AKP Yapısal Sorunlarını Çözemiyor
1070 Okunma, 0 Yorum
Ruşen Çakır - Vatan
Tayibet Erzen

TÜRKİYE dönem dönem siyasi tıkanmalar yaşar. İktidarıyla muhalefetiyle, kimse ülkenin temel sorunları üzerine projeler üretemez; bu nedenle siyaset alakasız, kişisel veya son derece önceliksiz konular etrafındaki tartışmalar, daha doğrusu kısır çekişmeler, itişmeler üzerinden sürdürülmek istenir. Şu günlerde benzer bir süreç yaşıyoruz. İki gündür Ankara’dayım ve abartarak özetleyecek olursam, burada yaprak kımıldamıyor. Belki tek bir istisnadan söz edebiliriz: Alevi Çalıştayı ile birlikte başlayan süreçte, aceleci davranılmazsa pekala bazı somut ilerlemeler, çözümler sağlanabilir. Salı günü MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin TBMM grup konuşmasında çalıştaya destek vermesi ve Alevi sorununun çözümü için açık, net ve kesinlikle yararlı olabilecek somut öneriler dile getirmiş olması takdire şayandı. Bu arada, normal olarak Alevi tabanından daha fazla oy aldığı varsayılan CHP’nin bu noktada pek aktif davranmıyor olmasının altını çizmek gerekir.


Dört cephede savaş

Siyasetteki tıkanmanın birçok nedeni olduğu muhakkak. İlk akla geleni hiç kuşkusuz Kürt sorunundaki kronik çözümsüzlük. Cumhurbaşkanı Gül’ün Mart başında “güzel şeyler olacak” demesiyle içine girdiğimiz umutlu atmosfer bu süre zarfında hemen hiçbir şey yapıl(a)mamış olması yüzünden yerini yeniden karamsar ve ümitsiz bir havaya terk etmek üzere. Halbuki CHP Lideri Baykal’ın bir yandan PKK militanları için -tabii silahlarını bırakmaları kaydıyla- “af” sözcüğünü telaffuz etmesi, diğer yandan DTP’ye sıcak mesajlar yollaması ve nihayet Talabani’nin daveti üzerine Irak’a gideceğini açıklaması belli bir hareketliliğe yol açmıştı. Fakat iktidar partisi, ana muhalefetin açtığı yoldan yürümek yerine adım atmamada kararlılık gösterince hevesler kursaklarda kaldı.

İçinden geçtiğimiz siyasi krizin kaynağında AKP’nin olduğuna inanıyorum. İktidar partisi yerel seçim yenilgisinin şokunu üzerinden atabilmiş değil ve kolay kolay atacağa da benzemiyor. Zira 29 Mart’ta AKP’nin kayıplarını CHP, MHP, DTP ve SP aralarında bölüştüler. Dolayısıyla AKP’nin tekrar yükselişe geçebilmesi için dört cephede birden savaş yürütmesi gerekiyor: MHP ile Türk, DTP ile Kürt milliyetçiliği; CHP ile laiklik, SP ile İslamcılık konularında rekabet etme zorunluluğu AKP’nin krizini ve açmazını derinleştiriyor. AKP bu dört cepheden herhangi birine yoğunlaşırsa, örneğin SP korkusuyla dini motifleri öne çıkartırsa merkez seçmeni iyice kaybedebilir; kentli orta sınıfların “yaşam tarzı” kaygılarını gidermeye kalktığında da muhafazakâr tabanın öfkesiyle karşılaşacaktır. Türk ve Kürt milliyetçilikleri arasında sıkışıp kalmış olma durumundan nasıl çıkabileceği de apayrı bir bilmece.


Yönetim krizi

AKP Lideri Erdoğan bütün bu sorunların farkında olduğu için kabinede köklü bir değişikliğe gitti, bütün kozlarını sahaya sürdü ve nerdeyse yeni bir hükümet kurdu. Fakat bugüne kadarki performansına baktığımızda yeni hükümetin şapkadan tavşan çıkaramadığını, bundan böyle de çıkarmasının epey zor olduğunu görüyoruz. Bunda ekonomik krizin payı kuşkusuz çok büyük fakat AKP’nin kendi içindeki ciddi yapısal sorunların rolünü de unutmamalıyız. Örneğin Nihat Ergün ve Sadullah Ergin gibi en etkili iki grup başkanvekilinin bakan olması ve yerlerine henüz kimsenin seçilmemesi nedeniyle AKP TBMM Grubu nerdeyse felç olmuş durumda. Bu yüzden Erdoğan iki haftadır kapalı grup toplantıları düzenleyerek milletvekillerine sahip çıkmak istiyor fakat onun özellikle mayın konusunda takındığı azarlayıcı üslubun grup üzerinde olumsuz etki yaptığı söyleniyor.

Daha vahim bir sorun parti teşkilatında yaşanıyor. 2007 Genel seçimlerinin ardından MYK’dan bazı isimlerin bakan yapılması parti yönetiminde belli bir boşluğa neden olmuştu. Şaban Dişli ve Dengir Fırat’ın peş peşe gelen istifaları yüzünden AKP epey sarsıldı. Bir iddiaya göre Erdoğan, yerel seçim yenilgisinde parti yönetiminin sorumluluğunun yüksek olduğuna inandığı için yeni kabineye kimseyi almadı ve kongrede üst yönetimi çok büyük ölçüde yenilemeyi düşünüyor. Bütün bu yapısal sorunların gerisinde çok önemli bir ideolojik-siyasi kriz yatıyor. Bunu tartışmayı yarına bırakalım.

Yorum: Sayın Çakır tespitinde doğru. Erdoğan kabine değişikliğine giderek, iktidarın sorunlarının farkında olduğunu ve bunları çözme gayreti içinde olduğunu gösteriyor. Buradan yola çıkarak bakan listesini değiştirip sorunlara yine aynı çerçeveden bakmak, ne kadar etkili olur ve bu gayret ne sonuçlar doğurur, bunu zaman gösterecek. Ancak bana göre, aslında çözüm çok basit. Belki de bu basitliktendir kimsenin aklına gelmeyişi. Bir durup düşünülse ve dense ki:“Neydik biz, kimdik? Nereden geldik, KİM’e gideceğiz?”. O zaman belki de bütün bu değişlikler yerine tek değişim yaşanır ve asla dönülür.

 

Tayibet Erzen






Sayı: 1 | Tarih: 15.06.2009
Ertuğrul Özkök
İranlı kadınlar ne güzelmiş
1336 Okunma
Süleyman Akdemir
Mahir Kaynak
Rakamların büyüsü
1273 Okunma
Süleyman Karagülle
Ahmet Turan Alkan
Yenilebilir Şilt
1223 Okunma
Emine Hocaoğlu
Yılmaz Özdil
Sınav formunuzu yatır’dınız mı?
1177 Okunma
Leyla Okta
Reşat Nuri Erol
Sömürü Sermayesi ve Değişim
1172 Okunma
Zübeyir Erol
Ahmet Hakan
Dindarlar Neden Medya Yapamaz
1134 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Altan
GENERALLER
1074 Okunma
Özer Ataç
Ruşen Çakır
AKP Yapısal Sorunlarını Çözemiyor
1070 Okunma
Tayibet Erzen
Mahir Kaynak
Fantezi
1064 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Asıl Kölelik Şehevî Çıplaklıktır
1056 Okunma
Emine Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Vergi+Faiz+Benzin!!! Ve ZAM+ZAM+ZAM!!!
1049 Okunma
Ilker Ardic
Cengiz Çandar
İran’ı izliyoruz nefesimizi tutarak...
1031 Okunma
Ekrem Fildişi
Ahmet Altan
ŞAŞIRDINIZ DEMEK
1030 Okunma
Özer Ataç


© 2024 - Akevler