Türkiye’den faizci IMF’ye 5 milyar dolar!
FAİZ, borç, sömürü ve zulüm söz konusu olunca üzerinde durmamak olmaz, olmamalı. Faizci zalim düzenin ana kurumlarından IMF Türkiye’den 5 milyar dolar yardım almış! Zaman gazetesi ekonomi yazarı İbrahim Öztürk meseleyi şöyle özetliyor:
“Meksika’daki G-20 zirvesinde, krizdeki Avrupa’ya yardım edebilsin diye Türkiye, uluslararası rezervleri arasında sayılmak kaydıyla IMF’ye 5 milyar dolar aktaracak. Söz konusu kaynak Merkez Bankası döviz rezervinden IMF nezdinde oluşturulacak havuza iletilecek ve ihtiyaç duyulması halinde geri alınacak. Rüyamda görsem inanmazdım. Bir gün gelecek Türkiye, IMF’ye para yardımı yapacak...”
Devamında dediği şu: “Biliyorum, yine birileri ‘asgari ücrete bak, işsizliğe bak, memuruna üç kuruşu çok görüyor’ vs. diyecek. Hatta verilen istihbarata rağmen askerinin kışlasını koruyamayan bir devlet vs. diyecekler...” (Zaman, 21.06.2012)
Diyenlerden biri de bendenizim! Evet, diyor ve ilave ediyorum: Bir de sömürü sermayesine her yıl verilen 50 milyar dolar FAİZ var ki; on yılda tam 500 milyar dolar eder!
FAİZCİ IMF HAVUZUNA 5 MİLYAR DOLAR KATKI SAĞLAMAK NE DEMEK? Bu sorunun cevabını, ESAM (Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) İstanbul Şubesi Başkanı Ekrem Arıkan ile birlikte ve onun ifade ettiği şekliyle verelim.
Bilindiği gibi gelişmiş ülkelerin ekonomisi son yıllarda yaşanan küresel ekonomik krizle sarsıldı. ABD ve AB ülkeleri kredi tıkanıklıklarını açmak, şirketleri kurtarmak, daralan pazarlarında talep oluşturarak üretimi canlandırmak için karşılıksız para basarak piyasalarına trilyonlarca dolar sürdü. Bütün ekonomik sorunlara rağmen IMF’den kredi asla kullanmadılar, aksine diğer ülkelere faizli borçla kredi verilebilmesi için IMF havuzuna para aktardılar. Gelinen noktada faizci kapitalist küresel sömürü sistemi krizlerle sarsılmış durumda. Yerine “ADİL BİR DÜZEN”in kurulabileceği umudu ortaya çıkmışken, “ZULÜM DÜZENİ”ni yaşatabilmek için Türkiye ve gelişmekte olan başka bazı ülkelerin, mevcut sömürü çarklarına figüran rolüyle dâhil edildiğini görüyoruz.
Açık bir şekilde görülmektedir ki G-20’ye dâhil edilen Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler, IMF ve FAİZCİ kapitalist ekonomik sömürü düzenini yaşatabilmek için hami kılınmıştır. Türkiye, bütçe kesintileri sebebiyle öğretmen atamalarını yapamaz, memuruna istediği zammı veremezken, kendisi borçsuz bir ülke gibi IMF havuzuna 5 milyar doları nasıl aktarabilmektedir! IMF, faizle borç verebilsin, borçlu ülkelerin ekonomi politikalarını batılı ülkelerin çıkarı doğrultusunda yönlendirebilsin diye mi?!.
IMF SÜRÜNDÜRÜR! Uzun yıllar tecrübe edilerek de görülmüştür ki IMF, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkeleri sömürüsü için “sürdürülebilir borçlandırma fonu”dur. Bugüne kadar IMF ile ekonomik programa devam edip de belini doğrultabilmiş ülke yoktur. Aksine, IMF güdümünden kurtulup kendi değerleri ile başının çaresine bakabilen ülkeler ekonomik istikrar ve kalkınmaya kavuşabilmiştir.
KÜRESEL SÖMÜRÜ ÇARKLARININ KÜÇÜK DİŞLİSİ OLAMAYIZ! Küresel sermayenin güdümüyle Ortadoğu başta olmak üzere tüm dünya siyasal yapısı kan ve gözyaşı ile yeniden şekillendirilirken, paralelde küresel finans mimarisi yeniden yapılandırılıyor. Görülmektedir ki; bu süreçte Türkiye’ye biçilen rol, önce bölgesel daha sonra küresel finans merkezi olarak sözde demokrasi ayaklanmaları ile ehlileştirilmiş Müslüman coğrafyaya “model” olmasıdır. Millî menfaatlerimize, küresel adalet ve refaha hizmet edecek bir merkez olmak, şanlı tarihimizde zaten olduğu gibi bize onur ve şeref verir. Ancak küresel sermayenin sömürü planlarına hizmet edecek bir rolün Türkiye’ye dayatılması kabul edilmemelidir. Türkiye üzerinde küresel sermayenin ve IMF gibi kuruluşların yönlendirmeleri olduğu sürece ekonomik özgürlük ve hattâ siyasal bağımsızlık da sorgulanır. Batının küresel sömürü kurumunu yaşatmak adına IMF’yi fonlamak, ekonomi zorda iken IMF borcuna muhtaç olmaktan çok farklı mıdır? Rüşvet alan ve veren, faiz alan ve veren gibi…
(Bitmedi, diğer çarpıklık ve zalimlikleri gelecek yazıda izah etmeye devam edeceğiz…)