http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/YENI_BIR_DUNYA_VE_ADIL_DUZEN/25775
YENİ BİR DÜNYA! VE “ADİL DÜZEN”
Kırk yıldır tanıdığım, iyi tanıştığımız yazarın önce yazısının başlığı dikkatimi çekti:
“YENİ BİR DÜNYA!”
Okumaya başladım ve okudukça “bu teşhislere katılmamak mümkün değil” dedim…
Tevafuk olacak, yazının bazı bölümleri, özellikle de “teşhis” ile ilgili bölümler, aynı gün bu köşede yayımlanan yazımızın içeriğine ne kadar da benziyor… Önce bizim yazımızın başlığını hatırlayalım: ÂLİM, TEŞHİS, TEDAVİ, ERBAKAN VE “ADİL DÜZEN”.
Sonra kırk yıldır tanıdığım, iyi tanıştığımız yazarın yazdıklarına bakalım: “Büyük bir kriz yaşıyoruz.. Bu çağın krizi. Kimse çok mutlu değil. Herkes gelecekten kaygı duyuyor. Şunu görelim; bu kriz bugünden yarına bitmeyecek.. Kriz bittiğinde yeni bir dünya ile karşılaşacağız.” Yazarın ilk paragrafta dedikleri böyle; yazara aynen katılıyorum, “kriz” var ve bu krizin sonunda “yeni bir dünya” yani “yeni bir dünya düzeni” kurulacak...
“Kriz tek başına ekonomik ya da politik değil, dini, ideolojik, sosyal, kültürel, felsefi.. Sürecin sonuna gelindiğinde birçok ülkenin sınırları, rejimleri ve iktidarları değişecek.. Yeni dengeler oluşacak, yeni bir uluslararası düzen kurulacak...”
Yazarın bu dediklerine de katılıyorum ve bu köşede hep yazdıklarımı bir kere daha hatırlatıyorum: Kriz hayatımızın her alanında yani DİNÎ-İLMÎ-İKTİSADÎ-SİYASÎ olarak bütününde var ve biz bu bütüne “SOSYAL TUFAN” diyoruz; sadece “kriz” değil “TUFAN”!
Yazar devam ediyor: “Bana kalırsa geri dönüşü mümkün değil bu işin.. O eşik aşıldı.” Böyle diyor ve devam ediyor: “İsrail için yolun sonu. Vatikan eski Vatikan olmayacaktır. AB, ABD, NATO, BM eski şekilde yoluna devam edemez. / 1900’ların ortasında faşizmin beli kırıldı, son çeyrekte komünizm çöktü. Bugünkü kriz kapitalizmin krizidir...”
Evet, bu tespit ve teşhislere de aynen katılıyorum. Faşizm bitti… Komünizm çöktü… Bunların asıl müsebbibi olan “KAPİTALİZM” de adı anılan ve anılmayan bütün kurumları ile birlikte bir gün çökecek ama şimdilik ayakta!.. Neden ayakta? Klasik söylem neydi; tabiat boşluk kabul etmez. İlâhi söylem ise şöyle: “HAK GELDİ BÂTIL ZÂİL OLDU”. Tamam, bâtıl daima zâil olmaya mahkûmdur ama Hak gelmeden bâtıl zâil olmaz yani tabiat boşluk kabul etmez, Hakk’a dayalı düzen gelinceye kadar bâtıl düzen var olmaya devam eder…
ÇARE VE ÇÖZÜM merhalesine gelince; yazar bazı ipuçları veriyor ama bir türlü asıl söylenmesi gerekeni söylemiyor ve/ya söyleyemiyor! Dediği şu: “Yeni bir ahlaka, yeni bir felsefeye, yeni bir sanata, yeni bir ütopyaya ihtiyacımız...” Devamı şöyle: “Kimse geleceğin dünyasını tek başına ve ötekilere rağmen inşa edemez. Evet, inanç toplulukları kendi aralarında bir vahdet, ittihad/birlik oluşturmalı, ama bu yetmez, yeryüzünün bütün erdemli insanları kendi aralarında adalet, barış ve özgürlük temelinde bir ittifak oluşturmalı. Değer üreten herkesle, nimet külfet dengesine dayalı bir itilaf kurulmalı. Haksızlık kimden gelirse gelsin, kime yönelik olursa olsun mazlumdan yana, zalime karşı olmalıyız. İşi ehline vermeliyiz.. / Yeni dünya düzeninin inşasında, komünizmin, faşizmin, kapitalizmin, siyonizmin kirlerinden arınmalı ve tecrübelerinden yararlanmalı. / Tabii önce devlet değil, önce insan ve aile değişmeli…” Sondaki bir tespiti şöyle: “Öyle görülüyor ki yeni dünya, katılımcı, çoğulcu, şeffaf, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olacak. Çok hukuklu bir dünyadan söz ediyorum…”
Yazı boyunca eksik olan asıl “TEDAVİ” yani Erbakan Hoca’mızın kırk yıl anlattığı “MİLLÎ GÖRÜŞ” ve “ADİL KUR’AN DÜZENİ”… Bu vesileyle Necmettin Erbakan’ın “YENİ BİR DÜNYA VE ADİL DÜZEN” (ESAM) kitabını yazara ve herkese tavsiye ederim.
Yazarın yazısı için: http://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdurrahman-dilipak/yeni-bir-dunya-11555.html