Kur’an uygarlığını, üçüncü binyıl uygarlığını kurmak
KUR’AN VE İLİM üzerinde her gün çalışıyor, hülasasını haftalık seminer notları haline getiriyor, Cumartesi akşamları son şeklini veriyor ve o gece yayın sitemizde yayınlıyoruz... 933 haftadan beri bu çalışmalarımız devam ediyor… Pazar günleri ve bazen devam eden günlerde de, ‘Pazar Yazısı’ niyetine, bu çalışmamızdan özetler sunuyorum...
Bugün Cumartesi; haftalık seminerimizin tefsir bölümüne son şeklini verme çalışmasındayım… Seminer notlarımızın en başındaki değerlendirmelerimizin ve yazdıklarımızın etkisindeyim… Bir tarafta Hazreti Âdem ile başlayan insanlığın dünya serüveni… Diğer tarafta 933 haftadan beri sürdürmekte olduğumuz bu seminerler…
Bu konuda yazılacak daha çok şeylerim var ama başka zamana kalsın…
En iyisi etkisinde kaldığım seminer notlarımıza geçelim…
Yararlanılması dua ve dileklerimizle…
***
Bu surede olayların denge olayı olduğu anlatılmaktadır. Bu maç yıkıcılarla yapıcılar arasındaki maçtır ve bu maçı yapan takımlar Hazret Âdem yaratıldığı zaman kurulmuştur.
Hazreti Nuh aleyhisselam ilk kent uygarlığını düzenleyen kimsedir.
Hazreti İbrahim aleyhisselam bu uygarlığı beşerileştirdi, tüm insanlığı tek millet yapma çalışmasını yaptı.
Hazreti Musa aleyhisselam herkesin uyması gereken ve tüm kişilikleri bağlayan anayasa düzenini getirdi.
Hazreti Davut aleyhisselam yapılanların devamı olarak kamu kurumlarını oluşturmuş ve devletçiliği tedvin etmiştir.
Hazreti İsa aleyhisselam ise laikliği getirmiş ve kurumları tamamlamıştır.
Kur’an gelmiş ve bunların inkılaplarını birleştirerek tek düzen ortaya koymuştur.
Denge düzeninin gereği iki takım oluşmuştur. Takımlardan biri yapıcı diğeri yıkıcıdır. Yapıcılar uygarlığı kurar ve insanlığı yaşatırlar. Yıkıcılar ise gereksizleri ayıklayıp parçalarlar. Bugün de Sermaye ve bürokrasi yıkıcı takım olarak faaliyettedir. Adil Düzen çalışanları gelecek Kur’an uygarlığını, üçüncü binyıl uygarlığını kurmaktadır... (s.2-3)
*
Allah dünya hayatında iki takım oluşturmuştur; “yapıcılar” ve “yıkıcılar” takımı.
İnsanlar arasındaki yarış ve dünya hayatındaki imtihan böyle yapılmaktadır.
Yıkıcıların iki ana görevi vardır.
Birinci görev; yapıcılar hata yaptıkları zaman onların işini bozmak, böylece onların hata yapmalarını önlemektir. Yani onlar bizim denetçilerimizdir. Başarısızlığa uğruyoruz demek hata yapıyoruz demektir. Yıkıcıları suçlama yerine hatalarımızı bulmaya çalışmalıyız.
İkinci görevleri ise; yaşlanmış ve artık yeni neslin gelmesine engel teşkil eden eski yapıları ortadan kaldırmaktır. Böylece onlar sayesinde daha ileri nesle yer açılmış olur.
Yıkıcılar takımındaki insanları Allah serbest bırakır, cinleri serbest bırakır, onlardan talip olanlara o görevi verir. Melekler ile ruhlar ise bu serbestliğe sahip değildirler. Onlar hep yapıcılar içinde yer alırlar. İblis yıkıcı olmayı tercih etmiştir. İblis tercih etmeseydi Allah yeniden imtihan açar, başka bir cin o tercihi yapardı... (s.4)
*
Kur’an şeytan ve zürriyeti ile dayanışma içine girilmesini men etmektedir. Dolayısıyla faizli sistemle çalışan “Sermaye” ile dayanışma ortaklığına girmeyeceğimiz gibi “Ekseriyet Sistemi” ile karar alan kimselerle de dayanışma ortaklığına girmeyiz...
Burada “din” ifadesi “düzen” demektir. Allah’ın dinine girmek kişi olarak onun şeriatını kabul etmek demektir. Bunun hesabı ahirette görülecektir. Dinin dünyevi manası İslâm düzeninde olan bir devletin vatandaşlığını kabul etmek demektir...
İktidar uğraşmaktadır ki Avrupa Birliği’ne girelim ve dünyayı birlikte sömürelim. Adil Düzenciler de uğraşıyor ki dünya ile bir olalım ve zulmü ortadan kaldıralım... (s.7-8’den)