Reşat Nuri Erol
03.09.2010
23:43
|
HANEFİ AVCI’nın
K İ T A B I
Hanefi Avcı bir kitap yazmış. Ergenekoncuları ihbar ediyor, Gülencileri suçluyor. Tüm devletin onlar tarafından işgal edildiğini savunuyor. Bütün olayların arkasında onların olduğunu anlatıyor.
Üniversiteyi bitirip işe başladığımda yaşamaya başladığım ve tüm hayatım boyunca bütün olayları ona göre yorumladığım bir mekanizmayı sizlere anlatmak isterim.
Derin güç herhangi bir topluluğu ikiye ayırır ve iki tarafa da kendi adamlarını yerleştirir. Onlara görev verir; karşı tarafa saldırma görevi! Herkes için dosya hazırlanmakta, dosyada kişinin yaptığı hatalar kayda geçmektedir. Kimi zaman hatalar kasten yaptırılmaktadır. Kendisine yanaşamazlarsa yakınlarına, eşine, oğluna, kardeşine yanaşırlar; onlar vasıtasıyla suç veya hata işletirler ve dosyaya geçirirler. Çok dikkatli kimselerin yakınlarına yanaşmazlar, onlara suç işleyenleri arkadaş ederler. Kendisi suç işlemez ama yakın arkadaşı suç işlemeye devam eder. Onunla görüşmeler, arkadaşlıklar, fotoğraflar ve daha başka şeyler hep arşivlenir.
Hukuk düzeninde bir kimse bir suç işledi mi hemen harekete geçilir ve ona ceza verilir. Uzun zaman takip edilmeyen suçlar müruru zamana uğrar, sonra takip edilmez. Bunlar için durum böyle değildir. Dosyalar hazırlanır. Ama uyutulur. Günü gelince kullanılır. Hukuken geçerli olsun olmasın onlar kullanırlar.
İki gruba ayırdıkları toplulukta yönetimi sıra ile birbirine devrettirirler. Bir bakarsınız Halk Partisi (CHP) iktidar olur, bir bakarsınız Demokrat Parti (DP) sempatizanları iktidar olur. Eğer iktidarı normal yollarla değiştiremezlerse müdahalelerle değiştirirler. Ama mutlaka sıra ile bu oyunu sürdürürler. İktidar olan karşı tarafın dosyalarından istedikleri kimseleri temizletirler. Böylece iki grup arasındaki düşmanlık da o nisbette artar. Sonra öbür grup iktidar olunca onlara da karşı grubu temizletirler. Küllenmiş dosyalardan istenilenler ortaya çıkar. Böylece devamlı olarak istenmeyenler elenir.
Soruşturmada bazılarının dosyaları olmaz veya bir şey bulunmazsa, o zaman hedeflediklerinin arkadaşını muhakeme ederler, onun için aldıkları karara onu da eklerler. Böylece arkadaş ettikleri kimse sayesinde onu da harcarlar.
Hâsılı, siz ister suçlu olun ister olmayın, onlar isterse suçlu olmasan da suç bulur, yahut arkadaşını bulup suçlarlar; istemedikleri kimselerin dosyaları ise uyutulur.
Ne ki, her seferinde inananlar ve namaz kılanlar dosyaya eklenir ve devre dışı yapılır. Yani dindar olmayanlar iki operasyondan birinde harcanırlardı; biz dindarlar ise her operasyonda darbe yiyorduk.
İşte, onlar açısından ne kadar tatlı bir yönetim şekli değil mi? Asıl karar verenler derin güçlerdir ama failler ise sahnede görülenlerdir, mağdurlar ise aslında olaylarla hiç ilgisi olmayan kimselerdir. Çünkü bu işlemleri ajanlar yapmıyor, samimi olanlara yaptırılıyor.
Onların sevmedikleri kimseler samimilerdir.
Samimi olmayacaksın. Münafık olacaksın. Takiyyeci olacaksın.
Uğur Mumcu’yu, Bahriye Üçok’u öldürenler onlar; samimi solcu oldukları için öldürdüler. Doğu Perinçek gibi solcular hâlâ ayaktalar; suç işleseler de onlara dokunulmaz.
Bu durum Müslümanlar için de böyledir; çıkarı için Müslüman görünenler yüceltilir, samimi Müslümanlar ise horlanır.
Bu işler yapılırken hiç ilişkileri olmadığı halde, ‘ordu böyle istiyor’ der, yapacaklarını onun adına yaparlar. Ordu da ses çıkaramaz, ‘ben istemiyorum’ diyemez.
Bugün görünürde Ordu ile Gülenciler çatışmakta, birbirlerine karşı hamleler yapmaktadır. Oysa bunların iki tarafını da harekete geçiren derin güçtür, gizli odaklardır.
Hanefi Avcı da şimdi o sermayenin bir uygulamasına işaret etmekte, onun aracı olmaktadır. Orduda istemedikleri adamları Gülencileri kullanarak sindirdiler. Şimdi Gülencilerden, daha doğrusu dindarlardan istemedikleri kimseleri ordu taraftarı olanlara temizleteceklerdir. Bu arada ellerinden gelirse samimi dindarları da kurunun yanında yakacaklardır.
Geçmiş elli yıllık hayatımda hep bunları yaşadım. Sonunda ben olaylara karışmadığım halde beni de arkadaşlarıma eklediler ve bana zulmettiler. Ne var ki yaptıklarının hepsi sonunda benim iyiliğime olmuştur.
Ankara’da Demokrat Partilisin diye işimden attılar; İzmir’e gittim, Akevler’i kurduk.
Orada da yine Sanayi Bölge Müdürlüğü’nden uzaklaştırdılar; partilerimizi kurduk.
İnançlılara şunu söylemek isterim ki; belki şimdi sizi de Gülencilere katacak ve size de zulüm yapacaklardır. Hiç korkmayın; bunun mânâsı “Adil Düzen”e yaklaşıyoruz demektir.
İyi bilin ki Ordu mensupları ne kadar iyi kimselerden oluşmuşsa, Gülenciler de böyle iyi insanlardan oluşmuştur. Ajanlar ordu adına ve Gülenciler adına bu pislikleri yapmaktadırlar. Aldırmayın, sonunda onlar temizleneceklerdir. Bazen yapılan zulümler acı verse de sabredin.
SÜLEYMAN KARAGÜLLE
Yay. Haz.: REŞAT NURİ EROL
|