Reşat Nuri Erol
15.11.2010
03:50
| KURBAN üzerine okuduklarım ve yaşadıklarım ciltler dolusu olur; KURBAN ile ilgili yazdıklarım, çalışma arkadaşlarımla her yıl yazdıklarımız nice makaleler, kitapçıklar, kitaplar olur... Oysa bütün okunanlar, yaşananlar, yazılanlar, yapılanlar tek bir teslimiyete “teslim olmak” makamında; Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail’in teslimiyetleri! Hazreti Hacer’den olan biricik oğlu Hazreti İsmail’i “KURBAN ET” emrini yerine getirme teşebbüsü ve Hazreti İsmail’in teslimiyeti: “Babacığım! Emredileni yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”
Bütün mesele Hazreti İbrahim ile Hazreti İsmail’in bu teslimiyetini anlamak…
Sonra bu teslimiyet ruhu ve şuuru ile kurban kesebilmek; kurban olmak…
İşte bu başarılabiliyorsa, o zaman Fuzûli gibi şöyle demeli, diyebilmeliyiz:
“Yılda bir kurban keserler halk-ı âlem ıyd için
Dem-be-dem sâat-be-sâat ben senin kurbânınam.”
***
“MÜBAREK KURBAN BAYRAMINIZI EN SAMİMİ DUYGULARIMIZLA TEBRİK EDER… BİRLİK, BERABERLİK VE HUZUR İÇERİSİNDE SAADET DOLU NİCE BAYRAMLAR DİLERİM…”
|
Reşat Nuri Erol
16.11.2010
01:25
|
Saadet Lideri Erbakan, Kurban Bayramı mesajında önemli konulara değindi
İslam Birliği ve ADİL DÜZEN kurulmalı
16 KASIM 2010
Milli Görüş Lideri ve Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Kurban Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda, ülkemizin ve İslam aleminin bayramını kutlayarak, Müslümanların zulümden kurtulması için İslam Birliği’nin kurulması, fakir-fukaranın yoksulluktan kurtulması için de Adil Düzen’e geçilmesinin önemine dikkat çekti.
Milli Görüş Lideri ve Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan, Kurban Bayramı nedeniyle yayınladığı mesajda, ülkemizin ve İslam aleminin bayramını kutlayarak, Müslümanların zulümden kurtulması için İslam Birliği’nin kurulması, fakir-fukaranın yoksulluktan kurtulması için de Adil Düzen’e geçilmesinin önemine dikkat çekti.
Erbakan, mesajında, şu görüşlere yer verdi: "Aziz milletimizin ve bütün İslam âleminin mübarek Kurban Bbayramını kutluyorum. Hepinizin bayramları mübarek olsun.
Çok aziz ve muhterem kardeşlerim.
Bu Kurban Bayramını yaşarken, dünyanın çeşitli yerlerinde İslam âleminin gördüğü zulümleri, hepimiz acı acı seyrediyoruz. Bayramlar, yılda bir defa geldiği için, yıllık olayları düşünmenin birer vasıtasıdırlar. İslam dininin her emri, her ibadeti sayısız hikmetlerle ve alınacak derslerle doludur. Kurban Bayramından da ders almak mecburiyetindeyiz.
Bu bayramda, önce bir defa hacca gidiyoruz. Hacca gitmek demek, 1.5 milyar müslümanın tek bir ümmet olduğunu gözüyle görmek, yaşamak demektir. Hacca giden kardeşlerimizin, haclarının Cenab-ı Allah tarafından makbul olmasını diliyorum
Bu yıl, 4 milyon kardeşimizin hacca gittiğimi büyük bir memnuniyetle öğrenmiş bulunuyorum. İnşallah bu sayılar, her sene daha da artar.
Hac ibadeti; yeryüzündeki 1,5 milyar müslümanı temsilen bir araya gelerek, tek bir vücut, tek bir ümmet olduğumuzu, gözlerimizle görüyor ve yaşıyoruz.
Bundan başka orada, Ya Rabbi huzuruna geldik, emirlerini tutacağımıza söz veriyoruz diyoruz. Böylece hayırları işlemeye, şerleri men etmeye, yani cihat etmeye söz veriyoruz. Bu itibarla bütün bu yaptığımız ibadetlerin manasını düşünerek, bunlardan ders almaya mecburuz.
Bu bayramda bir de, kurban kesiyoruz. Kurban kesmek, bildiğimiz gibi İbrahim ve İsmail aleyhisselamdan günümüze kadar gelmiş olan bir ibadettir. Daha eskiden de kurban vardı. Bu kurbanı keserken, önce Cenab-ı Hakk’ın emrine itaatin en büyük ibadet olduğunu dinen yaşıyoruz.
Ve emirde hayırda olduğunu, Cenabı hakkın emrini tutan insanlara Allah’ın yardım edeceğine inanıyoruz. Çünkü İbrahim A.S. oğlunu keserken Cenab-ı Allah ona bir kurbanlık gönderdi ve emre uyduğu için kendisine yardım etti.Cenab-ı Allah, her zaman emrine uyanlara yardım eder. Böylece bayramda, bu olayları düşünerek, hepsinden dersler alıyoruz.
Ayrıca kurban etimizi, fakir-fukaraya veriyoruz. Fakir-fukarayı da düşünmek bir müslüman olarak vazifemizdir. O insanların, fakir-fukaralıktan kurtulmasını sağlamaktır, vazifemiz. Bunu temin etmek için de, Adil Düzen gerekir.
O itibarla, bu bayram münasebetiyle, bir yandan tek bir ümmet olduğumuzu dikkate alarak, İslam Birliği’ni bir an evvel kurmamız gerektiğini idrak etmemiz lazım. Fakir-fukaranın yoksulluktan kurtulması için faizci-kapitalist nizamdan ADİL DÜZEN’e geçmemiz lazım geldiğini idrak etmemiz lazım.
Bayramınızı, candan tebrik ediyorum. Ve gelecek bayramın, Saadet iktidarında kutlanmasını Cenabı Allah’tan niyaz ederek, sizleri şimdilik Allah’a emanet ediyorum. Gözlerinizden öperim. Gazanız mübarek olsun. Hepinizin dualarınızı bekliyorum. Cenabı Allah, pek çok bayramlara Saadet içerisinde kavuştursun. Allah’a emanet olun".
|
Reşat Nuri Erol
17.11.2010
12:01
|
KURBAN(1): Mücadele devam ediyor…
Reşat Nuri EROL
Cennetteki ayrılıktan sonra Hz. Adem ile Hz. Havva’nın dünyada Arafat’ta yani Mekke’de buluştukları rivayet edilir…
Mezopotamyalı (Ur) veya Anadolulu (Urfa) Hz. İbrahim babası Azer başta olmak üzere, kavminin mensupları ve Nemrut ile olan mücadelesini bitirince, Filistin ve Mısır’dan sonra Mekke’yi mesken edinir; eşi Mısırlı Hz. Hacer ve oğlu Hz. İsmail ile birlikte…
O Hz. İsmail ki; vakti gelip de “kurban” edileceğinde teslimiyet içinde olacaktır…
O Hz. Hacer ki; Hz. İbrahim’e verilen emir gereği, kundaktaki bebeği Hz. İsmail ile Zemzem’in fışkıracağı yeryüzündeki o “nokta”ya, sonra insanlığın merkezi olacak çöldeki o dağ başı “Kâbe”ye terk edildiğinde “teslim olup itaat edecek” ama boş durmayıp Safa ile Merve arasında “sa’y” edecek, çırpınırcasına defalarca (7 defa) gidip gelecektir… Allah’ın emriyle su ve yiyeceğin olmadığı çöldeki o dağ başında biricik bebeğiyle terk edildiğinde durmayacak, beşeriyete kıyamete kadar örnek olacak olan mücadelesini devam ettirecektir…
İnsanlığın Hz. Adem ve Hz. Havva ile başlayıp Hz. İbrahim, Hz. Hacer ve Hz. İsmail ile belli bir şekle bürünen ve Hz. Muhammed ile eşi Hz. Hatice başta olmak üzere, Ashab-ı Kiramın Arafat-Mekke-Medine üçgenindeki “23 yıllık cihatları” ile kıyamete kadar bütün insanlığa örnek olacak sisteme dönüşen mücadelesi devam ediyor…
***
Hz. Adem ile Hz. Havva ve çocukları…
Hz. İbrahim ile Hz. Hacer ve biricik oğulları Hz. İsmail…
Hz. Muhammed ile Hz. Hatice, Ashab-ı Kiram ve bütün beşeriyete rehberlik…
O’ndan geldik, O’na döneceğiz…
Ruhlar âleminden dünyaya, dünyadan âhirete…
Yaratılan ilk insandan itibaren, bütün insanlığın peygamberlerin önderliğinde ve rehberliğinde sürdürdüğü o kutlu O’na dönüş mücadelesi devam ediyor…
Bütün mesele, asıl mesele, biricik mesele; bu dönüşü, bu mücadeleyi fehmetmek, anlamak, kavramak, idrak etmek, şuuruna varmak ve beşikten mezara kadar süren dünya hayatındaki her merhalede gereğini bir ameller bütünü olarak yapmak...
Yapılması gerekenleri yaparken Hakka, hakikate, adalete, doğrulara “kurban” olmak; bâtıla, yalana, zulme ve her türlü yanlışlara “kurban” gitmemek...
İki nokta arasındaki “doğru” tektir ama o iki nokta arasındaki “yanlışlar, yalanlar, yamukluklar, eğriler, şeytanlıklar, bâtıl yollar” sonsuzdur, sonsuz!..
Bütün mesele işte o “doğru yol”dan, işte o “sırat-ı mustakim”den, her gün beş vakit namaz ve niyazda Fatiha Sûresi’ndeki yedi âyette anıldığı üzere ayrılmamak…
***
Evet, mücadele devam ediyor…
Bütün beşeriyet, bütün insanlık; kadını ve erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle, doğulusu ve batılısıyla, kuzeylisi ve güneylisiyle, Avrupalısı ve Asyalısıyla, Amerikalısı ve Afrikalısıyla bütün beşeriyet, bütün insanlık “kurban” edilmek isteniyor…
Faizci tekel sömürü sermayesi; emrindeki “kapitalizm, komünizm, sosyalizm, faşizm, emperyalizm” başta olmak üzere, burada daha fazlasıyla adını anmaya gerek görmediğim her türlü “izm”lerle, bütün beşeriyeti, bütün insanlığı “kurban” etmek istiyor…
İnsanlık; işte yukarıda andığım “Ulu’l-Azm” yani azimet sahibi peygamberlerin bize “örnek olan ve kıyamete kadar hep örnek olmaya devam edecek mücadelelerinin rehberliğinde” iki cihan saadetine ulaşma mücadelesini devam ettiriyor…
Ama dikkat; artık iş başa kaldı! O önderler, o peygamberler artık yok! Ama onların vârisleri olan “âlimler” var. Evet, bu arada çok ama çoook dikkat edile; değişik tipleri ve çeşitleriyle başkaları değil, sadece ve sadece “âlimler” var. Kitap, Kur’an, ilim, âlim; “âlimler” ve sadece onları rehber edinen “liderler”… Evet, mücadele devam ediyor…
*** *** ***
KURBAN(2): Ben senin kurbânınam…
Reşat Nuri EROL
KURBAN üzerine okuduklarım ve yaşadıklarım ciltler dolusu olur; KURBAN ile ilgili yazdıklarım, çalışma arkadaşlarımla her yıl yazdıklarımız nice makaleler, kitapçıklar, kitaplar olur... Oysa bütün okunanlar, yaşananlar, yazılanlar, yapılanlar tek bir teslimiyete “teslim olmak” makamında; Hazreti İbrahim ve Hazreti İsmail’in teslimiyetleri! Hazreti Hacer’den olan biricik oğlu Hazreti İsmail’i “KURBAN ET” emrini yerine getirme teşebbüsü ve Hazreti İsmail’in teslimiyeti: “Babacığım! Emredileni yap, inşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”
Bütün mesele Hazreti İbrahim ile Hazreti İsmail’in bu teslimiyetini anlamak…
Sonra bu teslimiyet ruhu ve şuuru ile kurban kesebilmek; kurban olmak…
İşte bu başarılabiliyorsa, o zaman Fuzûli gibi şöyle demeli, diyebilmeliyiz:
“Yılda bir kurban keserler halk-ı âlem ıyd için
Dem-be-dem sâat-be-sâat ben senin kurbânınam.”
***
Bizim Saadet Partisi İstanbul İl Başkanlığı bünyesinde bir çalışma grubumuz var: Ekonomik ve Sosyal İşler Çalışma Grubu. Grubumuz “KURBAN” ile ilgili mütevazi bir çalışma yaptı. Önce TESBİT ve TEŞHİS: Tarım ve Hayvancılık refah ve kalkınmada önemli ve önceliklidir. Hükümetlerin sahip çıktığı sürekli bir devlet politikası olmalıdır. Tarım ve hayvancılıkta, ülkemiz yakın zamana kadar kendine yeten ve dünyanın önde gelen ülkelerinden biri idi. Ancak, AB ve IMF dayatmalarıyla uygulanan yanlış politikalar yüzünden canlı hayvan ithal eder duruma getirildik. En önemli besin kaynağı et, bayramlarda bile vatandaşımızın evine giremez oldu. 1980’de Türkiye nüfusu 44 milyon, koyun sayısı 50 milyondu. Geçen 30 yılda nüfus 73 milyona çıkarken koyun sayısı 23 milyona düştü. (Koyun sayısı: 1980’de 50, 1991’de 40, 2000’de 28, 2010’da 23 milyon adet.) 1 kg et Avrupa’da 3 Euro (4 Dolar), ABD’de 5 Dolar iken, Türkiye’de yapılan zamlarla 17 Dolar’a yükseldi! Kişi başı et tüketimi ABD’de 94 kg, Avrupa’da 71 kg iken, Türkiye’de ise 6 kg seviyelerinde!
Bu duruma nasıl geldik? -Hayvancılık köylünün (halkın) elinden alınıyor... -Besicilik maliyetleri sürekli tırmanıyor... (1 torba yem geçen yıl 20 TL iken bu yıl 35 TL.) -Tarım ve hayvancılık tekelci büyük şirketlerin kontrolüne bırakılıyor... -Köylerde çoban bulunamazken, şehirler işsizlerle doluyor... -Borç batağındaki belediyeler kurban satış çadırları için fahiş kiralar alıyor... -Sonuçta kurban fiyatları aldı başını gidiyor... Ne satıcı memnun, ne alıcı memnun!
Netice; Milletimiz KURBAN BAYRAMI’nı yaşayamıyor!
***
Sonra TEDAVİ ve ÇÖZÜM: -Hayvancılık için faizsiz ve uzun vadeli teşvik kredisi verilmeli! -Besicilerin damızlık hayvan ihtiyacı devlet tarafından karşılanmalı, hayvan sayısı nüfusa yetecek orana getirilmeli! Tarım Bakanlığı’nda özel hayvancılık müsteşarlığı kurulmalı! -Et Balık Kurumu, et ve et-süt ürünleri piyasasında fiyatları kontrol altında tutacak şekilde etkili ve yönlendirici görev yapmalı! -Hayvan ithalatı sadece ırk iyileştirme ve süt veriminin artması amacıyla yapılmalı! -Donmuş et ithalatına kesinlikle izin verilmemeli!
Saadet Partisi iktidarında TARIM stratejik sektör olarak FAİZSİZ KREDİ ile desteklenecektir... “Adil Ekonomik Düzen”de tarımsal girdileri artıran FAİZ ve haksız VERGİLER kaldırılacaktır... Üretim artırılarak ülkemize bolluk ve bereket gelecektir...
***
“MÜBAREK KURBAN BAYRAMINIZI EN SAMİMİ DUYGULARIMIZLA TEBRİK EDERİZ… BİRLİK, BERABERLİK VE HUZUR İÇERİSİNDE SAADET DOLU NİCE BAYRAMLAR DİLERİZ…” Ekonomik ve Sosyal İşler Çalışma Grubu
|