TÜRKLEŞMEK,İSLAMLAŞMAK,MUASIRLAŞMAK- ZİYAGÖKALP- KRİTİĞİ
Süleyman Karagülle
1679 Okunma
LİSAN

 

LİSAN

Ziya Gökalp: -Türkleşmek, İslâmlaşmak ve Muasırlaşmanın dilde de görüntüsü vardır.

Süleyman Karagülle/ Reşat Nuri Erol: -Allah insanları değişebilen ve uygarlaşabilen varlık olarak var etmiştir. Sosyal ve ekonomik değişmeler dildeki değişmelerle birlikte olur. Dildeki değişmeleri tetkik ederek sosyal ve ekonomik değişmeyi de öğrenmiş oluruz.

ZG -Gelişmiş milletlerin gazetelerini tercüme ederken yeni mefhumları yeni kelimelerle ifade ediyoruz.

-İnsanlar yeni kavramları dışarıdan aldıkları kelimelerle, yahut kendilerinin ürettiği kelimelerle veya o dilde mevcut olan kelimelere yeni manâlar şarj ederek geliştirirler. Yeni kelimeler üretirken, kendi dillerinde ürettikleri gibi, Arapça dilinde yani uygarlıklarının dilinde de üretirler.

ZG -Yeni kavramları bazen lafızları ile yeniliyor veya sadece manâlarını değiştiriyoruz.

-Dilde kelime üretme özelliği vardır. O kelime dilde vardır ama o zamana kadar bir manâsı olmaz. Mesela, uçmaktan üretilen “uçak” kelimesi, yatmaktan üretilen “yatak” kelimesinin üretilmesi gibi. Artık bunlar birer âlet ismidir. Ama tayyare icat edilmeden önce bu kelimenin bir manâsı yoktu. Burada kelime türetilmiştir. Bazı zaman ise kelimenin manâsı vardır ama yeni manâ kazanmıştır. Mesela, eskiden “araba” at arabası iken, şimdi otomobilin de adı olmuştur.

ZG -Gelecekte Batı dillerindeki kavramlara Türkçede de karşılık bulunacaktır.

-Bir dilde başka dildeki bütün kavramlara aynen karşılık bulunamaz. Topluluk uygarlaştıkça kendi dilini de o şekilde geliştirir. Çok ilkel dillerde de çok ileri ifade tarzları vardır. Hiçbir kültür diğer ulusun kültürüne tam olarak girmeyeceğinden, hepsinin karşılığı bulunamaz. Ancak ilim dilinde ıstılahlar yani kavramlar oluşur.

ZG -Lisanımızda yabancı, Arapçadan veya Farsçadan türetilmiş kelimeler vardır.

-Osmanlılar daha çok Arapçadan kelime üreterek muasır medeniyeti kendi dillerinde alabildiler. Bu Kur’an Arapçası değildir. Bugün Öz Türkçe ve garp terimleri birbirleriyle boğuşmak üzeredir. Yeni kelime üretmeden evvel yeni kavramlar üretmeliyiz.

ZG -Yabancı kelimeler kaçak giriyor. Kendi dilimizde karşılık bulunabilir.

-III. Bin Yılda kuracağımız yeni medeniyeti Kur’an Arapçası ile ifade etmeliyiz. Yeni medeniyete giden yolda ancak böyle yol alabiliriz. Halk dilini ise Türkçe olarak geliştirmeliyiz. Bunun için de Türkçeyi çok iyi bilmemiz ve kendi ürettiğimiz araçlara Türkçe isimler vermeliyiz. Batı’dan aldığımız ‘tayyare’nin adı ‘airport’ olabilir, ama bizim kendi ürettiğimiz tayyarelere ‘uçak’ adını takabiliriz. Sonraları o kelimeler kendiliğinden elenir, kalanlar da Tükçeleşmiş olur.

ZG -Istılahları biz Arapçadan yapmalıyız, böylece İslâm âleminden kopmayız.

-Yeryüzünde iki ilmî dil vardır. Biri Arapça, diğeri Latincedir. Türkler her iki dildeki ıstılahları (kavramları) bilmek zorundadırlar. Başka türlü bu iki uygarlığı sentez edip yeni medeniyeti kuramazlar. Türkçede her iki dilin ıstılahlarını kullanan kitaplar yazılmalıdır. Öğrenciler seçmeli olarak hangisini istiyorlarsa onu okumalıdır. Türkçe bu iki ilmî dilin tercümanı olmalıdır. Türkçe, bünyesinde bulunan ‘yardımcı fiiller’ sayesinde dünyada buna en uygun olan dildir.

ZG -Arapçadan ıstılahlar üretmek için cemiyet oluşturulmalıdır.

-Bir düşünür bir konuyu Arapçaya tercüme ederken kendisi ona terimler bulur. Başkaları onu beğenip alır veya kendileri başka terimler koyarlar. Zamanla birbirini okuyanlar ortak terimler üzerinde birleşirler. Bunun dışında suni olarak ıstılahlar üretmek dili bozar, mantığı bozar. Bizim yapacağımız iş şudur. İlim adamlarımız ‘Kur’an Arapçası’nı öğreneceklerdir. Kendileri kelimeler icad ederek dünyadaki bütün eserleri Arapçaya çevireceklerdir; Arapçadan da dünya dillerine çevrilecektir. Bu karşılıklı tercüme faaliyeti yazarlar arasında kendiliğinden ortak dili oluşturacaktır. Bununla beraber, bir yazar bir kelimeyi kullandığı zaman, dilciler o kelimeyi kritik etmektedirler. Edebiyatçılar şiir yazmazlar ama şiirleri kritik edebilirler. Bu zamanla meseleyi bir yere doğru götürür. Kur’an’ın tefsiri böyle yapılır. Mesela, Kur’an’da sperme “nutfe”, kromozoma “salsâl”, gene “hame” denmektedir.

ZG -Arapça dilini geliştirerek uygarlığı İslâmlaştırmış oluruz.

-Arapça dilini geliştirerek Avrupa Uygarlığı’nı İslâmlaştıramayız ama Yeni İslâm Medeniyeti’ni bu sayede kurarız.

ZG -Halk dilini Arapça ve Farsçadan arındırmalıyız. Istılahlar dışında yabancı kelime kalmamalıdır.

-Her dilin kendi mantığı ve estetiği vardır. Yabancı kelimeler o dilin kurallarına ters düşeceği için dili çirkinleştirir. Bu sebepledir ki, Kur’an’da geçen kelimeler dışında yabancı kelime alınmamalıdır. Bunlar da sadece ilmî terimlere inhisar ettirilmelidir. Ulus dili ise kendi dil yapısı içinde oluşmalıdır. İlim diliyle insanlaşacağız, ulus diliyle de uluslaşacağız. Bu konuda Ziya Gökalp ile tamamen mutabık bulunuyoruz.

ZG -Kavramlar Batı, ıstılahlar Arap, gramer ise Türkçe olmalıdır. Mümkün olan kavramlar Tükçeleştirilmelidir.

-İlmî kavramlar Arapça ve Latince dillerinde ifade edilmelidir. Tükçeye her iki kavram da girmeli ve kitaplar yazılmalıdır. Gramer mümkün olduğu kadar Türkçe olmalıdır. Yazı dilinde özel gramer geliştirilmelidir. Virgülün ‘ve’ yerine gelmesi böyledir. Türkçe dili III. Bin Yıl Medeniyeti’nin oluşmasında yardımcı olmalıdır.

ZG -Lisanımızı Tükçeleştirirken soydaşlarımızı da unutmamalıyız.

-Türkçe aslında Çince gibi hece dilidir. Heceler birleşerek kelimeler olmuştur. Türkler arasında birliği sağlayabilmemiz için ortak yazı geliştirmeliyiz. Mesela, aynı kelimelerde geçen harflere Türkler ‘Y’, Kırgızlar ‘C’, Yakutlar ‘S’ diyorlar. O halde bu harfi hepimiz kendi dilimizde okuyacağız, ama yazısı bir olacaktır. Bunu başarmak için çok çalışmamız gerekecektir.

ZG -Yeni mefhumlar asrın, ıstılahlar ümmetin, diller ise milletin olmalıdır.

-Türk dilini geliştirmek gerekir. Divan-ı Lugatü’t-Türk kaynak kitabımız olmalıdır. Yabancı kelime olarak yalnız Latince ve Arapça kelimeleri kullanmalıyız. O kelimeler de yabancılıklarını korumalıdırlar. Yani, Türkçe yabancı kurallarla geliştirilmemelidir. Yabancı kelimeler de Tükçe ile kaynaştırılmamalıdır. “Cem’ etmek” şeklinde yazacağız; “cemetmek” şeklinde yazmayacağız. Türkçe kelimeleri Arapça çoğul yapmayacağız. Hâsılı, yabancı kelimeleri kullanacağız ama onlar dilimizde sadece konuk mesabesinde olmalıdır.

 

 

 

 

 


TÜRKLEŞMEK,İSLAMLAŞMAK,MUASIRLAŞMAK- ZİYAGÖKALP- KRİTİĞİ
1-GİRİŞ
6228 Okunma
2-USUL
1855 Okunma
3-LİSAN
1679 Okunma
4-ANANE VE KAİDE
2525 Okunma
5-HARS ZÜMRESİ-MEDENİYET ZÜMRESİ
4731 Okunma
6-TÜRK'LÜĞÜN BAŞINA GELENLER
2174 Okunma
7-TERBİYE
1712 Okunma
8-MEFKURE
2238 Okunma
9-TÜRK MİLLETİ VE TURAN
2026 Okunma
10-MİLLİYET MEFKURESİ
1674 Okunma
11-MİLLİYET VE İSLAMİYET
1870 Okunma