Siyaset ve Sermaye’ye nasihat ve hatırlatmalar
Siyaset ve Sermaye’de dağınıklık var, dağılma sürecine girdiler dedik…
Sürecin yan sebepleri var, ama ana sebep; sorunlara çözüm üretememeleri…
Sorunlara çözüm üretememeleri de bir yana; kendileri sorunların ana sebebi…
Ana sorunlara çözüm üretemeyenler, nice yan sorunların da ana müsebbibidirler.
Necmettin ERBAKAN, bu “genel tespit ve teşhisleri” hep yaptı…
Ama aynı zamanda ve bilahare “tedavi önerilerini yani çare ve çözümleri” de “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN” olarak sundu…
54. Hükümet Başbakanı olarak yaptıklarıyla da; bunlar “ADİL DÜZEN”in kokusudur, şimdi “ADİL DÜZEN”in aslını getirme zamanıdır dedi…
Demekle kalmadı, dediğini yapmak için son nefesine kadar malıyla ve canıyla cihad etti; cihad etmenin de ötesinde, vasiyet mesabesinde, “malıyla ve canıyla cihad eden bir mümin olarak anılmak istediğini” açıkça ifade etti…
Bu günlerde, O’nun içinde “KAN” kelimesi de geçen ve “ADİL DÜZEN”in geleceğini müjdeleyen ifadesi yine gündemde… Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen, maalesef, ne demek istediği maksatlı olarak veya cahilane hep saptırıldı… Ama hoş olmayan bir vesileyle bir kere daha hatırlanması bile “akıl sahipleri” için çok şeyler ifade ediyor… Allah bir şekilde ve/ya değişik vesilelerle gaflet ve dalaletteki kullarını uyarıyor… Necmettin ERBAKAN ismi bir kere daha bu uyarılara vesile oluyor ve hep olmaya devam edecek…
Biz de O’nun bu yönlerini hep hatırlamaya ve hatırlatmaya devam edeceğiz…
Bu hatırlatmalar elbette sebepsiz değil, sebebi var ve bu sebep çok önemli. Siyasetteki dağınıklığın ve girilen dağılma sürecinin sırları, işaret ettiğimiz işte bu hatırlatmalarda saklı. Siyaset ile Sermaye yani filler çatışıyor, çimler yani halk eziliyor. Sömürü ve ezmeye dayalı bu “faizci ve zinacı zalim düzen”in artık sona ermesi gerekiyor. Siyaset ve Sermaye’deki bu dağınıklık ve perişanlık, bu zifiri karanlık, bu dibe vurmuşluk, bir başka yönüyle “E leyse’s-subhu bi karîb / Sabah yakın değil mi?” ayetinin (Hûd, 81) müjdecisi mesabesindedir...
Neden?
Bir şey iyice bulanmadan durulmaz, tam dibe vurmadan ayağa kalkmaz…
Gecenin karanlığı iyice zifirileşmeden aydınlık sabah gelmez…
Yiğit düştüğü yerden kalkar…
Evet, yiğidin düştüğü yer, aynı zamanda yeniden ayağa kalkacağı yerdir.
Siyaset ve Sermaye, bundan önceki nice yazılarımda ve son birkaç yazımda işaret ettiğim sürece girmiş bulunuyor… Hak yolunda halk olarak da bizim mücadelemiz devam ediyor… Herkes çok iyi biliyor ki, Allah nurunu tamamlayacak ve bu mücadele Hakk’ın zaferi ile sonuçlanacak… Kur’an ve insanlık tarihi bunun böyle olacağına en büyük şahittir.
Siyaset ve Sermaye ile söze başladık, Sermaye ile bitirelim. Önceki yazıda, bu haftaki iki arkadaşımızın çalışmasından söz ettim. Bugün de Üstad’ın üç sayfadan oluşan bu haftaki konu ile ilgili değerlendirmesinin SONUÇ bölümünün bir kısmını aynen aktarayım:
SERMAYE ETKİSİNİ KAYBETMEKTEDİR. Sermaye uslanırsa varlığını sürdürecektir. Ne yapması gerektiğini her yerde söylüyoruz. Tekrar edelim: 1) SERMAYE, faizden ve karşılıksız paradan vazgeçmelidir. 2) FAİZİ haram bilip bey’i yani ticareti helal bilmelidir. Sermaye tekelleşmemelidir. Paranın kaynağı değil parayı kullanan olmalıdır. Siyaset parayı üretmeli, Sermaye ise bu parayı kullanmalıdır. Üretim ve tüketimi ise halk Semt Kooperatifleri ile yapmalıdır. 3- SERMAYE’nin parası olsa da; SİYASETE karışmamalıdır, İLME karışmamalıdır, DİNE karışmamalıdır. Tekelleşmeden hizmete devam etmelidir. 4) KARŞILIKSIZ dolarların yerine karşılıklı altın dolar çıkarılmalıdır. İnsanlık dolara endeksli değil, altına endeksli para çıkarmalıdır. / Evet, Sermaye uslanır ve bunları yaparsa, tarihte yaşadığı sürgünler sona erer ve soykırımları yaşamaz. Yoksa Babil sürgünü, Roma sürgünü, Medine sürgünü gibi toplam sürgünleri yaşamak zorunda kalır... Biz Sermaye düşmanlığı yapmıyoruz... Biz Sermaye’nin de hidayete gelmesini istiyoruz...