Adil Nizam, Ahlak Nizamı ve 1. Ahlak Şurası - 5
Önceki yazılarla birlikte okunmasını tavsiye ederek kaldığımız yerden devam edelim…
SİYASET VE AHLAK
Ahmet Kemal Bayram’ın sosyalizm’in “diğergâmlık”, liberalizm’in “çıkarcılık”, muhafazakârlık’ın “ihtiyatlılık” olarak özetlenebileceğine dair ifadeleri önemliydi…
Ergün Yıldırım’ın, siyasetin ontolojiden kopuk, metafiziği olmayan, gücü kendinden menkul bir hale geldiğine dair önemli tespiti; ekonominin kendisini ahlakla sınırlandırmaksızın kâr-zarar hedefine yönelttiğine dair eleştirisi; iyilik ve adalet merkezli bir siyaset anlayışının gereğine dair vurgusu ve adaletin en temel çıkış yolu olduğuna dair değerlendirmesi, bu oturumun öne çıkan tespitleri idi.
EĞİTİM VE AHLAK
Gerek Necmettin Tozlu’nun gerekse Turan Koç’un “Ahlak tecezzi etmez” şeklindeki tespitleri bu oturumun en önemli katkılarıydı.
Buna göre ahlakın iş ahlakı, ticaret ahlakı, siyaset ahlakı, v.b. şeklinde ayrıma tabi tutulması, sadece bilgi(lendirme) temelli bir ayırım olup, gerçekte bunların ayrı ayrı mütalaa edilmesi söz konusu değildir. Bu sebepledir ki ahlakın kapsadığı çeşitli alanların bir kısmında ahlaklı bir kısmında ise ahlaksız davrananların, sonuçta “ahlaklı” olarak nitelendirilemeyeceği de bu oturumda vurgulanan hususlar arasındaydı. Günümüzde toplumumuzda ve diğer İslam ülkelerinde bu şekilde parçalı bir ahlak anlayışı egemen olduğundan, bu tespitlerin geleceğimiz açısından ne kadar önemli olduğunu söylemeye gerek yoktur.
Bu önemli katkı yanında, 19.yy.’da bilgi ve teknolojinin konuşulduğunu ama “insan”ın konuşulmadığı; Batı’da ve giderek bizde insanın artık “şahsiyet” olmaktan çıkarılarak bir “nesne” haline, cemiyetin ise bir “sürü” durumuna getirildiği, özendiğimiz ve örnek aldığımız Batı’da okulların kapitalizme gerekli olan elemanları yetiştirmek için var olduğu; Batı’nın bilgiyi bir iktidar aracı olarak “meta”laştırdığı; gizli bir pozitivizmin İslam dünyasında yayılmakta olduğu, hatta ülkemizde ilahiyat fakültelerinde bile eğitim-öğretimin pozitivist bir yaklaşımla verildiği şeklinde tenkitler dile getirildi.
Ramazan Yelken, eğitim ve ahlak konusunu doğrudan Nurettin Topçu ile bağlantılı olarak ele alabilmek için onun düşüncelerinin yeniden “okunması” gerektiğini, zira günümüz şartlarıyla Topçu döneminin şartlarının aynı olmadığını; temel problemlerden birisinin ezbercilik olduğunu, buna mukabil eleştirel ve analitik bir zihniyetin eğitim-öğretime hakim kılınması gerektiğini; eğitim sisteminin belirleyici, sınırlayıcı değil geliştirici bir bakış açısına oturtulması icap ettiğini; Topçu’da da görülen Doğu-Batı ayrımının çok açık olmadığını, en azından bu ayrımın coğrafi değil paradigmatik bir ayrım olduğunu dikkatlere sundu.
Kanaatimce Nurettin Topçu anısına düzenlenen ve konusu ve zamanlaması itibariyle fevkalade önemli olan bu toplantıda Nurettin Topçu daha fazla konuşulmalı, görüşleri güncellenmeli, onun görüşlerinden alınacak ilhamla pratik modeller geliştirilmeli ve hayata aktarmak için sergilenecek çabalar üzerinde durulmalı, ama hepsinden önemlisi “yalnız adam” Topçu’yu bu derin yalnızlığından kurtarıp, cemiyetle, özellikle de genç nesille tanıştırmak için bir yol haritası belirlenmeliydi. Ve tabii bu yol haritasını izleyecek bir gönüllü entelektüeller gurubunun nasıl oluşturulabileceği üzerinde kafa yorulmalıydı. Maalesef bunların hiçbiri yapıl(a)madı. Nurettin Topçu’nun mesajına toplumun son derece muhtaç olduğu bir dönemde bunların yapıl(a)mamış olması gerçekten büyük bir kayıptır. Bu toplantı en azından neleri kaybettiğimizi idrak etmemize vesile olursa, önümüzdeki dönemde Topçu’nun anısına daha ciddi faaliyetlerin gerçekleştirilmesine de bu suretle bir katkıda bulunmuş olur. Aksi takdirde biz de Nurettin Topçu’yu metalaştırmış oluruz. Ama onu meta haline getirdiğimizde, işte asıl o zaman onu gerçekten kabre, dolayısıyla maziye gömmüş oluruz. Nurettin Topçu’nun bu topluma ahlak üfleyecek nefesine her zamankinden daha fazla muhtacız. Bu nefes ise kuşkusuz onun eserlerinde depolanmış bir vaziyette bizleri beklemektedir. Topçu’yu sevmenin, onun yoluna sadakatin ilk adımı ise, onun eserlerini okumak ve okutmaktır.
26.8.2023