Özer Ataç
DEVLET mi İNSAN mı 3
28.09.2025
1547 Okunma, 0 Yorum

“Deveden büyük fil var ”   

 

Gadre uğramış , çaresiz kalmış,  yaşamın döngüsünden haberdar olan mazlumun  savrulmaz tutamağı olan bu deyiş, hala her alanda güncel.  Özü;  “güç ve büyüklüğün sonu yok; her güçlüyü alt edecek bir güç var.” (1)

Adalete doyum olmuyor; olur mu hiç!? Havaya, suya  doyum olmaz; “doydum”,  diyen özünden gafildir. “Doydum”,   sözünün ardında bekleyen ihtiyacını bilmez;  mahcup olur; “mahcup olmayan ziyandadır”; artık onlar  çok azlar.

 

İnsanlığın adalete muhtaçlığı dinmeyecek.  Binlerce yıllık  tarihinde    her zaman adaleti aradı.   Zaman zaman bulduğunu sandı;   içtiği suya doymanın yanılması gibi.  “Buldum,” .. dediğinde   gaflet çatlağı belirip; o çatlaktan  sürüldü.  Tarih buna tanıktır; adalet,  hep “içeriden” sürüldü.   (2)

 

Adalet,  hava, su gibi yaşamın her anında insanlığa  eşlik etmeli.  Onun yeterliliği sadece  an’dadır.  Her an gözetilerek yenilenmesi  gerekir.  Yani bu işin “oldu” su yok!  Çünkü güç ve hazzı  kuşanmış benlik,  vicdani-yaygın adaleti sakatlayıp, kendine has kılmak için  her zaman fırsat kolluyor.  Adalet bir zümrenin eline geçtiğinde  özündeki Ruhtan yani vicdandan yoksun kalıyor.   Bu yüzden toplumsal egemenlik  normatifliğe,  hukuka  emanet  edilemez. Edildiğinde, yönetimsel dolayım (bürokrasi),  onu sahibinden uzaklaştırmanın imkanına kavuşur: “su uyur, düşman uyumaz.”  Tarihte pek çoktur,  naip krallığı deniyor; vezirlerin yönettiği  krallar,  vezirler lehine  tekelci kapitalizmin temelini attılar. Şimdi derin devletler dönemindeyiz. Çarpık eğitimin savrulmuş kitlelerine güvenilmeyeceğini,  bu yüzden hamasiyat aşısının, tekelleşmiş medya ile her zaman  yenilenmesi gerektiğini tembihliyorlar.     

 

Adaleti kalıcı kılmanın değeri,  dünyanın  temiz havasını ve suyunun değeriyle aynıdır.    Aynı coğrafyayı paylaşan insanlar, “sağlıkta- hastalıkta, gençlikte- yaşlılıkta, varlıkta-yoklukta” dayanışmak, paylaşmak için vicdani  ilkeler oluşturdu. Bu ilkeler uğruna kazançlarından, yaşamlarından vaz geçerek  kendilerine düşen payı fedakarca ödedi, ödemeye devam ediyorlar.  Bu emsalsiz sadakatin bedeli; onurlu, seviyeli, eşit gelişme  yolları adil  olmalı. Bunları  yine dolaysız o devletlerin toplumları sağlayacak. Fakat olmuyor, oldurmuyorlar.

 

İğdiş edilmesin diye kurucular bu ilkeleri tanrısal boyuta yükseltilmiş. Ne yazık , Tanrı bezirganları her daim zinde.  Çünkü,  güçlü ve hazcılar, fırsatçılığı kendilerine  hak sayıyor.  Halkın “hak peteğine”   kaba pençeli ayıların tırnaklaması gibi el koyup, ilkeler kovanını heder ediyor.  (3)

 

Güç, doğadan esinlenerek sınırlanmalı. Egemenlik, bireylerin görüş  ve takip mesafesinden çıkmamalı. Egemenliğin ilk iliğinin, nesillerin yetkin- yaygın- yatılı  kamusal temel  eğitimi olduğu her durumda bellenip, savunulup, yaşatılmalı. Bunlar, egemenlik rüştünün turnusolüdür.    

 

 

Tüm bunları, halkın oluşturacağı hak peteği ile güvenli ve en az  riskli inşa edebiliriz. “Hak peteği” yapılanması,   en az maliyet ile en verimli sonuçlara ulaşmak ve sürdürmek için doğanın bizlere sunduğu modeldir. Bu beşgeni,  kutsal metinler “kader” veya “mizan” kapsamında işliyor.  Yani evrenimizin Yaratıcı’sı var edip yaşatma kudretini  hesap  ile gösteriyor. (4)  

 

Bu ölçümleme,  insanlığın ortak derdi olan ayrımsız-yaygın (vicdani)  adaletin, toplumsal düzeyde miktar ve hacim çerçevesinde  uygulanabilmesinin imkanını sunuyor.  Toplumun hakimiyet ve egemenliğini  bürokratik dolayım ya da  istismar ile ele  kaybetme olasılıklarına  doğrudan- yerinden  yönetim çare olabilir; yeter ki   bedenimizdeki  eklemlerini işlevleyen  organlarını  “tam bağımsız” kılmaya yeltenmeyelim.  Organlarımız “tam bağımsız” değiller; aslında hiçbir şey tam bağımsız değil, olamaz: kanser  virüsünün yaptığı ortada; ele geçirdiği “kovanı” ve kendini yaşatmıyor.  Yanı sıra merkezi bencillik, illa istismar çukurları kazar; öyle ki sağlıklı eklemleri sakatlayıp,   çivi ile bağlatmayı göze alarak.  

 

 

 

 

Açıklamalar :

 

 

(1)Gadr; gdr,  Hint- Fars kökenli ”hainlik, vicdansızlık, haksızlık”. Kökünde yine Farsça, pasar gadae, gada var; “sopa- eziyet”, demek. Hindistan’da makalenin alt başlığındaki “deveden büyük “ fil’e”   kadar gidiyor: Gada, Hindu tanrısı Hanuman’ın başlıca silahı; “gürzü, topuzu”. Malay dilinde de “danhi” var. Gadak,  “dairesel çivili topuz”, “tokmak”. Barutun yokluğunda  topuzlar,  hep kudretlinin elinde ezici, kırıcı olmuş. “Mahremiyet” (!) “egemenlik”  kalelerinin kapıları onların dev boyutluları ile kırılmış.  O topuzlar şimdilerde, ulus devletlerin kapılarına  yüksek  sermaye ve teknoloji ile  dayandı.

 

(2) Ali Şeriati,  “İnsaniyet Mektebi” eserinde,  İnsanlık tarihinde adalet, zaman zaman  bir şimşek çakması kısalığında tecelli etti.kaydı çok meşhur. Şimşekler gök gürültüsünden önce  ortaya çıkıyor.  Sonra bulutlar çarpışıyor; eğer bereketli suyla dolu  ve aziz (kıvamlı) ölçekli yeryüzüne yağarsa ne mutlu altındakilere.  Kısa da olsa,  o rahmete/adalete tanık olmaları çok değerli. Onlar,  aziz olanın ”şehidi”dir.  

 

 

(3) Hakkın evrenselliğinin geometrisi var: bu  çoklu simetriği ifade ediyor.   Kristallerin üzerine düşen ışığı,  çoğaltıp her yöne yansıtması gibi.

 

Bal peteği nin altıgen olmasının sebebi, yaratılışın altı  gününe işaret ediyor; yedinci gün nimettir. Bu fasıla, yani  6 +1 ilişkisi  alternatif medeniyetin matematik kovanıdır.  

 

Matematikçiler arıların yaptığı altıgen petek şeklinin, en az balmumu harcayıp, peteği boşluksuz doldurulması için en ideal yapı olduğunu ispatladılar. Yine geometriye göre,  bir düzlemi eşkenar çokgenlerle  boşluksuz bölmek ancak eşkenar üçgen, kare veya düzgün altıgen ile mümkündür.  Dahası,  birim alan için çevresi en kısa olan şekil altıgendir. Altıgenden başka hiçbir eşkenar çokgen,  arada boşluk bırakmayacak şekilde bir alanı dolduramaz.

 

Son olarak,   kovanda işçi arı miktar aşımı olduğunda,  petekler beşgen ve yedigen olabiliyor. Yine bu da önce beşgen, sonra yedigen bileşikliği ile boş alan kalmaksızın düzlemi dolduruyor.Yani arılar kovanlarında öngörülenden fazla nüfus aşımına çareyi  5,7 sentezinde bulmuş. Bu da istisnaidir.

 

 

(4) Kader/kdr: “ölçme, değer biçme”, “ilahi kudret”, “alın yazısı”.  Mizan/wzn: “tartı , terazi” ; “manyetizma”. Adalet/dl “gerçekliğe uygun”, ”oran/denklik ”; “ölçülü/yerinde”.  Kısaca, i)tahayyül/imgelem, ii) tasarım/biçim, iii) proje/plan, inşa/uygulama;  nitelik kazandırıcı yaşatmanı düzeni.  

 

 






Çok Okunan Makaleler
Özer Ataç
Risk ve Güven/lik - 4
8.06.2025 2008 Okunma
Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 9
16.08.2025 1927 Okunma
Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 8
4.08.2025 1910 Okunma
1 Yorum 05.08.2025 04:51
Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 7
20.07.2025 1859 Okunma
Özer Ataç
DEVLET mi İNSAN mı 3
28.09.2025 1547 Okunma
Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/ lik 6
7.07.2025 1462 Okunma
2 Yorum 02.08.2025 12:26
Özer Ataç
DEVLET mi, İNSAN mı 2
16.09.2025 1313 Okunma
Özer Ataç
DEVLET mi, İNSAN mı? (*)
13.09.2025 1122 Okunma
Özer Ataç
RİSK ve GÜVEN/lik 5
27.06.2025 1004 Okunma


© 2025 - Akevler