Bismillahirrahmanirrahim
Daha önceki seminerlerimizde, adil düzeni tesisi edebilmek için yönetime talip olmamız ve siyasi mücadele içine girmemiz gerektiğini sünnete ve ayetlere dayalı olarak anlatmaya başlamıştık. Medine’de yönetmeye talip olunarak adil bir devlet düzeni kurulduğuna göre öncelikli olarak önemsememiz gerekenin adil düzeni tesis etmek olduğunu anlayabiliriz. Müşrik elebaşları tarafından peygamberimizin Mekke yönetiminde bulunmasına engel olunmadığını ama adil bir düzeni tesisi için yönetimde yapılması gereken ıslah hareketleri için tebliğine engel olunduğunu ifade etmiştik. Bu hususta yönetim anlayışında yapılması gereken ıslah için tebliğde bulunulduğunda güvenli bir şekilde yaşama imkanının bile müminlere tanınmadığını ifade etmiştik. Dolayısı ile yönetimde bulunmaktan, yönetime talip olmaktan kaçınmanın tek şartının, yönetimde ıslaha engel koyulması, tebliğe bile imkan verilmeyecek şekilde adil bir düzenin tesisine engel koyulması olabileceğini ifade etmiştik. Yönetime talip olmaktan kaçınmanın gerekçesi olarak peygamberimizin Medine’de bulduğu imkanlar gibi aynı imkanlar oluşmadıkça üzerimizde böyle bir görev yoktur anlayışına kapılmak yanlıştır. Gerekçe olarak devleti bucaktan itibaren inşa ederek büyütme sürecinin yaşanmaması durumunu göstermek, doğru bir gerekçe değildir. Çünkü burada asıl olan ister devleti yeni baştan inşa ederek olsun ister mevcut yönetimi ıslah şeklinde olsun adil düzeni tesis edebilmektir. Çünkü Davut Aleyhisselam, Yusuf Aleyhisselam yönetimde ıslah hareketinin örneklerini merkezi yönetim sistemi ile göstermişlerdir. Peygamberimizin de bucaktan başlayan yerinden yönetim sisteminin örneklendirmesini göstermesi gerekiyordu. Dolayısı ile merkezi ve yerinden yönetim dengesinin kurulabilmesi için, inşa ve ıslah hareketlerine dayalı örnekler peygamberlerin sünnetleri ile gösterilmiştir.
Asıl hedefimizin adil düzeni tesis etme hedefi olması şartı ile yönetimde ıslah hareketi için izlenmesi gereken süreçlerin de, kullanılan demokrasi gibi seçim araçlarının da haksızlığa sebep vermeyecek şekilde ıslah imkanının olması durumunda yönetime talip olmaktan kaçınmak cihat emrini yerine getirmemek demektir. Yani adil bir devlet düzenini tesis etmek için yönetim ve paylaşımda adaleti temin etmek adına kullanılan araçların da ıslah imkanı mevcut olduktan sonra yönetime talip olmaktan kaçınmak için bir ruhsat bulunmamaktadır. Kullanılan araçların ıslah edilebilme imkanı demek olan, ilk olarak seçilmek yani onay almak sureti ile bütün düşüncelerin, insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarının mecliste temsilcisi olunarak çoğunluk sisteminin çoğulcu olarak uygulanabilme imkanının olduğunu ve sonrasında da seçim kanununda yapılacak düzenlemeler ile adaletli temsil sisteminin mücadelesinin verilme imkanının olduğunu, anayasal değişikliklerle yerinden yönetim sisteminin güçlendirilme imkanının olduğunu detaylı olarak son birkaç seminerimizde anlattık bakılabilir.
Kısaca peygamberimizin Mekke’de ıslah imkanı verilmediği için yönetime talip olmaktan kaçınması ile ıslah imkanı var iken yönetimi ıslahtan kaçınmak aynı şey değildir. İkincisi üzerimize büyük bir vebal yüklemektedir.
Geçen seminerimizde Erbakan Hocamızın Anayasa Değişikliği Uzlaşma Teklifi’nin kapak sayfasında belirttiği Adil Düzen hedefinden bahsetmiştik. Ardından Adil düzen devletinin temel özellikleri ve görevlerini anlattıktan sonra yerinden yönetim ve merkezi yönetim dengesinin siyasi organizasyon ile adil bir düzende nasıl sağlandığını bir tablo üzerinden anlatmıştık.
Bugün itibari ile adil düzen içinde yer alan 4 düzenden biri olan, adil siyasi ve hukuki düzenin anayasal temel esaslarını Erbakan Hocamızın “Adil Düzen Kitapçığında” anlatmış olduğu anayasal temel esasları detaylandırarak anlatmaya başlayacağız. Daha önceki seminerlerimizde adil ahlaki ve ilmi düzenin, adil ilmi düzenin ve adil ekonomik düzenin anayasada yer alması gereken temel esaslarını anlatmıştık, bakılabilir.
Özetleyecek olur isek; Adil düzende denetleme, yasama, yargı ve yürütmeden oluşan meclis, kuvvetler dengesi esasına göre çalışır. Denetleme şurası, inanç ve ahlaki dayanışma ortaklıkları sorumlularından oluşur. Yasama şurası ilmi dayanışma ortaklıkları sorumlularından yani ilim insanlarından, yürütme şurası meslek odası ve sendika sorumlularından, yargı-yönetim şurası da, siyasi ve hukuki dayanışma ortaklıkları sorumlularından oluşur. Bucak, il ve devlet kademelerinde bu 4 şuradan oluşan meclisler insanların maddi ve manevi ihtiyaçlarının giderilmesi, insanların huzur, güvenlik ve refahını tesis etmek üzere çalışmış olur.
Denetleme şurasının görevi topluluğun ihtiyaçlarının bucak kademesinden itibaren belirlenerek, il kademesine iletilmesi, il denetleme şurası aracılığı ittifaka varılan ihtiyaçların devlet kademesine ulaşarak kanun tekliflerinin hazırlanmasıdır. Devlet kademesindeki yasama şurası belirlenen ihtiyaçlar yani devlet kademesine ulaşan ittifak edilen kanun teklifleri doğrultusunda, makro planlamalar yapar. Kanun ve standartların hazırlanabilmesi için bucak kademesinden başlanarak, il kademesine oradan devlet kademesine kadar ittifak edilen kanunlar devlet kademesindeki yasama şurasında devlet kanunu olarak tescil edilir. Bu kanunlar ve standartlar çerçevesinde bucakta, ilde ve devlet kademesinde yürütme faaliyetleri yürütülür. Yargı şurası da hak ve özgürlüklerin korunması ve adaletin tesis edilmesini sağlar. Denetleme şurası yapılan faaliyetlerin ihtiyaçları temin edip etmediği hususunda denetim görevini yerine getirir.
Kısaca;
Adil İnanç ve Ahlaki Düzen, Denetleme şurası ile (Murakebe) ; Neye ihtiyaç olunduğunu ve ne yapılması gerektiğinin belirleyicisi olarak meclise kanun teklifi sunan ve en son olarak da mal ve hizmet üretiminde kontrol ve denetlemeyi sağlayıcı olarak görevini yapacaktır.
Adil İlmi Düzen, Yasama Şurası İle (Teşri); İhtiyaçların nasıl giderilmesi gerektiğinin belirleyicisi olarak kural koyucu, kanun yapıcı, standartları belirleyici olarak görevini yapacaktır.
Adil Ekonomik Düzen, Yürütme Şurası İle (İcra) ; İktisadi ve ticari hayatın, genel hizmet üretim faaliyetlerinin düzenleyicisi olarak, standart ve kanunların uygulayıcısı olarak görev yapacaktır
Adil Siyasi ve Hukuki Düzen, Yönetim/İdari ve Yargı Şurası İle (Kaza); Düzenin koruyucusu, yaptırım uygulayıcısı olarak görev yapacaktır.
ADİL SİYASİ VE HUKUKİ DÜZEN
Nasıl ki insanda, isteklerini belirlerken, nasıl yapılacağını düşünürken ve yaparken başkalarının da var olduğunu göz önünde bulundurmamızı sağlayan ünsiyet ve vicdan meziyeti ile adalet ve zulmü birbirinden ayırt edebiliyor isek; bunun gibi devlette de ifsat edici olmaması kaydı ile toplulukların istek ve fikirlerinin çatışmaya meydan vermeyecek şekilde, menfaat paralelliği içinde, sevgi-barış-güven içinde, adalet içinde ayakta durmasının bekçiliğini ve muhafazasını yapacak, böylece adalet ile zulmü birbirinden ayıracak bir düzenin olması gerekmektedir. Bu düzen de siyasi ve hukuki düzendir. Çoklu sistemi, çok hukuklu sistemi ayakta tutmak ve birlikte yaşamasını teminat altına almak siyasi ve hukuki düzenin görevidir.
Adil Düzende tek tip kanun sistemi yerine, Medine sözleşmesindeki gibi Yahudiler, Hıristiyanlar ve yerIi kabilelerle "Birlikte Yaşama ve Ortak Savunma" şartlarını içeren barış anlaşmasına benzeyen, “farklı hukuk sistemlerini güvence altına alan bir anayasa” ile adil düzenin temel esasları belirtilecektir. Buna dayalı siyasi organizasyon yapılanması oluşturulacaktır. Bu yapılanmada, herkesi bağlayıcı ortak ve genel bir anayasa yanında; farklı din, mezhep ve cemaatlere, belirli sahalarda kendi özel hukuklarını uygulayabilme imkanı getirilecektir.
Bu yeni ve adil siyasi yapılanmada bütün temel insan hak ve hürriyetlerin korunabilmesi için kişilerin seçtikleri ahlaki, siyasi, ilmi ve iktisadi kuruluşlara katılması mecburi olacak, herkes siyasi yönden partisini, ilmi yönden mezhebini ve mektebini, ekonomik yönden sendikasını veya meslek odasını, ahlaki yönden de meşrebini veya manevi tercihini mutlaka belirleyecektir. Bunları kendi hür iradesiyle benimseyip seçecek, istediği zaman da değiştirebilecektir. Ancak bu sosyal kuruluşlara katılım şimdiki gibi üyelik şeklinde değil, ortaklık sözleşmesi şeklinde olacaktır. Örneğin, siyasi partiler veya dernekler tam bir tanışma, kaynaşma ve dayanışma merkezleri olacak, her teşkilat, kendi ortaklarının her türlü haklarını koruyan ve savunan yetkili ve etkili bir konuma gelecektir. Kişiler de nimet-külfet dengesi esasına göre bu kuruluşlarla ilgili maddi sorumluluk yüklenecektir. Siyasi, ahlaki, ilmi ve iktisadi kuruluşlar kendi mensuplarına ticaret, sanat, genel hizmet gibi faaliyetler için "mensubumuz olan şu kişi emin ve ehildir" şeklinde tezkiye ve teminat belgeleri verecekler. Hırsızlık, rüşvet v.b gibi zarara sebep vermeleri durumlarında ise bunların zararını tekeffül ve tazmin edeceklerdir. Bu tazminat ise, bağlı olunan dayanışma ortaklığının bütün üyeleri arasında ortaklaşa toplanacaktır.
Böyle bir düzende herkes mesleğinde becerikli ve ehil, ticaretinde dürüst ve emin olacaktır. Zira başka türlü kendisini ortaklığa kabul edecek ve sahiplenecek bir dayanışma ortaklığı bulamayacak ve ortada kalacaktır. İşte o zaman insanlar ve kuruluşlar, şimdiki gibi haksızlıkta ve hayasızlıkta değil tam tersine hayırda ve hizmette yarışacak, böylece mutlu ve huzurlu bir toplum oluşacaktır.
İşte huzur ve güven ortamının tesisi, adalet değerlerine sahip bir toplumun inşası için Erbakan Hocamız adil düzen kitapçığında siyasi ve hukuki düzenin anayasal temel esaslarını şu şekilde belirtmiştir.
ADİL SİYASİ VE HUKUKİ DÜZENİN ANAYASAL TEMEL ESASLARI
Genel Esasları:
- Adil siyasi düzen genel düzen içinde diğer temel düzenlerle uyum içinde görevini yapan bir düzendir.
4 şura yani devlet erki, bucak, il ve devlet kademesindeki meclisleri oluşturarak konsensüse dayalı kararların alınması hususunda kendi görev sınırları dahilinde birlikte uyum içinde çalışırlar. Böylece her bir şura kendi sorumluluk alanlarına bağlı kalarak ulusun maddi ve manevi sıkıntılarının çözümü için çalışmış olur. İşte bu durum, diğer düzenler ile uyum esasını birlikte getirecektir. Çünkü ahlaki, ilmi, iktisadi ve siyasi- hukuki düzenlerin görev alanları birbiri ile irtibat içindedir ve uyumu gerektirir.
- Adil siyasi düzenin görevi dünyada ve ülkede: huzur ve güvenliğin sağlanması, hak ve hürriyetlerin muhafazası ve adaletin tesisidir.
Adil siyasi düzen, adil düzenin bir bütün olarak uygulanabilmesi, siyasi organizasyon yapısındaki bütün kurumların kendi görev alanında çalışması, kişilerin düzeni bozucu olan münker faaliyetlerde bulunmaması için yasama kuvvetinin belirlediği yaptırımların uygulayıcısı olarak görev yapar. Dolayısı ile yasama kuvvetinin hazırladığı kanunlara göre hizmet ve mal üretim faaliyetlerini yürütme şurası üstlenmiş olur. Bu kanunlara göre yaptırımlar uygulayarak adaleti tesis etme yönetim ve yargı şurasının görevidir. Böylece Adil siyasi ve hukuki düzenin yönetim ve yargı şurasına bağlı kurumlar adil düzeni koruma noktasında hizmet vermiş olur.
- Adil siyasi düzen bu görevlerini yapabilmek için dünyada ve ülkede gereken teşkilatlanmayı yapar ve kendi temel esaslarına uygun olarak çalışır.
Dünyada mevcut ifsat edici teşkilatlar yerine ıslah teşkilatlarının kurucusu olur. İslam BM Teşkilatı, İslam Barış Gücü, Siyasi İrade ve Savunma İşbirliği Teşkilatı, Teknolojik İş Birliği Teşkilatı, “Yeni Para Birimi” Teşkilatı, “Ekonomik İş Birliği” Teşkilatı, Yeni “Dünya Bankası”, “Fakirlere Yardım” Teşkilatı, “Kültür İş birliği” Teşkilatı, “Kadın, Çocuk ve Aileyi Koruma” Teşkilatı gibi teşkilatların kurulması için çalışır.
Adil siyasi ve hukuki düzendeki yönetme ve yargı şurası;
Çoklu ceza hukuk sisteminin uygulayıcısı ve koruyucusudur.
Ülkede kurumları ile güvenliğin sağlayıcısıdır.
Tahkik kurumları ile soruşturma sonuçlarının uygulayıcısıdır
Tahkim Kurumları ile kararların infaz edilmesinin sağlayıcısıdır.
- Adil siyasi düzenin gayesi hakkı hakim kılmaktır. Adil siyasi düzen gerçek hak anlayışının koruyucusudur.
- Hak, doğuştan olan insan hakları, emek, sözleşme ve adaletten kaynaklanır. Kuvvet, çoğunluk, imtiyaz ve menfaat hak nedeni olamaz
Dünyada Huzur ve Güvenliğin Sağlanması İçin Esaslar
- Hakka dayalı BM teşkilatının kurulması
Siyonizm’in Gizli Dünya Devletinin en önemli yapılanması olan BNAİ BRİTİSH (Ahitin Çocukları) bugünkü Birleşmiş Milletler ‘in beynini teşkil etmekte ve bütün kilit noktalarındaki üyeleri vasıtasıyla uluslararası kararları istediği şekilde yönlendirmektedir.
Erbakan Hocamız, ifsat teşkilatı olan Birleşmiş Milletler Teşkilatının, 1.Yalta Konferansının (1945) arkasından üye ülkelerin haklarının korunması, dünyaya barış, güvenlik ve huzurun gelmesi için değil, İsrail’in kurulması, himaye edilmesi ve Büyük İsrail için gerekli adımların atılabilmesi ve dünyada bağımsız gibi görünen bütün ülkelerin Siyonizm tarafından kontrol altında tutulabilmesi için kurulmuş bir teşkilat olduğunu anlatmıştır.
Gerçekten 5 tane daimi üyeye veto hakkı (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) verilmesi, İsrail'in kurulma kararının BM’in kuruluşunun hemen ardından alınması (1948), Müslümanlar üstünlük elde etmeye başlayınca, kendi çıkarlarına ters bir durum oluşunca Müslüman ülkelere müdahale etmesi, ambargo uygulaması, sürekli olarak İsrail’i (BİP) koruması ve kollaması, Kıbrıs’ın Rumlara verilmesi için uğraşması, Erbakan Hocamızın belirttiği kurulma amacını gösterir mahiyettedir.
Birleşmiş Milletlerin Bosna’da neler yaptığı bilinmektedir. Bosnalı Müslüman sivilleri Sırpların eline teslim etmiştir. İşte bu teşkilatın kuvveti üstün tutan, Siyonist hedefleri için çalışan imtiyazlılara tanıdığı hak anlayışından dünyanın kurtarılması gerekmektedir.
Dolayısıyla mevcut BM yerine ıslah teşkilatı olarak kurulacak olan yeni Birleşmiş Milletler Teşkilatı tarafından insanlığın beklediği en önemli unsurlar olan Uluslararası hukukun Hakkı üstün tutması, barış ve güvenliğin sağlanması, insan haklarının güvence altına alınması, adaletin korunması sağlanacaktır.
Bütün ülkelerin uyması gereken insan hakları ve devlet düzenleri hakkında asgari genel esasların belirlenmesi sağlanarak İnsanlık Anayasası-Sözleşmesi oluşturulacaktır.
Yeni Birleşmiş Milletler Teşkilatının İslam aleminin ve bütün insanların sorunlarına çözüm üreten ve yol gösteren bir teşkilat olması için ilk etapta bir ilim adamları şurası kurulacaktır..
- Ülkeler arası ihtilafların sulh yoluyla halledilmesi için esasların belirlenmesi
Yeni BM Teşkilatında öncelikle Müslüman ülkeler arasında olmak üzere Uluslararası Hakem Sistemi ve bir barış gücü oluşturulacaktır. İhtilafların sulh yoluyla çözülmesine çalışılacaktır.
- Adil Siyasi ve Hukuki Düzen, bütün ülkelerde insan haklarını teminat altına alan, bütün ülke temel nizamlarının adil olması, düzenlerin birbirine ve insan haklarına tecavüz etmemesi ve silahlanma yarışının kontrol edilmesi esaslarına dayanan ve bu görevlerle mücehhez bir BM teşkilatı kurmayı gaye edinir.
- Devletlerin idari taksimatının adil düzen esaslarına uygun olarak gözden geçirilmesi esası yürütülür.
Ülkede Huzur ve Güvenliğin Tesisi İçin Temel Esaslar
- Genel düzen adil düzen esaslarına uygun olarak yürütülür.
- İdari teşkilatlanma adil idari/ yönetim düzen esaslarına uygun olacaktır
- Adil idari düzen esaslarına uygun olarak bekçi, polis, jandarma teşkilatı kurulup çalıştırılacaktır
- Hukuk, tahkikat, yargı ve tahkim esasları adil idari düzen esaslarına uygun olacaktır
- Adil Siyasi ve Hukuki Düzen insanların adil dini ahlaki düzen esaslarına göre yetiştirilmesinin koruyucusu olur.
- Sosyal yapının dayanışma sistemi içinde adil yapılanmasını sağlar
Hak ve Hürriyetlerin Muhafazası İçin Temel Esaslar
- Adil Siyasi ve Hukuki Düzen gerçek hak anlayışını tesis eder
- İnanç ve ahlaki düzenin etkisinden faydalanır
- Menfaat paralelliği esasına dayanır
- İdari düzenin yatay ve dikey olarak dengeli olmasını sağlar ve siyasi organizasyonun sınırlarını belirler
- Yerinden yönetime ağırlık verir
- Çoklu ve teminatlı siyasi yapıyı tesis eder
- Nispi temsil ve uzlaşmayı esas alır
- Mevzuatın ehil kişilerce yapılmasını güvence altına alır
- Mevzuatın basit ve sade olmasını güvence altına alır
- İçtihat ve icma sistemini güvence altına alır
- Denetimin bağımsız olmasını temin eder
- Hizmette rekabet esası vardır.
- Teminatlı hizmet sistemini kurar.
- Sosyal yapılanmanın teminatlı olmasını güvence altına alır
- Ekonomik düzenin adil olmasını temin eder
- Düzenin israfı önleyici olmasını temin eder
- Teminatlı ve yeminli polis sistemi ve seçme imkanını tesis eder
- Açık ve dışarıdan soruşturma sistemini güvence altına alır.
Soruşturma kurumlarının günümüzde olduğu gibi tekel olarak oluşturulması, sadece görevlendirilenler tarafından bu hizmetin yapılıyor olması hizmette rekabeti kaldırmaktadır. Bu durum da rüşvet, yolsuzluk ve suistimallere sebep olmaktadır. Bütün hizmetlerde olduğu gibi denetleme hizmetlerinde de rekabeti sağlayacak çoklukta soruşturma teşkilatları oluşturulmalı ve seçim yetkisi hizmet alacak olan halka bırakılmalıdır. Böylece soruşturma sistemi seçilen ehliyetli kişiler tarafından yürütülmüş olacaktır.
Adil düzende inanç ve ahlaki düzen ile siyasi ve hukuki düzenin birlikte uyumuna dayalı olarak soruşturma hizmeti yürütülür. Olay seçilen soruşturmacılara intikal ettirilir, soruşturma yapılır ve halk da onların beyanına inanır. Çünkü onlar sözüne güvenilir, muteber ve yalan söylemeyen kimselerdir; topluluğun inanç ve ahlaki dayanışma grupları tarafından tezkiye edilmişlerdir. Adil siyasi ve hukuki düzen, bu soruşturmalara esas olarak verilen kararın uygulayıcısı olarak görev yapacaktır.
Adil siyasi ve hukuki düzenin temel esaslarına devam edeceğiz. Rabbim seminerlerimizi adil düzenin bir an önce tesis edilmesine vesile kılsın İnşAllah. Beni dinlediğiniz için teşekkür ederim.
İnş. Müh. Hilal Çekmen,
Akevler, 57. Seminer, 08. 10. 2023
Yeniden Refah Partisi Milli Siyaset Kurulları
Kadın, Aile ve Sosyal Politikalar Kurul Başkanı