KUR’AN VE İLİM ikliminden istifade edelim

Önce son yedi yazımızın başlıklarına bakalım:

‘AD İnsanlık Anayasası’ uzlaşma ile çıkarılmalı

Dünyanın çivisi çıkmış.. Bu böyle gitmez.. Ve...!

‘Adil Düzen’ vermezsen, şeytan ‘Deizm’ verir… (üç yazı)

Erken seçim, baskın seçim, panik seçimi; Seçim!

Seçime, seçmeye ve seçilmeye farklı bakalım mı?

“Adil Düzen İnsanlık Anayasası” ile nelerin düzene gireceğini anlattık...

Üç yazıdan oluşan “‘Adil Düzen’ vermezsen, şeytan ‘Deizm’ verir…” konusu, bu konudaki istifhamları giderici ve asıl yapılması gerekenleri dile getiren yazılar oldu…

Seçim, erken seçim, baskın seçim ve son yazımdaki bendenizin ifadesiyle ‘sözde seçim’ içerikli yazılar da yazılmış oldu ya; şimdilik bu kadar ‘seçim’ yazısı yeterli olsun!

***

‘Pazar Yazısı’ niyetine, KUR’AN VE İLİM merkezli bu haftaki yani 961’inci hafta çalışmamızdan aktaracaklarıma, böylece Kur’an ve ilim ikliminden istifadeye geçelim…

Meryem Suresi çalışmamızın 17’inci haftasındayız, 90-95’inci ayetlerdeyiz…

Bu haftaki 21 sayfalık çalışmamızın 5’inci sayfasından aktaracaklarımla başlayalım:

Üçüncü binyıl insanlığının uygarlığa geçmesi Nuh Peygamber zamanından önemli bir dönemdir. İnsanlık buluğ çağına erecek ve artık yeni uygarlıklar sadece vahye değil ilme dayanacaktır. Peygamberlerin yerini âlimler alacaktır. Doğrudan vahyin yerini içtihat ve icmalar alacaktır. İnsanlar kendileri sözleşme yapacaklar ve onu kendilerine şeriat kılacaklardır. İnsanın kendi içtihadına göre hareket etmesi farzdır.

Bugün Allah’a inanmış ve ahireti hesaplayarak yaşayan insanlar pek çoktur. İnsanlar Adil Düzen’i yaşamadıkları için de bir türlü Allah’a teslim olamıyorlar. Biz ne zaman semt kooperatifleri kurmaya başlarsak Medine dönemi başlayacaktır. Zamanı geldiğinde Adil Düzen çalışanları gittikleri yerlerde semt kooperatifleri kuracaklardır. Adil Düzen’e karşı olanlar semt kooperatifini kurdurmak istemeyeceklerdir. O zaman müminlere hicret düşer. Semt kooperatifini hangi belde, hangi karye kurduruyorsa oraya göç edeceğiz. Bu beldeler dışlanacak ama bu beldelere göç başlayacak, sonunda Türkiye Kur’an nizamına teslim olacaktır. İslam nurunun yayılmasında Risale-i Nur şakirtlerinin ve Millî Görüşçülerin büyük hizmeti olacak, diğer cemaat ve camialar da zamanla bu çalışmalara katılacaklardır...

***

Yedinci sayfaya geçelim: Siz devlet başkanı olabilirsiniz. Size verilen yetki ve görevlerinizi kendi içtihadınıza göre yaparsınız. Size atama görevi verilmiş olabilir. Kendi içtihadınıza göre uygun birini görevlendirirsiniz ama ondan sonra artık ona talimat veremezsiniz, “böyle yap” diyemezsiniz. Merkez Bankası’nın görevlisini atamak elbette devlet başkanının yetkisindedir. Bankanın işletilmesi için kararlar almak, faizi yükseltmek ve düşürmek başkanın yetkisindedir. Düşürme şekli ise atadığı genel müdüre aittir. Ona şöyle yap diyemez, görevden alıp başkasını koyabilir...

Buradaki ayette geçen “küll” kelimesi ile insan kastedilmektedir, bütün insanlardır, gökte ve yerde kim varsa hepsi. Göklerde de insanlar vardır. Onlar Âdem’in oğulları değildirler ama onlar da insandırlar. Onlar da ilk tek hücreden yaratılmışlardır.

Kâinatın çapı 13,7 milyar ışık yılıdır. Buralarda galaksiler vardır. Aralarında 2 milyon ışık yılı mesafeler vardır. Bunlar birbirinden uzaklaşmaktadır. Çap büyüdükçe uzaklıkları artmaktadır. Belli bir uzaklığa ulaşınca aralarındaki çekim kuvveti yok olacaktır. Her galaksi bağımsız hale gelecektir. Her galaksi için kıyamet farklı olacaktır.

Bizim galaksimizde dirilme birlikte olacaktır. Dört boyutlu uzayda hayatımızı sürdüreceğiz. Burada diğer galaksilerde olanlar da aynı şekilde cennet ve cehennemde toplanacaklardır. Aynı zamanda olmasa bile onlar da Rahman’a varacaklardır. Buradaki “küllü” kelimesi yalnız galaksimizdeki insanlardan değil tüm kâinattaki insanlardan söz etmektedir.