Özer Ataç
Sahtelik 1
7.01.2025
996 Okunma, 0 Yorum

S A H T E L İ K  (*)

 

 

 

Özü: Her şeyin aslı yokluktur. Somut olanların değişimi,  ister gelişim, isterse bozum yönünde  olsun;  varlığın çekirdeği yokluktur.   

 

*

 

“Sahtelik”,  neden bitmiyor; “asıl” olan ne; asıl ile sahtelik neden hep iç içe; biri bitince diğeri de bitecek mi?..

 

Dünyamıza “korku kafesi” diyen pek çok insan var; giriş serbest, fakat çıkışı yok. Gizli örgütler bu kuşatılmışlıktan esinlenmiş olmalı.

 

*

 

Milletlerin, devletlerin   birbirine ettikleri  zulümleri bitmiyor. Kendi türüne zalim olandan korkmamak mümkün mü? Bu zulmün  bitmemesinin sebebi pek çok görülse de  gücü/yetkiyi/vaziyeti eline geçirende  ortaya çıkışı  kalıtsal fırsatçılıktan olmalı. “Yılan kuyruğunu yutuyor.” Deyişi insan soyuna  etiket gibi.     

 

Kuyruğunu yutan betimlemesi siyasilerde daha çok görülür.  

“Mazlumun yanında”, “içimizden biri”, ..derken,

 yükseldiği  makamı bedenine dönüştürenler ne kadar çok.

Böyle başkalaşımlara düşen kişiler,   bildiğimiz o kişileri yutuyor.

 

 

Bu  “yutma”, reenkarnasyon literatüründe yaşanan çok özel  deneyimlere benziyor:

 

Ağır hastalık, travma ya da kaza geçiren kişilerin bedenleri iyileşmeden önce o bedende doğan ruh görevi bitip bedeni terk ediyor; iyileşip  yaşamı sürecek bedene yeni bir  ruh giriyor. Ölmeden beden değişimler  doğumsuz reenkarnasyon diye tanımlanıyor.

 

 

Bu tür travmatik olaylara  tanık  olanlar, hasta    iyileştikten sonra,  kişi hafıza kaybı yaşanmamakla beraber, belirgin karakter değişiminden söz ediyorlar.  Böyle kişiler önceden  yapamadığı bazı şeyleri yapması, istemediği şeylere,  düşkünlük  göstermesi gibi   tam bir karakter değişimine tanık oluyorlar.

 

 

Tanıdığım birkaç kişiden biliyorum: Beyin ameliyatı geçirip iyileşen kişi,  daha sonra  ameliyattan önceki kişiden çok farklı davranış ve tercihler gösteriyor. İyileşen kişi sanki farklı bir moda girmiş;  beyninin atıl duran devreleri açılmış gibi fikir ürettiklerine  tercihlerinde büyük değişiklikler göstermesine tanık olduk.  

 

 

Bu örnekte yaşayan bir bedeni “kullanan” ruhun, ömrünün her hangi bir döneminde girdiği  travma kavşağında, bedenini terk etmesi; aynı zamanda o  bedene Karma gereği yeni bir ruhun uyumlanması . Buna bir ömürde iki yaşam modeli de diyebiliriz.

 

 

Diğeri yaşamının belirli bir döneminde öncekine kıyaslanmayacak ölçüde  makam, mevki veya servete ulaşanlar için bu böyle bir akıl yetebilir miyiz?

 

 

Bu değişim  tabii ki ruhsal değil; fakat çağrıştırması etkili.  Böyle kişilerde  koşullar el vermediği için  bilinç altına bastırılan “asıl”  karakterin koşullar elverdiğinde,  yüzeye çıkıp   hakimiyeti ele geçirmesinden söz ediyorum.

 

Nefsin/benliğin katmanları bitmez.”  demiş,  bilgeler.

 

 

“Konu somuttan, soyuta yani psikolojiye giriyor,” dense de konu, aynı temanın farklı etabında;  devam ediyorum:

 

Hani emperyalizmin meşhur yöntemi var:

 “sömüreceklerini böl ve yönet i!”  

 

 

İnsanlık bu “işi”  çok eskiden beri “bilim” hatta “iş bölümü” olarak kullanıyor. İşte bu yüzden “uzmanlar”  konumlandıkları yerlerde dukalık kurabiliyor. Yakın zamandan iyi bilinir; vesayetçiler.

 

 

Her kamusal hizmetin bürokrasi ayağı olduğuna göre; toplumun bu işleri yapacak eğitime erişemeyişi ve kamusal işlerin dolaysız, basit, her kes tarafından görülecek düzeye indirgenmediği için vesayetçi fırsatçılar  olacaktır.  

 

 

Sanırım, bilimde uzmanlık ayrılığını;  üretimde  iş bölümü kolaylığını; bu iki “zorunlu” zıtlığı,  yakın gelecekte Yapay Zeka devrimi çözecek.

 

 

 

Yeri gelmişken bir semptomik tutumu da anmadan geçmeyelim.  

 

Yine tüm mesleklerin dışı ve “kapsayıcısı” olan siyasilerden örnek verelim:

 

Biri şöyle der: “Dün dündür.”

Diğeri ,” Ben yıllardır aynı  çizgideyim;”

öteki, “ Ne dediysem o:..”

karşıdaki, “ konjonktürel…”

….

 

Tanıdık değil mi; ne çoklar.

Ayrıca hepimizi temsil ediyorlar.

 

Sonra, “yok efendim, oportünist”/gün oğlu”;

yok efendim, akşam başka, sabah başka.”;

ya da “onların ipiyle kuyuya inilmez!.”

 

Bütün devletlerin yönetiminde varlar.

Ender olarak, böyle “rotasyonları” öngörenler,  topluma “olasılık” ta olsa  açıklar.

İyiniyetli olanlar  daha özgecidir; öngörülmeyen  “rotasyonlar” gerçekleştiğinde, bunu verilmiş sözden dönme ya da tek taraflı güven kırılması  olarak görüp,  görevini bırakır.

 

 

Kur’an’da “gizlenmiş” isimi  sure var; hemen onu hatırladım.

Yetmiş dördüncü sure,  El-Müddesir :

 

1.Ey gizlenmiş /sır olan.

2. Ortaya çık ve uyar.

3.Rabbini (vicdani gelişim ve paylaşım sistemi) çokça öv.

4.Giysini (biçim takıntısı) arındır.

5.Yanlış (somut ile çelişen) olanı terk et.

6.Nasibin( emeğin ile  vicdani paylaşımdan payına düşen) ile tatmin ol.

Güncel yorumu: Tanrının sonsuz bilgeliği, 19 temelli matematiksel mucizeyi anlatıyor.

 

 

11.Bir birey olarak yarattığım kişiye bırak, Ben ilgileneyim:

12.Onu bol miktarda parayla ( makam vs) donattım.

13.Ve gözünün önünde olsun diye evlatlarla.

14.Onun için her şeyi kolaylaştırdım.

 

 

15.Yine de daha fazlasına tamahkar(göz koyar).

16.İnatla bu kanıtları kabul etmeyi ret etti.

17.Onu artan bir şekilde cezalandıracağım.

18.Çünkü, düşünüp taşındı, sonra karar verdi.

19.Verdiği karar berbat.

20. Kararı gerçekten berbat!..

 

21. Baktı;

22.Suratını astı , mızmızlandı.

23.Ardından kibirli şekilde sırt çevirdi.

24. dediği: “Bu sadece aldatmaca !.”

25.”Bu insan yapımı.”

 

26.Onu azaba çarptıracağım.

27.Ne azap ama !?

28.Eksiksiz ve kapsamlı.

29.Tüm insanlar için gün gibi ortada…

 

*

 

Matematikte  sıfırdan dokuza kadar on rakam var. Bu rakamlara işlev veren 63 işaret ile toplam, 73  birim işaret var. (1)

 

Türkçe harf sayısı 29; Arapça 29, Farsça 35,  İngilizce 26, Almanca 30.

 

 

Tartışmalı olmakla beraber sözlüklerde  Almanca kelime sayısı, 135 bin; İngilizce,500  bin; Fransızca 100 bin, Çince 86 bin, Rusça 150 bin, Japonca 500 bin ; Osmanlıca, 60 bin; Arapça 10 bin kök, 200 bin farklı kelime. Türkçe’de Asyagiller dahil  600 bin civarında kayda alınmış.

 

 

Konuşmaya gelince günlük koşullar ve ihtiyaçlar kapsamında  farklı verilerde ortalama İngilizce 12 bin ; Almanca 9 bin, ; Arapça  beş bin  , Türkler üç bin kullanıldığı kayda geçmiş.

 

Bunları insanlığı neyin birleştireceğini açıklamak için aktarmaya  çalıştım.

 

İnsanlık her zaman  matematiğin hakemliğine muhtaç.  Çünkü matematikte yorum farkı minimal düzeyde.

 

Dillerin, kültürlerin sözcük ve anlamların dünyası insanlığı labirent ilişkilere mecbur ediyor.

 

 

Dillerin hem ayrı, hem de ayrılığın kaynağı olması,  ilginç ötesi  durum değil mi?.

 

 

Oysa  insanlık, medeniyeti dillere emanet etmemiş miydi !?  

Tarih tanıktır; yer yüzünde çoğu olumsuzluk dillere sözcüklere dayanır.

 

 

Batıda okumuş bazı aydınlarımız, “ İngilizler şu kadar fazla  kelimeyle Türkler şu kadar az kelimeyle konuşuyor,” diye rakamsal uçurumların, medeni uçuruma sebep olduğundan söz ediyor.

 

 

Bu sözler,  ilk bakışta  “doğru” görülse de işin aslı; günlük yaşamda, kullanılan kelimelerin çokluğu ya da  azlığı  vatandaşın bağlı olduğu ülke yönetiminin liyakat karnesi olmasıdır. Vatandaşa  ülkesinin  sağladığı  yaşam koşulları ve o koşulların  zihinsel soyutlama konforu  günlük iletişimde sözcük sayısını belirliyor.    

 

 

Fakat değinmek istediğim nokta  dil, sözcük, anlam  labirentlerinin uzunluğu kısalığı değildi.  Sezgi gibi matematiğin de  küresel vicdani barışa ulaşmamız için doğanın açık kaynak olarak  kullanımımıza  sunmasıydı.

 

Açıklamalar :

 

(*) Sahte: Farsça saxte,”yapılmış, mamul, düzme”. Saxtan; “yapmak , uydurmak, imal etmek, düzdürmek”.

Sihir: Arapça, shr kökünden “büyü, dolanımcı,telkinsel görüngü, metafizik dolanım.”

Asıl: Arapça,?şl kökünden aşl , “bitki kökü”; (mecazi)soy,ilke, temel/esas”.Aşila: “köklendi; soylu idi”.

Bu tarifler “asıl” ve “sahte” bağını ortaya koyuyor. Kök, “asıl”; dallar “sahte”; ya yapraklar, ya meyvelere  ne diyeceğiz?!   Görüldüğü üzere günlük kullanımımıza uygun düşmüyor. Demek ki “sorun, dillerin ayrılığı anlamların tutarsızlığında”, diyebiliyoruz.  

 

  1. Matematiğin alfabesi: 10 adet sayı,  16 Kuramsal sayı, 20 küme,  6 Trigometrik fonksiyon, 13 matematiksel aralık, 8 Arimetik işlem : 73

 

 

 






Çok Okunan Makaleler
Özer Ataç
Şirk
9.10.2022 4034 Okunma
Özer Ataç
Mevkilere Yemin Olsun!
27.12.2021 3866 Okunma
Özer Ataç
Mizansen
30.09.2022 3444 Okunma
Özer Ataç
Eylemeden Eylemek
24.05.2022 3292 Okunma
Özer Ataç
KARŞI ATEŞ
5.04.2022 3220 Okunma
Özer Ataç
3 S 5
23.09.2024 3106 Okunma
Özer Ataç
KENDİME SÖYLÜYORUM; KİMSE ALINMASIN!
25.01.2022 3079 Okunma
Özer Ataç
Lotus
18.07.2022 3065 Okunma
Özer Ataç
Güven ve Güvenlik Sorunu
13.05.2022 3006 Okunma
Özer Ataç
Türk Olmak
11.09.2022 2999 Okunma
Özer Ataç
Kuşak ve Sentez
29.08.2022 2996 Okunma
Özer Ataç
Mülksüzlüğe Soyunmak
16.01.2022 2943 Okunma
Özer Ataç
Köken
20.11.2022 2887 Okunma
Özer Ataç
Harikalar Diyarı ya da Kozmik Kitabın Mürekkebi
28.10.2021 2703 Okunma
Özer Ataç
Vaat & Liyakat
6.11.2022 2669 Okunma
Özer Ataç
21 Küresel Efektif (*)
28.05.2022 2667 Okunma
Özer Ataç
Tedbir Felsefesi
23.10.2022 2612 Okunma
Özer Ataç
Açılımlar
23.04.2022 2592 Okunma
Özer Ataç
Ters Manivela
26.09.2022 2427 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 3
28.07.2024 2398 Okunma
Özer Ataç
Taziye Diyaloğu
6.11.2021 2385 Okunma
Özer Ataç
Negatif Hiyerarşi
9.12.2024 2346 Okunma
Özer Ataç
Fark Perdeleri
31.01.2023 2275 Okunma
Özer Ataç
Kaos Yürüyüşü
30.07.2022 2249 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 2
26.02.2023 2247 Okunma
Özer Ataç
KYBALİON'DAN ESİNLEME; RUH, CAN, ÖZGÜR İRADE
6.09.2021 2185 Okunma
Özer Ataç
Seçim-1
16.03.2024 2153 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / ”Merak etme sen!”-6
26.05.2024 2125 Okunma
Özer Ataç
Seçi(li)m / “Taşları yemek yasak” -5
13.05.2024 2107 Okunma
Özer Ataç
Dünyanın Bütün Kadınları
11.03.2023 2057 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 3
26.03.2023 2051 Okunma
Özer Ataç
Ayna Yaşamlar
15.10.2023 2039 Okunma
Özer Ataç
Yakınanlar
15.01.2023 2033 Okunma
Özer Ataç
Seçim-3
14.04.2024 1991 Okunma
Özer Ataç
Emanet/Geleceği Üretmek
25.09.2023 1965 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 2
14.07.2024 1821 Okunma
Özer Ataç
Sahtelik 2
18.01.2025 1818 Okunma
Özer Ataç
Seçim-4
28.04.2024 1748 Okunma
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 1
30.06.2024 1742 Okunma
Özer Ataç
Hiç Güvenliği
9.04.2023 1730 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı
12.02.2023 1702 Okunma
Özer Ataç
Antrakt
21.05.2023 1634 Okunma
Özer Ataç
5 Işık İhtar Etti...
25.11.2024 1546 Okunma
Özer Ataç
Son Fırsat -6-
6.10.2024 1515 Okunma
Özer Ataç
Evlada Düşkünlük
18.04.2023 1482 Okunma
Özer Ataç
Sıla
18.12.2022 1474 Okunma
Özer Ataç
Sahib
21.10.2024 1459 Okunma
Özer Ataç
Resen
5.12.2022 1456 Okunma
Özer Ataç
Abartı
4.11.2024 1408 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-1
7.01.2024 1402 Okunma
Özer Ataç
Hata Payı 4
22.04.2023 1352 Okunma
Özer Ataç
Bereat
25.02.2024 1333 Okunma
Özer Ataç
Seçim-2
31.03.2024 1318 Okunma
Özer Ataç
En Uzak Batı
25.11.2023 1278 Okunma
Özer Ataç
‘Yolcunun’ Beka Tutkusu
30.10.2023 1267 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-2
7.01.2024 1264 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-3
21.01.2024 1234 Okunma
Özer Ataç
İlginç Alıntılar
8.09.2024 1103 Okunma
Özer Ataç
Somut ve Niyet-4
5.02.2024 1083 Okunma
Özer Ataç
YZ Çözümlemesi
22.05.2023 1075 Okunma
Özer Ataç
Hüseyin Kayahan
14.03.2023 1069 Okunma
1 Yorum 22.03.2023 14:56
Özer Ataç
Sürekli Seçim Sistemi 4
11.08.2024 1046 Okunma
Özer Ataç
Sahtelik 1
7.01.2025 996 Okunma
Özer Ataç
Makroda Bütünsellik, Mikroda Küreselleşme
23.12.2024 723 Okunma
Özer Ataç
Setler
11.12.2023 593 Okunma


© 2025 - Akevler