Delil dediğin yetersiz olur...
1119 Okunma, 1 Yorum
Ahmet Turan Alkan - Zaman
Emine Hocaoğlu

04.07.2009

- Bugün külahları değiştiriyoruz Çekirge; söyle bakayım, Türkiye'de bugüne kadar askerler hiç darbe yapmış mıdır?- Bunda bilmeyecek ne var hocam; o-hooo!.. Sayayım mı?

- İstemez, birinci soruyu bildin, ikinciye geçiyoruz. Bugüne kadar yüce Türk yargısının yargıladığı bir askerî darbe hatırlıyor musun?

- Mm, bunu bir düşüneyim...

- Sen düşünene kadar ben söyleyim; yargılamamıştır. İki istisnası var: İlki Albay Talat Aydemir, ikincisi 9 Mart 1971'de cuntacıların tasfiyesidir. Ordu içinde darbeciliğe heveslenen bir grup subay ve general tutuklanıp Askerî Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılandılar ve tasfiyeye uğradılar veee ne oldu bil bakalım: Beraat ettiler!

- Yani, ne demeye getiriyorsunuz hocam?

- Şunu anlatmak istiyorum: Türkiye'de bir askerî darbe, ancak komuta heyetine karşı kılıç çekmiş ve başarılı olamamışsa hakim karşısına çıkar. Nasıl hakim? Askerî hâkim, sıkıyönetim mahkemesi veya askerî mahkeme. 9 Mart 1971'de cunta usulü ile Türkiye'de Baas tipi sosyalist ve aydınlanmacı bir darbe yapmayı düşünen subaylar (ve sivil uzantıları) önce ordudan uzaklaştırıldılar, sonra da sıkıyönetim mahkemesinde yargılandılar fakat dikkat! Yakın tarihimizde Madanoğlu davası diye bilinen bu duruşmalarda sanıklar beraat ederek salıverildiler. Niçin? Şu sebepten, "Aksi halde, işin ucu ordunun en tepesine, örneğin Genelkurmay Başkanı Faruk Gürler Paşa'ya, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur Paşa'ya kadar uzanacaktı. Bunu kimse göze alamadı. Madanoğlu davasında beraat kararı böyle geldi." diyor Hasan Cemal. Talat Aydemir ilkinde (22 Şubat 1962) yakalandı ve affedildi ama ikincisinde yine (20 Mayıs 1963) İsmet Paşa hükümetini devirmeye kalkışınca Mamak Kışlası'nda kurulan 1 No'lu Örfi İdare Mahkemesi Aydemir'i idam etti.

Bunun anlamı şudur Çekirge; askerî bir darbenin delilleri, ancak bir askerî heyet tarafından tatminkâr bulunabilir çünkü askerî darbelere dair delillerin tamamı, hiçbir surette başka bir hukuk kurulu tarafından sübûta ermiş, yani kesinleşmiş, isbat edilmiş sayılamıyor. Darbeler ve darbe teşebbüsleri böylece hukukta yeni bir kategori teşkil ediyor: tamamlanmışlığı, yeterliliği ancak yine bir askerî heyet tarafından kabul edilebilir deliller...

- Aklım karıştı...

- Bırak dağınık kalsın. 9 Mart cuntasının zanlılarını Sıkıyönetim Mahkemesi'ne götüren deliller, cunta toplantısında hazır bulunanlardan birinin göğsüne yapıştırılmış teybin bant deşifresiydi. Buz gibi delildi bunlar yani. Ne oldu? Deliller yetersiz bulundu Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından! Yeterli bulunsaydı, onları da Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının dramatik akıbeti bekliyor olacaktı. Affedildiler!

- Yani diyorsunuz ki, asker kişilerin darbecilik delillerini yine ancak bir askerî heyet değerlendirebilir. Yeterli bulur veya bulmaz, ayrı mesele... Peki günümüzle ilgisi?

- Şudur: Yine bir "yetersiz delil" olayı var önümüzde. Herhangi bir delilin hangi halde, hangi niteliklerle yeterli sayılabileceğine dair farklı yaklaşımlarla karşı karşıyayız. Dolaylı olarak Türk hukuk bilimcilerinin "delil" konusunda sağlam bir içtihat geliştiremediği sonucu da çıkar bundan; bu arada YÖK'ün yayınladığı bir rapora göre uluslararası yayın konusunda, Türk bilimine en az katkıyı hukuk anabilim dalının yapmış olması olgusunu da hatırlatmak isterim. Hukukumuz 19. asrın ortalarında Batılılaşmaya başladı, pek çok da hukuk devrimi yaptık bu arada fakat yapılanların ilmî kıymetini, ne yazık ki uluslararası hukukçular takdir edemiyorlar demektir bu! Niçin acaba?

Yorum:

Hukuk düzeninin kaynağı insan aklı ise yanılır. Hukuk düzeni Allah’ın gösterdiği şekilde kurulursa en doğruya yaklaşılmış olur.

 

Emine Hocaoğlu


YorumcuYorum
faani
05.07.2009
17:04

Tevrat bir hüküm kitabı. ama Kuran hükümlerden ibaret değil. en azından apaçık hükümler olarak formüle edilmemiş. ee, şimdi insan aklı kullanılmadan nasıl bir hukuk düzeni kurulacak? yazar belli ki doğru bir düşünceye sahip. "akıl, hukuk düzeninin tek kaynağı olarak kabul edilirse, sonuçta aksak bir düzen ortaya çıkar. ancak Allah gönderdiği kitap ve elçilerle, doğru bir hukuk düzeninin kurulması için yol gösterir. insanlar bu işaretleri takip ederek daha adil bir düzene ulaşabilirler. ulaşılan nokta belki ideal bir nokta olmayacaktır. ama gene de doğruya en yakın nokta olacaktır. ve insanın da sorumluluğu budur." sn. yazar ketum davranmasa sanırım bunları yazacaktı. :) kendisine başarılar dilerim...





Sayı: 4 | Tarih: 5.07.2009
Ahmet Hakan
Bölünmede yeni trendler
1300 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ertuğrul Özkök
Recm
1245 Okunma
Süleyman Akdemir
Fehmi Koru
Darbe Endişesi
1148 Okunma
Ahmet Kirtekin
Ahmet Turan Alkan
Delil dediğin yetersiz olur...
1119 Okunma
1 Yorum
Emine Hocaoğlu
Bekir Coşkun
Darbe Önleme Duası...
1117 Okunma
1 Yorum
Ersoy Kılıç
Mahir Kaynak
12 Eylül'ü yargılamak
1116 Okunma
2 Yorum
Süleyman Karagülle
Yılmaz Özdil
Hatırla Sevgili...
1071 Okunma
Leyla Okta
Hayrettin Karaman
Gerginlik ve güven bunalımı
1063 Okunma
Hilmi Altın
Nazlı Ilıcak
Mutlu olmak elimizde
1051 Okunma
Fatma Karuç
Ruşen Çakır
Sivil 28 Şubat Süreci
1027 Okunma
Tayibet Erzen
Mehmet Altan
Albay'ı Amiral görmek isteriz...
1021 Okunma
Mehmet Hikmetumut
Hakan Albayrak
Dengeciliğin bu kadarı dengesizliktir
1005 Okunma
Veysel İpekçi
Reşat Nuri Erol
Türk halkının ve insanlığın seçimi
931 Okunma
Zübeyir Erol


© 2024 - Akevler