Yalnızlaşıyor
1015 Okunma, 0 Yorum
Oktay Ekşi - Hürriyet
Vahap Alma

Denizde haydutluk
BİR zamanların “Akıl Cumhuriyeti” İsrail, artık en yakın destekçisi ABD'nin bile kanımızca sırtında “yük” gibi hissetmekte olduğu bir sorun yumağına dönüştü. Bu gerçeğin son örneğine tüm dünya, Gazze'ye insani yardım götüren gemilere İsrail komandolarının açık denizde yaptığı kanlı baskında tanık oldu.

“Akıl Cumhuriyeti” deyimi, artık meslekten elini eteğini çekmiş olan tanınmış gazeteci Bedii Faik'e aittir. Özellikle de İsrail'in, bir çöl ortamını yeşil bir cennete çeviren kurucu kuşağının yarattığı mucizeyi anlatmak için kullanılmıştır.

Oysa o İsrail'in yerinde şimdi arogan (kendini beğenmiş), hem şımarık hem saldırgan, üstelik kimliğinde -maalesef- ırkçılık taşıyan sevimsiz ve bağnaz bir İsrail duruyor.

Gazze halkına “insani yardım” malzemesi götüren “Sivil Toplum Kuruluşlarının” kiraladığı gemilere, İsrail sahillerinden 70 mil uzakta yani uluslararası hukuk yönünden hiçbir şekilde müdahalede bulunamayacağı bir yerde “komando” indirip en az 10 sivilin kanına giren bir gücün “sevimli” olması beklenebilir mi?

Bu “haydutça” eylem, İsrail'in sadece pervasızlığını göstermekle kalmamaktadır. Bu aynı zamanda İsrail'in yıllardır Filistin halkına hemen hiçbir zaman “adil” ve “insanca” davranmadığını söyleyenlerin haklılığını ortaya koyan bir kanıttır.

Yaşanan olay “hukuk” düzeyinde, İsrail ile ilgili sivil toplum kuruluşları arasında göründüğü için o kuruluşların bağlı olduğu devletlerin saldırıya “doğruca kendilerinin” taraf olmadıkları söylenebilir. Bu, ilgili ülkelerin İsrail'e verecekleri yanıtı -gösterecekleri tepkiyi- daha serinkanlı bir şekilde belirlemelerine olanak verir.

En azından İsrail'in yıllardır uyguladığı “misliyle karşılık verme” yaklaşımı bu aşamada söz konusu olmaz.

Ama İsrail'in uluslararası ortamdaki imajının bu nedenle çok ağır bir yara alacağı kesindir.

Türkiye'nin bu vesileyle İsrail'i ağır bir dille uyarıp “sonuçlarına katlanacağı”nı bildirmesi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni toplantıya çağırması ve -sayalım ki- Konsey'den İsrail'i kınayan bir karar çıkartması da korkarız ki fiilen hiçbir sonuç doğurmayacaktır.

Çünkü Amerika'dan aldığı destek devam ettikçe İsrail pervasızlığından vazgeçmez. Zaten sayısız Güvenlik Konseyi kararını dinlememesi de bu ilişkinin sonucudur.

Öte yandan bu son olayda, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın 2009 Şubat'ında Davos'ta İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez'e alenen hakaret etmesinin izini aramak kanımızca gerçekçi olur.

Sonuç olarak son bir yılı aşkın süredir giderek bozulan Türkiye-İsrail ilişkilerinin iki ülkenin bugünkü hükümetleri işbaşında olduğu sürece iyileşebileceğini biz zannetmiyoruz. O nedenle Türkiye artık Ortadoğu ülkelerine “eşit” mesafede durma politikasını kesin olarak terk etmiş durumdadır.

Bunun bizi nereye götüreceğini söylemek için henüz vakit erkendir.

 

Yalnızlaşıyor


İSRAİL'in Gazze'ye “insani yardım” malzemesi götüren “barış ve iyilik” yüklü gemilere Akdeniz'in ortasında yaptığı haydutça saldırı, aslında Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere İngiltere'nin, Almanya'nın ve öteki Batı devletlerinin bu ülkenin kanunsuzluklarına geçmiş yıllarda göz yummalarının sonucudur.

Önce bunu teslim edelim.

Gerçekten İsrail yıllar yılı her türlü hukuksuzluğu kendine hak gördü. Filistin halkına yapmadık zulüm bırakmadı. Ama her defasında dünya kamuoyuna sanki kendisi masum, Filistinliler suçlu imiş gibi yutturmayı -Batılı büyük haber ajanslarının da yardımıyla- becerdi.

Bu yüzden, İsrailli bir çocuk Filistinlilerin kurşunuyla ölünce dünya ayağa kalktı. Ama Filistinli on çocuk İsrail askerlerinin kurşunuyla ölünce, o olay “kazaya uğramış bir tavuk kadar” bile dünyada yankılanmadı.

İsrail, kendisine ait olmayan topraklara göz göre göre kendi halkını yerleştirirken Batı ülkeleri “Bu yapılanları doğru bulmuyoruz” kabilinden beyanlarla yetindi ama, Filistin halkına kendi cetlerinden kalma topraklarda yaşama hakkı çok görüldü.

İsrail askerlerinin hukuk tanımazlığı o raddeye ulaştı ki, “cezanın şahsiliği” ilkesi bile ayaklar altına alındı. Filistinli bir aktivist yakalandığı zaman ona yargının verdiği ceza yeterli görülmedi, İsrail devletinin iş makineleri, oturduğu evi ailesinin başına yıktı. Bu hukuk tanımazlık, bir kere beş kere değil yıllar boyu sayısız kere uygulandı.

Sovyetler Birliği'nin Almanya'yı 1960'ta ikiye ayıran bir duvar (Demir Perde) inşa etmesi yüzünden Sovyet yöneticilerine demedik laf, etmedik hakaret bırakmayan Batı dünyası, aynı tür bir duvarı Filistinlilere karşı inşa eden İsrail'e itiraz ediyormuş gibi görünmekle yetindi.

İran'ın “nükleer enerjiden barışçıl amaçlarla yararlanma” gerekçesiyle (o gerekçe doğrudur demiyoruz) uranyumu zenginleştirmesi yüzünden kıyametleri kopartan ABD başta olmak üzere Batı ülkelerinin tamamı, İsrail'in atom bombası yapmasına hiç ses çıkarmadı.

O zamanki Başbakan Ariel Şaron'un, “Bu yerleşim yerinden İsrail'e roket atılıyor” gerekçesiyle, Batı Şeria'daki Jenin'e saldırttığı İsrail askerleri, 2'den 16 Nisan 2002'ye kadar, şehirde yıkıp dümdüz etmedik yer bırakmadı. Bir hafta on gün süreyle birçok sivili katletti ama uluslararası âlemden hemen hiç tepki görmedi.

Daha önce Lübnanlı “Falansijt” denen paralı askerleri taşeron olarak kullanıp Filistinlilerin sığındığı Sabra ve Şatila isimli kamplarda yüzlerce kadın, çoluk çocuğun öldürtülmesinden söz etmiyoruz. Oysa o katliamın da gerçek faili İsrail devleti idi.

Tüm bu saydıklarımız, başta da dediğimiz gibi uluslararası âlemin İsrail devletini şımartmasının sonucudur. Nitekim bu son “deniz ortasında haydutluk” olayına gösterilen tepkilere de bakın. En sert olanı “göstermelik bir kınama” ile yetiniyor. Daha bir ürkek olan sadece, “olaydan duyduğu üzüntüyü” dile getiriyor.

Ama son olay, İsrail devletinin artık “yalnızlaşma” sürecinin başladığının işaretlerini veriyor. Aksi söz konusu olsa Gazze'ye yardım götüren konvoya bu kadar sayıda ülkeden insan katılır mıydı?

 

 

Vahap Alma






Sayı: 52 | Tarih: 6.06.2010
Mahir Kaynak
Siyasî sonuçlar
1754 Okunma
17 Yorum
Süleyman Karagülle
Ahmet Hakan
Boşuna ölmediler
1401 Okunma
4 Yorum
Lütfi Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm çöküyor...
1337 Okunma
9 Yorum
Ilker Ardic
Hayrettin Karaman
Hedef ambargoyu kaldırmak
1256 Okunma
Hilmi Altın
Toktamış Ateş
Mavi Marmara
1214 Okunma
Osman Eskicioğlu
Ruşen Çakır
Mavi Marmara İskenderun Limanı’na uğradı mı?
1132 Okunma
Tayibet Erzen
Derya Sazak
Gülenin uyarısı
1106 Okunma
Serdar Turan
Mehmet Şevket Eygi
Bu İşin Sonu Üçüncü Dünya Savaşıdır
1102 Okunma
Emine Hocaoğlu
Fikret Bila
İsrail Kaybetti
1093 Okunma
Harun Özdemir
Dücane Cündioğlu
Gazze'nin Ekonomi Politiği
1093 Okunma
Abdülkadir Altınhan
Ebubekir Sifil
Halk İradesi Mi? Sivil Toplum Mu?
1088 Okunma
Zafer Kafkas
Reşat Nuri Erol
Kapitalizm çöküyor...
1084 Okunma
Ilker Ardic
Zülfü Livaneli
Kriz
1078 Okunma
Ali Bülent Dilek
Oktay Ekşi
Yalnızlaşıyor
1015 Okunma
Vahap Alma