Uygarlıklar sıcak ülkelerde doğdu. Zor şartlar altında yaşayanlar güçlü savaşçı topluluklar idi. Güneydeki zenginlikleri yağmalıyor ve yaşıyorlardı. Orta kuşak yeter derecede soğuk olmadığı için halkı savaşçı değildir. Yeter derecede sıcak olmadığı için uygarlık gelişmemiştir. Teknolojinin gelişmesi ile uygarlık orta kuşağa kaymıştır. Sıcaklığı yeterli haldedir. Soğukluk da savaşacak kadardır.
Moğollar ve Cermenler kuzey halklarıdır. Savaşçı topluluklardır. Cermenler Roma’yı işgal ettiler ama Hıristiyanlığı kabul ettiler. Moğollar Bağdat’ı işgal ettiler ama Müslüman oldular. Almanlar ile bizim kader birliğimiz vardır. Kuzeyde yaşadık ama güneye indiğimizde onların yüce dinlerini kabul ettik. Siyasette hep aynı davranışları yaparız. Almanlar ile bizim dostluğumuz eskidir. Son beş yüz sene içinde onlarla daima benzer siyaseti gütmüş bulunuyoruz. Bugün de Türkler Avrupa’da en çok Almanya’da bulunurlar. Almanlar da en çok Türkleri çalıştırırlar. I. Cihan Savaşı’nda onlarla idik, II. Cihan Savaşı’nda savaşmadık.
Bir Yugoslavyalı mühendis anlatmıştı: Bizim köyümüz II. Cihan Savaşı’nda hiçbir hasar görmedi. Bizim köyümüz karışık bir köydü, Hıristiyanlarla Müslümanlar bir arada yaşıyordu. İngilizler geldiği zaman onları Hıristiyanlar karşılar, askerler dönüp giderlerdi. Almanlar geldiği zaman da biz karşılar Muhammediyiz derdik, dönüp giderlerdi.
Sermaye Türklerden devşirdiği asileri Almanya’da organize etmiştir. Dolayısıyla PKK’nın merkezi Almanya olmuştur. Böylece Almanlar ile Türklerin arasını açmak istemiştir. Ben Almanya’da Dev-Gençlerin merkezini ziyarete ettim; merkezlerinde mescitleri vardı. Türk Milletini kullanamamaktadırlar.
Şimdi Başbakan Almanya’ya gitti. Ben olsaydım gitmezdim. Ama Başbakan cesaret edip gitti. Zaferle döndü. Çok önemli bir test idi. PKK ne yapacaktı? Girişilen uzlaşma hareketi etkili olmakta mıdır? Almanya’daki hareketler sermayenin mi yoksa Almanların mı? Bu konu çok iyi sonuç vermiş, PKK samimiyetini ispat etmiştir. Alevilerden çok az grup sermayeye âlet olmaya devam etmiş ama etkisiz olmuştur.
İkinci husus ise şudur. Millî Görüşçülerin tutumu önemlidir. Gerçekten bölünme var mıdır? Yoksa düşman belli olunca Milli Görüşçüler İslâm’ın yanında yer alıyorlar mı? Çok büyük memnuniyet içinde Millî Görüş milliliğini ispat etti.
Bir de sermayeye karşı Obama ile Putin birleşmiş, Erdoğan’ı da yanlarına almışlardır. Birçok kimse bu birleşmeye karşı AB ve Çin’i kışkırtacaklarını sanmış, Almanların Türklere karşı sert davranacaklarını sanmışlardır. Sermaye organize etmiş ama başarı elde edememiştir. Alman Hükümeti Türkiye Başbakanı’nın konuşmasını sağlamıştır. Erdoğan teşekkür etmelidir.
Görülüyor ki AK Parti saldırılardan büyük zaferle çıkmıştır. Taksim olayları, paralel operasyonlar, Soma saldırısı ve Almanya çıkarması hep AK Parti’nin lehine olmuştur. Sermayenin ömrü sona ermiştir; ne ABD’ de, ne Rusya’da, ne Çin’de, ne de AB’de dostu kalmamıştır. Artık onun ipiyle oynayan yoktur.
Sermayenin elinde çok büyük silah vardır; karşılıksız para.
Bu karşılıksız para sorununu devletler çözmelidir. Bu çözüm çok kolaydır ve basittir. Yeryüzü artık “Adil Düzen”e hazırlanmıştır. “Adil Düzen” çalışmalarına hız vermeliyiz.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE