çünkü Türkiye Sermaye’ye Lozan’da gizli sözler verdi. Bu sözlerden birine göre Türkiye dinsizleşecek (ateistleşecek) ve Sermaye’ye tetikçilik yapacak. Ama Türkiye Lozan’da verdiği bu gizli sözü tutmadı veya tutamadı ve sonunda bu günlere gelindi(...)
Bizim baştan beri bir önerimiz vardır:
“Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurulursa kurulsun, bize ne!” Sonunda dediğimize gelindi. “Suriye’nin iç işlerine karışmayalım...” demiştik. Sonunda dediğimize gelindi. “Rusya/Putin’le bozuşmayalım” demiştik. Sonunda dediğimize gelindi. Biz bunları kendiliğimizden söylemiyoruz, Kur’an nizamının gereği olarak söylüyoruz. İşte bu gereğe ve gerekçeye istinaden tekrar hatırlatıyoruz; Türkiye, Irak’tan ve Suriye’den ordusunu çekmelidir. Türkiye’deki PKK örgütünün bir tek üyesi bile Türkiye’de kalmamalı, Türkiye’ye ayak basar basmaz öldürülmelidirler. PKK’nın dışarıdaki varlığı bizi ilgilendirmez. Biz ülkemiz dışındaki mikropları yok edemeyiz ama Türkiye’deki mikropları yaşatmamalıyız(...)
Türkiye Ortadoğu politikası için önce İran’la oturup anlaşmalı, başlangıçta başka hiçbir devleti karıştırmamalıdır.
Sonra, halen mevcut olan Irak ve Suriye yönetimleri ile uzlaşmalıdır. Dörtlü anlaşma sağlandıktan sonra, Ortadoğu politikası BM’lere ve büyük devletlere götürülmeli, çünkü büyük devletlerin ittifak ettiği konularda, onlara aykırı dış politika güdülemez(...)
Önerimizi yineliyoruz:
a) Türkiye, İran, Suriye ve Irak İstanbul’da bir araya gelip Ortadoğu sorunlarını çözmeli, bu çözüm Kur’an’a göre olmalı...
b) Ortadoğu’nun çıkarları ile dünyanın/insanlığın çıkarları birleştirilmeli...
c) Ondan sonra sırasıyla ABD, AB, Rusya, Çin; sonra Pakistan ve Hindistan; sonra Afrika devletleri, sonra Güney Amerika devletleri anlaşmalı…
d) En sonunda Türkiye, İran, Irak, Suriye ve Arap Yarımadası devletleri anlaşmalı ve Ortadoğu üçüncü binyıl uygarlığının merkezi olmalı(...)
Her paragrafın sonuna üç nokta (…) koydum; bütün bu hatırlatmaların ve önerilerin detayları, yarım yüzyıllık “ADİL DÜNYA DÜZENİ” çalışmalarında…
Nokta(.)!
Madem ‘üçüncü bİnyıl uygarlığı’ dedik…
Madem ‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’ dedik…
Meseleye biraz daha açıklık getirelim.
Milenyumumuzun yani III. Binyılın bu dönemine nasıl geldik?
Yarım binyıldan yani beş asır öncesinde, Siyonist Yahudi Sermayesi dünyaya hâkim olmaya başladı ve geçen her dönemde daha da güçlendi. Önce imparatorluk ve derebeylikleri yıktı, ulusal devletleri oluşturdu. Krallıkları yıktı, dikta dönemini getirdi. Diktaları yıktı, sahte demokrasi diktatörlüklerini getirdi. Avrupa devletlerini kullanarak sömürgecilikle dünyayı yönetti. Şimdi doğrudan kendisi yönetmek istiyor ama yönetemiyor. Bunun asıl sebebi nasıl yöneteceğini bilmemesidir. Ama ‘KUR’AN VE İLİM’ yani ‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’ çalışanları bunu bilmektedir. Onun için geleceğin dünyasında yani ‘üçüncü bİnyıl uygarlığı’ döneminde ‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’ dünyaya hâkim olacaktır. Bu birinci ve ana sebeptir. İkinci sebep ise; ‘sömürü sermayesi düzeni’nin gücünün yetmemesidir. Yaşlanmış ve artık işe yaramaz hale gelmiş bu ‘ZALİM DÜNYA DÜZENİ’ er ya da geç bitecek ve ‘ADİL DÜNYA DÜZENİ’ insanlığa hâkim olacak, böylece dünya yeniden saadete erecektir.