03 MAYIS 2010
Bazı (hepsi değil) ilahiyatçılar cihad ve ictihad konusunda Ehl-i Sünnet ve Cemaat Müslümanlığının sınırlarını aşıyor, doğru olmayan görüşlerle, bozuk fetva ve ictihadlarla halkın kafasını karıştırıyor.
19'uncu asırda, ictihad konusunda aykırı fikirler ortaya süren kişi, Cemaleddin Afganîdir. Bu zata kesinlikle güvenilmez. Onu şüpheli kılan konular nelerdir?
1. Taqiyye yaparak Şiî olduğu halde kendisini Sünnî göstermiştir. Şiî olmak suç mudur diyeceklerdir. Suç değildir ama Şiî olduğu halde kendisini Sünnî göstererek din kardeşlerini aldatmak büyük suçtur.
2. Yine taqiyye yaparak, İranlı olduğu halde kendisini Afgan göstermiştir.
3. Masonluğun en dinsiz ateist veya agnostik locasına üye olmuştur.
4. İran şahı Nasirüddini onun bir hayranı ve müridi öldürmüştür.
5. Blunt adlı bir İngiliz ajanı ile birlikte Halife-i Müslimîn Sultan Abdülhamid-i Sâni Han efendimizi tahtından indirmeye çalışmıştır.
6. Ernest Renan'a reddiye bahanesiyle onu tasdik eden talihsiz cümleler sarf etmiştir.
7. Kahire'deki ikameti esnasında Müslüman mahallesinde değil, Yahudi mahallesinde ev tutup oturduğu rivayet edilmektedir.
Ehl-i Sünnet ulema, fukaha ve meşayihinin cumhuru bu şaibeli, karışık, bulaşık zatı tenkit etmişlerdir. Bir iki kişi beğenmişse de, o zaman foyası meydana çıkmamış olduğu, kendisini islâmî uyanış önderi gibi göstermiş olduğu içindir.
İctihad kapısı elbette kilitli değildir ama kapalıdır. Çünkü artık zamanımızda, yakın tarihimizde mutlak müctehid derecesinde alim ve fakih yetişmemiştir.
Zaten ictihada lüzum yoktur. İtikad sahasında ictihad yapılamaz... İbadetler konusunda ictihad yapılamaz. Fıkhın ana konularında ictihad yapılamaz. İslâm ahlakının temelleri konusunda ictihad olur mu? Yeni çıkan bazı konularda fetvalar yeterlidir.
Birtakım reformcu ilahiyatçıların Kur'ân'a, Sünnete, icmâ-i ümmete, cumhur-i ulemaya aykırı ictihadlarını görüyoruz.
Siyonistler, Haçlılar, bilhassa Amerikalı bir kısım Evangelistler, BOP'çular, Kriptolar, Sabataycılar İslâm dinindeki cihad farzını kaldırmak için çırpınıp duruyorlar. Cihad Kur'an, Sünnet, icmâ-i ümmet ile farzdır.
Bazı reformcu ilahiyatçılar, cihad savunma için caizdir diyorlar ve halkı şaşırtmaya çalışıyorlar. İslâm'ı çok iyi bilen, dini Peygamber aleyhissalatü vesselamdan öğrenmiş bulunan Hz. Ömer Kudüs'ü, Şam'ı, Irak'ı, İran'ı savunma için mi İslâm bayrağı ve nizamı altına sokmuştu? Cihad, yeryüzünde İslâm'ı hakim kılmak, insanlığı İslâm'ın adalet ve güvenlik gölgesi altında huzur içinde yaşatmak için yapılır. Dinde zorlama yoktur, Ehl-i Kitab zorla Müslüman edilemez. Lakin İslâm barışı için cihad yapılabilir.
Bir reformcu İlahiyatçı Kur'ânYahudileri ve Hıristiyanları İslâm'a çağırmıyor dedi. Ne kadar yanlış bir ictihad, İslâm'ın ruhuna aykırı bir ictihad...
İslâm iki teklif yapar:
1. Müslüman olun, dünyada ve ahirette selamet bulun. Bizimle kardeş olun.
2. Müslüman olmazsanız, İslâm barışını (pax) kabul edin. Bu ikisinden birini yapmazsanız cihada hazır olun.
Osmanlı devleti cihadı sadece savunma olarak ele almış olsaydı, o büyük barışı, o büyük milletler birliğini kurabilir miydi?
Reformcu, Afganîci ilahiyatçılar bu yazdıklarımı benden iyi biliyorlar ama misyonları gereği, tam tersini söylüyorlar. İctihad yapılsın.
Cihad yapılmasın yahut çok kısıtlı olsun.
Siyonistler, bir İslâm ülkesi olan Filistini aldılar. Haçlılar Afganistan'a, Irak'a saldırıp işgal ettiler.Somali Müslümanlarının tepesine ateş yağdırıyorlar. Onlar bunu niçin yapıyor? Emperyalizm, sömürgecilik için... Müslümanlar ise i'lâ-i kelimetullah için cihad yaparlar.
Reformcu, Afganîci ilahiyatçıların Ehl-i Sünnet Müslümanlığına aykırı fikirlerine, görüşlerine, fetvalarına, ictihadlarına, yönlendirmelerine sakın aldanmayın. Aldanırsanız ayağınız kayar.
Yazının tamamı için tıklayınız.
Yorum:
Burada yazar içtihat kapısının kilitli olmadığını ama kapalı olduğunu dile getirmektedir. Bunun sebebinin ise günümüzde müctehid derecesinde âlim ve fakihin yetişmediğini dile getiriyor ki ben buna katılmıyorum.
Çünkü şimdi günümüzde hem batı ilmini öğrenme hem de doğu ilmini öğrenmenin kolay olduğunu ve öğrenebilecek kapasitede insanların çok olduğunu düşünüyorum.
Kuran evrenseldir. Bütün zamanlar için geçerlidir. Kim içtihat kapısını kapatmıştır? Ayrıca geçmişte yaşayanlar çok şey biliyor da günümüz insanı cahil mi? tam tersine bilgiye bir tıklamayla öğrenebilmektedirler. Evet, içtihat kapısı kilitli değil, kapalı ama kapıyı kapatanlar ise M.Şevket Eygi gibilerdir. Bir saplantıya kapılmışlar tarihin tozlu sayfalarında hayal dünyasında yaşayarak kafalarında canlandırdıkları insanüstü insanların üstüne çıkılamayacaklarını zannediyorlar.
Tam tersine içtihat kapısı sonuna kadar açık, kapıyı açacak anahtarlara ulaşmak çok kolaydır. Bilgiyi ve ilmi elde etmenin yolları açıktır. Sadece çalışmak ve çabalamak gerekiyor. Bunu yapan herkes kelimenin kök anlamına da uygun olarak müçtehittir zaten.
Müçtehit demek, mezhep kurucusu demek değildir. Her müçtehit içtihadını kendisi için yapar, ona uymak isteyenlerde ona uyar. Ancak Eygi gibileri 1400 yıl önceki sahabelerin anladığı bu içtihat mantığını anlayamamakta, insanlara resmi bir müçtehide zorlamakta ve en önemli özelliği zorlamamak olan İslamiyet’i içtihat mevzuunda bile zorlayıcı olarak yorumlayanlara İslamiyet’i anlamadığını göstermektedir.
Kendisi Hanefi olan Eygi sürekli olarak yazılarında icazetli kimselerin içtihat yapabileceğini söylüyor. İçtihatlarına uyduğu Hanefi’nin kumaş tüccarı olduğunun farkında mı acaba? Ayrıca Hanefi’ye icazeti kim verdi diye düşünmüyor mu?