Felsefe…-2
PAZAR günkü yazımızda “FELSEFE” yapmaya başlamıştık…
Bugün konumuza kaldığımız yerden devam edelim…
“İlimdeki üç mertebeyi” anlatacaktık…
“Felsefeye Giriş” olarak anlatalım…
***
ORTA EHLİYETLİLER: Bunlar bir mezhebin görüşlerini kitaptan okuyarak anlayacak seviyededirler. Yapılan plan ve projeyi ustalara uygulatabilirler. Olayların hükümlerini bilirler yani sebep-sonuçlarını bilirler. Felsefenin ilgilendiği meselenin bu yanıdır. Plan ve projeleri uygulatma felsefenin konusu değildir. Orası amelle ilgilidir, ilimle ilgili değildir. Kur’an bunlara “ZAKİR” demektedir. Bunlar kendi mezheplerinin felsefesini okuyup anlayabilirler ama kendileri felsefe yapamazlar. Bu seviyede olmayanlar felsefeden bir şey anlayamazlar.
YÜKSEK EHLİYETLİLER: Bunlar hükümlerin delillerini bilirler.
Yani orta ehliyetli bir adam bir adamı öldürse, hata ile öldürse, şu kadar sene hapis olur hükmünü bilir ama bunun neye dayandığını bilmez. Oysa yüksek ehliyetli bu hükmün ceza kanununun hangi maddesine dayandığını bilir. Hatanın da tanımını bilir. Tecil edilip edilemeyeceğini, para cezasına çevrilip çevrilemediğini bilir. Hangi maddelere dayanılarak bunların yapıldığını bilir. Kur’an bunlara “FAKİH” demektedir. Bunlar kendileri içtihat yaparak uygulama yaparlar, plan ve proje yaparlar. Bu kısım felsefeyi ilgilendirmez. Bunlar filozofları karşılaştırarak kendileri bir felsefe oluşturabilirler.
ÜSTÜN EHLİYETLİLER: Bunlar ilmin en yüksek seviyesine ulaşanlardır.
Üstün ehliyetli olanlar varsayımlarını ortaya koyarlar. Varsayımlarla felsefelerini oluştururlar. Asıl “FELSEFE” bu seviyede olanlar tarafından yapılır. Bunlar plan ve projenin kurallarını koyarlar. Bu taraflarıyla felsefe ile ilişkileri yoktur. Kur’an bunlara “RASİH” demektedir. Her filozof rasihtir ama her rasih filozof değildir.
Filozofun diğer rasihlerden farkı; “Rasih” her işlemi yapabilir seviyededir ancak o da belli alanlarda derinleşmiştir, o alanların veya ilimlerin rasihidir.
Oysa “filozof” hiçbir alanda derinleşmemelidir.
Filozof bütün alanlarda eşit seviyede bilgiye sahiptir.
***
FELSEFE ile meşgul olacaksanız, en az “orta ehliyetli” yani “zakir” olmalısınız. Bir de bütün ilimlerde eşit seviyede derinleşeceksiniz. Yaşamak için bir meslek edinebilir ve onun amelini yaparsınız ama o mesleğin ilmini yapmazsınız, diğerleri ile eşit seviyede yaparsınız.
Yunanistan’da filozofların pratik iş yapmaları, hattâ deneme yapmaları ayıp sayılıyordu. Filozof denemeden bilen adamdır.
Her ilmin bir metni vardır. Bu metin yaklaşık 6 sahifedir. Burada o ilmin ilkeleri, varsayımları yazılıdır. Bütün âlimlerin ittifakı ile kabul edilmiştir. İspatlar yoktur, sadece kurallar vardır. Bunların toplamı 600 sahife eder.
Bu Kur’an’ın büyüklüğü kadardır.
Bu 600 sahifelik metni bütün rasihlerin bilmesi gerekir.
Ayrıca bu metindeki ifadelerin ispat yollarını da bilmeleri gerekir. Kâinatın ömrü 13.7 milyar yıldır. Bu orada yazılıdır, nasıl ölçüldüğü yazılı değildir ama bunların şerhinde kâinatın ışık hızı ile büyümekte olduğu anlatılmaktadır. Çapı ışığın kırmızıya kaymasıyla ölçülmüştür. Sıfırdan başlamışsa bu büyüklüğe gelmiştir denir.
İşte “felsefe yapan” insan bunları da öğrenme durumundadır.
Rasihler bundan sonra bir ilmin üzerinde ihtisas yaparlar. Mesela fizikçi olurlar.
Filozof ise bütün ilimleri eşit bir şekilde kavramaya çalışır.
İlimlerin tasnifi felsefenin görevidir ve ilk adımıdır.
Şimdilik bu kadar! NOKTA.