“Deveden büyük fil var ”
Gadre uğramış , çaresiz kalmış, yaşamın döngüsünden haberdar olan mazlumun savrulmaz tutamağı olan bu deyiş, hala her alanda güncel. Özü; “güç ve büyüklüğün sonu yok; her güçlüyü alt edecek bir güç var.” (1)

Adalete doyum olmuyor; olur mu hiç!? Havaya, suya doyum olmaz; “doydum”, diyen özünden gafildir. “Doydum”, sözünün ardında bekleyen ihtiyacını bilmez; mahcup olur; “mahcup olmayan ziyandadır”; artık onlar çok azlar.
İnsanlığın adalete muhtaçlığı dinmeyecek. Binlerce yıllık tarihinde her zaman adaleti aradı. Zaman zaman bulduğunu sandı; içtiği suya doymanın yanılması gibi. “Buldum,” .. dediğinde gaflet çatlağı belirip; o çatlaktan sürüldü. Tarih buna tanıktır; adalet, hep “içeriden” sürüldü. (2)
Adalet, hava, su gibi yaşamın her anında insanlığa eşlik etmeli. Onun yeterliliği sadece an’dadır. Her an gözetilerek yenilenmesi gerekir. Yani bu işin “oldu” su yok! Çünkü güç ve hazzı kuşanmış benlik, vicdani-yaygın adaleti sakatlayıp, kendine has kılmak için her zaman fırsat kolluyor. Adalet bir zümrenin eline geçtiğinde özündeki Ruhtan yani vicdandan yoksun kalıyor. Bu yüzden toplumsal egemenlik normatifliğe, hukuka emanet edilemez. Edildiğinde, yönetimsel dolayım (bürokrasi), onu sahibinden uzaklaştırmanın imkanına kavuşur: “su uyur, düşman uyumaz.” Tarihte pek çoktur, naip krallığı deniyor; vezirlerin yönettiği krallar, vezirler lehine tekelci kapitalizmin temelini attılar. Şimdi derin devletler dönemindeyiz. Çarpık eğitimin savrulmuş kitlelerine güvenilmeyeceğini, bu yüzden hamasiyat aşısının, tekelleşmiş medya ile her zaman yenilenmesi gerektiğini tembihliyorlar.
Adaleti kalıcı kılmanın değeri, dünyanın temiz havasını ve suyunun değeriyle aynıdır. Aynı coğrafyayı paylaşan insanlar, “sağlıkta- hastalıkta, gençlikte- yaşlılıkta, varlıkta-yoklukta” dayanışmak, paylaşmak için vicdani ilkeler oluşturdu. Bu ilkeler uğruna kazançlarından, yaşamlarından vaz geçerek kendilerine düşen payı fedakarca ödedi, ödemeye devam ediyorlar. Bu emsalsiz sadakatin bedeli; onurlu, seviyeli, eşit gelişme yolları adil olmalı. Bunları yine dolaysız o devletlerin toplumları sağlayacak. Fakat olmuyor, oldurmuyorlar.
İğdiş edilmesin diye kurucular bu ilkeleri tanrısal boyuta yükseltilmiş. Ne yazık , Tanrı bezirganları her daim zinde. Çünkü, güçlü ve hazcılar, fırsatçılığı kendilerine hak sayıyor. Halkın “hak peteğine” kaba pençeli ayıların tırnaklaması gibi el koyup, ilkeler kovanını heder ediyor. (3)
Güç, doğadan esinlenerek sınırlanmalı. Egemenlik, bireylerin görüş ve takip mesafesinden çıkmamalı. Egemenliğin ilk iliğinin, nesillerin yetkin- yaygın- yatılı kamusal temel eğitimi olduğu her durumda bellenip, savunulup, yaşatılmalı. Bunlar, egemenlik rüştünün turnusolüdür.
Tüm bunları, halkın oluşturacağı hak peteği ile güvenli ve en az riskli inşa edebiliriz. “Hak peteği” yapılanması, en az maliyet ile en verimli sonuçlara ulaşmak ve sürdürmek için doğanın bizlere sunduğu modeldir. Bu beşgeni, kutsal metinler “kader” veya “mizan” kapsamında işliyor. Yani evrenimizin Yaratıcı’sı var edip yaşatma kudretini hesap ile gösteriyor. (4)
Bu ölçümleme, insanlığın ortak derdi olan ayrımsız-yaygın (vicdani) adaletin, toplumsal düzeyde miktar ve hacim çerçevesinde uygulanabilmesinin imkanını sunuyor. Toplumun hakimiyet ve egemenliğini bürokratik dolayım ya da istismar ile ele kaybetme olasılıklarına doğrudan- yerinden yönetim çare olabilir; yeter ki bedenimizdeki eklemlerini işlevleyen organlarını “tam bağımsız” kılmaya yeltenmeyelim. Organlarımız “tam bağımsız” değiller; aslında hiçbir şey tam bağımsız değil, olamaz: kanser virüsünün yaptığı ortada; ele geçirdiği “kovanı” ve kendini yaşatmıyor. Yanı sıra merkezi bencillik, illa istismar çukurları kazar; öyle ki sağlıklı eklemleri sakatlayıp, çivi ile bağlatmayı göze alarak.
Açıklamalar :
(1)Gadr; gdr, Hint- Fars kökenli ”hainlik, vicdansızlık, haksızlık”. Kökünde yine Farsça, pasar gadae, gada var; “sopa- eziyet”, demek. Hindistan’da makalenin alt başlığındaki “deveden büyük “ fil’e” kadar gidiyor: Gada, Hindu tanrısı Hanuman’ın başlıca silahı; “gürzü, topuzu”. Malay dilinde de “danhi” var. Gadak, “dairesel çivili topuz”, “tokmak”. Barutun yokluğunda topuzlar, hep kudretlinin elinde ezici, kırıcı olmuş. “Mahremiyet” (!) “egemenlik” kalelerinin kapıları onların dev boyutluları ile kırılmış. O topuzlar şimdilerde, ulus devletlerin kapılarına yüksek sermaye ve teknoloji ile dayandı.
(2) Ali Şeriati, “İnsaniyet Mektebi” eserinde, İnsanlık tarihinde adalet, zaman zaman bir şimşek çakması kısalığında tecelli etti. “ kaydı çok meşhur. Şimşekler gök gürültüsünden önce ortaya çıkıyor. Sonra bulutlar çarpışıyor; eğer bereketli suyla dolu ve aziz (kıvamlı) ölçekli yeryüzüne yağarsa ne mutlu altındakilere. Kısa da olsa, o rahmete/adalete tanık olmaları çok değerli. Onlar, aziz olanın ”şehidi”dir.
(3) Hakkın evrenselliğinin geometrisi var: bu çoklu simetriği ifade ediyor. Kristallerin üzerine düşen ışığı, çoğaltıp her yöne yansıtması gibi.
Bal peteği nin altıgen olmasının sebebi, yaratılışın altı gününe işaret ediyor; yedinci gün nimettir. Bu fasıla, yani 6 +1 ilişkisi alternatif medeniyetin matematik kovanıdır.
Matematikçiler arıların yaptığı altıgen petek şeklinin, en az balmumu harcayıp, peteği boşluksuz doldurulması için en ideal yapı olduğunu ispatladılar. Yine geometriye göre, bir düzlemi eşkenar çokgenlerle boşluksuz bölmek ancak eşkenar üçgen, kare veya düzgün altıgen ile mümkündür. Dahası, birim alan için çevresi en kısa olan şekil altıgendir. Altıgenden başka hiçbir eşkenar çokgen, arada boşluk bırakmayacak şekilde bir alanı dolduramaz.
Son olarak, kovanda işçi arı miktar aşımı olduğunda, petekler beşgen ve yedigen olabiliyor. Yine bu da önce beşgen, sonra yedigen bileşikliği ile boş alan kalmaksızın düzlemi dolduruyor.Yani arılar kovanlarında öngörülenden fazla nüfus aşımına çareyi 5,7 sentezinde bulmuş. Bu da istisnaidir.
(4) Kader/kdr: “ölçme, değer biçme”, “ilahi kudret”, “alın yazısı”. Mizan/wzn: “tartı , terazi” ; “manyetizma”. Adalet/dl “gerçekliğe uygun”, ”oran/denklik ”; “ölçülü/yerinde”. Kısaca, i)tahayyül/imgelem, ii) tasarım/biçim, iii) proje/plan, inşa/uygulama; nitelik kazandırıcı yaşatmanı düzeni.