Reşat Nuri Erol
Krizler bir yana, ‘SOSYAL TUFAN’ geliyor…
16.11.2018
7861 Okunma, 9 Yorum

 

Krizler bir yana, ‘Sosyal Tufan’ geliyor…

Cumhurbaşkanımız “FAİZLERİ İNDİRİN” diyor; ilgililer tam tersini yapıyor!!!

Minik bir son haber ile başlayayım: “Hazine bugün iki borçlanma ihalesi gerçekleştirdi. 13 ay vadeli 11 Aralık 2019 vadeli ilk ihalede 1 milyar 560 milyon liralık teklife karşılık, net satış 82.4 milyon TL oldu. İhalede faiz ise yüzde 19.73 olarak gerçekleşti.”

Bu yılki bizzat devlet ihaleleri, tarihleri ve faiz oranlarına (%) bakalım:

22 Ocak 2018 yüze 12.61 / 12 Şubat 2018 yüzde 12.47 / 13 Mart 2018 yüzde 13.30 / 17 Nisan 2018 yüzde 13.60 / 15 Mayıs 2018 yüzde 16.61 / 18 Haziran 2018 yüzde 17.24 / 9 Temmuz 2018 yüzde 18.08 / 7 Ağustos 2018 yüzde 22.10 / 23 Ekim 2018 yüzde 21.42 / 12 Kasım 2018 yüzde 17.67!!! Piyasadaki faizler ise yüzde 30-40’larda!!!

Bugünkü bir yazıda rastladığım/okuduğum ara başlıklar şöyle:

*Enflasyonda rekor … Ekim ayı itibariyle enflasyon yüzde 25'e tırmandı...

*10 günde dolar fırladı … 1 dolar 7 lirayı gördü...

*Düşüreceğiz diyenlerden rekor faiz … Merkez Bankası faizi yüzde 25'e çıkarırken, reel piyasalarda faizler yüzde 30-40'ları buldu…

*Konkordato ve işsizlikte rekor Resmî olarak yüzde 11-12 gösterilen işsizlik yüzde 20'yi aştı. Altı milyondan fazla işsiz var. İşsizlik nedeniyle intiharlarda artış var...

*İşsizlik Fonu yağmalandı … kamu bankalarına Fon'dan 11 milyar lira aktarıldı...

*Yoksulluk ve işsizlik intiharları Geçinemediği için intihar eden sayısı hızla artıyor...

*Yurttaş borç batağında … Halkın yüzde 69'u borçlu...

*Emekli ikinci iş peşinde … Geçinemeyen emekliler ikinci işte çalışmak zorunda...

*Garantiler için ödenen paralar bütçede kara delik … Dolar garantisiyle yapılan köprü, otoyol ve hastane giderleri için bütçede şimdiden 44,5 milyarlık bir kara delik oluştu...

*Özelleştirmenin bedeli: Kağıt krizi; SEKA'yı yok pahasına satmanın bedelini ödüyoruz...

*Kriz ameliyathaneye girdi … ameliyatlar yapılamaz hale geldi... ilaçlar getirilememekte...

*Yurt dışına kaçış var … yetişmiş gençler çareyi yurt dışına göç etmekte arıyor...

Ülkemizdeki ağırlıklı olarak “genel ekonomik durum” böyle…

Hep hatırlatıyoruz; “ekonomik krizler” bir yana, “Sosyal Tufan” geliyor…

Bir de bizi de ilgilendiren “özel bir bölüm” var; MEDYA!

Konu ile ilgili bir haber başlığı aynen şöyle: “Mehmet Soysal: Demirören Medya’nın tepe ismi uyardı; Sektör (MEDYA) darağacına doğru yürüyor…

Evet, Mehmet Soysal, Demirören Medya Holding İcra Kurulu Başkanı, o kişi bugünkü (13.11.2018) yazısında böyle feryat ediyor!!!

KARAR’ın “Kamuoyuna ve okurlarımıza zaruri bir açıklama… / KARAR gazetesi yayın hayatına başladığı 7 Mart 2016 tarihinden bu yana yoğun, sistematik ve arkası kesilmeyen çeşitli baskılarla karşı karşıya bulunuyor...” diyerek başlayan uzunca feryadı, şöyle sone ermiş: “Maruz bırakıldığımız ambargonun ve baskıların bir an önce sona erdirileceğini umarak, bu haksızlığı okurlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

Bu vesileyle bu bahsi, Üstadımızın bugün, www.akevler.org sitemizde, “Medya Ortaklığı” başlığı altındaki kısa yorumun en sonunda yazdıkları ile noktalayalım: “Hâsılı, basın ve yayın organları “işçilik sistemi” ile değil, “ortaklık sistemi” ile varlıklarını devam ettireceklerdir. Bu da “basın kooperatifleri” ile sağlanacaktır. Yazarlar yönetici, okuyanlar ise ortak olacaklardır. / Zamanla işçilik işletmeleri iflas edecek ve ortaklık işletmeleri doğacaktır.”

Evet… Genel ve özel durum, tespit, teşhis buysa…

ÇERE, ÇÖZÜM, TEDAVİ NEDİR?

Biz son üç gün yani son üç yazıdır ne diyoruz, “özel” olarak ne öneriyoruz?

Kooperatİf yöntemİyle kalkınma mümkündür…

Bizim birkaç on yıldır “Genel Çözüm Önerimizi” bilmeyen/duymayan var mı?!.

Millî Görüş Hareketi Önderi ve Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ne demişti:

-         “TEK ÇARE VE ÇÖZÜM ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN…”

 


YorumcuYorum
Reşat Nuri Erol
16.11.2018
05:50

MİLLÎ GAZETE


Krizler bir yana, ‘Sosyal Tufan’ geliyor...

Cumhurbaşkanımız “FAİZLERİ İNDİRİN” diyor; ilgililer tam tersini yapıyor!

Minik bir son haber ile başlayayım: “Hazine bugün iki borçlanma ihalesi gerçekleştirdi. 13 ay vadeli 11 Aralık 2019 vadeli ilk ihalede 1 milyar 560 milyon liralık teklife karşılık, net satış 82.4 milyon TL oldu. İhalede faiz ise yüzde 19.73 olarak gerçekleşti.”

Bu yılki bizzat devlet ihaleleri, tarihleri ve faiz oranlarına (%) bakalım:

22 Ocak 2018 yüze 12.61 / 12 Şubat 2018 yüzde 12.47 / 13 Mart 2018 yüzde 13.30 / 17 Nisan 2018 yüzde 13.60 / 15 Mayıs 2018 yüzde 16.61 / 18 Haziran 2018 yüzde 17.24 / 9 Temmuz 2018 yüzde 18.08 / 7 Ağustos 2018 yüzde 22.10 / 23 Ekim 2018 yüzde 21.42 / 12 Kasım 2018 yüzde 17.67! Piyasadaki faizler ise yüzde 30-40’larda!!!

Bugünkü bir yazıda rastladığım/okuduğum ara başlıklar şöyle:

* Enflasyonda rekor … Ekim ayı itibariyle enflasyon yüzde 25’e tırmandı...

* 10 günde dolar fırladı … 1 dolar 7 lirayı gördü...

* Düşüreceğiz diyenlerden rekor faiz … Merkez Bankası faizi yüzde 25’e çıkarırken, reel piyasalarda faizler yüzde 30-40’ları buldu…

* Konkordato ve işsizlikte rekor… Resmî olarak yüzde 11-12 gösterilen işsizlik yüzde 20’yi aştı. Altı milyondan fazla işsiz var. İşsizlik nedeniyle intiharlarda artış var...

* İşsizlik Fonu yağmalandı …kamu bankalarına Fon’dan 11 milyar lira aktarıldı...

* Yoksulluk ve işsizlik intiharları Geçinemediği için intihar eden sayısı hızla artıyor...

* Yurttaş borç batağında … Halkın yüzde 69’u borçlu...

* Emekli ikinci iş peşinde … Geçinemeyen emekliler ikinci işte çalışmak zorunda...

* Garantiler için ödenen paralar bütçede kara delik … Dolar garantisiyle yapılan köprü, otoyol ve hastane giderleri için bütçede şimdiden 44,5 milyarlık bir kara delik oluştu...

* Özelleştirmenin bedeli: Kağıt krizi; SEKA’yı yok pahasına satmanın bedelini ödüyoruz...

* Kriz ameliyathaneye girdi …ameliyatlar yapılamaz hale geldi... ilaçlar getirilememekte...

* Yurt dışına kaçış var …yetişmiş gençler çareyi yurt dışına göç etmekte arıyor...

Ülkemizdeki ağırlıklı olarak “genel ekonomik durum” böyle…

Hep hatırlatıyoruz; “ekonomik krizler” bir yana, “Sosyal Tufan” geliyor…

Bir de bizi de ilgilendiren “özel bir bölüm” var; MEDYA!

Konu ile ilgili bir haber başlığı aynen şöyle: “Mehmet Soysal: Demirören Medya’nın tepe ismi uyardı; Sektör (MEDYA) darağacına doğru yürüyor…”

Evet, Mehmet Soysal, Demirören Medya Holding İcra Kurulu Başkanı, o kişi bugünkü (13.11.2018) yazısında böyle feryat ediyor!

KARAR’ın “Kamuoyuna ve okurlarımıza zaruri bir açıklama… / KARAR gazetesi yayın hayatına başladığı 7 Mart 2016 tarihinden bu yana yoğun, sistematik ve arkası kesilmeyen çeşitli baskılarla karşı karşıya bulunuyor...” diyerek başlayan uzunca feryadı, şöyle sone ermiş: “Maruz bırakıldığımız ambargonun ve baskıların bir an önce sona erdirileceğini umarak, bu haksızlığı okurlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

Bu vesileyle bu bahsi, Üstadımızın bugün, www.akevler.org sitemizde, “Medya Ortaklığı” başlığı altındaki kısa yorumun en sonunda yazdıkları ile noktalayalım: “Hâsılı, basın ve yayın organları “işçilik sistemi” ile değil, “ortaklık sistemi” ile varlıklarını devam ettireceklerdir. Bu da “basın kooperatifleri” ile sağlanacaktır. Yazarlar yönetici, okuyanlar ise ortak olacaklardır. / Zamanla işçilik işletmeleri iflas edecek ve ortaklık işletmeleri doğacaktır.”

Evet… Genel ve özel durum, tespit, teşhis buysa…

ÇERE, ÇÖZÜM, TEDAVİ NEDİR?

Biz son üç gün yani son üç yazıdır ne diyoruz, “özel” olarak ne öneriyoruz?

“Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür…”

Bizim birkaç on yıldır “Genel Çözüm Önerimizi” bilmeyen/duymayan var mı?!

Millî Görüş Hareketi Önderi ve Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ne demişti:

“TEK ÇARE VE ÇÖZÜM ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN…”

# DİĞER MAKALELERİ

YazarReşat Nuri Erol- Mesaj Gönder

16 Kasım 2018
Reşat Nuri Erol
16.11.2018
08:13


DİKKAT ÇEKİCİ BİR "FUTBOL" YAZISI;

SİZ "FUTBOL" YERİNE "EKONOMİ" YA DA

"SİYASET" VE/YA BAŞKA BİR ALAN OLARAK

DA OKUYABİLİR, YETERİNCE İBRET ALABİLİRSİNİZ...


Ali Sami ALKIŞ

asalkis@stargazete.com

Lağım suyuyla banyo yapılmaz

16 Kasım 2018 Cuma

  • paylaş

  • tweetle

  • paylaş

Bu sezon da ligimizde tuhaf şeyler oluyor. Soyunma orasında pilav yiyen futbolcular... Turp gibi sağlam olduğu halde; “Hastayım, ağrılarım var” diye idmana çıkmayanlar... Hatta aynı nedenle deplasmana gitmeyenler... Kadrosunda bulunduğu kulübünü “Paramı vermiyorlar” diye federasyona şikayet edenler... Kendi hocası için “Futbolu bilmiyor” anlamında tweet atanlar.. Emri altında çalıştıkları teknik direktörü, halıya sarıp postalamaya hazırlananlar... 

Maç sonu basın toplantısında “Takımı sabote eden” futbolcuların varlığından sözeden hocalar... Oyundan alınırken hem taraftarına hem hocasına küfür eden futbolcular... 6 ya da 8 maçlık ceza alanların yanında; derbideki olayların patlak vermesine neden olan baş tahrikçinin sıfır cezayla sıyrılması... Dört büyüklerin dördünün birden, Mali Fair-Play çerçevesi içindeki UEFA kıskacıyla inim inim inlemesi... Bu sürece neden olan hataların aynı hızla sürdürülmesi... Borçlanmanın bitmemesi, bütçe dengesinin bir türlü sağlanamaması... FIFA ve UEFA’da kulüplerimizle ile ilgili şikayet dosyalarının, dünya rekoru seviyesine ulaşması.. Her sezon bitiminde kulüplerimizin “Gelecek sene Avrupa’ya gider miyiz, gidemez miyiz!” endişeleri..

***

Futbolcu transferlerindeki imza parası, menajer ödemesi ya da futbolcuya yönelik gerçek dışı abartılı ödeme manüpilasyonları. Aradaki farkların kimler tarafından paylaşıldığının anlaşılamayan gizli-saklı dolapları.. Bilinen A klas dışındaki hocaların, çalıştırdıkları takımlardan bir an evvel kovulmak için fırsat kollamaları ve yeni bir kulüple anlaşma fırsatı için her koşulda zemin yoklamaları...Ligin yarısı bile gelmeden, takımların yarısının hoca değiştirmesi...

Bütün bu fiyaskoların ilk 12 haftaya sığdırılıp, yeni rezaletlere gebe kalınması; can çekişen Türk futbolunun ayıplı envanterini oluşturuyor. 

Bunca pisliğin içinde debelenmenin, asla bir çıkış yolu yoktur. Devrim olmadan evrim de olmayacaktır. 

Reşat Nuri Erol
16.11.2018
08:15

OKUNMALI...

İBRETLE...

SLM...

Karamsar K Kuşağı
Yıldız RAMAANOĞLU
Tarih: 15.11.2018 18:25:01

 

İki oda bakla sofa evlerde toplanılır farklı kaynaklardan karşılaştırmalı olarak tefsir okunurdu. Öncelik sıralamasının en başında toplumsal ve bireysel inancın temelini oluşturan Kur´an´ı, gönderenin muradına en uygun biçimde anlayıp yaşamın rehberi yapmak vardı. Lüks eşyalar pahalı kıyafetler özenilen değil, uzak durulmak istenen, övülen değil yerilen nesnelerdi. Başörtüsü de sadeliğin tevazunun, başkasını kendine tercih edebilmenin, fani dünyayla ahiret ve hesap günü arasında sağlıklı bir denge kurma çabasının dışavurumuydu. “Ben sana doktor mühendis bakan yazar olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim sadece” sözü avami görünür fakat içinde çok hayati imalar barındırır. Günümüzde makus talih kırıldı ve on binlerce kişi daha önce dindarlardan esirgenen önemli yerlere geldi. Fakat kendi aramızda birçoğuyla en küçük bir sistem tartışması yapabilmek, bir meseleyi kökten ele alabilmek, farklı yaklaşımları nezaketi muhafaza ederek, ufkumuzu genişleterek, birbirimizden olgunluk içinde öğrenerek ilerletmek mümkün değil. Artık küçücük bile olsa dünyevi kayba tahammül yok ve geçmişte verilen onurlu ilkeli mücadeleler kayıp yıllar olarak görülüyor.

***

Ülkedeki takiye sistemi elli yıldır derinden derine işliyor, bunun üzerine yeterince konuşulamadığından, hastalıklı kişilikler halka ateş açtı, dört bir yanı sarıp tehdit oluşturabildi, ülkeyi ateşe verdi. Dindar olduğumuz belli olursa hiçbir yere gelemeyiz diyerek on yıllarca inançlarını gizlemek için olmadık yollara sapmakta beis görmeyenlerin neler yapabileceklerine şahit olduk. Şimdi de kapalı kapılar arkasında iktidara ağır eleştiriler yöneltip fakat aynı “bir yere gelemeyiz” zihniyetiyle her yanlışa eyvallah diyen insanlar var ve bu takiye hastalığının bir sistem meselesi olarak devam ettiğinin göstergesi. Doğruya doğru yanlışa yanlış demekten aciz bırakılmış, her kesimden siyasi edebi akademik sosyal ortamlar, gençleri içten içe çürütüyor. Sadece nefret ya da teslimiyet penceresinden bakabilen başka türlüsünün mümkün olduğu unutturulmuş olan gençler karamsarlık batağında.

İktidar elbette netameli iştir, bir süre sonra çürüttür gözü kör eder ama toplumu arkasına alan güç bir fırsattır da aynı zamanda. Geçmişteki eşitlik adalet ve hakça paylaşma ütopyasını kamuoyu desteğiyle hayata geçirme imkanı. Oysa dünyevi kazanımlar uğruna bütün ilkeleri değerleri inanç birikimini gözünü kırpmadan çiğneyebilen, buna dini kılıf uydurma gereği bile duymayan, konuşunca yalan söyleyen, vaadettiklerini yerine getirmeyen, ahiret inancı olmayan ama camiye de giden yeni bir insan çıktı ortaya. Bu insanlara göre itibarlı mevkilere gelemeyenler, servetlerine ne yolla olursa olsun servet katamayanlar, hala ülkesini halkını dünyayla ortaklaşılacak değerleri, emeği önceleyenler birer çöp, hiçbir yere gelememiş zavallı meczuplar. Gençler cv lerine, dürüstlüklerine, çalışkanlıklarına yaslanarak değil, ilişkilerle bir yerlere gelinebildiğini bizzat deneyimledikçe kasvet çöküyor içlerine. Deizmi değil umutsuzluğu, muhteris yetişkinlerin bir pula bütün ideallerini terk etmesinin yarattığı hayal kırıklığını konuşmak gerekiyor bu yüzden.    

Hepsi bu değil elbette. Dünyanın gidişatı da karamsarlığı desteklemekte. Bir yanda akıl almaz teknolojik gelişmelere bakıp “sizi artık kim tutar” diyerek uçmalarını beklediğimiz yeni nesiller, öt e yandan bu gelişmeler sayesinde en ücra köydeki haneye bile ışık hızıyla ulaşan karamsarlık. Dünyayı varoluşsal bir tehdit olarak algılayan karamsar K Kuşağı. İşsizlik, hakkaniyetsizlik, terör, savaş, iç ve dış göç, ekonomik çöküşler ve insanın insana yaptıklarıyla internet ve sosyal medya sayesinde çok küçük yaşlarda yüzleşmek. Dünyanın dört bir yanındaki acıları kendi başına gelmişçesine psikolojik olarak deneyimlemek. Büyük imkansızlıklar içinde “dünya fırsatlarla dolu, biz her şeyi yapabiliriz” diyen bir önceki kuşağın aksine, hayal kuramıyorum, kendim için ileriyi göremiyorum diyen gençler hiç de az değil.    

***

Canımızı yakacak biliyorum ama “çevremde saygı duyduğum tek bir Müslüman yok ne yazık ki diyen kimi gençlere “o sen ol” demek yeterli olsaydı keşke. Dine mesafeli bir ailede yetişmiş, kendisi de fazla ilgi duymayan iyi eğitimli bir genç kadından şunu işittim mesela. “Kanaat önderi bir din kişisini izliyordum bir şey öğrenebilir miyim diye. Çalışma masasından konuşuyor, arkasında büyük bir kütüphane, ciltli kalın kitaplar olan ağırbaşlı bir adam. Bu kitaplarda ne yazdığını bilmiyorum ama insanlık için önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Birden kadınların nerelerinden ne kadar dövülmesi gerektiğini anlatmaya başladı, o an bu mu deyip düğmeye bastım ve sönüp gitti kalın kitaplar.”

Benim gözlemim Allahın yaratıcı sıfatı olan ulûhiyetini kabul edip, aydınlatıcı sıfatı olan rubûbiyeti reddetmekle ilgisi yok birçok gencin yaşadığı bunalımın. Din adına ortaya konan cehaletten, nezaketsizlikten, merhametsizlikten, haksızlıklardan berî olmak istiyorlar. İdeallerinden vazgeçmiş ana babalarının kişisel çıkarları ve kariyeri önceleme telkinlerinin aksine.







   

Kaynak: Karar
Reşat Nuri Erol
16.11.2018
08:20
SABRİ KAYA'YA HOŞGELDİN YAZISI NİYETİNE...
YA DA ONA İTHAFEN...
SELAM VE DUA İLE...

Fatma Barbarosoğlu
1962 yılında Afyon’da doğdu. Ortaöğrenimine İstanbul'da devam etti, 1980 yılında Afyon Lisesi'nden, 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini, aynı bölümde "Türk-İslam Felsefesinde Tasavvufî Eğitimin Değerlendirilmesi" başlıklı bir tez hazırlayarak 1987 yılında tamamladı. İ.Ü. İktisat Fakültesi Sosyal Yapı-Sosyal Değişme Anabilim Dalı'nda "Modernleşme Sürecinde Moda-Zihniyet
devamı
İLETİŞİME GEÇİN
  • 14 Kas 2018, Çarşamba
    Değişende değişmeyeni bulabilecek miyiz?
  • 09 Kas 2018, Cuma
    İçimizin kapılarını kapatan kim?
  • 07 Kas 2018, Çarşamba
    Mesuliyet alanını terk edip kalbur ile su taşımaya kalkmak diye buna denir işte!
TÜM YAZILARI
SONRAKİ YAZI
‘Enflasyon kadar faiz’ ve recim cezası
Hayrettin KaramanGazete Yazarı

‘Enflasyon kadar faiz’ ve recim cezası

16 Kasım 2018, Cuma
Kitabıma bakmıyor, siteme göz atmıyor, dedikoduya kulak vererek benim “enflasyon kadar faize cevaz verdiğimi” yazıyor, evet bu dünyadan sonra bir de âhiret ve hesap var!Bakın ben Helâller Haramlar kitabımda ne diyorum (sitemde de var):Sualinize cevaba geçmeden önce Cenâb-ı Mevlâ’dan şu imtihan dünyasında mal, evlât, şöhret ve servetle imtihanlarda muvaffak olabilmemiz için inâyetini esirgememesini niyaz ediyorum. Bir Müslüman bir akit ve anlaşma yaparken gelir ve giderinde, akdin sonucunda faizi...
Sonraki yazıya gitmek için tıklayın.
 

Aylaklığın saltanatı: Kafe medeniyeti

16 Kas 2018, Cuma
  • 0}" style="box-sizing: border-box; vertical-align: top; display: flex; flex-flow: column wrap; -webkit-box-orient: vertical; -webkit-box-direction: normal; -webkit-box-align: center; align-items: center; cursor: pointer; position: relative; max-width: 3.2rem; margin-right: 1.2rem;">14
  • 0}" style="box-sizing: border-box; vertical-align: top; display: flex; flex-flow: column wrap; -webkit-box-orient: vertical; -webkit-box-direction: normal; -webkit-box-align: center; align-items: center; cursor: pointer; position: relative; max-width: 3.2rem; margin-right: 1.2rem;">
  • 0}" style="box-sizing: border-box; vertical-align: top; display: flex; flex-flow: column wrap; -webkit-box-orient: vertical; -webkit-box-direction: normal; -webkit-box-align: center; align-items: center; cursor: pointer; position: relative; max-width: 3.2rem; margin-right: 1.2rem;">
  • 0}" style="box-sizing: border-box; vertical-align: top; display: flex; flex-flow: column wrap; -webkit-box-orient: vertical; -webkit-box-direction: normal; -webkit-box-align: center; align-items: center; cursor: pointer; position: relative; max-width: 3.2rem; margin-right: 1.2rem;">4
  • 0}" style="box-sizing: border-box; vertical-align: top; display: flex; flex-flow: column wrap; -webkit-box-orient: vertical; -webkit-box-direction: normal; -webkit-box-align: center; align-items: center; cursor: pointer; position: relative; max-width: 3.2rem; margin-right: 1.2rem;">1
  • 0}" style="box-sizing: border-box; vertical-align: top; display: flex; flex-flow: column wrap; -webkit-box-orient: vertical; -webkit-box-direction: normal; -webkit-box-align: center; align-items: center; cursor: pointer; position: relative; max-width: 3.2rem;">

14 Kasım Dünya Diyabet Günü idi. Algı alanımıza diyabetliler ve diyabet hastalığı ne kadar giriyor?

Paketlenmiş gıdanın hayatımıza girmesi ile doğru orantılı olarak diyabet hastalarının sayısı artıyor. Ne ki çoğu hasta henüz diyabet hastası olduğunu bilmiyor.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Dünya Diyabet Federasyonu’nu (IDF) tarafından, 1921 yılında insülini bularak, diyabet hastası milyonlarca hastanın tedavisini mümkün kılan Fredrick Bantig’in doğum yıl dönümü anısına 14 Kasım tarihi Dünya Diyabet Günü olarak kutlanıyor. Hiç olmaz ise bir günde medyanın sosyal sorumluluk projesi olarak diyabet konusuna dikkat çekmesiyle, henüz diyabet hastası olmayanların diyabet hastaları, özelikle çocuk diyabetlilerle empati kurmaları; kendilerini de diyabet hastası olma ihtimali içinde görmeleri mümkün mü dersiniz?

Bendeniz pek umutlu değilim. Yemek için evlerimizde pişenleri tercih etmediğimiz, yaşamak için değil, yemek için yaşamaktan başka bir şey düşünmediğimiz sürece diyabet ve obezite giderek artacak.

Hürriyet’ten Cengiz Semercioğlu sinemaya giderken beslenme çantası hazırlamak gerekiyor diye yazdı birkaç gün önce. O, sinemalardaki pahalılık ile başa çıkmak için bu öneriyi getiriyor. Bendeniz yıllardır her yere beslenme çantası hazırlayarak gidiyorum. Tavsiye ederim. Beslenme çantası hem ekonomik hem daha sağlıklı. Beslenme çantamın içinde yulaf kepeğinden yapılmış krep, badem ve kuru meyve bulunuyor genellikle.

Yaşlılar ve çocuklar için beslenme çantası olabilir elbet diyerek bu satırları istihza ile okumakta olduğunuzun farkındayım. Ama ben beslenme çantasını Viyana’da, gençlerden öğrenip hayatıma dâhil ettim.

Wonder’in misafiri olarak gittiğimiz Viyana’da, üniversite kütüphanesini dolaştıktan sonra, bizi gezdiren gençler, “biliyor musunuz Viyanalılar pek dışardan yemek yemiyor, beslenme çantalarında pratik yemekler taşıyorlar”, dediler.

Benim çocukluğumda da sefer tası âdeti vardı. Minik üç ya da iki kap üst üste yerleştirilir, insanlar evden iş yerine yemek götürürdü. Sadece çalışanlar değil öğrencilerin de sefer tası olurdu.

Cumhuriyetin Dindar Kadınları’nı çalışırken İsmet İnönü, Kazım Karabekir’in kızlarıyla aynı lisede, Ankara Kız Lisesi’nde okuyan Fakihe Güleç Hanım (doğ.1929), yemekhanede herkes kendi sefer tasını açar, ocaklarda ısıtır yerdi diye anlattı. Kimse kimseyi özendirecek yiyecek getirmezdi, farklı yemek getiren diğerlerine ikram ederdi diye anlattığında bendeniz hiç şaşırmamıştım. Ama kitabı okuyan gençler o satırları anlamakta bir hayli zorlandılar. Neden okulda kantin yoktu diye sormaktan bir türlü vazgeçmediler.

Obezite ve diyabet ile başa çıkmak için evlerde ve dışarda sağlıklı bir şekilde karın doyurmamız gerektiğini idrak etmemiz gerekiyor.

Edebilir miyiz?

Mevcut durum pek iç açıcı değil. Her yer kafe ve kafeler öğlen saatlerine kadar özellikle çok dolu. Her yeni açılan kafe “ekonomik kahvaltı vaadi” ile ev kadınlarını mekânına sabitliyor. Evet, en çok ev kadınları dışarda kahvaltı yapıyor. Uzun uzun. Eskiden sabah okula giderken çocuğuna fırından poğaça, börek alıp yediren anneler dikkatimi çekerdi, son bir yıldır çocuğunu okula bıraktıktan sonra uzun uzun kahvaltı eden kadınlar dikkatimi çekiyor.

İnsan niye evinde kahvaltı etmez? Benim için dışarda kahvaltı etmek ancak sıcak yaz günlerinde esintili bir ağaç altı vaat eden bir mekân için söz konusu olabilir, ya da erken çıkılmış bir yolculukta bir mola olarak... Oysa tanık olduğum mekânlar minibüs caddesinin kenarında, beton zemin üzerindeki plastik sandalyeli, plastik masalı mekânlar. İnsan niye burada kahvaltı eder? Özellikle hafta sonları iş iyice çığırından çıkıyor.

İnsanların neden dışarda kahvaltı yaptığını anlamakta hakikaten zorlanıyorum.

Kahvaltı sofrasına konan bütün malzeme zaten buzdolabında ve dolaplarda hazır duran bir malzeme. Bir çay demlemek kaç dakikasını alır insanın? Üstelik her evde su ısıtıcıları var. Su, ısıtıcıda kaynarken bir omlet yapmak kaç dakikalık iştir?

Aile fertlerine, arkadaşlara, akrabalara hizmet etmek insanın ömrüne ömür katar. Ama öncelikler sıralamasını iyi belirlemek şartıyla. Aslolan muhabbettir. Ancak güzel bir muhabbet ile sofralar sofra olur. Lakin sofralar, ikram edilen, doyulan, şükre vesile olan değil de, sunulan ve fotoğraflanan bir kareye dönüşünce, kabın içindeki nimet değil kabın dışındaki önemli oldu. Kabın dışı önemli olunca fotoğrafa girecek o farklı konseptler için kafelere gidiliyor elbet.

Sofralar sofra olmayınca hiçbir şeyin bereketi ve lezzeti kalmıyor.

II-

Geçtiğimiz hafta sonu Ertuğrul Özkök o her şeye pek uzak haliyle, Nevmekân Sahil’i yazmış. Her şeye uzak haliyle dememin sebebi şu: Mekânı bir kütüphane olarak değerlendirmek yerine siyaset üzerinden bir şeyler devşirmeye kalkmış olması. Yıllardır tekrarlamaktan usanmadığı klişelerini bir merak yine sıralamış: Başörtülü kadınlar mekânda çoğunluktaymış da bu çoğunluk sokağın oranı ile pek de uyumlu değilmiş de, esasında Üsküdar’da CHP ile AK Parti’nin oy oranı birbirine yakınmış da...

Bu mudur? Millet Kıraathanesinin ilk örneklerinden birini görmek için davet edildiğinizi söylediğiniz mekânda, gördüğünüz bu mudur? Mekânın daha işlevsel, günün şartları için daha uygun hale gelmesi noktasında hiçbir teklif sunmadan niye orada başı açıkların sayısı azdı diye sormak mıdır?

Mekânlardaki başı açık başı örtülü oranı bendenizi hiç ilgilendirmiyor. Hiçbir zaman ilgilendirmedi. İlgilendiğim tek şey insanların istedikleri mekâna girebilme hürriyeti ve girilen mekâna uygun davranma âdâbına sahip olmaları.

Nevmekan Sahil’in her köşesinde fotoğraf çeken, kahvaltı keyfi yaşayanlara itirazım var. İnsanların bir şey yiyip içmesi değil bendenizi rahatsız eden. Önceliğin çalışma, sohbet değil de yeme içme olmasına itiraz ediyorum. Önceliğin fotoğraf çekimi olmasına itiraz ediyorum. Kubbenin altındaki mekânda sadece çay ve kahve servisinin yapılmasını talep ediyorum. Kahvaltı için gelenler dış mekânı kullanabilir. Ama daha da güzeli, bu mekânı yiyip içme yeri olarak görenlerin bu bakış açısını terk etmeleri.

Üsküdar’ın her tarafı yemeli içmeli kitap-kafe kaynıyor. Oralarda kitaplar birer fon. Mekânlar instagram paylaşımına teşvik ediyor, mekânı paylaş kahveni bedava iç diyor meselâ. Ama Nevmekan Sahil sadece okumak, yazmak, ders çalışmak için gelenlerin olsun. Her mekân da insanları yemeğe içmeye özendirmesin. Lütfen…

Reşat Nuri Erol
16.11.2018
08:31

ERGÜN DİLER'İN BUGÜNKÜ YAZISINDAN BİR BÖLÜM:

...

Finans dünyasındaki bu gerginliğin sonucu da 2019'daki büyük ekonomik kriz öngörülerini ortaya çıkartıyor. Eğer büyük bir anlaşma olmazsa, büyük bir ekonomik kriz yaşanır. İşte buna da III. Dünya Savaşı denilecek.
Sonuçları çok ama çok ağır olacak!.

...


Reşat Nuri Erol
16.11.2018
09:10


‘Ekonomik kriz’ yerel seçimleri ne kadar etkiler?


BİR YAZAR BUGÜNKÜ YAZISININ BAŞLIĞINDA BU SORUYU SORUYOR...

BEN DE BENZER SORUYU DAHA DA GENİŞLETEREK SORUYORUM: 

‘Sosyal Tufan’ ülkemizdeki sistemi ne kadar etkiler?

***

YAZARIN YAZISI ŞÖYLE BİTİYOR:

EKONOMİK KRİZ VE PARTİLER

Yakın tarihimizdeki ekonomik krizlere ve partilerin durumuna bakınca karşımıza çıkan manzara şöyle:

1991 krizi ANAP’ı,

1994 krizi DYP-SHP’yi,

2001 krizi DSP-ANAP-MHP’yi çökertti.

Bakalım bu kriz AKP’yi nasıl etkileyecek?

İşaretler AKP açısından iyi gözükmüyor.

Erdoğan’ın ilçesi Üsküdar’da bile sıkıntı olduğu konuşuluyor.

AKP’lilere göre tek şansları muhalefet!


https://www.aydinlik.com.tr/ekonomik-kriz-yerel-secimleri-ne-kadar-etkiler-ismet-ozcelik-kose-yazilari-kasim-2018?utm_source=partners&utm_medium=gazeteoku.com&utm_campaign=feed

Reşat Nuri Erol
16.11.2018
09:17

,,,

Ve AKP, cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından yaşanan sosyo-ekonomik bunalımın iktidarda büyük yara açtığını çok iyi biliyor...

,,,

Kaynak Yeniçağ: Mart seçimini kim mi kazanacak?.. - Mehmet FARAÇ

Reşat Nuri Erol
16.11.2018
10:37


http://www.haberdurus.com/haber/krizler-bir-yana-sosyal-tufan-geliyor-24325.html


Krizler Bir Yana, ‘Sosyal Tufan´ Geliyor...
Reşat Nuri EROL
Tarih: 16.11.2018 11:17:19

 

Cumhurbaşkanımız “FAİZLERİ İNDİRİN” diyor; ilgililer tam tersini yapıyor!

Minik bir son haber ile başlayayım: “Hazine bugün iki borçlanma ihalesi gerçekleştirdi. 13 ay vadeli 11 Aralık 2019 vadeli ilk ihalede 1 milyar 560 milyon liralık teklife karşılık, net satış 82.4 milyon TL oldu. İhalede faiz ise yüzde 19.73 olarak gerçekleşti.”

Bu yılki bizzat devlet ihaleleri, tarihleri ve faiz oranlarına (%) bakalım:

22 Ocak 2018 yüze 12.61 / 12 Şubat 2018 yüzde 12.47 / 13 Mart 2018 yüzde 13.30 / 17 Nisan 2018 yüzde 13.60 / 15 Mayıs 2018 yüzde 16.61 / 18 Haziran 2018 yüzde 17.24 / 9 Temmuz 2018 yüzde 18.08 / 7 Ağustos 2018 yüzde 22.10 / 23 Ekim 2018 yüzde 21.42 / 12 Kasım 2018 yüzde 17.67! Piyasadaki faizler ise yüzde 30-40´larda!!!

Bugünkü bir yazıda rastladığım/okuduğum ara başlıklar şöyle:

* Enflasyonda rekor … Ekim ayı itibariyle enflasyon yüzde 25´e tırmandı...

 

* 10 günde dolar fırladı … 1 dolar 7 lirayı gördü...

* Düşüreceğiz diyenlerden rekor faiz … Merkez Bankası faizi yüzde 25´e çıkarırken, reel piyasalarda faizler yüzde 30-40´ları buldu…

* Konkordato ve işsizlikte rekor… Resmî olarak yüzde 11-12 gösterilen işsizlik yüzde 20´yi aştı. Altı milyondan fazla işsiz var. İşsizlik nedeniyle intiharlarda artış var...

* İşsizlik Fonu yağmalandı …kamu bankalarına Fon´dan 11 milyar lira aktarıldı...

* Yoksulluk ve işsizlik intiharları Geçinemediği için intihar eden sayısı hızla artıyor...

* Yurttaş borç batağında … Halkın yüzde 69´u borçlu...

* Emekli ikinci iş peşinde … Geçinemeyen emekliler ikinci işte çalışmak zorunda...

* Garantiler için ödenen paralar bütçede kara delik … Dolar garantisiyle yapılan köprü, otoyol ve hastane giderleri için bütçede şimdiden 44,5 milyarlık bir kara delik oluştu...

* Özelleştirmenin bedeli: Kağıt krizi; SEKA´yı yok pahasına satmanın bedelini ödüyoruz...

* Kriz ameliyathaneye girdi …ameliyatlar yapılamaz hale geldi... ilaçlar getirilememekte...

 

* Yurt dışına kaçış var …yetişmiş gençler çareyi yurt dışına göç etmekte arıyor...

Ülkemizdeki ağırlıklı olarak “genel ekonomik durum” böyle…

Hep hatırlatıyoruz; “ekonomik krizler” bir yana, “Sosyal Tufan” geliyor…

Bir de bizi de ilgilendiren “özel bir bölüm” var; MEDYA!

Konu ile ilgili bir haber başlığı aynen şöyle: “Mehmet Soysal: Demirören Medya´nın tepe ismi uyardı; Sektör (MEDYA) darağacına doğru yürüyor…”

Evet, Mehmet Soysal, Demirören Medya Holding İcra Kurulu Başkanı, o kişi bugünkü (13.11.2018) yazısında böyle feryat ediyor!

KARAR´ın “Kamuoyuna ve okurlarımıza zaruri bir açıklama… / KARAR gazetesi yayın hayatına başladığı 7 Mart 2016 tarihinden bu yana yoğun, sistematik ve arkası kesilmeyen çeşitli baskılarla karşı karşıya bulunuyor...” diyerek başlayan uzunca feryadı, şöyle sone ermiş: “Maruz bırakıldığımız ambargonun ve baskıların bir an önce sona erdirileceğini umarak, bu haksızlığı okurlarımıza ve kamuoyuna saygıyla duyururuz.”

Bu vesileyle bu bahsi, Üstadımızın bugün, www.akevler.org sitemizde, “Medya Ortaklığı” başlığı altındaki kısa yorumun en sonunda yazdıkları ile noktalayalım: “Hâsılı, basın ve yayın organları “işçilik sistemi” ile değil, “ortaklık sistemi” ile varlıklarını devam ettireceklerdir. Bu da “basın kooperatifleri” ile sağlanacaktır. Yazarlar yönetici, okuyanlar ise ortak olacaklardır. / Zamanla işçilik işletmeleri iflas edecek ve ortaklık işletmeleri doğacaktır.”

Evet… Genel ve özel durum, tespit, teşhis buysa…

ÇERE, ÇÖZÜM, TEDAVİ NEDİR?

Biz son üç gün yani son üç yazıdır ne diyoruz, “özel” olarak ne öneriyoruz?

“Kooperatif yöntemiyle kalkınma mümkündür…”

Bizim birkaç on yıldır “Genel Çözüm Önerimizi” bilmeyen/duymayan var mı?!

Millî Görüş Hareketi Önderi ve Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ne demişti:

“TEK ÇARE VE ÇÖZÜM ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN…”







   

Kaynak: Milli Gazete
Reşat Nuri Erol
16.11.2018
10:39



https://koseyazari.xyz/kose-yazari/resat-nuri-erol/



 





Çok Okunan Makaleler
Reşat Nuri Erol
Sonunda hep halk (Hak) galip gelir
22.11.2011 3885 Okunma
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen “denge” düzenidir
13.04.2012 3885 Okunma
Reşat Nuri Erol
Tehlikeler ve yapılması gerekenler-2
22.08.2011 3884 Okunma
Reşat Nuri Erol
Arif Ersoy; “Yeni Bir Dünya ve Adil Düzen” - 1
3.09.2020 3884 Okunma
7 Yorum 05.09.2020 09:21
Reşat Nuri Erol
Felsefe…
18.03.2012 3883 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yıl “yeni” ama her şey “eski” ya…
3.01.2012 3882 Okunma
Reşat Nuri Erol
ESAM Müslüman Topluluklar Birliği Kongresi
21.12.2011 3879 Okunma
Reşat Nuri Erol
Hangi laiklik, liberallik, sosyallik, demokrasi?-
25.09.2011 3879 Okunma
Reşat Nuri Erol
Hal-i pür melalimiz ile ilgili son bir uyarı daha
14.09.2018 3878 Okunma
1 Yorum 14.09.2018 08:35
Reşat Nuri Erol
Mekke’den…
23.04.2012 3875 Okunma
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Hacı Ahmet Hamdi Gül ve 'güzel ölüm'
13.05.2017 3872 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Ve tilke’l-eyyâmu nudâviluhâ beyne’n-nâs…’
19.06.2018 3870 Okunma
1 Yorum 19.06.2018 04:46
Reşat Nuri Erol
Ve rabbuke e’lemu bi men fî’s-semâvâti ve’l-erdi
19.03.2017 3869 Okunma
2 Yorum 19.03.2017 09:13
Reşat Nuri Erol
Kur’an, ilim, hayat ve her şeyin başı-sonu adalet
29.12.2018 3868 Okunma
2 Yorum 29.12.2018 16:19
Reşat Nuri Erol
Millî Gazete ve “millî” olmayan medya
8.12.2011 3867 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gemide iki ‘delik’ var: TERÖR VE İŞSİZLİK
28.10.2019 3866 Okunma
4 Yorum 28.10.2019 13:18
Reşat Nuri Erol
Adil Ekonomik Düzende denge
5.09.2011 3862 Okunma
Reşat Nuri Erol
Lanetlenen o Yahudiler ve Karl Marx
15.01.2012 3861 Okunma
Reşat Nuri Erol
Gerçek Ekonomik Kriz Gelmeden
30.01.2010 3859 Okunma
Reşat Nuri Erol
FAİZ ile geçen nice yıllar, TOKİ-Diyanet ve…-7
21.01.2020 3858 Okunma
4 Yorum 21.01.2020 10:00
Reşat Nuri Erol
Ayasofya açıldı; artık sorunları ‘çö-ze-lim’ mi?-5
8.08.2020 3857 Okunma
7 Yorum 09.08.2020 15:27
Reşat Nuri Erol
Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-7
1.04.2020 3856 Okunma
4 Yorum 01.04.2020 18:01
Reşat Nuri Erol
İslam Düzeni’siz İslam ülkeleri ne kadar İslami?
26.05.2019 3856 Okunma
4 Yorum 29.05.2019 11:32
Reşat Nuri Erol
Beklenen denge ve düzen Adil Düzen olacaktır
21.01.2019 3854 Okunma
2 Yorum 23.01.2019 05:42
Reşat Nuri Erol
‘Kooperatif(ortaklık)’ diyenleri anlıyor musunuz?-2
6.12.2018 3851 Okunma
2 Yorum 06.12.2018 06:46
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen İlmihali: İslam anlayışı ve sosyal medya
14.08.2018 3850 Okunma
1 Yorum 14.08.2018 08:12
Reşat Nuri Erol
S.Eskicioğlu yazdı;Denizli Milli Görüş’ün temel taşıydı
8.05.2020 3850 Okunma
3 Yorum 08.05.2020 09:01
Reşat Nuri Erol
Faizli düzen/sistem; rizikosuz kazanç, borç, kira(7)
23.02.2019 3847 Okunma
2 Yorum 24.02.2019 10:41
Reşat Nuri Erol
Dünya Kur’an düzenine kulak verme hazırlığında
4.10.2018 3841 Okunma
2 Yorum 04.10.2018 07:47
Reşat Nuri Erol
Gemide iki delik var Terör ve işsizlik
26.06.2010 3840 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye ADİL DÜZEN ile etkin devlet olacaktır
21.11.2014 3840 Okunma
1 Yorum 22.11.2014 09:35
Reşat Nuri Erol
Ekonomik ve sosyal açıdan anayasa-2
28.12.2011 3837 Okunma
Reşat Nuri Erol
G20 yani zalim düzen zirvesi ve merhaba kapitalizm!
9.07.2017 3836 Okunma
3 Yorum 09.07.2017 21:07
Reşat Nuri Erol
Ayasofya, ‘medeniyet’ ve ‘İslam Medeniyeti’ - 4
26.07.2020 3834 Okunma
9 Yorum 26.07.2020 19:22
Reşat Nuri Erol
Dersim, Suriye, İran ve Türkiye
3.12.2011 3832 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘AK Parti ANAP gibi dağılır gider’ de dendi…
2.07.2018 3831 Okunma
4 Yorum 02.07.2018 13:24
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Molla Kasım’ın itirazı ve özgürlük
21.09.2018 3826 Okunma
Reşat Nuri Erol
KUR’AN VE İLİM 950’inci hafta seminerinden
4.02.2018 3825 Okunma
3 Yorum 04.02.2018 07:02
Reşat Nuri Erol
Barış düzeni
8.02.2012 3825 Okunma
Reşat Nuri Erol
İnsan, şeytan ve yapılması gerekenler
22.02.2012 3825 Okunma
Reşat Nuri Erol
Millî Gazete ve diğerleri
9.12.2011 3824 Okunma
Reşat Nuri Erol
Anayasada yer alması gereken maddeler
6.06.2012 3823 Okunma
Reşat Nuri Erol
Bayramlar, Kurban ve ‘Kurban Kurumu’
8.10.2014 3822 Okunma
Reşat Nuri Erol
Batı çıkmazda... İnsanlık çıkmazda...
7.10.2011 3820 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Korona değil, korona tedavisi öldürüyor’ (mu?)
2.09.2020 3820 Okunma
7 Yorum 03.09.2020 06:24
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen’siz İslam ülkeleri ne kadar İslami?-1
25.05.2019 3819 Okunma
2 Yorum 25.05.2019 04:40
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen’de Ekonomi
29.12.2011 3816 Okunma
Reşat Nuri Erol
01.02.2019 Cuma - RNE'dan SEÇME 2 YAZI
1.02.2019 3815 Okunma
3 Yorum 03.02.2019 09:53
Reşat Nuri Erol
Millî Görüşün efsane ‘Garson Belediye Anlayışı’
22.03.2019 3814 Okunma
1 Yorum 22.03.2019 06:03
Reşat Nuri Erol
YENİAD - Yeni Bir Dünya ve “ADİL DÜZEN”
9.06.2017 3813 Okunma
3 Yorum 11.06.2017 16:07
Reşat Nuri Erol
‘Küllün ya’melu alâ şâkiletihî fe rabbukum a’lemu’
16.05.2017 3812 Okunma
1 Yorum 16.05.2017 08:40
Reşat Nuri Erol
Geleceğin parası ve para düzeni
23.11.2011 3811 Okunma
Reşat Nuri Erol
Enerji Siyasetimiz Nasıl Olmalıdır?
16.01.2010 3809 Okunma
Reşat Nuri Erol
Dünyayı bekleyen dört büyük azab/afet vardır
7.04.2018 3805 Okunma
1 Yorum 07.04.2018 08:28
Reşat Nuri Erol
Vaatler ve yapıl(a)mayanlar
31.07.2011 3804 Okunma
Reşat Nuri Erol
Erbakan, selem sistemi ve faizi selemle yenmek(18)
10.03.2019 3803 Okunma
3 Yorum 10.03.2019 07:49
Reşat Nuri Erol
Kur’an’la ilgilenmeniz… Kur’an’a ulaşmanız…
29.07.2018 3799 Okunma
3 Yorum 29.07.2018 05:58
Reşat Nuri Erol
‘Gizli Dünya Devleti’ dedikçe Erbakan’ı anmak-19
22.03.2020 3797 Okunma
5 Yorum 27.03.2020 08:09
Reşat Nuri Erol
Ayasofya açıldı; artık sorunları ÇÖZELİM mi?
30.07.2020 3797 Okunma
7 Yorum 01.08.2020 18:23
Reşat Nuri Erol
Ayasofya hayırlı olsun; başka neler yapılmalı?-5
19.07.2020 3793 Okunma
6 Yorum 19.07.2020 10:35
Reşat Nuri Erol
On yıl önce-on yıl sonra; yine tarım ve tohum-1
27.09.2019 3792 Okunma
Reşat Nuri Erol
Türkiye dış borçlar belasından nasıl kurtulur?
8.08.2018 3792 Okunma
2 Yorum 25.08.2018 17:44
Reşat Nuri Erol
Selemin güncellenmesinde dayanılan ilkeler (15)
6.03.2019 3792 Okunma
4 Yorum 07.03.2019 21:20
Reşat Nuri Erol
‘KUR’AN VE İLİM’ olmadan hiçbir şey olmaz
5.05.2017 3791 Okunma
2 Yorum 05.05.2017 12:10
Reşat Nuri Erol
Bundan sonra ne/ler yapmalıyız?
21.03.2012 3791 Okunma
Reşat Nuri Erol
Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-16
13.04.2020 3783 Okunma
4 Yorum 13.04.2020 13:15
Reşat Nuri Erol
Her şey "Adil (Ekonomik) Düzen"in gelmesi için
23.10.2011 3781 Okunma
Reşat Nuri Erol
Mehmed Şevket Eygi, Millî Gazete, MSP ve …
15.07.2019 3779 Okunma
3 Yorum 20.07.2019 07:55
Reşat Nuri Erol
Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-46
21.05.2020 3779 Okunma
4 Yorum 21.05.2020 05:33
Reşat Nuri Erol
61. Hükümet ve Yeni Anayasa
31.07.2011 3777 Okunma
Reşat Nuri Erol
Yeni yılda ya “ADİL DÜZEN” ya da “!?!”
1.01.2013 3777 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Zulmettikleri için nice nesilleri helâk ettik…’
20.10.2014 3777 Okunma
1 Yorum 20.10.2014 07:48
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Ahlak… Her alanın en büyük meselesi…
23.11.2018 3776 Okunma
Reşat Nuri Erol
Vesileyle, ilgilenenler çalışmamıza davetlidirler
25.10.2018 3773 Okunma
1 Yorum 25.10.2018 07:55
Reşat Nuri Erol
Bedir III. bin yılda da devam ediyor (4)
5.10.2012 3772 Okunma
Reşat Nuri Erol
Kanal İstanbul Çılgın Projesi nedir ne değildir?3
14.05.2011 3772 Okunma
Reşat Nuri Erol
Sekiz Sorun(4): Karşılıksız Faizli PARA
10.07.2011 3771 Okunma
Reşat Nuri Erol
Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-23
21.04.2020 3771 Okunma
3 Yorum 21.04.2020 09:16
Reşat Nuri Erol
M.Tekelioğlu; Yapıp ettiklerimiz, yapmayıp ettiklerimiz
29.06.2017 3770 Okunma
4 Yorum 30.06.2017 10:12
Reşat Nuri Erol
Mukayeseli Tefsir Merhalesi; Asr Suresi Tefsiri
12.04.2019 3769 Okunma
2 Yorum 14.04.2019 06:30
Reşat Nuri Erol
Erbakan’a Vefa: “Adil Ekonomik Düzen” kurmak
16.02.2012 3768 Okunma
Reşat Nuri Erol
DEPREM(5): Hukuk ve sivil savunma sorunu
31.10.2011 3764 Okunma
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen kurmak için ‘Ortak Bulma Sanatı’
21.10.2018 3764 Okunma
1 Yorum 21.10.2018 07:24
Reşat Nuri Erol
Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-28
26.04.2020 3764 Okunma
3 Yorum 26.04.2020 10:13
Reşat Nuri Erol
Mehmet Tekelioğlu; Ali Babacan’la nefes almak…
29.11.2019 3762 Okunma
1 Yorum 29.11.2019 10:05
Reşat Nuri Erol
Kosova’dan Türkiye’ye bakış(3): Gruplar ve …
3.12.2017 3762 Okunma
3 Yorum 03.12.2017 12:48
Reşat Nuri Erol
Virüs dünya düzeni mi, Adil Dünya Düzeni mi?-4
28.03.2020 3761 Okunma
3 Yorum 29.03.2020 08:19
Reşat Nuri Erol
Adil Düzen’i İslam düzeni olarak takdim edebiliriz
19.02.2018 3760 Okunma
2 Yorum 19.02.2018 14:47
Reşat Nuri Erol
Ey zulmedenler… Bir gün hesap vereceksiniz...
15.02.2018 3760 Okunma
1 Yorum 15.02.2018 07:57
Reşat Nuri Erol
İnsanlığın hikayesi, bizim hikayemiz-3
11.09.2011 3758 Okunma
Reşat Nuri Erol
Karşılıksız para soygunu bitiyor mu?
19.01.2012 3748 Okunma
Reşat Nuri Erol
Ellezîne Yü’minûne Bi’l-GAYBİ…
8.08.2012 3748 Okunma
Reşat Nuri Erol
FAİZ ile geçen nice yıllar, 10 yıllar ve gelecek - 3
13.01.2020 3748 Okunma
3 Yorum 13.01.2020 08:26
Reşat Nuri Erol
İşsizliğeteröre çare
10.07.2010 3743 Okunma
Reşat Nuri Erol
‘Adil Düzen’ vermezsen, şeytan ‘Deizm’ verir…
17.04.2018 3741 Okunma
3 Yorum 17.04.2018 12:35
Reşat Nuri Erol
Kur’an ve ilim çalışmalarımız devam ediyor-2
21.11.2018 3740 Okunma
3 Yorum 22.11.2018 09:22
Reşat Nuri Erol
İran-ABD gerginliği ve ‘Unutulan Beka Sorunu’
22.05.2019 3740 Okunma
4 Yorum 23.05.2019 05:37
Reşat Nuri Erol
Millî Gazete ve “millî” olmayan medya
26.01.2012 3739 Okunma
Reşat Nuri Erol
Bu haftaki seminer notlarından
1.04.2012 3737 Okunma
Reşat Nuri Erol
Başkan ve etrafındakilere Türkiye için uyarılar
15.08.2018 3737 Okunma
3 Yorum 25.08.2018 17:41


© 2025 - Akevler