KUR’AN VE İLİM çalışmalarımız devam ediyor-2
KUR’AN VE İLİM seminerleri çalışmalarımız 862 hafta yani 17 yıldır devam ediyor, dedik… 7 haftadan beri HİCR SURESİ üzerinde çalışıyoruz, dedik… Geçen hafta sıra 39-47. ayetlere gelmişti… Aktarmakta olduğum bölümler 44-45. ayetlerden derlenmiştir...
44. ayetin sonunda, “ONLARDAN BİR CÜZ” ifadesi var.
Baz var, cüz vardır. Bazda cüzler birbirinin mütemmimidir, parçalarıdır. Cüzde ise parçalar birbirlerinin mütemmimi değildir, sayıları farklıdır. Yani kapitalistler sosyalistlerin mütemmimi değildir. Aksine her biri ayrı cüzdür. Bunun gibi, tüccarlar ve bürokratlar mütemmim değil, cüzdürler. Şeytanın hizbinde de böyledirler. Oysa Allah’ın hizbinde bunlar cüz değil abddirler, kuldurlar. Şeytana tabi olan gavilerde (önceki yazıy bakınız) Sermaye ile devlet çatışmaktadır. Oysa “ADİL DÜZEN”de sermaye ile devlet birbirinin mütemmimidir, tamamlayıcısıdır. “ADİL DÜZEN”de devlet güvenliği korurlar, sermaye de iş yapar ve ona vergi verir. Birlikte dayanışarak yaşayıp giderler ve halka hizmet ederler.
Şeytana tabi olanların düzeninde ise işçiler ile patronlar birbirlerinin hasmıdırlar, birbirleriyle boğuşmaktadırlar, sürekli olarak çatışmaktadırlar.
Oysa “Adil Düzen”de işçiler ile patronlar ORTAKTIRLAR, birlikte üretim yaparlar.
Evet, Müslimlerin bazısı bazısının yani birbirlerinin mütemmimidirler. Kâfirlerin bir cüzü diğer cüzün yani birbirlerinin hasmıdırlar. İslâmiyet’te dayanışma içinde yarış vardır. Küfürde gruplar arası çatışmalar vardır. Bu sistemlerin biri Hakk’a, diğeri kuvvete dayanır...
44. ayet çalışmamızdan aktaracaklarım bu kadar; tamamına ulaşmak da çok kolay…
45. ayet kısa; şöyle: İnne’l-MUTTEKÎNE fî cennâtin ve uyûn(uyûnin).
“Muhakkak, MUTTAKİLER (ittika sahipleri) cennetlerin içinde ve pınarlardadırlar.”
Ayet üzerinde çalışırken, şöyle bir bilgiye rastladım. AÇIKLAMA: MUTTAKİLERİ yani İTTİKA SAHİPLERİNİ 7 gruba ayırabiliriz: 1) Allah'a ulaşmayı dileyerek 1. kat cennete gidecek olanlar, âmenûlar takvasının sahibidirler (7. Basamak). 2) 12 tane ihsanla mürşidlerine ulaşıp, tâbî olanlar ve böylece mü'min olanlar, mü'minler takvasının sahipleridir (14. Basamak). 3) Ruhlarını Allah'a ulaştırmış ve onu sığınağa (meaba) sığındırmış olanlar, evvab takvanın sahipleridir (21. Basamak). 4) Fizik vücudunu Allah'a teslim etmiş olanlar, muhsinler takvasının sahipleridir (25. Basamak). 5) Nefsini ahsen kılarak, nefsindeki bütün afetleri yok etmiş olanlar, ulû’l-elbab takvasının sahipleridir (26. Basamak). 6) Kişi irşada ulaşarak ihlâs takvasının sahibi olmaktadır (27. Basamak). 7) İradesini de Allah'a teslim ederek, yedinci kat cennetin ve Hakk'ul yakîn takvasının (bihakkın takvanın) sahibi olmaktadır (28. Basamağın 4. kademesi).
Bize göre; Allah, şeytana tabi olan gavilere karşılık MUTTAKİLERİ koymuştur.
“İTTİKA” şeriat yönetimi içinde olmak demektir. Kimse kimseye bir şey emretmiyor. Herkes içtihadına göre hareket ediyor, sözleşmelere uyuyor, başkanlarının istişare sonunda koyduğu kurallara uyuyor. Hakemlerin kararları son karar oluyor. Yargı üstünlüğü var. Herkes kurallar içinde özgürdür ve insanlar birbirine eşittir. Bürokrat yok, yönetici yok. Kişiler kendilerinin seçtikleri sorumlulara tabi olurlar.
Oysa şeytan yönetiminde kişi yönetimi var. Yöneticiler şeytanın emrinde, halk da yöneticilerinin emrinde. Batılılar buna hukuk rejimi, şeytan yönetimine de polis rejimi diyorlar. Teoride onlar da hukuk yönetimini kabul ediyorlar. Onlar da bizim gibi demokrattırlar, onlar da bizim gibi laiktirler, onlar da bizim gibi liberal ve sosyaldirler.
Ne var ki onların ellerinde bunları gerçekleştirecek araçları yoktur.
Ekseriyet sistemi, işçilik sistemi, faiz sistemi, ferdi mülkiyet sistemi vardır.
Bizim ise elimizde bunları gerçekleştirecek araçlarımız vardır; İÇTİHAT SİSTEMİ, HAKEMLİK SİSTEMİ, KREDİLEŞME SİSTEMİ, ZEKÂT SİSTEMİ vardır.
Necmettin ERBAKAN bunu dünyaya anlattı, anlattıkları ile zulüm düzeni devrildi. Ne var ki bir örnek gösterilmediği için, onun yerine gelenler iyi niyetli olsalar da onların yaptıklarını yapıyor; Davutoğlu ile Ecevit’in yaptıkları arasında bir fark yoktur... (Devamı var)