Kur’an ekonomisi, ortaklık ekonomisi sorunları çözer
Kur’an’daki emek ayeti, “ve en leyse li’l-insani illâ mâ seâ / ve insan için ancak emeği/çalıştığı vardır” (Nesm, 39) ayetidir. Bu ayet, bu köşede yeri geldikçe defalarca değerlendirilmiştir. Geçen hafta da hatırlattığım üzere, 858 haftadan beri hiç aksatmadan KUR’AN üzerindeki çalışmalarımızı sürdürüyor ve her hafta 10-15 sayfa tefsir yazıyoruz. Son haftalarda HİCR SURESİ üzerinde çalışmaya başladık ve 20-21. ayetlere geldik.
20- “Ve orada hem sizin için hem de sizin rızıklandıranlar olmadığınız kimseler için geçimlikler (maişetler) meydana getirdik.”
Bu ayetin sadece son kelimesi olan “râzikîn” yani “rızıklandıranlar” üzerinde duralım.
Allah diyor ki:
-Siz razık değilsiniz, biz razıkız...
-Geçmiştekileri siz rızıklandırmadınız...
-Gelecektekilerin de razıkı siz değilsiniz...
-Siz kendiniz çalışın ve yaşama borcunuzu ödeyin, yeter.
Hazırlamış bulunduğumuz “ADİL DÜZEN’E GÖRE İNSANLIK ANAYASASI”nın ilk maddesi budur. Yeryüzü insanlığındır. Yaşayanlar insanlığa borçlanır ve yaşarlar, çalışarak insanlığa borçlarını öderler. Sosyal yapının ve ekonomik yapının da temel felsefesi budur. Kur’an buna değişik yerlerde temas etmektedir.
21- “Ve hiçbir şey yoktur ki hazineleri yanımızda olmasın ve biz onu ancak belli bir ölçüyle indiririz.”
Bu ayette “min külli şey’in” denmemiş, “min şey’in” denmiş. Buradaki “şey” her şeydir, geniş manadaki şeydir. Demek ki geniş manada şey olunca “min” getirmektedir. “Külli” kelimesini getirdiği zaman dar manadaki şey kastedilmektedir, o konuda olan kastedilmektedir. Yorumcular buna dikkat etmelidirler, dolayısıyla icma ile sabit olan manaları değiştirmemeliyiz.
Her şeyin hazineleri vardır.
“Hazine” depo demektir. Kıymetli şeylerin saklandığı yerlerdir demektir.
Evet, Güneş’te depolanmış hidrojen enerjisi vardır. Birden çıkıp gelse bizi bir saniyede yok eder. Gerektiği kadar geliyor.
Sular denizlerde yığılmıştır, depolanmıştır. Bu sular birden üstümüze dökülse bizi sellere boğar. Gerektiği kadar yağmaktadır.
Altın sadece ziynet eşyasıdır ama para görevini de görür, az olursa ihtiyacı karşılamaz, çok olursa paralık vasfını kaybeder. İnsanların nüfusu çoğaldıkça altına olan ihtiyaç artar. İnsanlar bu miktarda yeni altın çıkarırlar.
Binlerce tohum vardır. Her biri bir ağaçtır ama çimlenmede birkaç tanesi yani gerekli olduğu kadar çimlenir.
Demek ki yukarıdaki ayeti genişleterek mevzunun sıfatını anlatmaktadır.
İşte…
ORTAKLIK EKONOMİSİ bu ayete dayanmaktadır.
Kaynaklar sonsuzdur, ancak insanların ihtiyacı kadarı emekle elde edilmektedir.
Bütün malların depoları olacak, stokları olacak, gerekli olduğu kadar tüketilecek ve üretilecek. Bu da fiyat ve ücret mekanizmasına göre yapılmaktadır.
O halde KUR’AN EKONOMİSİ bir şeyi sağlayacak şekilde ÜCRET VE FİYAT DENGESİNİ kurmalıdır.
-FAİZ YASAĞI bunun için vardır.
-SERMAYE VERGİSİ bundan dolayı vardır.
-Altyapı ve genel hizmetten herkesin bedelsiz yararlanması bundan dolayı vardır.
-Yeryüzü kira payından çalışmayanları yararlandırma yine bunun için vardır.
Bu ayetin gereği yerine getirilirse, tüm ekonomi, hattâ tüm hayat dengede olur.
Ve’s-selâm mea’d-dua.. dua.. DUA…
̘