Değerlendirilmeyi bekleyen yazı yayımlanalı bir hafta oldu, sırası ancak gelebildi. Önce yazının başlığına bakalım: “Bir camianın hazin kavgası” (kastedilen bizim camiamız).
Yazının yazarı Kemal Öztürk, kavganın ilahiyatçılar arasında ve herkesin gözünün önünde, sosyal medyada, TV ekranlarında yaşandığını yazıyor. Tarikat ve cemaat liderleri, bir başka tarikat ve cemaati dinden çıkmakla, dine zarar vermekle suçluyormuş ve bunu herkesin gözünün önünde, sosyal medyada yapıyorlarmış. Zaten uzun süreden beri din adamları, hocalar, ilahiyat profesörleri birbirilerine karşı en ağır sözlerle televizyon ekranlarında tartışıyorlarmış. Onların takipçileri, taraftarları ve sevenleri de kendi aralarında kavga ediyorlarmış… Yazıda dört ara başlık var, bu başlıklar ve özetleyeceğim içerikleri durumu özetliyor; onlar şöyle:
1.BİRBİRİNİ SUÇLAYAN AYNI ÇEVRENİN İNSANLARI
Özü ve özeti şöyle: Özel açılmış internet sitelerinde muhafazakâr camianın önde gelen siyasileri, yöneticileri, yazarları ve gazetecileri aleyhine akıl almaz iftiralar, suçlamalar ve ithamlar yazılıyor/muş. Bu yazılar bir ekip tarafından sosyal medyaya taşınıyor ve yayılıyor/muş. Bunu yapanların dilinden din, iman, bayrak, ezan düşmüyor/muş güya…
2.TARTIŞMALARLA GÜÇ KAYBEDEN CAMİA
Muhafazakâr camia kendi içinde dramatik ve hazin bir kavgaya tutuştu. Enerjisini, imkânlarını, gücünü kendi içinde sürdürdüğü bu kör ve sağır dövüşünde tüketiyor/muş. / Siyasette, medyada, iş dünyasında, sivil toplumda amansız bir çekişme, mücadele, kavga var/mış… / Hatta bir grup Twitter’da #Yiyinbirbirinizi diye etiket açmış, bu tartışmaları keyifle yayıyor, dalga geçiyor. Ama bizim cenahta kavgalar, tartışmalar, çekişmeler devam ediyor/muş. / Kimsenin kimseye güveni kalmadı. En yakın yol arkadaşından ne zaman darbe yiyeceğim diye düşünecek kadar acıklı bir hale geldik/miş.
3.ASIL VAHİM OLAN ÇELİŞKİMİZİN FARKINDA OLMAMAMIZ
Asıl dram, bu kavgaları yaşarken Kudüs’ün kurtulması için İslam birliği çağrıları yapacak kadar da çelişki içinde olmamızdır. / Her gün kendi içinde kavga eden Muhafazakâr camia, İslam birliği kurmuyorlar diye, başka ülkelerin liderlerine sayıp sövüyor. İçine düştüğümüz çelişkinin farkında bile değiliz. Sanırım daha vahim olanı budur/muş...
4. NE OLDU BİZE? NEYİN KAVGASINI VERİYORUZ?
Bu bölümde de bazı detaylar var ama geçiyorum! Bu tür şeylerle yani olumsuzluklarla hiç ilgilenmediğim için haberim yoktu! Biz, KUR’AN VE İLİM merkezli çalışmalarımıza dalmış durumdayız, asıl ve asli işimize bakıyoruz, olumsuzluklara ayıracak vaktimiz hiç yok! Ama yazıyı okuyunca etkilenmediğimi söyleyemem; etkilendim ve yazarını da telefonla aradım ama cevap alamadım! Yazının son bölümündeki şu paragrafın etkisiyle aradım: “Keşke adaletinden emin olduğumuz akil (ve âlim / RNE) insanlar bulsak da, karşısına geçip sorsak: Neden savrulduk? Ne oldu bize? Neyin kavgasını veriyoruz? Nasıl düzeliriz?” Şunu da yazmış: “Koca bir İslam dünyasının umudu olmuş bir milletin, bir ülkenin ana omurgasındaki sorundan bahsediyoruz. Çare bulalım derdindeyiz.” Yazının tamamını değil ama sadece bu son iki paragrafı kastederek, yazara bir mesaj yazdım; aynen şöyle:
BİZDE BU SORULARIN HEPSİNİN CEVABI VAR...
SADECE CEVABI DEĞİL, ÇÖZÜMÜ DE VAR...
YANİ TEŞHİS DE VAR, TEDAVİ DE VAR...
İLGİLENİRSEN, GÖRÜŞELİM DERİM...
VE›S-SELAM MEA›D-DUA... REŞAD
Yazar Kemal Öztürk daha sonra aradı, telefonla görüştük, geleceğini söyledi…
Yazara söyleyeceklerimi bir-iki cümleyle sizler için de özetleyeyim.
-KUR’AN VE İLİM ile her an veya her gün ilgilensek, düzeliriz.
-ADİL DÜZEN kurmak için çalışsak ve de kursak, düzeliriz.
Bunları yapmadığımız her an şeytana uyar debeleniriz.
Kur’an ayı Ramazan’ın etkisiyle Kur’an ve ilme daha çok odaklanalım, inşallah…