GENERALLER
1075 Okunma, 0 Yorum
Ahmet Altan - Taraf
Özer Ataç

  Normal 0 21 MicrosoftInternetExplorer4

 25.11.2010

 

GERİ TEPEN SİLAH OLARAK,   ASKERİ PAK-LAYICILIK ,

 

Geleneksel olarak devlet,  hakim olduğu coğrafi  alan ve  o alanda yaşayanları mutlak kontrol zihniyetinden kaynaklanmış aygıt olarak;  hükümranlığının devamını, özünden oluşturduğu kurumlar eliyle sürdüre gelmektedir.

 

Günümüzde ise  devletin özünden oluşturulmuş kurumlar, saflığın yaşamla çelişmesinden dolayı, devşirilmeye başlanmış; “dışarıdan” sözleşmeli kurumsal elemanlar (profesyonel ehliyetli /teminatlı-sistematik bilen )ödevlendirilme seçeneği  yaygınlaşmıştır.Sabit, mıhlı kurumlar; yapılarını değişken, ihale seçenekli, dönemsel pformanslı şekillere dönüşmektedirler.   


RIZA  TUZAKLARI


Devletlerin  kuruluşu, toplumsal rıza kaynaklı oluşumdan giderek değişir rıza, kaynağını yitirme sürecine girer; ardından,  idare/temsilliler, rıza kavramını dikte kavramıyla cihazlandırarak değiştirir. 

 

Dikte/dayatma; bir ucunda silah ve kaba güç, diğer ucunda mahrumiyet, acizlik  “seçenekleri” içeren “değnek” olarak; toplumsal rızanın tarihsel olarak  bireysel rızaya evirilmesinin en önemli engelidir.

 

Dünyamızın içinde bulunduğu yıldız sisteminin  (samanyolu), en nadide varlığı olan insanın, potansiyel zenginlikleri ancak , rıza coğrafyasında (açık toplum)  ortaya çıkıp,  insanlığın konforuna ( refah ve mutluluk) katkıda bulunabilir. Devlet idaresindeki  ben-merkezci  irade, sözde  çıkarlarını korumak adına, geleceğini toplumsal iradeden dikte/dayatma sistemine gerileterek kısırlaştırır.

 

Devletin oluşmasını belirleyen toplumsal irade, yürürlüğünü demokrasi ve birey özgürlüğünü temel alan yasalarla sürdürebilseydi; rıza sistemi, partilere ayrılmış kitle iradelerinin rıza bileşkesinden, bireylerin rızasını arayan çoklu rıza organizasyonlarına dönüşecekti.

 

Rıza katılımlarının oluşturduğu, bileşik rıza  organizasyonu da diyebileceğimiz devletin oluşumunda; rıza iradesini kullananların,  yönetimde kendi iradelerinin (ayrılma, değiştirme, çoğaltma, farklı kılma gibi.) sürdürülebilir güvencesini aramak, alma  çabasının karşılığı, insanlığın yaşadığı    dikte-imha kanlı projeleriyle tarihin kan, ceset odalarında, toprağın minerallerinde kayda girmiştir.

 

GÜÇ KONTROLU

 

Eski model yapılanmalarda, devletlerin özsel değerleriyle  oluşturulmuş kurumların, yaptırım  ve sınır güvenliği mekanizması, ulusal ordular ve türevleriyle gerçekleştiriliyordu. Bu yapı. “yurt savunması” kuşatmasıyla (küresel, az zamanlı, istisnaları saklıdır) siyasi   temsili  iradeye rağmen doğrudan hep ordular eliyle ya da  zenginliğe ortak olmuş  ordular  desteğiyle sürdürülmüştür. İmparatorluklar öncesi ve sonrası günümüze kadar,  bu husus, hukukta  ve yönetimde “yasak söz” gibi ifade edilmeden, görülmeden, kullanılmadan kabul görmüştür. İşte bu  olgu,   yalın çıplak gücün doğal tezahürüydü.

 

Zaman, artık gücün yeni modellerini,  insanlığın yaşadığı samanyolu küresine “dikte” ettiriyor: siber teknoloji, an içinde milyonlarca çözüme koşullu bilgisayarlar, görülmemiş hayal yazılımları, nano alanların keşfi, üretime girmesi, fiz yonun el aletine dönüşmesi ve benzerleri, hepsi; dünyamızın içinde salındığı samanyolunun evrende ki akışıyla  geldiği alan enerjilerinin öğretileridir.

 

Görmüyor musunuz!? Tüm modern “evraka” lar ( suyun kaldırma gücünü idrak çığlığı) bütün dünya insanlığının akletme topraklarına sağanak;   geri coğrafyalarda, fırtına miktarınca yağıp yeşertiyor. Emperyalizm, hırsızlık eski tanımlarla  benzeşmediği gibi,  ordular ve türevleri de   bu  tanımlanamaz afallatıcı değişimlerle  şekilleniyor.

 

Ulusal orduların generalleri, oligarşi kulüpleri, padişah kisveli parti liderliği ;   hepsi ,    kaymağını yedikleri devletlerin korunmuş yuvalarından yeni model ile sökülüyor.   Devletlerin oluşumunda ve varlıklarını emekleriyle sürdürülmesinde en önemli katkı sağlayan insanlar; buyurganlarca  bireyliğe hasret inim-inim inletilirken; “gökten” yeni modeller yağarak, “kendiliğinden” bireyselleşmeleri ,  bilim insanlarının saflık
laboratuvar  bariyerlerinden ne yazık ki hala geçebilmiş değil.

 

Gücü kontrol etmek için oluşturulan tüm mekanizmalar, güç ile işbirliğine girip ;   güce destek olagelirken; aldıkları temsil yetkisine de arsızca (sözde rıza gösterdikleri, temsil ödeneğine, ek bedeller alarak) ihanet etmişlerdir. Hakkın,  en büyük savunucusu olması gereken hukuk; adaleti, gücün hiyerarşisine paspas yaparak, rıza sözleşmelerini insanlıktan iniş merdivenlerine tırabzan yaparak, silahlıların ve oligarşinin   kan-ceset bodrumuna  “kazasız” inişini sürdürmüştür.

 

Görülmesi gereken küresel değişikliğin özeti şudur: gücü kontrol edebilen, etmesi gereken,  rızasıyla onu besleyen, tanıyan  vatandaş  olmamıştır;    gücü ,   güç olarak varlı k alemine takdir eden,  belirleyen kozmik  kudret   olmuştur.


BEDEL OKUTAN BARKOT : ÇIK TOPLUM

 

Bireyin atıllığının yaşandığı yıllardan sonra, bireyi öne çıkaran yeni dönemin tesirleri, ilk önce güç kurumlarına ulaştı. Güç kurumları,  hakim oldukları coğrafyada sivillerin emekleriyle inşa ettikleri konforlarını, yine   onların sözde güvenliğini, ensest “kurtarma” programlarla  bağlayarak sürdüre geldiler. Bütün  negatif, alçaltıcı programlara rağmen bu güç odakları ve tetikçileri  bedel ödemediler. Bedelsiz esnet “kurtarma” programlarını milli –ulusal- ırkçı flamalarla açıkça silahların gölgesinde savundular.

Heyhat; hava döndü. Artık, güçlülerden, ihtilal siz, kansız  hesap sorulma girişimleri başladı. Gücün milli sınırlar içinde sorgusuz, yargısız hükümranlığı daimiliği son buldu.Afallama, eski alışkanlıklar, refleks babalanmalar, künhüne sabotajlar sürse de silah geri tepecek.

 

Popper in “açık toplum ve düşmanları” çalışmasının başlığına denk gelen “düşman”lığın karargahı emperyalist orduların teşnecisi milli ordulardı.Yukarıdan değişim ile emperyalizm talan içerikli hükmetmede ortak ararken, milli teşneciler (ordular ve yardakçısı oligarşi) iyot gibi açıkta kaldı. Ordular milletten vekalet ile edindikleri silahları ve susturucu olarak kullandıkları milli semboller ile ;  yeni dönem görevlerine direnirken, küresel ve yerel demokrasi etkinliğin hukuk çizgisinde,   sürekli ofsayta düşmekteler.

 

Soğuk savaş konseptti, açık toplum konseptine dönüşürken ,  eski alışkanlıkların geri çağırılmasıyla  oluşmuş,  küresel  islamo-fobi girişimleri de geri tepmekte. Batı nın bir kısmı,  eskisi gibi yeni küresel düşman arama ya  dur sun , eski yerel müttefikleri olan milli ordular ve destekçileri, eğer   direnmelerini sürdürüp artırırlarsa ;  “aranmakta olan” yeni dönüşmüş “düşmanı” (paktı) oluşturabileceklerdir. 


Tüm bu ve benzeri direnmelere rağmen , evrensel alanın enerji yayımına karşı konulması sancılı ,  fakat olası - lık-sız-dır.

 

EN BÜYÜK RÜTBE  İNSANLIK ONURU 


Birey inşası yolunda,  dünyamızın  atıl köşelerinde ,   modern ileri merkezlerinde ,  sistem tersine çevrilmiş; “ayaklar baş olmaya" başlamıştır.  . Ayaklar, başı onca sene taşısa dahi, baş a denk  olamayacakları mutlak inancı; bilimin, insan beyni  bağlamında yaptığı laboratuar araştırma sıçrayışl arının   yeni bulgular ına  göre,  ayaklar: beynin yürümek  istemesiyle oluşturduğu öz uzantılarıdır;  şeklinde eğişmiştir. Millet / ulus, halk;  artık, “eller” (güç/ordu)  “beyin”  (oligarşi) tarafından  aşağılanmak yerine ;  ilişkilerde, hatırı sayılır bir dengeye ulaşmıştır: İnsan bütündür, bütünlüğü ve bağımsızlığı    onurudur.

 

İnsana hizmet ile kazanılan işaretlerin tanımı olan rütbelerin;  insana  yabancılaşmış kurumlara monte edilen hizmetliler eliyle;   eşitlik, mutluluk, refah ve barış karşı payelen dirilmesindeki ısrar , ihdasından başka anlam taşımayacaktır.  

 

Özer Ataç

KTS

 

 

Özer Ataç






Sayı: 1 | Tarih: 15.06.2009
Ertuğrul Özkök
İranlı kadınlar ne güzelmiş
1336 Okunma
Süleyman Akdemir
Mahir Kaynak
Rakamların büyüsü
1273 Okunma
Süleyman Karagülle
Ahmet Turan Alkan
Yenilebilir Şilt
1223 Okunma
Emine Hocaoğlu
Yılmaz Özdil
Sınav formunuzu yatır’dınız mı?
1177 Okunma
Leyla Okta
Reşat Nuri Erol
Sömürü Sermayesi ve Değişim
1172 Okunma
Zübeyir Erol
Ahmet Hakan
Dindarlar Neden Medya Yapamaz
1134 Okunma
Lütfi Hocaoğlu
Ahmet Altan
GENERALLER
1075 Okunma
Özer Ataç
Ruşen Çakır
AKP Yapısal Sorunlarını Çözemiyor
1070 Okunma
Tayibet Erzen
Mahir Kaynak
Fantezi
1064 Okunma
Süleyman Karagülle
Mehmet Şevket Eygi
Asıl Kölelik Şehevî Çıplaklıktır
1056 Okunma
Emine Hocaoğlu
Reşat Nuri Erol
Vergi+Faiz+Benzin!!! Ve ZAM+ZAM+ZAM!!!
1049 Okunma
Ilker Ardic
Cengiz Çandar
İran’ı izliyoruz nefesimizi tutarak...
1032 Okunma
Ekrem Fildişi
Ahmet Altan
ŞAŞIRDINIZ DEMEK
1030 Okunma
Özer Ataç


© 2024 - Akevler