Süper demode tutumlar
12.11.2010
- Polemik cümlesine “Suskunluğum asaletimdendir...” diye başlamak.
- Birinin kişisel kitaplığına bakıp “Bunların hepsini okudun mu?” diye sormak. (Hiç yadırgamayın, bunu yapanlar hâlâ çok fazla.)
- “Tanrı’ya inanmıyorum ama bir güç var” demek.
- Siyaset eleştirisi adı altında “Kömür dağıtıyorlar, oyu kapıyorlar” dışında cümle kuramamak.
- “Ben küçükken bir koçumuz vardı, ben onu çok sevmiştim. Kurban Bayramı gelince babam onu kesti. O gün bugündür dine mesafeliyim” diye açıklama yapmak.
- Türban eleştirisine “Benim anneannem de başını örtüyordu” diye, PKK eleştirisine “En yakın arkadaşım Kürt” diye başlamak.
- İslam’da hayvan hakları konusuna “Ebu Hureyre’nin kedi severliği” ile başlamak.
- Nişantaşı üzerinden siyasal analiz yapmak...
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Tanrı'ya inanmamak
Birkaç yıl önce bir belgesel izledim. Belgeselde bir Alman biyolog ceninde organların nasıl farklılaştığı ve organların büyümesinin nasıl durduğu ve sınırlarının nasıl çizildiği konusunda bir keşif yapmış ve bunu anlatıyordu. Mekanizmadaki mükemmelliği gören bu bilim adamı belgeselin sonunda şöyle diyordu: "Artık üniversitede fen bilimlerinde ateist bilim adamı bulmak çok zorlaştı. Bu mükemmel mekanizmaları görüp anlayanların Tanrı'ya inanmaktan başka çareleri yok. Bir ateistle konuşmak istediğimde felsefe bölümüne gidiyorum. Çünkü oranın dışında bir ateist bilim adamı bulmak çok çok zor."
İnsan sürekli öğrenebilir. Çünkü öğrenebileceği bilgilerin sonu yoktur. Öğrendikçe, ilmi seviyesi yükseldikçe insanlar Allah'a daha çok yaklaşır. Ancak bazı insanlar vardır ki bunu gördükleri halde sadece ve sadece Allah'a inanmak istemedikleri için gerçeklerin üstünü örtmeye çabalarlar. Akılları ve ilimleri yaratılışın tesadüfen olamayacağını onlara net bir şekilde gösterdiği halde yaratılmış olmanın sorumluluğu onlara rahatsız edici gelmektedir. Çünkü yaratılmış olmak yaşadığı hayattan sorumlu olmak ve yaşadığı hayatın bir sınav olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Oysa onların istediği hayat fütursuzca yaşamaktır. Şeytan onlara fısıldamakta ve yaptıklarını süslü göstermektedir.
En ufak bir şeyin bile tesadüfi olmadığını bilen bu bilim adamı yaratılışın o mükemmel yapısının tesadüfen olduğunu iddia edebilmektedir. Buna aklı inanmamakta ama tesadüfen olduğuna inanmayı arzulamaktadır. Bunun da en önemli sebebi sorumsuzca yaşamak, hesap vermemek isteğidir.
İnsan vücudunda 100.000 protein mevcuttur. Proteinler çekirdekli her hücrede bulunan DNA denen yapıda kodlanırlar. Proteinleri oluşturan 20 çeşit aminoasit vardır ve her aminoasit 3 bazla kodlanır. Örnek verecek olursak 100 aminoasitli bir proteinli DNA'da 300 baz ve bunlara ilaveten başlangıç ve bitiş kodlarının bulunduğu 6 baz çiftiyle kodlanır (300+6).
Peki bu proteinlerdeki aminoasitlerden bazıları olması gereken gibi değilse, içindeki bir aminoasit farklı ise ne olur? Bunun için bir proteini örnek olarak anlatacağım.
Kanda oksijeni eritrosit denen alyuvar hücreleri taşır. Bu eritrositlerin içinde oksijen hemoglobin denen bir yapı ile taşınır. Bu hemoglobin hem adı verilen bir madde ve globin adı verilen proteinden oluşur. Yani hem + globin = hemoglobindir. Globin ise dört globinden oluşur. Bunlardan ikisi alfa-globin ikisi beta-globindir.
Beta-globin geni 11. kromozom üzerindedir. 146 aminoasitten oluşur. DNA'da 444 baz çiftiyle kodlanır. 146 aminoasit için 3x146 = 438 baz vardır. 3 baz başlangıç noktasını, 3 baz da bitiş noktasını belirler. 438 + 3 + 3 = 444 baz çifti kullanılır.
Bu 146 aminoasidin üçüncü ve dokuzuncusu arasındaki gen dizilimi ve aminoasitleri aşağıdaki gibidir:
Pozisyon | 1 | ... | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | ... | 146 |
Bazlar | | | CTG | ACT | CCT | GAG | GAG | AAG | TCT | | |
Aminoasit | | | Lösin | Treonin | Prolin | Glutamin | Glutamin | Lizin | Serin | | |
A:Adenin, G:Guanin, C:Sitozin, T:Timin
Bu aminoasitlerden altıncı sıradaki glutamini kodlayan GAG bazlarında bir mutasyon meydana gelirse ortadaki adenin timine dönüşürse GAG yerine GTG kodu meydana gelir. Yani zincir aşağıdaki şekle dönüşür.
Pozisyon | 1 | ... | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | ... | 146 |
Bazlar | | | CTG | ACT | CCT | GTG | GAG | AAG | TCT | | |
Aminoasit | | | Lösin | Treonin | Prolin | Valin | Glutamin | Lizin | Serin | | |
A:Adenin, G:Guanin, C:Sitozin, T:Timin
Dikkat ederseniz 444 bazdan sadece biri değişmiştir. Bunun sonucunda glutamin aminoasidi yerine valin aminoasidi sentezlenmeye başlamıştır. Peki bunun sonucunda ne meydana gelmektedir?
Bunun sonucunda orak hücreli anemi denen, kırmızı kan hücrelerinin şeklinin orak şekline dönüştüğü son derece kötü bir kan hastalığı meydana gelmektedir.
Bu kadar kompleks kodlamanın olduğu bir proteinin kodundaki 444 bazdan sadece birinin değişmesi son derece olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Peki bu 444 baz, bazlar bir çorba yapılıp karıştırılsa uygun yerlere giderek gerekli mükemmel kodu tesadüfen oluşturabilir mi? Tabi ki o zaman da bu çorbayı kim hazırladı diye sorarız ama o ayrı bir mesele. Bunu hesaplayalım.
DNA zincirinde 4 çeşit baz vardır (ATGC). Tek bir bazın istediğimiz baz olma olasılığı 1/4'tür. Çünkü ya A, ya T, ya G, ya C olur. İki bazın yan yana istediğimiz bazlar olma olasılığı nedir? Bütün olasılıkları yazarsanız:
AA, AT, AG, AC, TA, TT, TG, TC, GA, GT, GG, GC, CA, CT, CG, CC şeklindedir. Yani 16 çeşit seçenek vardır. Bunda istenen baz dizisinin 4 sayısının üssü olarak yazılmasıyla hesaplanır. Yani iki bazın yan yana istediğimiz gibi olması 1/4 x 1/4 = 1/16 olasılığıdır. Yani 16'da birdir.
Üç bazın yan yana istediğimiz gibi olma olasılığı 1/4 x 1/4 x 1/4 = 1/64 olur. Yani ne kadar bazdan oluşuyorsa 1/4 sayısını o kadar çarpmamız gerekir.
Peki 444 bazın gerekli beta-globin proteinini kodlaması için olasılık:
1/4 x | 1/4 x | 1/4 x | 1/4 x | 1/4 x | ... | x 1/4 | x 1/4 = |
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ... | 443 | 444 |
1/206365051224869236856382728483010000000000000000000000000000000000000
0000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000
00000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000000
0000000000000000000000000000000000000000000000000000000000
Evet, sayı sizi şaşırtmasın, 2'nin yanında tam 267 basamak var. 100.000 proteinden sadece birinin gerektiği gibi olmasının olasılığı budur. Peki tesadüfen buna ulaşılır mı? Daha anlaşılır bir açıdan anlatırsak bu olasılığı şöyle anlatabiliriz: Elinize bir para alın ve yazı-tura atmaya başlayın. Ardı ardına 888 kere yazı gelme olasılığı ile yukarıdaki olasılık aynıdır.
Peki tesadüflüğe inanan, Tanrı'ya inanmayan o bilim adamıyla sohbet edelim:
- Bir gün elime bir para aldım ve yazı tura atmaya başladım. Ardı ardına 888 kere yazı geldi.
- Saçmalama, öyle şey olmaz.
- Gerçekten, 888 kere yazı geldi. Şahitlerim bile var.
- Kullandığın para özel bir paradır ve yazı gelmesi için tasarlanmıştır. Öyle akıl dışı bir saçmalık olur mu? İhtimal dahilinde değil.
Alacağınız cevap bu olacaktır. Ama aynı adam sadece ve sadece Tanrı'ya inanmak istemediği için imkansız ihtimallerin peşinde koşmaktadır.
Günümüzde ise artık tesadüflük iddiasını savunmak komik kaçar hale geldiği için artık yeni trend "Tanrı'ya inanmıyorum ama bir güç var" şeklindedir. Ama artık bu da gülünç hale gelmiştir.
Siz ne derseniz deyin, ona İster Rahman, ister Allah, ister Tanrı, isterse God deyin. Sizi o yarattı. Yaşamınızı o verdi. Yaşamanız için gerekli bütün nimetleri sundu ve yaptıklarınızdan da ona hesap vereceksiniz. Kendinizi kandırmayın, şeytanın fısıltılarına kulak vermeyin. Allah sizden ne istiyor ona bakın. Boş verin çevrenizdeki insanların eğilimlerini, gelenekleri, modaları. İnsanların istediklerini ve hoşlandıklarını değil, Allah'ın istediklerini yapın ve bunun için kimseden çekinmeyin. Çünkü çekinilecek olan yalnızca Allah'tır. Korkulacak olan yalnızca Allah'tır. O'nun rızası için yaşayın, O'nun istediklerini yapın. O'nun istediği dinin gelmesi için gereken ne ise yapın. Kimseye aldırmayın. Yalnızca O'ndan çekinin ve yalnızca O'na sığının ve yalnızca O'ndan yardım isteyin.