Ramazan, Kur’an Nizamı, Kur’an Mucizeleri-7
Allah insanı yarattı. İnsan demek, kendi iradesi ile hareket eden varlık demektir, kendi kendine muhatap olan varlık demektir.
İnsanın var olup yaşayabilmesi için kâinata ihtiyaç vardı, Allah kâinatı onun için yarattı, Hazreti Âdem’in oğullarına Yeryüzü yani Dünya verildi.
Allah kişileri kendine halife yaptı. İnsanlar O’nun adına içtihat yapıp karar almakta, sonra yine kendileri uygulamaktadırlar. Yeryüzü tüm insanlara verildi. İnsanlar onu parçalara ayırdılar ve bölüştüler. Ayrı ayrı kişilikleri olanlar birleştiler ve toplulukları oluşturdular.
İnsanlar Allah ile doğrudan muhatap olmamaktadır. Her insan Allah’a açılan penceredir. Allah insanları serbest bırakmış, kendi işlerinde baskı altında karar almamaları için kendisini onlardan gizlemiş, insan böylece cüzi irade sahibi yapılmıştır. Ne var ki insanın O’nun adına bir muhatabı olmalıdır. İşte bu muhatap da topluluktur.
Topluluk nasıl oluşur?
Topluluk, içtihat yapan kişinin çevresinde onun içtihatları ile ilişki kuran insanlarla oluşur. Her kişinin bir çevresi vardır. O çevre aslında topluluktur. İnsanlar sözleşme yaparak ortak kurallar oluştururlar. Bu kurallar Allah’ın şeriatı olur ve o kurallara uyanlar bir topluluk oluşturur, ortak vekil seçerler ve onun içtihatlarına uyarlar. Bu da topluluğu oluşturur. Çıkan nizaları hakemlerle çözerler. Böylece Allah’ın emirlerine uymuş olurlar.
Hâsılı, Allah yeryüzünde topluluğu kendisine halife yapmıştır. Kişi toplulukta kurduğu ilişkiyi Allah ile kurmuş olur. Kişiler Allah’ın halifesi olarak içtihat yaparlar ve kişiliklerini yaşatırlar, hesabı ahirette doğrudan Allah’a verirler. Ama insan içinde bulunduğu topluluğun üyesidir, kendi oluşturduğu topluluğun üyesidir. O oluşturmayı Allah adına yapmıştır, dolayısıyla o topluluğa itaat etmeli, onun haklarına ve hukukuna riayet etmelidir.
Kişi daha cenin olduğu zaman borçlanmaya başlar, borçlanarak büyür. Kime borçlanır? Onu Yaratan’a borçlanır. Ergenlik çağına gelince o borcunu kendi çocuklarına vererek yani onları yetiştirerek öder. Kişi anne babasından yardım alırken anne babası da topluluk içinde yaşamaktadır. O halde kişi aynı zamanda topluluğa karşı sorumludur.
Kur’an nizamının burada yaptığı yenilik nedir?
Kur’an nizamı kişinin kişiye borçlanmasını kaldırmış, herkes topluluğa borçlanır hâle gelmiştir, bu da insanlar arasında eşitliği sağlamıştır.
Kur’an nizamı insanı insana kul yapmamıştır. İnsanın çalışmasa da yaşama hakkı vardır, çünkü yeryüzüne ortaktır, kişi kendi hissesine düşen kira payı ile geçinecektir.
Bunun muhatabı kimdir, insanın ihtiyaçlarını kim giderecektir?
El-cevap: Topluluk.
Topluluğu kim temsil ediyor?
Kişiler temsil ediyor. Kişilerin ortak vekili zekâtı toplar ve hak sahiplerine dağıtır.
Kur’an nizamının burada yaptığı yenilik nedir?
Kur’an nizamının yaptığı yenilik, herkesin kendi görevinde kendisinin topluluğunu temsil etmesidir. Yerinden yönetimde kişi kendi mülkünde ve kendi işlerinde tamamen bağımsızdır. Topluluğu ve Tanrı’yı tam olarak temsil eder. Kimse ona karışamaz.
Kişi (ortalama olarak on aileden oluşan) ocak içinde ocak üyesi olarak topluluğu temsil eder, içtihatları ile amel eder, sorun olursa hakemlerden oluşan yargı sorunu çözer.
Kişi bucak içinde bucağın üyesi olarak topluluğun halefidir.
Bu kural il, ülke ve insanlık seviyesinde de geçerlidir.
Ateistler de insanı merkez almakta, kâinatın insanlar için var olduğunu kabul etmektedirler. Topluluğu temsil hususunda da ayrılık içinde değildirler. Onlar sadece ‘bu düzeni kim kurdu, insanları ve kâinatı, topluluğu ve kişiyi kim var etti’ sorusuna cevap veremiyorlar. Kur’an nizamının ortaya koyduğu varsayımlarla sorunlar çözülmektedir. Bunun kendiliğinden olması veya bir Yaratıcı’nın bulunması pratikte ayrılık yaratmaz ama Yaratıcı’yı kabul etmezseniz, o zaman başı sonu belli olmayan bir kâinat olur. (Devamı var…)