Barış / barışmak için neler yapmalıyız?
“O halde, GELİN BARIŞALIM…”
Böyle demiştik bundan önceki yazımızda; yazımızın başlığı böyleydi…
Savaşmak isteyenlerle de birlikte savaşalım ama önce barışalım. Mademki barışçıyız, o halde barışalım. Birbirimizi teslim alarak değil, ADALET içinde barışalım...
BARIŞ İÇİN, BARIŞMAK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?
1- Önce herkes herkesin kişiliğini kabul etsin, görüşmek isteyeni reddetmesin, GÖRÜŞSÜNLER... Kendisi görüşemiyorsa elçisi/yetkilisi görüşsün. Kendileri veya elçileri/yetkilileri uzlaştıkları hususları tespit etsinler, ayrıldıkları hususları tespit etsinler...
2- UZLAŞAMADIKLARI HUSUSLARDA HAKEMLERE GİTSİNLER. Hakemlerden birini bir taraf, diğerini diğer taraf seçsin, başhakemi de iki hakem seçsin. Onlar uzlaşma noktasını bulsunlar ve karar versinler. Taraflar o karara uysunlar. Hakemlerin haksızlık yaptığına karar verirsek, hakemler aleyhine hakemlere gidelim, mahkûm olan hakemler olsun ama ilk davacı davayı kazanmıştır, o bozulmasın...
3- Hakem kararlarına uyanlarla artık BARIŞ içinde olalım, barışmış olalım, varlıklarımızı ve imkânlarımızı uygarlaşmada harcayalım, insanlığa hizmet etmek için harcayalım ve ÜÇÜNCÜ BİNYIL “ADİL DÜZEN” UYGARLIĞIMIZI birlikte kuralım...
4- Hakemlik müessesesini kabul etmemekle beraber bize dokunmazlarsa, varsın yaşasınlar. Ama bize saldırırlarsa, BARIŞÇILAR bir olsunlar ve birlikte savunsunlar. Savaş ırklar arasında değil, dinler arasında değil, coğrafyalar arasında değil, rejimler arasında değil; savaş ADALET ile ZULÜM arasında olsun, sömürülenler ile sömürenler arasında olsun...
Bu barış birden sağlanamaz. Önce iki kişi barışır ve yukarıdaki maddeleri kabul eder. Sonra onların grupları kabul eder. Sonra iki ulus kabul eder. Sonra bunlara birer birer katılanlar olur, fevc fevc katılanlar olur... Böylece YERYÜZÜ BARIŞA KAVUŞUR... Ondan sonra göreceksiniz ki dünya değişecektir.
Yani… O zamanki Mekkeliler ile Medineliler gibi barışalım...
O zamanki Selçuklu ve Osmanlı atalarımızın yaptıkları gibi barışalım…
Günümüze gelirsek… Soğuk Savaş ertesinde Amerika’nın Irak’a, Rusya’nın Suriye’ye silahlı güçleriyle müdahaleye kalkışması, Ortadoğu’daki Osmanlı kardeşliğiyle birlikte, demokratikleşme hareketlerine de, en büyük darbeyi vurdu, bütün kazanımları yok etti... Ortadoğu’nun güzel yılları, Batılıların SAVAŞ YILLARI değil, Osmanlıların BARIŞ YILLARIdır. Bir zamanlar ülkemizde ve bölgemizde “OSMANLI ADALETİ” diye nam salan sistemi hem de asırlar boyunca gerçekleştirdiysek; günümüzde de “ADİL DÜZEN, ADİL EKONOMİK DÜZEN, ADİL DÜZEN İNSANLIK ANAYASASI” dediklerimizi gerçekleştirebiliriz… Böylece bütün beşeriyetin beklemekte olduğu BARIŞI sağlarız…
O halde… Gelin barışalım... GELİN BARIŞALIM...
***
İNNÂ LİLLÂHİ VE İNNÂ İLEYHİ RACİÛN… ERBAKAN Hocamız, Avrupa’da Millî Görüş Teşkilatı’nı (AMGT) kurmuş ve bir müddet sonra büyük sıkıntılar başlamıştı... Hocamız, o sıkıntılı dönemde Osman Yumakoğulları’nı Avrupa’ya gönderdi... O ve arkadaşları, zorluklar içinde Almanya’yı ve Avrupa’yı dolaşarak yeniden Millî Görüş’ü toparlayıp güçlendirdiler... Sıkıntılı dönemdeki SP İstanbul İl Başkanı hizmeti de ayrıca yâd edilmeli ve unutulmamalıdır… Avrupa Millî Görüş Teşkilatı (AMGT) ile dünya gerçek İslâmiyet’i öğrenmiştir... Avrupa Millî Görüş Teşkilatı’nın, kurulmakta olan üçüncü binyıl uygarlığına çok büyük katkısı olmuştur... Osman Yumakoğulları’nın Avrupa’da bu husustaki hizmetleri çok büyüktür... İnşallah, cennete uğurladığımız Osman Yumakoğulları’nın vefatı vesilesi ile; bunları hatırladık, cenazesinde onun yakın dostları ile kucaklaştık, hizmetlerini andık… Artık, siz Avrupa’dakiler ve biz Türkiye’dekiler olarak “Millî Görüş ve Adil Düzen”i ikmal ederek, Osman Yumakoğulları ve Necmettin Erbakan’ın başlattıkları KUR’AN DÜZENİNİ ikmal edeceğiz, inşallah...