Bahaeddin Sağlam
Varlık, Diyalektik, İmtihan ve Savaşlar
23.09.2023
539 Okunma, 0 Yorum

 

Varlık, Diyalektik, İmtihan ve Savaşlar

 

Tevrat, Tekvin 2. Babından anladık ki varlık fiziğiyle, metafiziğiyle ve ikisinin ortası olan Biyolojisiyle bizzat Cennetin kendisidir. Yine Tevrat’tan ve diğer semavi kitaplardan ve fen ilimlerinden anlıyoruz ki varlık sonsuzdur. İşte bu sonsuz cennetten faydalanmak onu iyi tanımakla mümkündür. Tanımağa tasavvuf dilinde irfan denilir.

Evet, varlık soyutuyla-somutuyla bir tanedir ve sonsuzdur. Ve varlığın bir karakteri de her şeyden sonsuz numuneler yapmasıdır. Varlığın dini ismi Allah’tır. Allah diyalektik süreçlerle yine sonsuz bir sayıda, başta insanlar olmak üzere sonsuz modeller üretiyor. Bunu diyalektik, imtihan edilme ve savaşlarla sağlıyor. Yoksa insan en değersiz bir hayvan olarak kalır.

Ben Kur’an’da Diyalektik Numuneler olarak Bakara suresinden yirmi dokuz ayeti seçmiştim. Fakat sonra gördüm ki o ayetler bloğu, savaş, gelişme ve imtihan edilme gibi sayısız başka manalar içeriyorlar. Şimdi o yeni anladığım nükteleri sıra ile kısa kısa olarak verip, eski yazımızı buna bir destek ve delil yapacağız. İşte:

A) Allah sonsuzdur, ama insanı da sonsuz yapmak için onu imtihana tabi tutuyor. Bu imtihan sisteminin işlemesi için kendisi bizzat müdahale etmiyor. İşi insan eliyle yaptırmak istiyor.  Bana kim borç verirse ona kat kat arttıracağım diyor. Çünkü Allah imtihan için diyalektik süreci işletiyor. Sıkıyor ve yayıyor. İmtihanını verenler bir müddet sonra sonsuzluğa karışıp o sıkıntılardan kurtulurlar. (2/245)

B) Musa’dan sonraki İsrail Oğullarının ileri gelenlerini görmedin mi? Kendi peygamberlerine: “Bize bir hükümdar gönder; Allah yolunda savaşalım” dediler. Peygamberleri: Size savaş farz kılınsa, belki de savaşmazsınız, dedi. Onlar: Neden Allah yolunda savaşmayalım? Hâlbuki biz memleketimizden çıkarılmış, çoluk çocuğumuzdan ayrılmışız, dediler. Nitekim savaş onlara farz kılındığında az bir grup hariç çokları yüz çevirdi. Muhakkak Allah, zalimleri çok iyi bilendir. (2/246)

Bu ayette beş adet, imtihanı kazanmanın unsuru anlatılıyor:

1) Musa yasa demektir, imtihanı kazanmanın en birinci yolu yasal yaşamaktır. 2)Bir peygamber (lider) yönetiminde yaşamak, yine imtihanı kolaylaştırır.3) Hiçbir şey istemeden yani Allah yolunda yani sadece değerleri korumak için savaşmak.  4) İmtihanı kazanmak için çoğunluk taraf değil de kaliteli az taraftan olmak. 5) Daima denge demek olan ahlaklı yaşamak. Yani dengesizlik demek olan zulümden uzak durmak.

C) Peygamberleri onlara: Allah, Talut’u size hükümdar olarak gönderdi, dedi. Onlar: Talut nereden bize hükümdar olabilir? Biz iktidara daha layığız; o zengin de değildir, dediler. Peygamberleri: Allah onu sizin içinizden seçkin kıldı. Ona fazla ilim ve bedeni kuvvet verdi, dedi. Hiç şüphesiz Allah, iktidarı istediğine verir. Allah, imkânları sonsuz olan ve sonsuz ilim sahibidir, dedi. (2/247)

Bu ayette de sosyal yönden imtihanı kazanmanın beş şartı sayılıyor. Şöyle ki:

1) Dini liderler kral olmamalı. Topluma bir kral seçtirmeli… 2) Bilgi ve sağlık, liderde mal ve zenginlikten önce gelmeli. 3) Burada Allah kavramı, genel kamu manasındadır yani demokrasi var. 4) Ama Aday seçkinlerden olmalı.5) O devlet sonsuzluk ve bilimler gibi evrensel değerlere tabi olmalı.

D) Ve peygamberleri onlara dedi ki: Onun iktidarının mucizesi, size bir tabut (mahfaza) gelecek; onda Rabbinizden bir sekine (huzur veren vahiy), Musa ve Harun ailesinin terekesinden (kültüründen) bir bakiye olacak. O mahfazayı melekler taşıyacaktır. Eğer inanmışsanız, bunda sizin için bir mesaj ve mucize vardır. (2/248)

Bu ayette de varlığı cennet gibi yaşamanın, diyalektik süreci ve imtihanı kazanmanın beş şartına işaret var: 1) Bir dine inanmak. Yani kutsalı olmak. 2) Kültürel birikime sahip olmak. 3) Bir inisiyasyona tabi olup seyr u süluk yapmak. 4) Birer kollektif kişilik olan bir mezhebe veya imama tabi olmak. 5) Musa ve Harun yani yasa ve olağanüstülük dengesine dikkat etmek.

E) Talut askerleriyle savaş için ayrıldığında, askerlerine: Allah sizi bir nehirle deneyecektir. Kim ondan içerse o benden değildir; kim ondan tatmazsa, o bendendir. Meğer eliyle bir avuç alsa, dedi.  Fakat çok az bir grup hariç hepsi ondan içtiler. O ve onunla inananlar, beraber nehri geçince (karşıda kalanlar): Calut ve askerlerine karşı kuvvetimiz yetmez, dediler. Allah’la karşılaşacaklarını bilenler ise: Allah’ın izniyle nice az zümre, çok olan zümreyi yenmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir, dediler. (2/249)

Burada da dünya malı (nehirden içmek) değil de Allah ile buluşmaya yani dirilişe inanmak, imtihanı vermenin, varlık ve hayattan lezzet almanın olmazsa olmazıdır. 2) Ayrıca niceliği değil de niteliği esas alanlar imtihanını verirler. Hayatın asıl lezzetini tadarlar.

F) Calut ve askerlerine karşı çıktıkları zaman; Ey Rabbimiz, bize sabır yağdır, ayaklarımızı sağlam kıl ve kâfir topluma karşı bize yardım et, dediler. Allah’ın izniyle onları hezimete uğrattılar. Davut, Calut’u öldürdü. Allah da ona iktidar ve bilgi verdi. Ve istediği nice şeyleri ona öğretti. Eğer insanların birbirine karşı savaş ve savunmaları olmasaydı (sınırsız saldırganlık kabiliyetlerinden dolayı) yeryüzü bozulacaktı. Fakat Allah, insanlara karşı büyük ikram ve iyilik sahibidir. (2/ 250-251)

Ayet diyor ki: Diyalektik süreç ve imtihan gereği karşıtlık ve savaş devam eder. Nihai zafer ancak son kurtarıcının gelmesiyle olur. O kurtarıcının özellikleri şunlardır. 1) Halkını organize eder. (İktidar) 2) Bilimi esas alır. 3) Daha nice değişik sanatları bilir. 4) Maneviyatla Davud Calut’u yener. (Calut, Davud’un dört katı büyüktür. Kafası demirdendir. Materyalisttir). 5) Son kurtarıcı yeryüzüne adalet getirir.

Bunlar Allah’ın ayetleridir. Onları gerçek bir şekilde sana uyguluyoruz. Hiç şüphesiz, sen gönderilmiş peygamberlerdensin. (2/252)

246–252. ayetlerindeki kıssadan hisse:

  1. Beni İsrail peygamberi, Hz. Muhammed’dir. (A.S.M.)
  2. Hükümdar, yani Talut, Hz. Ali’dir. Hz. Ali mal yönünden fakir, fakat ilim ve kuvvette üstün idi.
  3. Sekineden maksat: başta melekler tarafından indirilen Kur’an ve İslam kültürüdür. Özellikle Al-i Beyt kültürü….
  4. Nehirden maksat, dünya malıdır. Dünya malına düşkün olan, düşmana karşı yenik düşer. Emeviler de Hz. Ali’ye karşı dünya malını kullandılar. Yurtlarından edilen Muhacirlerin bir kısmı ise Emevilere katıldı.
  5. Calut, dinsiz dünya sultanlarıdır.
  6. Davut, Ehl-i Beyt imamlarından olan Hz. Mehdi’dir. Ki yeryüzündeki ifsat ve bozgunculuğu kaldıracaktır. Eşitlik ve Adaleti getirecektir. Bu Mehdi, Müslümanlara has bir lider değildir. Bütün insanlığa hitap edecektir. Muhammed’in Halifesi değil de Ona Allah’ın Halifesi denilecektir.

252. ayetteki Allah’ın ayetleri tabiri diyor ki: Bu Calut ve Davut arketiptirler. Her çağda varlar. Biz o arketipi ey Muhammed, senin modelin üzerinde de uyguluyoruz. Sen gerçekten metafizik bilgiler alan bir peygambersin. Diyalektik süreç ve imtihana sebep oluyorsun. Mağlup olman ve savaşlara mecbur olman İlahi diyalektik yasasının gereğidir. Sakın üzülme.

G) İşte o peygamberlerin bazılarına, diğerlerinden farklı meziyetler verdik. Allah bazılarıyla (direkt) konuştu, bazılarının derecelerini yüceltti. Meryem oğlu İsa’ya da mucizeler verdik. Onu Ruh-ul Kudüs ile takviye ettik. Eğer Allah dileseydi, onların arkalarından gelen (o ehl-i kitap), kendilerine mucizeler geldikten sonra, kavga etmezlerdi. Fakat ihtilafa düştüler. Bazıları inanmışken, bazıları münkirdir. Eğer Allah dileseydi, dövüşmezlerdi. Fakat Allah istediğini yapar. (2/253)

Ayet diyor ki: Sırf bu imtihan ve diyalektik çeşitlilik devam etsin diye Allah Peygamberleri bile farklı farklı yaratmıştır. Ve en tesirli peygamberi İsa yapmış, Onu ruhanilik ve nice güçlü mucizelerle desteklemiş ki din için savaşa gerekçe kalmasın. Evet İsa öyle bir sistem getirdi ki sağ yanağına vurursa biri, sol yanağını da çevir diyor. Ama diyalektik savaş ve imtihan o kadar önemli ve değişmez bir yasadır ki ondan sonra gelen Hristiyanlar hem kafirlerle savaştılar. Hem birbirleriyle savaştılar. İşte bu iki çeşit savaşa işareten ayette, Allah isteseydi savaşmazlardı cümlesi iki kere geçiyor.

H) Ey iman edenler! Alışveriş, dostluk ve şefaatin fayda vermediği bir gün gelmeden, bizim size verdiğimiz rızıktan nafaka verin. Kâfirler ise (o güne hazırlanmadıkları ve fakirleri gözetmedikleri için hem kendilerine hem başkasına) zulmedenlerin ta kendileridir. (2/254)

Ayet diyor ki: Dünya imtihan içindir. Onun için onda su-i istimallere izin verilmiştir. Bu imtihanın da bir yazılımı ve düzeni vardır. Onda hakkaniyet yasası geçerlidir. İnsan dengeyi yaşarsa yani dengesizlik demek olan zulümden kendini kurtarırsa imtihanını verir. Varlığı tanır, Allah’ı bilir, Varlık onun için tatlı bir cennet olur. Şöyle ki:

“Azamet benim eteğimdir, Kibriya benim cübbemdir.” (Hadis-i Kudsi)

Allah’ın bu sözünün bugünkü Ontoloji bilimiyle ve her iki kelimenin etimolojik yönüyle:

Tercümesi şöyledir: Somutluk benim eteğimdir. Sonsuzluk benim cübbemdir.

Ana Konuya Girmek için Bir Giriş: Ayet’el-Kürsi (2/255) Tefsiri:

Bu ayet, Allah’ın özgün varlığı olan ilmini anlatır; kader de ilim nev’indendir.

İşte Kur’an’ın bu ontolojik ayetini anlamak için şu beş bilgi notunu önceden bilmek gerektir:

1) Varlık soyutuyla somutuyla sonsuzdur. Dolayısıyla yokluk diye bir şey yoktur.

2) Asıl varlık, bilim adamlarının soyut datalar ve yazılım diye dile getirdiği bilgidir.

3) Allah kelimesinin belirsiz hali olan İlah kelimesinin etimolojisi, Soyut ve Sonsuz olduğu için yalnızca kendisine tapılan demektir. La İlahe İllallah, sadece sonsuz olana tapılır manasına gelir. Uluhiyet tevhidini bildirir. Allah kelimesi, belirlilik edatı (Lam-ı tarif) alan halidir. Demek Allah soyut boyuta bakar, Rahman somut boyuta bakar, Rahim ise aradaki varlıklara bakar. Üçü de birdir. O’nun Ehad (çok birlik sahibi) ismi ise, her yerde bulunduğunun ve her şeyde göründüğünün ifadesidir. Evet, sınırlı varlıklar, sınırlı olmaları ile beraber sonsuzluğu gösterirler. Çünkü ancak sonsuz bir enerji, yazılım ve gelişme süreci ile var olabilirler.

4) Bu ayette geçen Hayy ve Kayyum (Diri ve Ayakta Tutan) isimleri, bütün biyolojik ve fizik varlıklardır. Evet, Allah’ın isimleri kâinattaki hakikatlerdir. Bu hakikatler Allah’ın sonsuz soyut varlığının devamıdırlar. İsim-müsemma birdirler.  Bir görüşe göre bu varlıklar, süreç ve sistem olarak sonsuzdurlar; diğer bir görüşe göre fizik olarak da sonsuzdurlar. Birçok kâinat var ve birçok Big-Bang olmuştur, diyen görüşe göre. Demek Arapça ve İbranice olarak kullandığımız sözcükler, Allah’ın isimleri değil de O’nun gerçek isimlerinin isimleridirler. (İbn Arabi, Ansiklopedi)

5) Ayette geçen Allah Kürsüsü, kadim tefsirlerde Allah’ın ilmi diye geçiyor. Kralın, üzerinden devleti yönettiği Taht demek olan Arş ise, Allah’ın kudreti (gücü) diye tefsir edilir. “Rahman (somut varlığı da olan) Allah arşa istiva etti.” ayeti, Allah somut tecellisiyle, bütün varlık ve kâinata egemen oldu, manasındadır.

Ben merak ediyordum: Allah gücüyle her şeyi kuşatmış yönetiyor. Neden Arşı gökleri ve yeri kuşatmış denmiyor da Kürsüsü gökleri ve yeri kuşatmış deniyor? Sonra asıl varlığın ilim ve yazılım olduğunu ve her şeyi kuşattığını öğrenince bu ayetin önemli asıl bir nüktesini bilmiş oldum.

İşte şimdi bu mucizevi ayetin tefsirine geçiyoruz:

2/255- Allah O’ndan başka ilah (tapılan) olmayan sonsuz Varlıktır: (Ana dosyadır.) Hayy ve Kayyum’dur: (Yani O ana dosyanın fizik ve biyolojik bütün icraatı (tali dosyalar) da sonsuzdur. Evet biyolojik, ekolojik ve özellikle Kuantum fiziğindeki etkileşim bilgi-işlem hacimleri sonsuzdur.  Sadece bu tali dosyalarda bazen devre dışı kalış oluyor. Yani bazen onları uyku ve esneme tutuyor. Ana dosyada ise asla devre dışı kalmak yoktur).

Evet, uyku ve esneme asla o ana dosyayı tutmaz.

Göklerdeki ve yerdeki her şey O’nundur. (Yani, fizik ve metafizik diğer bütün dosyalar O ana dosyaya bağlıdırlar.) O’nun izni olmadan, hiç kimse O’nun yanında şefaat (etki) edemez. (O’na ortak olamaz. Yoksa dosyalar arası etkileşim, yardımlaşma ve dayanışma vardır. İşte meşru şefaat budur. Demek şefaati haksız torpil diye anlayanlar yanılıyor.)

O, onların geçmişlerini ve geleceklerini: önlerini ve arkalarını bilir.

(Yani Allah o tali dosyaların sadece şimdiki bilgi-işlemlerini değil de birer yazılım olan geçmiş ve geleceklerini, yani önlerini ve arkalarını da bilir.) O’nun istediğinden başka, O’nun ilminden (yazılımlarından) hiçbir şey tam öğrenemezler: (Kuşatamazlar).

O'nun kürsüsü (ilim ve yazılımı), gökleri ve yeri (metafizik ve fizik alemleri) kuşatmıştır. Yer ve göklerin (o fizik ve metafizik alemlerin) muhafazası, O’nu yormaz. (Çünkü o ana dosya aynı zamanda ana bellektir de.)

O Aliyy ve Azimdir. (Yani soyut ve sonsuz olduğu için yüce ve aşkındır: (Uluvv). Aynı zamanda somut büyüklük (azamet) olarak da sonsuzdur.)

Son beş not:

1) Yazılımın aslı matematiktir. Matematiğin de en kullanışlı iki sistemi var: İkili ve ondalık sistem. Ayetin numarası bu ikisine ince bir işarettir.

2) Bu ayet, gördüğünüz gibi bilimsel yönden de bütün varlığı kuşattığı için herkes her derdi için bunu kullanıyor. Hakkında birçok rivayet var.

3) Fizik varlık, Allah’ın Arşı (tam egemenlik alanı) olduğu için Kur’an’da Arş-ı Azim deyimi tekrarla geçiyor.

4) Buradaki Hayy ve Kayyum Allah’ın iki büyük ismidirler. Sonsuz yazılım (ilim) içeren bütün fizikî ve canlı varlıkları içine alır. Ehl-i Sünnete göre İsim-Müsemma birdir. Zaten Aristo ve onu esas alan İbn Sina, Alim-İlim ve Malum (Bilen-Bilgi ve Bilinen) bir varlıktır. Sadece itibarî fark vardır, diyor. İbn Sina, Alim (Bilen) boyut için Vacib’ül-Vücud (varlığı soyut ve zorunlu ilk ilke) dedi.

Said Nursi de ve son Sünni Kelam alimleri de bu Vacib’ül- Vücud deyimini kabul ettiler. Sürekli bu deyimi Allah için kullandılar. Fakat içini ilim kavramı ile dolduramadılar. Nitekim, Said Nursi Şemme Risalesinde O’na meçhul (bilinmez) dedi. Daha sonra bu meçhul deyimi onu tatmin etmeyince; Ayet’ül-Kübra risalesinde O’na Manevi Nur dedi. Fakat İbn Sina’nın dile getirdiği o üçlü birliği kabul etmedi. Çünkü İbn Sina ilim kelimesi yerine yine aynı manada kullanılan akıl kelimesini kullanıyordu. Ve Said Nursi varlığın birliğini savunan İbn Arabi’ye karşı idi. Ona göre İbn Arabî kâinata hayal diyordu. Ama İbn Arabi’nin La-mevcude İlla Hu sözü, o manada değildi.

5) Bu kısa yazı, Hz. Muhammed’in ilmî bir mucizesi olduğu için mucizeler ile ilgili kitabımın sonuna koydum. Nitekim gerek bu Ayet’el-Kürsi'den ve gerek yazıda gelecek onlarca ayetten anlayacaksınız ki: Kur’an bütün beşerî düşüncelerin ve bütün felsefelerin üzerinde bir bilgiye sahiptir.

Hulasa: İnsan yazılım ile varlığı ve hayatı tanırsa, hem dünyanın çetrefilli hayatının anlamını bilir, hem kâinatın içi içe dosyalar olarak açılıp ebedi bir hayata doğru evrimleşeceğini bilir. Absürtlükten ve nihilizmden kurtulur. Savaşların da ölümlerin de yokluk ve kayıp olmadığını anlar. Sonsuzluk içinde sonsuz bir şekilde lezzet alır. Varlığının ve hayatın gerçekten cennet olduğunu kesin bir şekilde idrak eder.

 

25.05.2023

Bahaeddin Sağlam

 

 

 






Çok Okunan Makaleler
Bahaeddin Sağlam
İSLAMİYETİN TEMELLERİ NASIL ATILDI!?
23.03.2023 1146 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Hz. Ayşe Sendromu
20.12.2022 819 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Saff Suresi Meal-Tefsiri
20.12.2022 773 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Mürselat Suresi Meal-Tefsiri
30.12.2022 748 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Sıdk ve Kizb, Mesih ve Deccal Kavramları
23.09.2023 726 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Allah'ın Nefsi
13.01.2023 723 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Hadid Suresi: 57. Sure 29 Ayettir
30.12.2022 719 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Dücane Cündioğlu’na Cevap-2 veya Allah’ı Tam Tanımak
23.09.2023 711 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Risale-i Nur’un Beş Temel Amacı
22.04.2023 701 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Âdem ve İsa Mukayesesi
24.12.2022 696 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Varlık ve Allah’a Dair
13.01.2023 685 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Âdem ve Havva Hakikati
24.12.2022 684 Okunma
Bahaeddin Sağlam
ÂDEM VE EVRİM
24.12.2022 681 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Allah’ın Sonsuz Varlığı ve İnsan Özgürlüğü
23.01.2023 659 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Sanat ve Kültür Mahiyetleri ve Etimolojileri
6.01.2023 648 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Varlık, Bilinç ve Sorumluluk
7.10.2023 645 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Deizme Cevap Olarak Şehit ve Şahit Farkı
6.01.2023 644 Okunma
Bahaeddin Sağlam
To Join or Not to Join the EU
7.10.2023 640 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Bediüzzaman’da Nedensellik Problemi
22.09.2023 637 Okunma
Bahaeddin Sağlam
İnsanlığın Şerefini Kurtarmak İçin
9.04.2023 633 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Deprem, Kıyamet ve Diriliş
8.03.2023 615 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Arketip Ne Demektir?
8.03.2023 608 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Ahlak Kelimesinin Reel Anlamı ve Etimolojisi
22.04.2023 607 Okunma
Bahaeddin Sağlam
İmtihanı Kazanma veya Kaybetme
23.09.2023 600 Okunma
Bahaeddin Sağlam
İnsanlığın Şerefini Kurtarmak İçin
22.09.2023 598 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Kitab-ı Mukaddes’te Hikmet Kavramı 2
1.02.2023 595 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Kur’an’ın Kolaylığı Derin İlmi Bir Gerçekliktir
8.03.2023 592 Okunma
Bahaeddin Sağlam
İnsan Nedir?
22.09.2023 587 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Winning or Losing the Spiritual Test
23.09.2023 586 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Kitab-ı Mukaddes’te Hikmet Kavramı 1
1.02.2023 569 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Erken Doğmuş Fakat İnsanlık İçin Gerekli Bir Proje
3.02.2024 567 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Netanyahu Amalek Deyince Neyi Kastetti?
5.11.2023 560 Okunma
Bahaeddin Sağlam
AB’ye Üye Olmak veya Olmamak (Türk Kardeşlerime Çağrı)
23.09.2023 559 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Karşılaştırmalı Eski Ontoloji ile Çağımızdaki Ontoloji
22.09.2023 558 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Ne Kadar Allah’ı Tanıyoruz?
22.04.2023 554 Okunma
Bahaeddin Sağlam
İslam Bilim Tarihinden Bir Anekdot
23.03.2023 551 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Dücane Cündioğlu ve Akıl
23.09.2023 547 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Varlık, Diyalektik, İmtihan ve Savaşlar
23.09.2023 539 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Oruç ile İlgili Beş Kavram
17.03.2024 531 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Türk Kardeşlerimle Bir Hasbihal (Durum Değerlendirmesi)
23.09.2023 530 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Allah, Ruh ve Bilinçdışı
23.09.2023 499 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Değişim ve Gerçek İslam Söylemi
14.12.2023 487 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Filistin İçin Üç Reçete
29.12.2023 472 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Çağımızda Şiddet ve Şiddet Felsefesi
14.12.2023 457 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Din Kaygısı mı, Siyasi Çıkar Kavgası mı?
5.02.2024 455 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Kibir ve Gurur
29.12.2023 433 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Ateist Kardeşlerime Bir Çağrı
10.01.2024 411 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Prof. Dr. Celal Şengör’den Beş Tespit
29.12.2023 405 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Three Prescriptions for Palestine
29.12.2023 399 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Yahudilerin Özgeçmişi ve İsrail Devleti
26.01.2024 393 Okunma
Bahaeddin Sağlam
A Call to My Atheist Brothers and Sisters
14.01.2024 334 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Yol ve Yolsuzluk
3.11.2024 144 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Acemi Doktor Prof. Dr. Mustafa Öztürk
19.10.2024 113 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Yusuf’un Rüyası
19.10.2024 109 Okunma
Bahaeddin Sağlam
Cevher Kelimesinin Etimolojisi
19.10.2024 107 Okunma
Bahaeddin Sağlam
İnsanları Yanıltanlar
29.10.2024 79 Okunma


© 2024 - Akevler