Suriye - 2
Türkiye ile birlikte -son zamanlarda Suriye merkezli olmak üzere- bölgedeki olayların ve gelişmelerin derin tahlilini yapmaya kaldığımız yerden devam ediyoruz...
Sonuç nereye gidecektir?
Kur’an’ın ve sosyal bilimlerin bildirdiği gerçek vardır.
Faize dayanan tekel sermaye, “sermaye terakümü” ile bugünkü uygarlığı getirmiştir.
Sermayenin bu başarısı olmasaydı bugünkü uygarlık olmazdı.
Ne var ki sermaye görevini başarı ile tamamlamış ve bugün ömrünü doldurmuştur. “Faizli tekel sermaye düzeni” artık insanlığın sorunlarını çöz(e)mez durumdadır. Dolayısıyla bu merhaleden sonra sermayenin mağlup olacağı açıktır. Su nasıl yukarıya doğru akmazsa tarih de geriye düşemez veya tersine dönemez. Yaşlanan gençleştirilemez, ölen diriltilemez...
İşte, AK Parti’nin bunu görmesi, bizden duyması ve ona göre siyaset yapması gerekirdi... Arap baharında Türkiye’nin takınacağı tavır tarafsız ve barışçı olmalıydı... O ülkelerdeki yöneticilere demokrasiyi getirmelerini önerecek, halka da mevcut yönetimlere isyanı değil itaati önerecekti... İktidarları silah zoru ile indirme veya daha başka yollarla indirme yolunu tutmayacaklardı... Her şey tabii mecrasında akıp gitmeliydi…
Nasıl yapılması gerektiği ile ilgili örnek mi istiyorsunuz?
Türkiye örneğini verelim.
Biz ne yaptık?
CHP iktidarını Mustafa Kemal’den sonra usturuplu bir şekilde indirdik... İsmet İnönü de ömrünün sonuna kadar meclisteydi ve etkindi... Saltanatı kaldırdık ama saltanat mensuplarının bir tanesinin bile kılına dokunmadık, onlar da yurt dışındaki sürgün yıllarında asaletlerini korudular, Türkiye aleyhinde herhangi bir faaliyette bulunmadılar... Vs.
AK Parti ne yaptı?
Faizci küresel sömürü sermayesinin pohpohlaması ile iktidarlara karşı gelenlerin yanında yer aldı ve Libya’daki Kaddafi iktidarı çok kanlı bir facia ile ömrünü tamamladı...
Peki, desteklediği Libya halkı şimdi AK Parti’nin yanında mıdır?..
AK Parti “Suriye Meselesi”nde de çok ama çoook acayip bir siyaset takip etti...
Mültecileri kabul edip onları barındırması Suriye yönetiminin hoşuna gitse veya gitmese de bunu yapacaktı, yapmak zorundaydı; burası tamam.
Suriye halkına “silahlı kıyamı bırakın” diyecekti...
Suriye yönetimine de “demokrasiye geçin” diyecekti...
Halkın silah kullanması demek devletin yıkılması demektir…
Sen uçağını sermayenin hatırı için Suriye’ye gönderirsin!!!
Sonra sermaye düşürürse savaş ilan edelim dersin!!!
Sermayenin tam oyununa gelirsin demektir.
***
SONUÇ olarak ne oldu?
İlmin ve Kur’an’ın dediği oldu.
Faizci sömürü sermayesi savaş çıkaramadı.
Etkin güçler Suriye konusunu çözmeye karar verdiler.
Şimdi Türkiye’yi değil de İran’ı devreye sokuyorlar...
Esat Türkiye’siz bu iş olmaz diyecekti/demeliydi...
Annan İran’a gitmeyecek, Türkiye’ye gelecekti/gelmeliydi…
Ondan sonrasında İran’a Türkiye gidecekti/gitmeliydi…
Ama sen kendi aklınla değil de başkasının oyuncağı olarak hareket edersen; çileyi sen çekersin, parsayı başkaları toplar. Mülteciler Suriye’ye dönecekler ve yeni yönetimde demokrasi içinde yaşayacaklar ama Türkiye ile Suriye birbirlerine karşı kin içinde olacak!!!
Yapılması gerekenleri bu şekilde yap(a)mayan Ahmet Davutoğlu derhal istifa etmelidir, Hükümet de dış politikasını bir an önce ve hiç gecikmeden düzeltmelidir...